28 Nisan 2011

Juninho Pernambucano

Juninho Pernambucano Vasco do Gama'ya döndü. Sponsor ve primler hariç aylık 260 euroya anlaşma sağladı. Lyonda 8 sene forma giyip 7 sampiyonluk yuzugu takan biri o. Frikik ustasi ortasaha brezilyanin son 10 yilda cikardigi en iyi 10 numaralardan bir tanesi ve Juninho'nun Lyondaki harika golleri hala hafizalarda. Her Brezilyali gibi oda memleketine dondu.

Lyondan sonraki duragi Katar El Gharafa'da forma giyiyordu. Ulkemizden giden Elona,Lincoln gibi oda memleketine ilk takimina Vasco da Gama'ya dönüyor. Yillik ucretinde libertodores kupasina katilmasi ve takimin form grafigine gore primlerinin degiseceginide belirtmis. Bu yaziyi niye kaleme aldim adamdaki doygunluk seviyesi futbola degil tabiki ama sanirim bana paraya doymus gibi geldi her basarinin bir odulu vardir elbette bu hedefleri basarabilirse Juninho ve takimi elbetteki parasini primini alacaktir.

Kendi sitesinden ki aciklamasinda soyle diyor ticaret yapmaya gelmiyorum. Minimum maaşa anlaştım ve hedeflerimize ulaşırsak daha fazla kazanacağım. Bizim buralardan donenlerin leblebi gol atmalarinin yaninda performanslarinin ust seviyelere cikmasi Juninho icinde olacaktir bu kacinilmaz adamlar ata topragina dondumu yeniden dogmus gibi oluyorlar.
Neyse Allah mutlu mesut etsin ne diyelim bir diger 10 numarada artik Brezilyada.

El Clasico | Real Madrid-Barcelona


Barcelona Şampiyonlar Ligi Yarı Final ilk maçında deplasmanda Real Madrid'i Messi'nin attığı 2 golle 2-0 yendi ve rövanş icin avantaj sagladi.Bu mactada pasla oynama yuzdesi olarak Barcelonanin ezici bir ustunlugu vardi.Real Madrid kati savunma anlayisi oynatmama gibi dusunceye sahip idi ve oynama arzusu icinde olan Barcelona idi.Ezici bir ustunluk saglayan taraf zaten yoktu macta ama kazanmasini bilen Barcelona oldu.

Ilk goldeki Afellay in cabasi ve muthis hizi ile ve Messinin usulca gelip dokunmasi ile guzel bir gol izledik netice itibari ile.Ikinci gol ise tamamiyle kisisel cabasi ile atti Messi ve bizim icin o kutsal sayi olan sehrimizin plakasina ulasti.Bir sezonda 52 gol muthis bir performans.Şampiyonlar Ligi'nde ise 11.maçta 11. golünü atti Messi.Oysaki rakip Barcelona eksikde gelmisti Santiago Bernabeu ya Maxwell ve Keitanin yokluğunda zorunlu olarak sol kanatta Puyol oynadı.

Macin ilk yarisi ise pek futbol acisindan iyi gecmesede tunele giderken olan olaylar ve bu hengamenin sonunda Barcelonanin yedek kalecisi Pinto kirmizi gordu 2nci yarida Pepe nin atilmasi Morinho nun itirazlari sonucunda tribune gonderilmesi kartlar icin hic yorum yok hepsi dogru.

Macin 2nci yarisi Pepenin kirmizisindan sonra mac kara ile beyaza dondu diyebiliriz.Fazla birsey demeden istatiki bilgileri paylasmak en mantiklisi sanirim.Istatiki bilgilere bakinca biraz daha netlesiyor hersey.Xavi ilk yari yuzde yuzluk pas orani isabeti ile mac genelinde ise yuzde 97lik pas isabeti ile oynadi.Birde ustune ustluk yuzde 72 topla oynama yuzdesinin yaninda.Ramos'un 77 pastan 58 isabetli pas yapmasi bunun yaninda ise Pique'nin 85 pasta 76 isabetli pas yapmasi hem oyun hem istatiki acidan Barcelonanin ustunlugunu gozler onune seriyor.Ev sahibinde cok silah var ama oyun anlayisi gercekten oynatmama uzerine olunca sonucda boyle oluyor malesef.Rakip 10 kisi kalinca 11-11 oynarken one cikan Madrid defansi biraz daha geri cekilmek zorunda kaldi.Ilk golden sonra Madrid sanki maglubiyeti kabul etmiscesine ne oyuna bir hamle gorduk ne de direnc arkasindan 2nci golde geldi elbette.Elde cok silah var ama tabiri caizse aciz bir futboldu bu.

4 El Clasico'nun 3ncu macini geride biraktik ama tatmin edici degildi bu 3 mac.Rovans macinda Pepe,Ramos yok Barcelonada Inieste Maxwell donecegini dusunursek Camp Nouda Barcelona icin iyi bir skor elde etme durumu cok zor gorunmesede Madrid 2 gol ve fazlasini bulmasi gerekiyor.Geride kalan maclara bakinca bizleri tatmin etmesede her iki takimda oyuncu toplulugu ile bizler tarafindan begeni ile izleniyor ve tercih sirasinda en basta.

27 Nisan 2011

Mor Bir Hüzün...

Maçtan önceki akşam dostlarla Köşkte sohbetteyiz. Ne olacak bu Orduspor’un hali diye başladığımız sohbet, zamanla yaşam üzerinden şekillenmeye başladı. Sonunda görüldü ki, futbol asla sadece futbol değildi..

Bilal’i, nam-ı diğer “pasha52”’yi Bulgaristan’dan 21 saat kara yolculuğuyla, Ordu’ya getiren şey, sadece futbol olamazdı.. “Abi aslında Playoff’a gelmeyi planlıyordum ama işler zora girince gelmem gerekti.” Bu cümleyi kurarken, tedavisini yarıda kesip takımına yardıma koşan bir forvet edası vardı üzerinde.. Hasretin sona erdiği o büyük günün hayalini kuşandı ve düştü yola Bilal.. Bastı deklanşöre..





77 dakika mutluluk ve güzel hayaller takıldı kadrajına, sonrasında tanıdık Mor bir hüzün.. Çok klasik bir deyim ama söyleyecek başka da bir şey yok..”Sevinmek için sevmedik!” Herşey bitmiş değil, 3 maç 9 puan, falan filan.. Umrumda olan tek şey, sonuna kadar umutlanmış, hayaller kurdurulmuş insanımın hüznüdür.. Buna sebep olmamak için elinden gelen mücadeleyi vermeyen, küçük hesaplar peşinde koşan, çatısı altındaki camiaya ihanet eden her kim varsa, benim hakkım helal değildir,insanım da helal etmez.. Bu şehre, bu takıma olan sevgimiz gerçektir, verdiği acı da gerçektir.. Yüksek bir yerden 19 Eylül’ü izlediğinizde, maç içinde açılan bir ortada , tribünlerin ahenkli bir biçimde kafasını ileri ittirdiğini fark edebilirsiniz.. Bu her yerde olmaz.. Ordu taraftarı takımını bu derece içselleştirmiştir.. Bunu anlamlı bulursunuz veya bulmazsınız, dediğim gibi verdiği ızdırap gerçektir ama..

Hala bu şehrin hayallerini gerçekleştirebilirsiniz.. Ya da ızdırabımız olmaya devam edebilirsiniz.. Tarihimizin hangi sayfasında yer alacağınızı siz bilirsiniz.. Hangi sayfayı koparıp atacağımızı da biz biliriz..

Ve son olarak,,Renklere serenat…

Ne denir ki Morbeyazım..
Hançer de sensin,,yara da sensin,,
Varsın gelecekse en kötüsü,,
Senden gelsin…





26 Nisan 2011

Haftanın Ardından # 31


Kaşım gözüm derken bir ligin sonuna daha geldik sayılır. İlk ikiden biz koptuk ama Samsunspor'un ardından Süper Lige doğru yol alacak takım lig sonuna kadar belli olmaz. Ligin dibi ise yukarıdan çok çok daha fazla karıştı. Diyarbakırspor matematiksel olarak düştü. 2. takım ise Altay, Akhisar Belediye, Güngören, Adana, Kartal 5'lisinden biri olucak. Alt sıralardaki takımların maçlarının ilk 2 mücadelesi vericek takımlarla olacak olması ise olayın diğer bir karışık tarafı.

Haftanın saçma sapan ve bir o kadarda komik olayı ise bütün maçların aynı anda başlatılmaya çalışılmasıydı belkide. Pazar günü uygulanmaya çalışılan şeyin başka bir yerde örneği görülemez sanırım. 4 hafta kala gerek varmıydı bilinmez ama Pazar günkü komik durum yaşanırken zirveyi ve alt tarafı yakından ilginlendiren Gbb-Adana maçının bir gün sonra oynatılması ise gösterilen titizliğin üzerine limon sıktı ve gülünç olan durumu daha da gülünçleştirdi. Umarım böyle bir şeye başlamış iken lig sonuna kadar aynı özende devam ettirirler.

Giresunspor 1 - 2 Mersin İdman Yurdu
Giresunspor 2. yarıya başlarken belkide düşmeye en yakın takımlardan biriydi. Yönetim konusunda ciddi sıkıntılar mevcuttu ve hoca kadro olarak da umut vadeden bir takım değildi. Bahri Kaya'nın performansı yüzümü kızarttı desem yeridir. Çünkü kendisinden böyle bir performansı beklemiyordum. Mersin İdman Yurdu geçen haftaki Altay maçında aldığı sonuç ile acabalar içindeydi. 4 haftadır kazanan Giresunspor deplasmanı içerde oynadıkları Altay maçından şekil olarak çok daha zor bir karşılaşma olarak önlerinde duruyordu ama görünenin tam tersi oldu belkide ve galip gelmesini bildiler. Giresunspor'un 4 haftadır kazanıyor olması bence Mersin İdman Yurdu için çok güzel bir fırsat oldu. Giresunspor bu maça küme düşme ihtimallerinin verdiği korku ile çıksaydı bu maçın seyri bu şekilde ilerlemezdi ve en kötü ihtimal 1 puan alırlardı. Tahmin ettiğim bir gevşemeydi ve çok da yadırgamadım. Mersin 2. sıradaki yerini tekrar aldı ama BAY haftasında Gbb galip gelirse 1 puan fark ile ilk 2 koltuğuna oturacak. İlk'nin hala en güçlü adayılar ama sonuç itibariyle kendi kaderleri şuan için kendi ellerinde değil.

Akhisar Belediye 1 - 0 Boluspor
Boluspor'da bizim ile aynı kaderi yaşıyor diyebiliriz. Bizim gibi zaman zaman parladılar ligde. Ligin en iyi oynayan futbol takımı oldular. Fakat onlar da şuan umdukları yerde değiller ve sezon başında herkesin peşinden koştuğu, trilyon paralar isteyen Leven Eriş bu maçın ardından istifa etti. Sezon başında kendisi bizden 1 trilyon para istemişti. Yönetim olur fakat bir şartla. Bizim önerdiğimiz sözleşmeyi kabul et. Takımı şampiyon yap ve arada kalan farkı şampiyon olmamız durumunda verelim demişti ama Bank Asya gibi bir ligde 1 trilyon para isteyen hoca kendine güvenememiş ve öneriyi red etmişti. Son 3 haftaya girilirken Boluspor ilk 2 şansını yitirdi ve ilk 6 için mücadeleye Levent Eriş'siz devam edecek. Akhisar Belediye ise aldığı bu galibiyet ile Bank Asyadaki yaşamını sürdürmek için umutlarını 3 hafta daha kovalayacak.

Gaziantep BB 1 - 0 Adanaspor
Gaziantep takımın şuan bu konumda olması nasıl izah edilir bilmiyorum ama şuan için ilk 2'ye en yakın takımlar ve Süper Lige çıkmamaları için hiçbir neden yok. Her sene bu tarz bir takımı Süper Lige yollar olduk. İlk 2'den çıkarlar ise acayip derecede içlenilecek bir durum. Adanaspor ise rahat gibi görünse de şanslarını fazlaca zorluyorlar. Düşmezler ama şuan bulundukları durum ile kadro yapısını kıyasladığımız zaman izahı olmayacak bir durum diyebiliriz.

Güngören Belediyespor 1 - 1 Tavşanlı Linyitspor
İki takım için de çok çok önemli bir maçtı. Tavşanlı bu maçtan galip gelseydi ilk 2 için herşey kendi ellerinde olacaktı ama bu avantajı GBB'ye verdiler. Tavşanlı'nın bu durumda olması ve belkide Süper Lige çıkacak olması ile geçen sene Bucaspor'un Süper Lige çıkışına benzemiyor değil. Mütevazi durumundan dolayı üst ligdeki çoğu takım taraftarı da onları gelmesini istiyor. İlginç bir durum. Güngören ligin 2. yarısına iyi başladı fakat hala tehlikenin içinde. Galibiyet almaları gerekiyordu fakat aldıkları 1 puan bile onları ateşin 1 basamak üstüne çıkarmaya yetti. Ligde kalıp kalmamaları kendi ellerinde ama çok kritik 3 maç oynayacaklar.

Altay 0 - 0 Kartalspor
Altay geçen hafta deplasmanda Mersin İdman Yurdu maçından galibiyet ile ayrıldıktan sonra rahat bir nefes almıştı. Bu maçı kazansalardı belkide çok rahatlayacaklardı ama berabere kalmaları onları tehlikenin içinde tutmaya devam etti. 1 maç fazlaları var ve alttaki takımların durumuna göre ligin sonunda hazin bir durum içinde olmaları muhtemel. Kartalspor ise şuan için ateşin içinde ama lig sonunda kendilerini o ateşten çıkarmak kendi ellerinde. 5 takımın o bir basamağa aday olduğunu düşünürsek son 3 maçta alacak oldukları puan veya puanlarla kefeni yırtabilirler.

***

Etliye sütlüye dokunmayan Denizlispor - Karşıyaka maçı başladığı gibi bitti. İki takım da lige havlu attı ve bundan sonra oynayacak oldukları maçlar da bu ayarda devam edecektir. Son 3 hafta oynayacak olduğumuz 2 maçın bu iki takımla olması bizim için bir avantaj. O maçlara Denizli ve Karşıyaka hangi psikoloji ile çıkar bilmiyoruz ama bu durumu avantaja dönüştürmek bizim elimizde. Bahsetmediğimiz diğer karşılaşma ise Erciyesspor Diyarbakıspor karşılaşmasıydı. Diyarbakırspor maça çıkacak mı çıkmayacak mı maç saatinde oldu. Oynanması veya oynanmaması çok fazla fark etmedi. Erciyesspor beklenen bir galibiyet aldı.

31. haftayı bu şekilde atlattık. Haftanın maçları ;

Samsunspor vs Güngören Belediyespor
Diyarbakırspor vs Orduspor
Boluspor vs Altay
Tavşanlı Linyitspor vs G. Belediyespor
Giresunspor vs Denizlispor
Karşıyaka vs K. Erciyesspor
Adanaspor vs Ç. Rizespor
Mersin İdman Yurdu - Kartalspor
Akhisar Belediyespor (BAY)

Anketimiz Sona Erdi

Sezon başında açtığımız anketimiz geçen hafta sona erdi. Öylesine nabız yoklayalım diye açtığımız ankete katılan 2496 kişiyi teşekkür ederiz. Anketten çıkacak sonuç maalesef lig sonunda gerçekleşmeyecek.

İlk 2 % 71, 1790 kişi
3-6 % 24, 607 kişi
7-10 % 3, 80 kişi
11-15 % 0, 17 kişi
16-18 % 2, 73 kişi ;

şeklinde dağılmış kullanılan oylar. Anketler her zaman doğru sonuca ulaşacak diye bir kaide tabiki yok ama bu sonuç bloğumuzu takip eden kitlenin tercihleri sonuçta. İlk seçenek artık imkansız. 2.si içinde umutlar gün geçtikce azalıyor ama umarım 3. seçenek gerçekleşmez...

25 Nisan 2011

Nice Senelere Sarı Fare


Johan Cruyff... Gerçek ismi Hendrik Johannes Cruijff dogum tarihi 25 Nisan 1947 Amsterdam Hollandalı eski futbolcu, teknik direktör.Ajax altyapısından yetişip A takıma çıkmıştır. 1973 yılında FC Barcelona takımına transfer olmuştur. Bir çok maçta Hollanda Milli takımının kaptanlığını yaptigi gibi...1974 FIFA Dünya Kupası'nda ülkesinin finale çıkmasında önemli rol oynamıştır.Futbolu icin ise atak oyuncusu ve cizgi adami diyebiliriz belki onu tanimlamak icin az oldu ama diger yazacaklarimizdan sonra onun Futbol icin dunyaya gonderilmis oldugunu dusunen ben futbolu ile zirveye oynadigi gibi teknik adamligi ilede zirveye oynamis ve basarili olan gunumuzun bir tabiri var hani "iyi futbolcu iyi teknik adam" kelimesini tam dolduran kisidir kendisi.

Cruyff'u ozel kilan bir baska konu ise..3 kez Avrupa'da Yılın Futbolcusu Ödülünü alan 3 futbolcudan birincisidir.Marco Van Basten, Michel Platini Avrupa yılın futbolcusu ödülünü 3 kez alan diğer isimlerdir.Cruyff Dönüşü adı verilen harekete adını veren futbolcudur.


Aktif futbol yaşantısı sırasında, sarı saçları ve çalımları nedeniyle "Sarı Fare" lakabıyla bilinen ve total futbolun mucidi Hollandali bugun 64 yasinda.Futbolculugu kadar Teknik Direktorluk kariyeride Ajax ile 2 Hollanda kupasi eski adiyla 1 kerede Kupa Galipleri Kupasini kazanmasi ile bitmiyor.Barcelonada ise 90 da Ispanya Kral kupasi 91-94 arasi amborga koydular La Liga ya ve 4 sene ust uste lig sampiyonu oldular.89 da kupa galipleri kupasi 1992 de Sampiyonlar ligi ve Super Kupayida kariyerine ekledi.O futbol tarihinde bence ozel biri ve hem futbolcu hemde mucid..
Nice senelere sarı fare nice senelere Johan Cruyff..

Müslüm Yelken ve Milli Takım...

İlk yarının son zamanları, Müslüm Yelken'in açıklamaları. Müslüm hedefinin Milli Takım olduğundan bahsediyor. Hakkını yemeyelim iyi de oynuyor. Ama iki maç iyi bir maç kötü, bir maç iyi iki maç kötü. Oynadığı zaman neler yaptığını bildiğimiz için çok fazla dert olmuyordu sahada döküldüğü zaman. Nedir derdi diye sorup soruşturuyorduk psikolojisi bozuk cevabı alıyorduk. Nasıl bir psikoloji, neyin ürünü bu adamdaki psikoloji çözemedik vallahi.

Bir futbolcunun kötü oynama hakkı vardır. Daha önce de dedik, sezon içinde zaman zaman düşüşler yaşanır ama sen ligin ikinci yarısından bu zamana kadar her maçta döküldüysen sana ne denir Müslüm. Takımda alternatif olmadığı için forma giydiğinin farkında mısın ? Yoksa oynadığın futbolun beş para etmediğinin farkında mısın ? Milli takıma bu futbolla mı gideceksin ? Yada kafanda başka şeyler mi var. Hoş duyuyoruz Buca ile anlaştığın söylenmekte. Sezon sonunda çekip gideceksin ya, formasını terlettiğin takımın şuandaki durumunun senin umurunda dahi olduğunu zerre kadar düşünüyorum. Yeteneğin ve kafanın içinde beynin var belki ama malesef kullanmayı hiç düşünmüyorsun. Bizler sabır taşı değiliz Müslüm. O giydiğin formanın aldığın paranın hakkını vermek zorundasın. 15 maçtır yerlerde sürünerek olmaz bu işler. Senin psikolojinde bizi alakadar etmez..!

Maç yazısında söyledim kimseye bundan sonra yüklenmeyeceğiz diye ama hak edenlere bu satırlardan herşey söylenecek. O formanın hakkını verenlerin hakkını nasıl ödeyeceksin çok merak ediyorum. İnsanda bir gram utanma, arlanma olur. Arkanda oynayan sakin Selçuğu bile delirttin ya helal olsun sana. O güzel beynini biraz kullanarak futbol oynasaydın dün ilk 30 dakikada 3 tane gol atardı bu takım ama senin yaptığın top ezmekden başka birşey değil..!

3 maç kaldı. Giydiği formaya ihanet edenleri çok iyi biliyoruz. Bu takım belki play off'lara kalacak ama ilk 2'den çıkmamasının sebebi senin gibi işini iyi yapmayan, kendini futbolcu zanneden, profesyonellikten nasibini almamış futbolculardır. Sezon sonunda Buca'ya mı gidiyorsun nereye gidiyorsun onun kararını sen verirsin ama ilk önce o giydiğin formanın, aldığın paranın hakkını ver ondan sonra nereye gidersen git. Bana kalsa bir dakika takımda tutmam. Emre Özkan oynasın, Sinan oynasın. Olmadı A2 takımdan genç bir kardeşimiz oynasın. Ama alternatifin olmadığı için eminimki o formayı giymeye devam edeceksin. Belki Play off maçlarında da oynayacaksın ama senin o formaya ihanet ettiğin gerçeğini değiştirmeyecek bunlar.

Keyfin bilir. İster oyna, ister o sahada sürünmeye devam et...
Bundan sonra bizim yapacağımız bişey yok. Metin Hocaya kalmış seni oynatıp oynatmamak ama bunları bil. Bizim gözümüzde eski Müslüm olmadığını bil..!

24 Nisan 2011

Vee İlk 2 Treni Kaçar | Orduspor 1 - 1 Samsunspor





Maçın sonucuna göre ya hayallere devam ederiz yada ilk 6 treni için tutuşuruz demiştik. Hafta geride kaldı sayılır ve G.Belediye yarın galip geldiği takdirde oturup bundan sonra hesaplamarımızı ilk 6 için yapacağız. Gerçi yapacak çok fazla hesap da yok. Yapacaklarımız sınırlı. 3 maçı da kazanmamız lazım. Ligin bu noktasına kadar üst üste üç maç kazanamamış bir takımdan hala üç maçı kazanmasını bekleyeceğiz.

Kötü oynamadık belkide ama bazı konularda yetersiz kaldık. Golü erken bulduk ve ilk 30 dk ligin ilk haftalarında rakibine saldıran hepimizin gözünü futbola doyuran ve bolca gol kaçıran Orduspor'u izledik. İkinci golü atmak için çokca fırsat bulduk ama pozisyonların baş katili MÜSLÜM saolsun her tükettiği pozisyon ile deyim yerindeyse pozisyon ile beraber bizim ümitlerimizi, hayallerimizi de bir kenara attı. Kendisi hakkında sadece bir yazı yazıp hakaret boyutuna ulaşacak kelimeler kullanmayı çok isterdim ama ligin sonuna kadar kimseyi rencide edicek yazıları çıkmayacak bizden. Bir iki hafta değil 15 haftadır kötü oynayan bir Müslüm izliyoruz ya sahada o konu hakkında. Bir futbolcu için beyin önemlidir ama Müslüm kafasının içinde olan beynini kullanmayı öğrenemedi bir türlü. Bir aralar çok havalandı ya, hedefim Milli takım falan filan diye zırvalıyordu hani o zamanların ekmeğini çoktan yedi bitirdi. Artık kimseden vijdan falan beklemiyoruz. Aldıkları paranın hakkını vermesini istiyoruz. Müslüm ise bu sezon aldığı paranın 1 lirasını bile hak etmeyecek lig sonunda... Tamam alternatifi yok ama oynamasın kardeşim. Sinan oynasın, Emre oynasın olmadı al A2 takımından birini o oynasın ama Müslüm bundan sonra oynamasın..!

Bireysel olarak yazımı ele alacağım. Çünkü takım kötü oynamadı. Yine birkaç kişi işini düzgün yapmadığı için sonunu getiremedik bugün. Metin Hocaya gelelim. Yanarım yanarım teknik taktik özürlü Hüseyin Kalpar bile peş peşe 3 hamle yapıp maçı lehine çevirirken Metin Hoca'nin kenarda öylece bakakalmasına yanarım. 90 dk boyunca bir tane olumlu hareketi olmayan Müslüm'ü sahada tutmasına yanarım. 90+2 de Emre Özkan'ı oyuna sokmaya yeltenmesine yanarım. Oyuna etki edememesine yanarım. Yanarım da yanarım. Hoca konusunda dikiş tutturamadık ya ona yanarım.

Kaldı 3 hafta. Her hafta kolumuz kanadımız kırılıyor. Ordu'da takım en son ne zaman maç kazandı ? Şampiyonluğa giden Samsun'un en kritik maçtaki primi bile 2 bin lira iken sizin bu maçınızın primi 15 bin idi. Taraftar ne yapsın ? Bunca kepazeliğe rağmen herşeye rağmen arkanızdayız dedik ama yeter artık ya vallahide billahide yeter.

3 hafta kaldı ve bundan sonrası için sadece bekleyelim görelim diyorum.

Geçen hafta dedik ya İbrahim Şahin oynamasın diye, bu yazıyı da Müslüm oynamasın diyerek sonlandıralım.

23 Nisan 2011

Öner PİROĞLU



Ey gidi günler ey...bilmem kac kisi hatirliyor seni eskiler haric,dünyaca ünlü italyan kaleci Dino Zoof``un gol yememe rekorunu elinden aldigini kim biliyor eskilerden baska.Öner PİROĞLU 1088 dakika gol yemeyerek halen devam eden bir rekorun sahibi..
O efsanenin yalniz kalan adamiydi lakabi ise "cücük" idi.

22 Nisan 2011

Gün, Sevgimizin Sınanacağı Gündür…

Kolay bir gün olmayacağı açık… Rakip lider… Haftalardır 3 puana hasretiz… Özgüven eksikliğimiz var… Rakibin tavan… Onlar koydukları hedefin kıyısındalar… Bizse uzağında… Onlar mutlu… Biz mutsuz… Onlar umutlu… Biz umutsuz… Nasıl bir denklemdir ki, neresinden tutsak elimizde kalıyor... Hangi pencereden baksak, manzara hüsran… Çektik perdeleri, bakmıyoruz hiçbir pencereden… Şimdi biz bizeyiz… Oturun konuşalım… Açalım radyomuzun sesini… Dinleyin..! “Çocuklar inanın, inanın çocuklar..Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…” Çalardı ya hani mabette… O en dibe vurduğumuz zamanlar… “Sıkı tutunun,düşüyoruz..!” zamanları… Hani Bank Asya hayaldi artık,, ilk yarı bittiğinde çoktan bizi düşürmüşlerdi… Ayağa kalktık ya sonra… Gördük ya güneşi… Yine görürüz! Tablo benzer.. Şimdi de çoktan Süper Lig hayal oldu ya, son 4 maçı oynamamıza bile gerek yok… En güzel zamanlarda bile, en kötüsünden bahsetmeyi gerçekçilik sayan, geri kalanını hayalcilikle suçlayanlar, haklı çıktıkları yanılgısıyla zevkten dört köşe… Pazar gününü bekliyorlar… Ağız dolusu küfür edecekleri, futbolcuları sahtekarlıkla, ruhsuzlukla suçlayacakları, yönetimi istifaya davet edecekleri o günü bekliyorlar…





Gün gerçek Orduspor sevgisinin, sahtesinden ayrılacağı, sevgimizin sınanacağı gündür arkadaşlar… Skora, konuma, başarıya bağlı olmadan bu takımı, karşılıksız seven gerçek taraftar, bütün kişisel kırgınlıklarını, hayal kırıklıklarını, takıma olan kızgınlığını, yönetime olan kızgınlığını, öfkesini pazar sabahı evinde bırakarak, sadece “Ordusporluluk Ruhu”nu kuşanarak 19 Eylül’e koşmalıdır… Tribün, bütün dinamikleriyle “TEK VÜCUT” olmalıdır… Bu maç, Bütün Taraftar Gruplarının yan yana durma, omuz omuza verme cesaretini, Orduspor sevgisini, kendi aralarındaki meselelerin üzerinde tutma olgunluğunu göstermeleri gereken maçtır… Hadi! Omuz omuza , tek bir yürekten, Morumuza Beyazımıza olan sevdamızı gırtlağımızı patlatırcasına haykıralım... Son ana kadar, susmadan, usanmadan… Bunu gerçek anlamda başardığımızda, mabette ortaya çıkardığımız RUH, küllenmiş şampiyonluk ateşimizin, yeni kıvılcımı olacak…


Sende çıkar göğsünün kafesinden yüreğini..
Şu güneşten düşen ateşe fırlat..!
Yüreğini yüreklerimizin yanına at..!

Nazım HİKMET

21 Nisan 2011

Dönülmez Akşamın Ufku | Orduspor vs Samsunspor



Belkide şimdiki kuracağım cümleyi son 5-6 haftadır kuruyoruz. Bizim için dananın kuyruğunun koptuğu, ilk 6 içinde mi olacağız yoksa ilk 2 içinde mi onu belirleyecek olan maç. Bu cümleyi her hafta kullanır olduk. Kazanırsak ilk 2 için rakiplerimizin puan kaybetmesini bekleyeceğiz ve belkide son haftaya kadar umudumuzu koruyacağız. Söylemek dahi istemiyorum ama kaybedersek yada berabere kalırsak son üç hafta ilk 6'nın içinde olmak için çıkan sahaya. Rakiplerimizin maç sonuçları bizi ilk 2'ye de sokabilir ilk 6 dışında da bırakabilir. Ama kazandığımız sürece umudumuzu koruyacağız. Umudumuzu korurken de ilk 6'yı bir nevi sağlama alacağız.

Teknik taktik önemli değil bir şekilde kazanacağız söylemini de son haftalarda çok yazar olmuştuk aslında ama gördükki önemliymiş. Tavşanlı maçında sahaya kurtarıcı olarak sürülen İbrahim Şahin'in içler acısı durumuna şahit olduk. Adana maçında takımı canlandırsın diye sahaya sürülen Abdullah'ın nasıl 3. stoper gibi oynadığını, Murat'ın isteksiz hallerini, takımın ileri uçta nasıl çaresiz kaldığını çok iyi gördük. Ne kadar iyi oynarsak oynayalım ileri uçta sıkıntı yaşıyoruz bu bir gerçek. Takımdaki üretkenliğin azalmasında can damarımız diye nitelendirdiğimiz Murat ve Ali'nin performans düşüklükleri ve isteksiz görüntüleri de çok etkili oldu. Tavşanlı maçında Ali cezalıydı ve orta ikilide Murat ve Emrullah oynadı. Bu hafta ise Murat cezalı ve büyük ihtimal Emrullah ve Ali ikilisi o bölgede görev alıcak. Asıl sorun üretmemiz gereken bölümü ileri uç diye düşünürken bu maçta ağır defansımız bize sıkıntı yaşatabilir. Malum Bank Asya'nın belkide en hızlı iki ismi Agbetu ve Zenke'ye göre Kürşat Numan ikilisi aşırı yavaş kalıcaklar. Bu sıkıntıyı Adana maçında yaşadık ve defansın kademe hatası yapması ve yavaş kalmasından dolayı birbirine benzer iki gole mani olamadık. Defans hattında Metin Hoca antrenmanlarda Selçuk, Numan, Kürşat, Jerry dörtlüsüyle oynadı ama göbekte Numan yerine Jerry daha iyi olabilir. Tabi defansın bu şekilde dizilmesinin diğer sebebi Abdullah'ın isteksiz ve isteksiz halleri. Abdullah biraz futbol oynayacak ümidi verse Jerry'i göbeğe çekicek belki Metin Hoca ama o da ondan umudu kesti sanırım. İleri uçta antrenmanlarda Kostovski, Ahmet Güven ve Ahmet Kuru'yu denedi. Maç günü 3'ünden biri çıkacak sahaya ama herşeye rağmen formayı Kostovski giymeli. Kaçırdığı gollere şanssızlıklarına rağmen onun içindeki hırs formayı giyen diğer futbolcularımızda da olsaydı herşey çok farklı olurdu. Sakatlıktan çıkan Sinan'ı da Metin Hoca zaman zaman as kadroda denedi. Sezon başından beri kendisinden bir türlü faydalanamadık ama keşke 3 maç da olsa formanın hakkını vererek sol taraftaki eksikliği çare olabilse. Metin hocayı oyuncu dizilişleri konusunda ve seçtiği kadro konusunda bizler de eleştirdik aslında ama kadroya bakınca hocanın da yapacağı şeyler sınırlı. Ama yine tek forvet sahaya çıkıp Ali ve Emrullah'ın önünde İrfan veya Bilal ile başlayacağı kesin. Muarem eski günlerindeki gibi olsa Kostovski'nin arkasında o da iyi işler yapabilir ama takım içindeki performans düşüklüğü depresyonundan hala çıkamadı kendisi.

Yazılacak,çizilecek çok şey var aslında. Samsunspor devre arasında yaptığı transferler ile taş gibi takım oldu demiştik. İlk başta o kadro kendini tam sahaya veremesede sonrasında düzene girince makine gibi işleyen bir görünüme sahip oldular. İlk maçta başa baş giden mücadelenin ilk yarısı onlar ikinci yarısı ise biz oynamıştık ve maç 1-1 berabere sonuçlanmış idi. Bu maç öncesi Samsunspor konum itibariyle bize göre çok daha rahat konumda. Mutlu sona en yakın takım şüphesiz ki onlar ve Ordu'da belkide işi tamamen bitirmeyi düşünüyorlar. Erciyes maçından içerde galibiyet çıkarmış olsalardı belki bu maça çok daha rahat çıkacaklardı ama şimdi onlar da en az bizim kadar bu maçı kazanmak için sahaya çıkacaklar.

Zor bir maç ve bu sefer kaderimiz belli olucak. Biz taraftar olarak elimizden geleni layıkığıyla yapmaya çalışacağız. Herkesin zedelenmiş umutları var ama 15. dk takıma küfür edicek, yönetim istifa diye bağıracak takıma destek yerine köstek olucak adamlar lütfen maça gelmesinler evlerinden izlesinler. Tamam bazı şeylerin sabırsızlığı var. Takımdaki kötü durumu görünce hepimiz sinir harpleri yaşıyoruz ama belki son dakikalarda atacağımız gol ile maçı kazanacağız. Hepimiz isteriz ilk yarıda iki gol atıp ikinci yarı rahat rahat maçı izlemeyi ama ligin belkide en iyi futbol oynayan takımıyla ve şampiyonluğunu tescil etmek isteyen takımıyla oynayacağımız için kimse böyle bir beklenti içine girmesin.

Kendi kaderimizi yin kendi ellerimiz ile belirleyeceğiz. 19 Eylül'de galibiyet sevinci yaşamayı çok özledik. Maç sonu takımla beraber Güzeller içinden bir seni sevdim demeyi özledik. Herşeyden, hepsinden öte Süper Ligi çok özledik. Özlemimiz için bizler elimizden gelen herşeyi yapacağız. Aynı özveriyi takımdan da bekliyoruz.

Futbol Güzeldir #5




Bayern Münih - 1860 Münih derbisinden bir kesit. Almanyada oynanan Schalke-B.Dortmund'dan sonra gelen en buyuk derbilerden biri en son 2008'in 27 şubatinda oynandi...

20 Nisan 2011

Yine,Yeniden | A.C.A.B..!

Geçtiğimiz hafta oynanan Boluspor-Rizespor maçında yaşanan olayları az çok hepimiz duymuşuzdur. Malum ulusal basında da bayağı bir yer aldı. İşin aslını kimse kurcalamadı ama aslında olayın arka yüzünde bu olayların olmasını gerektirecek pek de bişey yok. Bildiğimiz polis vakalarından biri yaşandı. Maç bitmiş iki takım taraftarı da üzgün. Karşılıklı atışmalar var. Gayet olağan neredeyse her maç yaşanan şeyler. Sonra polis bu atışmalar yaşanırken Boluspor tribününe giriyor ve önüne kim gelirse coplamaya başlıyor. Neden ? Sebebi iki tribünün küfürleşmesi. 14 yaşındaki küçük bir kardeşimizi 9 polis ortasına alıyor ve cop darbeleriyle yüzünü gözünü mosmor edene vuruyor. Küçük arkadaşımızın yüzünde morluklar sırtında ise cop izleri... Polislere karşı art niyetim hep olmuştur ama iyi niyetlilerini ayırt ederek konuşmuşumdur hep. Yine iyi olanlarını bir kenara koyuyorum ama tribünlerde görev yapan polislerin %80'i hep aynı mı olur be kardeşim. Nedir bu adamlardaki taraftarı, takımını destekleyen kişileri terörist yerine koyma psikolojisi. Adama evde karısıyla kavga ediyor geliyor tribünde sağa sola cop sallayarak kendini sıkıntılarından arıtıyor. Boluspor maçında yaşanan olay ilk değil son olmayacak da ama bu şiddet yasasını geçirdiler ya meclisden aynı düzenlemeyi bu polis bozuntuları için de yapsalar ya...

Boluspor maçından bizim Tavşanlı maçına atlayalım. Maç bitmiş bizimkiler futbolculara tepki gösteriyor. 2 tane dallama aynasız tepki gösterenleri coplamaya başlıyor. Tribün durup dururken yapılan coplamaya karşılık verince orası karışıyor. Amirinin bile sözünü dinlemeden saldırmaya devam eden polis bozuntularına ne denir, ne söylenir çok iyi biliyoruz ama hiç gerek yok. Polisin işgüzarlığı yüzünden iki arkadaşımız yaralandı. O değil gidip şikayetçi olan sonrasında olayın boyutu direk tersine dönüyor ve yoktan yere cop yiyen kişi suçlu konumuna düşünüyor.

Bu tarz olayların yaşanmasını istemiyoruz bundan sonra olmasın desek iyi niyetlerde bulunsak bile devamı gelecek ap açık belli. Türk Polislerine belli bir seviyede psikoloji eğitimi verilmediği, her önüne gelenin polis yapıldığı bir düzlemde bu olayların önüne geçmek mümkün değil. Bolusporlu küçük kardeşimize geçmiş olsun diyoruz. Ayrıca polisten dayak yiyen küçük çocuğa rağmen Boluspor tribünlerine futbol teröristleri diye hitap eden Ulusal basına kocaman kocaman sevgiler yolluyoruz..!

Son ve ek olarak,

ACAB..!

18 Nisan 2011

İnandıramadık İnanmadılar İnanmıyorlar | T.Linyit 0-0 Orduspor


Artık kendimizi alçaltacak, acındıracak cümleler kurmayacağım bu satırlara. Çünkü hiçbirşey ifade etmiyor. Biz aslında hiçbirşeyiz. Sevgilisinden yüz bulamayanız. Mutsuzuz biz. Aşk acısı çekiyoruz buralarda...

***
İnanın dedik, bir şehrin duygularını döktük kağıtlara. Hepinize, hepinize. Tek tek... Oynayanına, oynamayanına. Amaaan. Ne saçma işlerle uğraşıyoruz. Kime anlatıyoruz ki biz? Kimlerle paylaşıyoruz ki duygularımızı. Ne saçma gelmiştir bi çoğuna yazılanlar. Gülüp geçmişlerdir de.

***
İnanmadınız ama siz. Bir avuç mutluluğuda çok gördünüz. Yetmedi, taraftara oranızı buranızı gösterdiniz... İnanan insanlar galip gelmek için herşeyi yapardı. En azından çabalardı bizde olmayınca olmuyor derdik. En çok kızdığımız Kostovski hepsinden daha inançlıydı belkide. Belliydi çıkarken ki yüz ifadesinden. Atacaktı belkide son dakikalarda. Kim bilir?

***
İnanmıyorsunuz da. Bu gidişle seneye bize yine Bank Asya 1. Lig 1. Lig Bank Asya...

Provakatör İbrahim Şahin

Şurdan direk bodoslama soy sop söverek cümleye girsem kimsenin ne yapıyorsun sen demeye hakkı yok. Bir kere olsun yüzümüz gülsün be. Hep mi karaktersiz kişiliksiz adamlar bize denk gelir. Kimsin sen İbrahim Şahin ? Takıma geldiğinden beri bu taraftar senin arkanda durdu. Hiçbir katkı yapmamana rağmen, ilk maçta gösterdiğin performansın hatrına şimdiye kadar arkanda duruldu. Son 20 dk gol umudu olarak oyuna giriyosun ama senin amacın gol atmak değil takımı 10 kişi bırakmak. Provakatör müsün sen İbrahim Şahin ? Zorun ney ulan bu taraftarla ?

Takım sahada mücadele etti belki iyi de oynadı ama kazanamadı. Herşeye rağmen taraftar Ordu'dan, İstanbul'dan akın etti takımı yalnız bırakmadı. Maç bitmiş herkesde hayal kırıklığı var. Tribünlerin tepkisine sahada canını dişine takan Kürşat, Numan, Emrullah gibi adamlar bile boynunu büküp hiç karşılık vermeden soyunma odasına gidiyorken sen o sahada bir gram ter dökmeden o edeb yerini avuçlayıp birde tribüne küfür etme hakkını nerden buluyosun ? Bu taraftar göğe yükselttiğini yerin dibine sokmasını da bilir İbrahim Şahin. Sana burdan boy boy küfür etsek ne yazar, sen adam olmadıktan sonra... O tuttuğun yerlerini koparıp eline vermesini de biliriz..!

Adem Büyük yerine illede ibrahim Şahin diyen Uğur hocaya burdan selam yollayalım. Yönetim transfer yapalım diye yırtındı gerek yok dedin, hocam orta sahaya adam alalım dediler gerek yok dedin, Adem Büyük ile anlaşıldı onu istemem İbrahim Şahin'i alın dedin. Ne diyelim gider ayak attığın en büüyük kazık bu İbrahim Şahin'dir heralde!!!

***

Sonuna kadar hep destek tam destek dedik. Ama sahada arkadaşları canını dişine takarken takımı provake etmeye çalışan bir adamı bu takımda artık istemiyoruz. İbrahim Şahin bundan sonra Orduspor formasını giymeye devam ederse onun yaptığı hareketin bedelini o formayı ona giydirenler öder..!

16 Nisan 2011

İNANIN..!

Adana maçından sonraki bütün olumsuz havaya rağmen Blog olarak son noktaya kadar elimizden geleni yapmaya, herşeye rağmen inanmaya karar verdik. Bank Asya'ya çıktığımızdan beri bu sezon istediğimiz kadar istemedik belkide Süper Ligi. Hayaller kurduk, takıma, teknik ekibe, başkana inandık... Ligin bu noktasına kadar geldik ama şuan bulunduğumuz yerde olabileceğimizi belkide çoğumuz düşünmedi. Önümüzde 5 maçlık bir periyod var ve bu 5 maçta alacak olduğumuz 5 galibiyet bizi direk ilk 2'den çıkarabilir. İlk hedefimiz bu ama bu zorlu periyodda takıma play off desteği vermek gerekirse yine sonuna kadar arkasındayız hepsinin.


Herkesin yaşadığı sinir harplerini bizlerde yaşadık. Ummadığımız durumlar içinde kalınca bu sayfalardan yeri geldi isyan ettik, yeri geldi eleştirdik. Ama biz büyütüp bugünlere getirdiğimiz hayallerimiz, umutlarımız için elimizden gelen herşeyi yapmaya karar verdik. Blog ekibi olarak 2-3 gündür kendi aramızda istişare etmekdeydik. Neler yapabiliriz, nasıl inancımızı onlara gösterebiliriz diye çok düşündük. Sonuç olarak takıma mektup yazmaya karar verdik. Kadromuzda bulunan 24 futbolcumuza ve Metin Hoca'ya mektup yazdık. Hepsini özel olarak umutlarımızdan, hayallerimizden bir şehrin özleminden bahsettik. Yeri geldi espirili şeyler yazdık, yeri geldi kendi yazdığımız mektuplardan etkilenip, duygulandık. Ama çok mutluyuz. Çünkü çok az forma giymiş Caner'den neredeyse her maçta formayı ıslatmış Fevzi'ye, yedek kalecimiz Onur'dan Emre Özkan'a, yedek as ayırt etmeden bu takımın kadrosunda bulunan bütün futbolcularımıza olan inancımızı yineledik. Bu şehrin özlemini, onlardan beklentilerini yazdık. İstedikleri, kendileri gibi oynadıkları zaman neler başarabileceklerini yazdık. Mektupları yazarken kendi umutlarımızı daha da güçlendirdik.

Son olarak ufak ama herşeyi ifade edebilecek bir pankart yapmaya karar verdik. Şirin pankartımız blog yazarımız Bilsay'ın ellerinden çıktı. Divane Aşık Gibi olarak sadece takımdan inanmalarını istedik. Sadece bir kelime belki ama gerçekten onlardan istediğimiz şey bu, İNANMALARI. Pankart bugün takımın yaptığı son antrenmanda Kütahya'da antrenman sahasının tellerine asıldı. Hafiften çiseleyen, bizim memleketimizi andıran bir hava, sessiz ve sakin bir ortam ve İNANIN pankartı. Bütün takım, hocamız bugün antrenmanda bu şirin ve küçük pankartımızı gördü. Bu gece kafalarını yastığa koymadan önce de mektuplarını açıp okuyacaklar. Bir şehrin özlemini, onlara olan güvenini o mektuplarda görecekler. Sonra da çıkıp Linyit'i sahasında yenen takım olacaklar... Bunu başaracaklar..İNANIN!

15 Nisan 2011

Mazi Kalbimde Yaradır



Hillsborough faciasının 22.Yıldönümü bugün.Tarih 15 Nisan 1989 Liverpool ile Nottingham Forest arasında oynanması gereken Federasyon Kupası yarı final karşılaşması Sheffield Wednesdayin sahası Hillsborughda oynanıcaktı.Facianin ilk belirtileri ise duyurulara ve yapilan biletsiz seyircilerin gitmemesi yonundeki haberlere kulak asmayan Liverpool taraftarlari idi.Maçın başlamasına 10 dakika vardi ve polis bariylerleri kaldırdıktan sonra geriye donus yoktu.Belkide cok az sayida insanin girmesi beklenirken bir anda kale arkası tribüne binlerce insan yüklenmişti. Tellere sıkışan taraftarları polis fark etmiyordu.Hakem tellere doğru ilerlerken bir anda sahaya insanlar düşmeye başladı. Maç altıncı dakikada durdurulmuştu fakat artik geri donusu olmayan faciada tellerin altinda tam 94 kişi ölmüştü.766 kişi yaralanmış‚ Ada tarihinin en büyük stat faciası meydana gelmişti.Bu facianin arkasinda artik ayakta seyirci alinmayacakti her seyircinin bir koltugu olacakti.

95. ölü 14 yaşındaydı

14 yaşındaki Lee Nicol hayatını kaybeden 95. taraftar olmuştu. Bitkisel hayata giren Tony Bland ise İngilterede bir hukuk mücadelesinin kahramanı olmuştu. Ailesi açtığı davayı kazanmış ve oğullarının fişinin yaşam destek ünitesinden çekilmesini sağlamıştı. Derken ölü sayısı 96ya çıktı.

Mactan 4 gun sonra tarih 19 Nisan 1989´da yaşanan bir diğer olaysa Milan ile Real Madrid arasında oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası yarı final maçının altıncı dakikasında hakem oyunu durdurmuş ve herkesi bir dakika saygı duruşuna davet etmişti. Milan taraftarı saygı duruşunun sonunu beklemeden Liverpool ile özdeşleşmiş olan Youll never walk alone marşını söylemeye başlamıştı.


O gün ölenler arasında Liverpool'un simdiki takim kaptani olan Steven Gerrard'ın kuzenide vardı..Gözyaşlarının oluk oluk aktığı o günde hayatını kaybeden en küçük taraftara gelince 10 yaşındaki Jon-Paul Gilhooleyin kuzeni‚ onu asla unutmadı. Kaderin garip cilvesi o çocuğun bir yaş küçük kuzeni bugün Liverpoolun kaptanı! Evet‚ Steven Gerrard‚ her fırsatta o miniği anmaya devam ediyor.



Yukaridaki fotografta bugun Anfield stadindan bir kare minik bir Liverpool taraftari anma torenlerinde..

Son olarak "Asla yalniz yürümiyeceksiniz."

Futbol Güzeldir #4




2006 Dünya Kupasi Finali Almanya..Şampiyon İtalya; Kaptan Cannavaro ve Dunya Kupasi.

13 Nisan 2011

Futbolcu Kelimesinin İçini Dolduran Adam : RYAN GİGGS

M. United 1-0'ın rövanşında dün akşam Chelsea'yi 2-1 yenerek tur atladı. Maç hakkında çok ayrıntılı bir analiz yazabilirdim ama bence hiç ama hiç gerek yok. Ryan Giggs dün akşam beni bir defa daha kendine hayran bıraktı desem yeridir. Ülkemizde 33-34 yaşına gelindiğinde futbolu bırakması için zorlanan futbolcular ve diğer tarafta Ryan Gigs. İngiltere Premier Ligi'nin her döneminde imzası olan yıldız bir o kadar da mütevazi adam 38 yaşına gelmesine rağmen bizlere ve futbolu bildiğini sananlara futbolun ne olduğunu öğretmeye devam ediyor. Dün akşam maçın her anında sahada kendini hissettirdi ama Manu'nun attığı ilk goldeki futbol dehası görülmeye takdir edilmeye değer. 2. golde de yaptığı asistle Manu'ya turu getirdi ama ilk golün videosunu paylaşacağım.

Bizim topraklarımızdan da Gigs gibi profesyonel ve bir o kadar da mütevazi bir futbolcu çıksa ne güzel olurdu... Ama bizde profesyonelliği bir tarafa bırakın Tv de izlediği filmden etkilenip psikolojisi bozulan futbolcu topluluğu var deyim yerindeyse...

Çok fazla uzatmadan, RYAN GİGS!

Bekleyiş | T.Linyitspor - Orduspor

Adana maçından sonra öyle bir ölü toprağı serpildiki üzerimize bloğu bayağı bir boşladık. Adana maçı hakkında çok fazla şey yazdım ama yayınlayamadım. Ortada büyük bir hayal kırıklığı, azalan ümitler, tükenen umutlar var. Çıkmayan candan ümit kesilmez misali aklı selim bugün gelebildim desem kendime yalan olmaz. Ortada ruhu olmayan, bizim istediğimiz kadar istemeyen bir takım var. Bu takım ile geriye kalan son 5 haftada ne yaparız, ne kadar maç kazanırız bilmiyrum. Sezon sonunda ilk 6'da mı oluruz yoksa koca bir yazı bu sezonun ahları vahları içinde mi geçiririz bilmiyorum ama 5 hafta daha sakin olacağız, olmak zorundayız. En kötü ihtimal ilk 6 içinde olma şansımız hala var iken bu şekilde sağlam durabilmeliyiz.

Adana maçında yazdığım ve taslaklarda bekleyen yazı yukarıdaki paragraf ile çok ters yönlerde bir yazı olduğu için yayınlamamaya karar verdik. Belki o sinirle yazıyı yayınlasaydım birkaç futbolcu kişilik haklarına saldırıldığı için dava açmaya bile yeltenebilirdi. Ama bence yazdıklarım sinir halinde yazılmış olsa bile hiçbir şekilde yönelttiğim şeylerden huzursuzluk duymazdım. Sahada ne yaptığını kestiremediğim birkaç futbolcu ile lig sonuna kadar devam etmektense şimdiden yolları ayırmak en iyisi gibi görünsede sezon sonuna kadar Ayı'ya Dayı demeye devam edeceğiz. Adana maçı için 5 dk da karar verip 1000 km öteden takımın yanında oldum. Kütahya'da da yanlarında olmak için elimden geleni yapacağım.

Sezon başındna beri hep dedik ya susmak gerek diye, yine susuyoruz. Yeri geldi bizden size son anlayış dedik, yeri geldi bu sayfadan gaz vermek için rencide ettik ama bu kadar umutlandıktan sonra ortada bir gerçek dahi olsa insan o gerçeği görmek istemiyor. O yüzden o acı gerçekle yüzleşmeden umudu kesmeyeceğim. İlk 2 treni kaçarsa ilk 6 var. Onu kovalayacağız.

İçinde bulunduğumuz durumdan bahsettik ama biraz da Tavşanlı maçından bahsedelim. Şimdiye kadar sahasında hiç mağlup olmamış bir takımı yenmeye gidiyoruz. En kötü zamanlarımızda bile bu tarz süprizlerimiz olmuştur. O yüzden Tavşanlı'nın yenilmezliği falan umrumda değil. Teknik taktik açıdan yapılacak, söylenecek çok fazla bir şey yok. Adana maçında bazı futbolcuların umursamaz futbolunu hepimiz gördük, acı çektik. Son 5 hafta ister oynarlar ister bu taraftarı kendilerine düşman ederler ama kredileri çoktan bitti tükendi bunun farkında olsunlar, bilsinler bize yeter. Çift forvet olayının hikaye olduğunu gördük. O yüzden Metin Diyadin'in çift forvet oynatacağım diye bir sıkıntı içine girmesine hiç gerek yok. Herkes kendi mevkisinde oynasın yeter. Devşirme stoper Emre'yi Adana maçında gördük o yüzden bir daha bu şekilde bir risk almaya mecbur olmadığımız sürece hiç gerek yok. Muarem biraz olsun kendine geldiyse Müslim'i kesebilir. Müslüm'ün son haftalarda oynadığı futbol ancak A2 liginde geçer görür ! Kadro falan çok fazla umurumda değil aslında. Şu son 5 maçta bazı şeyleri yitirsek de takımın kazanmayı istediğini görmek bile şu bünyelere yetebilir belkide...

Son olarak bir ütopya paylaşalım...

MERSİN (49) + 9 = 58

mersin-altay ___3
giresun-mersin _0
mersin_kartal___3
mersin-bolu____3

G.ANTEP BB (47) + 9 = 56

g.antep bb-adana___3
tavşanlı-g.antep bb__0
g.antep-samsun_____3
d.bakır-gçantep bb__3

Ç.RİZE (47) + 10 = 57

bolu-ç.rize_________1
adana-ç.rize_______3
ç.rize-tavşanlı______3
samsun-ç.rize______3

TKİ TAVŞANLI (47) + 9 = 56

tavşanlı-ordu_______0
güngören-tavşanlı___3
tavşanlı_g.antep bb__3
ç.rize-tavşanlı______0
tavşanlı-akhisar_____3

BOLU (45) + 10 = 55

bolu_ç.rize_________1
akhisar_bolu_______3
bolu-altay__________3
mersin_bolu________0
bolu-kartal_________3

ORDU (43) + 15 = 58

tavşanlı-ordu_______3
ordu-samsun_______3
d.bakır-ordu________3
ordu-karşıyaka_____3
denizli-ordu________3

***

Orduspor forumlarından bir arkadaşımız üşenmeden böyle birşey yapmış. Kendiside altına belirtmiş zaten üst üste 3 maç kazanamayan takımdan 5 maç kazanmasını bekliyoruz diye ama işte bir kere bu yola girmeyi seçtik. Çıkmayan candan ümit kesilmez dedik. Hayallerimizi bir çırpıda yok etmeyin dedik. Dedik de dedik... Yukardaki senaryoya göre ilk 2'den Samsun'un arkasından çıkan takım biz oluyoruz. Bu takımla mı diyeceksiniz belki ama umut dünyası. Belki yanıltırlar bizleri, ilk yarıdaki gibi hisli oynamaya başlarlar. Sinirli bir değnek değer falan filan...

Bekleyelim, görelim...

DİP NOT : Yazımızda Ordu'muzun güzel, nostaljik fotoğraflarına yer verdik. Bunun sebebi, Adana maçında sahada varlığına ilişkiler şüphe duyduğumuz futbolculardır..!

11 Nisan 2011

Futbol Güzeldir #3


Marsilya ve kale arkası... Kim sevmez ki golden sonra tribüne koşan futbolcuyu..?

10 Nisan 2011

Aşkın Gerçeklere Yenildiği Anda | Orduspor 2-2 Adanaspor


Altay maçı sonrası ne güzel rüyalara dalmıştık öyle...
Onu takip eden 4 maçta yavaş yavaş uyanmıştık o rüyalardan.
Ve bugün...
Yüzümüzü yıkıyoruz, işte karşımızda gerçekler.
Güzel bir rüyaydı,
rüyamızın kahramanlarına kocaman kocaman teşekkürler...

İlk 2 treni kaçtı ki bu yolda play off trenide kaçıyor. Hayat ne güzel kuşlar, böcekler, vapurlar...

8 Nisan 2011

Haftanın Maçı | Orduspor - Adanaspor



Tarih: 10 Nisan 2011 Pazar
Saat: 14.00
Stad: Ordu 19 Eylül
Hakem: Mustafa İlker Coşkun
Yayın: TRT 1

Daha 4 hafta öncesinin lideri... Şimdinin play off dışında kalan takımı...
Çok şeyler yaşadık şu 4 haftada. Sadece 4 hafta. 1 2 3 4... Ne dengesizlikler oldu bu 4 haftada. Umutlandık, üzüldük, hırpalandık. Kalp ritimlerimiz bozuldu artık.
Zor bir döneme girdik ama içimizde hep bir umut var, olmaya da devam edecek. Kabul kötü zamanlar geçirdik ama rakiplerimizde geçiriyor bu kötü zamanları. Herkes kadar şansımız var Süper Lig yolunda. Bu maç belirleyecek bizim hedefimizi. Ne desek boş. Biz susalım sahada futbolcular konuşadursun pazar günü. Hiç bir bahanesi olamaz bu maçın. Yeter bu kadar üzüldüğümüz. Bu şehre özlemini çektiği o ligi armağan edin, kahramanımız olun. Yıllar geçse de insanlar sizden bahsetsin. Bundan daha güzel bi gurur olabilir mi ki?

Yaş ortalaması 24 olan bir takım Adanaspor. Attıkların gollerin 10 tanesini son 15 dakikada kaydettiler. En golcü ve en dikkat edilmesi gereken isim ise Mbilla Etame. Toplamda 13 golü var. En çok oynayanlar listesinde İzzet Yıldırım 2250 dakika, Anıl Karaer 2126 dakika ve Tolgahan Acar 2115 dakikayla bulunuyor. Gördüğü 8 sarı ve 1 kırmızı kartlada Mbamba rakibin en hırçın oyuncusu konumunda...

Adanaspor ile aramızda oynanan maçlar;
1967-1968 (2. Lig Kırmızı Grup):
Ordu 2:1 Adana , Adana 1:0 Ordu
1968-1969 (2. Lig Kırmızı Grup): Ordu 0:0 Adana , Adana 0:0 Ordu
1969-1970 (2. Lig): Ordu 0:0 Adana , Adana 2:1 Ordu
1970-1971 (2. Lig): Ordu 1:0 Adana, Adana 3:0 Ordu
1975-1976 (1. Lig): Ordu 1:0 Adana , Adana 1:0 Ordu
1976-1977 (1. Lig): Ordu 1:0 Adana , Adana 1:1 Ordu
1977-1978 (1. Lig): Ordu 1:0 Adana , Adana 0:0 Ordu
1978-1979 (1. Lig): Ordu 3:2 Adana , Adana 3:2 Ordu
1979-1980 (1. Lig): Ordu 2:0 Adana , Adana 1:1 Ordu
1980-1981 (1. Lig): Ordu 2:0 Adana , Adana 2:0 Ordu
1983-1984 (1. Lig): Ordu 1:0 Adana , Adana 1:0 Ordu
1986-1987 (2. Lig Grup B): Ordu 1:1 Adana , Adana 1:0 Ordu
1987-1988 (2. Lig Grup B): Ordu 0:0 Adana , Adana 2:2 Ordu
2008-2009 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 0:2 Adana , Adana 1:1 Ordu
2009-2010 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 1:2 Adana , Adana 2:0 Ordu
2010-2011 (Bank Asya 1. Lig):
Adana 3:1 Ordu

Futbol Güzeldir # 2

Eric Cantona # 7


''Cennetteki ilk antrenmanında sağ açığa geçip, sol bekteki tanrı'nın başını döndürmüştür. Bana takımında bir yer ayırtmasını çok isterim. Best'in takımında tabii, tanrı'nınkinde değil'' ( George Best'in ölümünden sonra... )



''Hayatımda gurur duyduğum çok olay oldu. Ancak hiçbiri bir holigana attığım tekme kadar gurur vermedi.''

''I am not a man, I am Cantona...''

6 Nisan 2011

Bayram Değil, Seyran Değil ?

2 - 3 gündür bir devlet yardımı haberi gidiyor haber sitelerinde. Malum haber, Orduspor ile Spor Toto'nun 500 bin liralık sponsorluk anlaşması yapması. Tabi bu konuyu İHA ve ondan haber temin eden internet siteleri ''Ordu'ya Devlet Yardımı'' diye duyurunca herkes tarafından durum farklı bir şekilde algılandı. Algılanan durum, devlet tarafından Orduspor'a sırf eski enerji bakanı Hilme Güler rica etti diye 500 bin lira hibe edildi. Aynen bu şekilde haber yaptı çünkü İHA, ajansspor, spornews, sporajans. Ve birkaç internet sitesi daha...

Konu hakkında objektif olarak kendi fikrimizi belirtelim. Sezonun sonuna doğru gelinirken yapılan bu anlaşmanın amacı çok açık belli aslında. Seçimlere az bir zaman kala Orduspor üzerinden bazı kişilerin ve kurumların kendilerinin reklamlarını yapmalarını nasıl karşılayacağız bilmiyorum. Olaya eleştirisel yönden mi yaklaşmalıyım yoksa parayı aldık gerisi bizi ilgilendirmez yaklaşımıyla mı karar veremiyorum. Ama başka takım taraftarlarına hak vermiyor değilim. Neden biz değil de Orduspor demelerine kızamıyorum açıkcası. Ortada bir seçim yatırımı var ve bu yatırımdan karlı çıkan taraf Orduspor. Bu konu hakkında en son eleştirilmesi gereken taraf da Orduspor.

Herşeye rağmen bu para Orduspor'a karşılıksız verilmiş bir para değil. Karşılığında Orduspor gibi bir camianın stadının reklam alanlarının çoğuna sahip olacak Spor Toto için de karlı bir anlaşmadır ama sadece yeri ve zamanı olmayan bir zamanda dile getirildi. Ve dile getirilirken çok çok yanlış bir üslup ile dile getirildi. Bu sponsorluk anlaşması sezon sonunda veya seçim sonrasında olsaydı hiçbir sorun teşkil etmezdi. Gerçi ortada bir seçim durumu yokken bu anlaşmanın şuan gerçekleşmesini sağlayan kişiler ortalarda olurmuydu orası ayrı bir muallak...

Bayram değil seyran değil ama Faruk Özak ve Hilmi Güler bizi öptü. Umarım bu anlaşma karşılığında Ordu halkının gözünü boyadıklarını düşünmüyorlardır...

Sevgili vekilimize, Faruk Özak'a, Spor Toto'ya teşekkür eder bu ilgi ve alakalarının seçimlerden sonra da sürmesini temenni ederiz. Anlayana..!

4 Nisan 2011

3 Nisan 2011

Haftanın Ardından # 28

Bu haftayı maç oynamadan geçirdik ama bütün maçları derin bir iştahla takip ettik. Hayallerimiz vardı, baay geçiyoruz ya bütün maçlar bizim istediğimiz gibi bitsin istedik. Bizim kurgularımıza göre mesela, Tavşanlı ile Denizli, Mersin ile Rize berabere kalıcaktı. Samsun Karşıyaka karşısında puan kaybedecek, Güngören Bolu'dan puan çıkartacaktı. Çok bahtlıyız ya bütün maçlar aleyhimize bitti ve rakiplerimiz puan kaybetmedi. Herşeye rağmen sağlık olsun diyebildiğimiz için şanslıyız bence. Çünkü hala herşey kendi elimizde. İlk 2'nin anahtarı elimizde. Zor olacak ama sonuna kadar peşinden gideceğiz. Gerçi çokda fazla bişey kalmadı...



Genel kanının aksine takımdan umutluyum. Gerçi umutlu olmuşuz veya olmamışız çok da bişey fark etmiyor. 6 maç kaldı ve bu 6 maçtan en az 5 galibiyet çıkarmalıyız. Öylesine saçma sapan bir durum içindeyiz ki o 6 hafta sonunda ilk ikiden çıkıp bütün bu yazılanları unutabiliriz. Yada ilk 6 dışında kalıp bütün yazı bu sezonun ızdırabıyla geçirebiliriz. Hayallerimizin, umutlarımızın yıkıldığı maçları yad edip keşkeler içinde boğulabiliriz. Ama sezon sonunda KEŞKE demeyi istemiyorum, istemiyoruz. Sezon başından beri bu takıma inandık ve güvendik. 6 hafta inancımdan bişey eksilmiş değil. Adanaspor'u ve Tavşanlı'yı yenip içerdeki maç kazanamama fobimizi Samsun maçı ile atlatıp son 3 haftaya hayallerle gireceğiz. Evet tam da böyle olacak. Çünkü biz bunu hakediyoruz. Ligin sonunda bu Allahın belası ligin en tepesinde olmayı hak ediyoruz. İşallah da hak ettiğimiz yerde olacağız...

Haftanın maçlarına şöyle bir üzerinden göz gezdirelim.


Tavşanlı Linyitspor 1 - 0 Denizlispor
Tavşanlı şaşırtmaya devam ediyor. Göz var nizam var, adamlar öyle ahım şahım bir top oynamıyor. Tamam kötü değiller ama bulundukları yerin hakkını verecek bir futbol oynamıyorlar. Ama işte bir şekilde tıngır mıngır gidiyorlar hedefe. Gerçi hedefleri nedir bilmiyorum ama sezon başında hayallerinde bile olmayan bir yerde bitirebilirler ligi. İçerde bizimle oynayacakları maçta galip gelirler ise ilk 2'den Süper Lig'e çıkarlar. Kötü bir senaryo evet ama olmayacak bişey değil. Ligimizin nam-ı değer Barça'sı ise çöküşe kaldığı yerden devam ediyor. Ligin ilk 8-9 haftasında herkes Denizli 1. çıkar 2. belli olmaz derken buralardan çok yazdık çizdik bu lige belli olmaz diye ama neyse...

M.İdmanyurdu 3 - 0 Ç. Rizespor
Maçtan beklentimiz beraberlik idi. Gerçi Rize'den böyle bir maçta puan beklemek biraz fantastik bir düşünceydi. 2. yarı başlarken transferler tutar ise Mersin'in ilk 2 yolunda en büyük rakibimiz olduğunu söylemiştim. Öyle de oldu. Nurullah Sağlam ile devre arası yapılan transferler bambaşka bir takım oldular. Hala ilk 2 yolundaki en büyük rakibimiz. Umarım bir yerlerde takılırlar. Ç.Rizespor'a gelince, ligin ilk yarısında Ordu'da oynadığımız maçta deyim yerindeyse yerlerde yatarak 1 puan almışlardı. O maçtan beri Rize'nin futbol oynayarak kazandığı maç ya 2'dir ya 3. Bir şekilde buralara geldiler. İkinci yarıda da Adu Madu derken birkaç galibiyet alarak ilk 6'nin içinde oldular. Ama geri kalan maçlarına baktığım zaman Rize ilk 6 dışında kalırsa hiç de şaşırmam. Açık söylemek gerekirse üzülmem de. Çünkü ilk 6 içinde yer alacak bir futbol oynadıklarını ve şehir olarak hak ettiklerini düşünmüyorum.

Boluspor 3 - 0 Güngören Belediyespor
Bu maçtan beklentimiz ise, kümede kalma mücadelesi veren Güngören'in bir süpriz yapması idi. İlk 60 dk gol gelmeyince heveslenmedik de değil. Ama Boluspor'un ilk golünden sonra Güngören'de çözüldü ve fark geldi. Boluspor ile aramızda 3 puanlık bir fark oluştu. Onların kaderide bizim kaderimiz gibi kendi ellerinde. Geriye kalan maçlarını kazanırlar ise Süper Lig'e çıkan takım olurlar.

Samsunspor 3 - 0 Karşıyaka
Samsun artık işin zor tarafını atlattı. Her ne kadar zorlu maçları olsa dahi, denizi geçip derede boğulmazlar bu vakitten sonra. İlk sıraya onların adını yazabiliriz. O kadar saçma sapan puanlar kaybettikki, Samsun'un şuan bulunduğu yerde biz olabilirdik (!)
Maça gelince, KSK 10 kişi kalıncaya dek ortada bir futbol vardı ve Ksk çok rahat puan alıp İzmir'e dönebilirdi. Taaa ki, Fırat Sezer ilk yarının son dakikalarında ikinci sarı karttan atılıncaya dek. Fırat Sezer'in yaptığı hareket hakkında takımını ve takım arkadaşlarını satmak deyimi tam yerine cuk diye oturur. Kendi sahanda bile olmayan bir pozisyonda, 43.dk, maç tamamen durgun giderken, sarı kartın var iken rakibine o şekilde bir müdahele yapıp kırmızı kart görür isen ben sadece takımını sattığını söylerim. İlk yarıda 1o kişi kalan Ksk ikinci yarı haliyle bir yerden sonra koptu ve Samsun için rahat bir galibiyet oldu. Maç 11 e 11 devam etseydi bu maçtan Ksk 1 puan ile dönebilirdi...

***

Bizim adımıza daha karlı bir hafta olabilirdi ama artık geride kaldı. Şimdiye kadar kaybedilen puanların bi şekilde telafisi mümkündü ama bundan sonraki sürecin telafisi yok. Adana maçında veya Tavşanlı maçında kaybedilecek 2 puan dahi bizi ilk 2 hedefinden koparır. Öncelik olarak Tavşanlı ve Adana maçını alıp, Samsun maçında ilk defa sezon başından beri yapamadığımız şeyi yapıp üst üste 3 galibiyet alacağız. İnanıyoruz...

***

Diğer maçlar ise ;

Adanaspor 2 - 2 Erciyesspor
Altay 1 - 3 Akhisar Belediyespor
Kartalspor 2 - 3 Gaziantep BB şeklinde sonuçlandı.

***




1 Nisan 2011

1 NİSAN : )


Arkadaşlar sizlere ufacık minicik bir şaka yaptık. Affınıza, hoşgörünüze sığınarak böyle birşey düşündük. Biraz şiddeti fazla oldu kabul ediyoruz. Şakanın dozunu kaçırdık onun da farkındayız. Saat gece 12 ye kadar devam ettirecektik ama bu kadar kalp çarpıntısı yeterli.

Hoşgörünüz için teşekkür ederiz.

***

TAKIMIMIZ KAMPA DEVAM ETMEKTE. ŞEYTAN KULAĞINA KURŞUN HİÇBİR SORUN YOK. HOCAMIZ VE FUTBOLCULAR ÇOK KISA BİR ZAMAN OLMASINA RAĞMEN KAYNAŞTILAR VE BU TAKIMI SÜPER LİGE ÇIKARMAK İÇİN KAMPA EN İYİ ŞEKİLDE DEVAM EDİYORLAR.

AVANTAJIMIZI YİTİRMEDİK.
TAKIMIN VE HOCAMIZIN ARKASINDAYIZ.

BU TAKIM BU SENE SÜPER LİGE ÇIKACAK!

DAG

Kürşat Kadro Dışı !

Tam herşey yoluna girdi derken illa saçma sapan birşey olacak. Konu hakkında ne söylenir bilmiyorum.


Metin Hoca geldiğinde ikisinin arasında geçmişten kalan husumetten bahsetmiştik. ÇaykurRize Spor'da beraber çalışmışlardı ve Metin Hoca kendisini kadro bırakmıştı... Dün akşamki antrenmanda ikili yine bir tartışmaya girmiş ve Metin Hoca Kürşat'ı antrenmandan kovmuş. Bunun üzerine Kürşat kamp yapılan oteli terk etmiş.

Kürşat yarın İstanbul'da bulunan Nedim Başkan ile görüşüp sözleşmesinin fesh edilmesini isteyecek. Metin Hoca'nın durumu başkan ile görüştüğü ve Kürşat ile yola devam edilmesi kararı alınması durumunda kendisinin istifa edeceğini bildirdiğini öğrendik. Nedim Türkmen'in Kürşat ile yolları tamamen ayırmak yerine sezon sonuna kadar kadro dışı bırakılmasını düşünüyor. Fakat Kürşat tamamen yolları ayırmayı düşünüyor. Yarın görüşmenin sonucuna göre Kürşat ya kadro dışı bırakılacak ya da sözleşmesi karşılıklı olarak fesh edilecek. Her halükarda Kürşat'ı sezon sonuna kadar kullanamayacağız demektir.


Ligin bitmesine 6 hafta kala, takımın en önemli isimlerinden birini kaybetmek... Konu hakkında yazacak, söyleyecek çok da şey bulamıyorum.

***

Metin Hocaya mı kızayım yoksa Kürşat'a mı bilmiyorum ama şampiyonluk için bir yola girmişken böyle bir saçma durumu kimse izah edemez!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...