31 Mart 2012

Asıl ve Asil Olan Orduspordur | Galatasaray - Orduspor



Bu maç için taktikmiş, oyuncu seçimiymiş, eksikmiş, tamammış anlatmanın lüzumu yok. Patlak veren Culio olayı ve daha sonrasında yaşananlar, kulübümüzün bütün unsurlarına yapılan ithamlar bu maça bambaşka bir anlam yükledi. Biz taraftarlar için bu maç ne yapıp edip kaybedilmemesi gereken bir maçtır.Taraftar, bu duyguları takımı coşkulu bir şekilde otel önünde karşılayarak gözler önüne serdi. Aynı duyguları takım da paylaşsın kafi.. Çıksınlar ve temsil ettikleri şehrin, giydikleri formanın onuruna yakışır bir biçimde, belki de her zamankinden daha çok mücadele etsinler.. Son saniyeye kadar.. Sonra sonuç ne olursa olsun, koşsunlar bize, onları bağrımıza basalım..

Son olarak bu maç, şehrimizin takımını tutmanın haklı gururunu tribünden haykıracağımız maçtır. Tribüne gelen genci yaşlısı kadını erkeği herkes ama herkes, Morbeyaz formalı ve atkılı olsun.. Asıl olan ve asil olan Orduspor olsun.. Son olarak finalde, üzerine çalıştığımız bir tribün bestesiyle olsun.. 


 Göğsümüz kuvvetli , alnımız temiz 
 Tükenmez yolları tüketiriz biz 
 Ne saray,ne hamam,ne han isteriz 
Morbeyazım nerde olsan senleyiz.. 

Sabah buradaysak, akşam ordayız 
 Renklerin peşinde bir hovardayız 
 Bazı mısra gibi dudaklardayız 
 Tek farkımız, kıskandıran aşkımız..

27 Mart 2012

Kiracı Geldim Kiracı Giderim | Anadolu Kulübüyüm

Mabedimde kiracıyım. Tesisimde kiracıyım. Otobüsümde kiracıyım. Futbolcumun evi de kiralık, kendisi de. Futbolcuyu kiralarım, çünkü alacak param olmaz. Kiraladığım her futbolcuyla, yetersizliğimi, onlardan güçsüz olduğumu yüzüme vururlar, kiralayanlar… Ben sürgün yeriyimdir. Benim olmayan ve olmayacak olanı yetiştirmekle, zor şartlara alıştırmakla görevliyimdir. Zor şartın kendisiyimdir. Yatılı okulumdur ben, her gece eve dönüş hayalleri kurulan…

Anadolu Kulübüyüm.. Futbolun egemenleri ve onların yaltakçıları tarafından zerre kadar değer verilmeyen, bu ligin garnitürü Anadolu Kulübüyüm.. O derece değersizim ki, tek başıma bir duruşum olamaz benim. Sözümün değeri yoktur. Susmuşsam, ayarı yemişim demektir. Sesimi yükseltirsem, yaftalar gelir hemen peşinden. Kime dokunduysam, artık onun ezeli rakibinin yalakasıyımdır, maşasıyımdır, arka bahçesiyimdir. Bana dokunurlar ve kimsenin umurunda olmaz. Bir Anadolu Kulübünün çıkarı olmaz, o hep başkalarının çıkarına hizmet eder ve etmek zorundadır.. Öyle ya, dünya o 3-4 kulübün çevresinde dönmektedir ve aslolan onların çıkarlarıdır. Beş para etmez rekabetler, beşten fazla para eder. Senin mücadeleni, senin gibiler bilir, onlar bilmez, görmez. Yollarında engelsen, sen de artık telefon konuşmalarının mezesi, götü kalkmış Anadolusun, ne kadar övünsen az..

Osman kadro dışı kalsa kimsenin umurunda olmaz, Culio kadro dışı kalınca reytingin, paranın kokusunu alan akbabalar, başına üşüşür. Çünkü Culio, nicelik büyüğü, ego manyağı o takımlardan birinin istediğidir. Bu takımlar sadece ister, istekleri sınırsızdır. Ne zaman neyi isteyecekleri belli olmaz. Onlar için senin hayati bir maça çıkacak olmanın önemi yoktur, sen düşersin, yeni bir kukla gelir, onunla oynarlar. Umutlar bağladığın bir futbolcun vardır, eve dönüş hayalleri kuran.. Antep’e gidersin, maçın hayatidir. Bir şehrin umutları, başka bir şehre taşınır. 10 numaranın gözü maç için otelden ayrılırken, TV’ye takılır. Hayallerini kurduğu evi, onu çağırmaktadır. Şuursuzca onu istemektedir. Şimdi bunun zamanımıdır? Buna onlar karar verir.. Artık batar kaldığı otel, bindiği otobüs, yaşadığı “kiralık” ev , giydiği renkler.. Ekmek yediği formasına yabancıdır.. Ve bu durum, o nicelik büyükleri için son derece doğaldır. Çünkü sen kuzusundur. 4.sıradan yukarı çıkamayacak olan, çıkmaması gereken kuzusundur. Dolayısıyla bu memlekette, senin oynadığın maç, ancak karşında “onlar” varsa önemlidir. Ve bu denklemde, sen yine de önemsizsindir.. Ve yine topunu oynasan, mücadeleni versen, onun o çok ezeli, pek bir mühim rakibinin tetikçisisindir,arka bahçesisindir.. Kötü gününde olsan, bu kez seni oynadığın rakibin maşası yaparlar, ona yatmakla suçlarlar.

Bırak bu işleri Anadolu! Sen şehrin için oynayamazsın ki, sen temsil ettiğin renklerinin onurunu gözetemezsin ki.. Benim memleketimde, neyin onurlu, neyin onursuz olduğuna egemenler karar verir. Gün gelir, şike bir oyun kuralı olur.. Açık arttırmayla maçlar alınır, satılır.. Senin buna söyleyecek sözün yoktur.. Söylersen onursuzun,şerefsizin ta kendisisindir..

Ah benim Anadolu Kulübüm.. Kamuoyunu aydınlatmak senin neyine.. Kamuoyu dediğin,o çok büyük, çok şanlı kulüplerin ta kendisidir.. Senin başkanına tezgah kurarlar.. Sen sadece bağlaçsın, ayıl artık! Onlar reytingin kucağına, paranın kucağına, yani onun sahiplerinin kucağına düşmüş, kendilerine spor medyası diyen acizlerdir, kuklalardır.. Öyle ki, seni bin bir taklayla konuştururlar, daha sonra neden konuştuğunu, altında ne yattığını sorgularlar.. Onlar konuş dediğinde konuşmalısın, sus dediğinde susmalısın.. Neler mi anlatmalısın.. Sen bilemezsin Anadolu, onlar bilir.. Kendini misafir sandığın bir programda seninle alay ederler, buna cüret ederler.. Sana kabadayılık yapılır, dövüş filmlerinde gelip arada bir dayak yiyen figüransın.. Aynı şekilde karşılık vermelisin ki, reyting orgazmını yaşasınlar.. Vermezsen adam değilsin Anadolu.. Adam değilsin..

Anadolu Kulübüm.. Mor-Beyaz sevdam.. Gözümden sakındığım.. Senin kurduğun güzel hayallerin yanında, onlar kabak gibi kirli.. Bırak o çok süper finallerinde takılsınlar..

Ve sevgili Türk Futbolu.. O çok temiz, görkemli, filminizde, figüranlar çekildi, filminizin alayı başrol.. Yazın, bozun, oynayın..

Var olmayan seyirciler, var olmayan bir aktörü alkışlıyorlar..
Bense arkadan geçiyorum..
Umursamadan kimseyi..




Bir ''Culio''nun Sebep Oldukları...


Konu öyle bir yere geldi ki Culio'yu konuşan yok artık. 2 hafta daha bekleyemeyip iki kulübü böyle bir durum içine sokan bir adam Türkiye'de nasıl futbol oynayacak çok merak ediyorum. Dün akşamki gündem hakkında söyleyeceklerim var. Biz her ne kadar söylediklerini idrak edemesek de ayar verdiği söylenen Fatih Terim, Serhat Ulueren ve tayfası ve Başkanımız Nedim Türkmen...

Öncelikle ilk eleştiriyi kendimize yapmakta fayda var. Nedim Türkmen'in Tv programına katılıp durumu izah etmesi gayet normal ama bir programda durumun izahını yapmışken tekrar farklı bir programa bağlanmasına gerek yoktu. Telegol programında ap açık ortadaki programın yapımcısı ve yorumcular olayı ısrarla farklı bir noktaya çekmeye çalışıyor. Sordukları ve cevabını aldıkları bir soruyu farklı farklı şekillerde tekrar tekrar 15 defa yeniden sormalarının amacı da bu zaten. Ortalığı karıştırmak, rayting elde etmek. Başkan'ın orda yapması gereken açık ve netti. Söyleyeceğini söyledikten sonra yayından ayrılmalıydı. Telefon kapandıktan sonra programın yorumcusu olan Kaya Çilingiroğlu'nun söyledikleri ise kendi programına konuk olan bir kulüp başkanına yapılabilecek çok güzel bir terbiyesizlik örneğiydi. Bundan sonra umarım bu adamlara malzeme vermeyiz...


Olayın sosyal medyaya yansıyan kısmına değinecek olursak Fatih Terim'i ele almak gerekir. Öncelikle FatihTerim'in en son 1.5 ay önceki Culio hakkında yaptığı konuşmaları biz Orduspor taraftarı olarak ahlak dışı buluyoruz. Çünkü o konuşmadan ve Culio İstanbul'a gidip geldikten sonra futbolcunun saha içinde oynadığı futbolu ve davranışları biz biliyoruz. Lamı cimi yok aslında etti mi falan değil direk etti. Fatih Terim'in konuşmalarından sonra Culio futbol falan oynamadı. Bu bizim tarafımızda gayet açık olan bir konu. Bize göre Fatih Terim ahlak ve etik dışı davranmıştır ve yaptığı konuşmalar Culio'nun performansına etki etmiş, Orduspor bu durumdan zarar görmüştür.

Fatih Terim bu duruma cevap vermek için bağlandı yayına. Yaklaşık yarım saate yakın konuştu. Kurduğu cümlelerin birbiriyle alakası olduğunu söylemek çok zor. Sesini yükselterek, bağırarak, bir öyle bir böyle konuşarak kendini ifade edemezsin. Hele hele karşındaki kişi hakkında hakarete varacak sözlerle hiç yapamazsın bunu. Kendini adam akıllı herkesin anlayacağı şekilde ifade edemiyorsan, bağırarak hakaret ederek açıklamaya çalışıyorsan anlaşılan o ki kusurlusun. Culio'nun sözleşmesinin ayrıntıları bilmeyecek kadar da konu hakkında bilgisizsin. Kendisinden önce bağlanan Ali Dürüst net bir şekilde ifade ettiği halde hala sene sonunda benim olduğunu bildiğim diye olayı açıklamaya çalışması hakkaten saçmalıkta öte bir durumdu. Yarım saatlik konuşmasından mantıklı ve birbiriyle uyumlu bir metin çıkarmaya çalışmak çok zor. Ama bağırarak, hakaret ederek konuştuğu için bunların hiçbir önemi yok. Ne de olsa ayar verdi...

Fatih Terim'in terbiye sınırlarını aşan konuşmalarına rağmen Nedim Türkmen'in kibarlığını bozmadan cevap vermeye çalışması kendi insani tarafıdır. Keşke susmasa aynı şekilde cevap verseydi ama karşısında böğürerek, alakasız bir şekilde konuşan bir insana cevap verecek tipte bir insan değil Nedim Türkmen. Olayın o muhabete gelmesinde yayında haddinden fazla kalarak ve Serhat Ulueren tayfasına prim vererek fazlasıyla neden oldu. Telefonu kapattıktan sonra hatasının farkına vardığına da eminim.

Dün konu hakkında tarafsız olarak konuşan herkes Orduspor'u haklı buldu ve Fatih Terim'in yaptığı açıklamaların yanlış olduğunu savundu. Bizim bu konuda kendimizi kanıtlama gibi amacımız olmamalı. Futbolcu görüştüm, konuştum seneye ordayım derken futbolcuyla kesinlikle görüşmedik diyenlerin kendilerini ifade etmesi gerekiyor. Bize bundan sonra düşen cumartesi günü sahaya çıkıp maçı kazanmaktır.

26 Mart 2012

Güzel Şeyler...


Bugün başkanımız Nedim Türkmen, Bruno ve Ömer Kulga Güzelordu İlköğretim Okulu'nda düzenlenen panele katılıp küçük Ordusporlu arkadaşlarımızla güzel bir söyleşi gerçekleştirmişler. Bu tarz şeyler basit şeyler gibi görünebilir aslında ama fotoğrafları ve haberi görünce gerçekten çok mutlu oldum. 26 yıl alt liglerde kalan bir takım olarak Ordu'da Orduspor'dan bir haber bir yaş grubu olduğu ap açık ortada. Fakat son yıllarda bu bilincin git gide geliştiğini, genç kardeşlerimizin de artık bazı şeylerin farkına vardığını görüyoruz. Ordu küçük bir şehir ve Orduspor bu şehrin en büyük değerlerinden birtanesi. Bu bağlamda bu tarz etkinliklerin ilköğretim çağındaki potansiyel Orduspor taraftarlarının kendi şehirlerinin takımı konusunda bilinçlenmesi için çok büyük bir önemi olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte bu tarz etkinlikler umarım devam eder. Sponsor firmaların da desteğiyle bu tarz etkinliklerde minik taraftarlarımıza onları teşvik edici atkı, forma gibi hediyeler de verirsek çok daha güzel olur.

Fazla Söze Gerek Yok...

Uzun zamandır hiçbir yerde köşe yazısı yazmadığı farkettim... Aslında yazmayı da pek düşünmüyordum. Ancak son zamanlarda düşüncelerimi yazdığım haberlerde tam anlamıyla ifade edemediğimi farkettim. Kısacası ufaktan ufaktan geçen yıl olduğu gibi, kaldığım yerden bir kaç satır birşeyler karalamanın zamanının geldiğini hissettim diyebilirim. O zaman işe DAG'da başlayalım...


Malum dün Gençlerbirliği karşılaşmasının ardından "insan evladı", taraftarların sevgilisi DraCulio bir açıklama yaptı. Açıklamanın detaylarını konuşmaya artık gerek yok, malum konuyu herkes biliyor. Ama söylemeden geçemicem ! "Bana kalsa Galatasaray'a karşı oynamak istemezdim" diyen Culio efendi, emin ol bir çok Orduspor taraftarıda senin için "Bana kalsa ......" diyordur !

Bir çizgi film karakteri var, bir çoğunuz bilirsiniz, adı Calliou... Yazılışı ne kadar da benziyor değil mi Culio'ya... O çizgi film karakterinde ki var olan "karakter", keşke karakter yoksunu Culio'da bir nebze olabilseydi. Ligin bitimine 2 hafta kalmış, Galatasaray maçı öncesi Culio efendinin yaptığı açıklamanın ne ahlakla, ne de futbolla bağdaşır hiçbir yanı yok ! Geçmişte onun Bursa maçından sonra yaptıkları yada twitter üzerinden yazdıklarından bahsetmeye gerek yok ! Attığı goller yada yaptığı asistlerden bahsetmeye gerek olmadığı gibi ! İnsanların emeği ile, duyguları ile gayet iyi oynadı, kan emici DraCulio efendi...

2008 yılında Karaoğlan Bruno ile birlikte Orduspor'a gelen, 3 sezon boyunca formasını terinin son damlasına kadar terleten, aldığı parayı fazlasıyla hakeden Jerry Akaminko ile ilgili bir hatırlatma yapmakta fayda var. Akaminko, geçtiğimiz sezon Orduspor Süper Lige yükselme mücadelesi verirken devre arasında geleceğini düşünerek sezon sonu için Manisaspor'a imza atmıştı. Peki bunu kaç kişi biliyordu ? Geçen sezon oynanan son 11 maçın 10'un da 90 dakika forma giyen Jerry, sizce sezon takımdan ayrılacak gibi mi oynadı ? Bana göre Orduspor'un Süper Lige yükselmesinde büyük pay sahibi olan oyunculardan olan Jerry, Ankara'da oynanan final maçının son dakikasına kadar hiç kimseye gideceğini belli etmeden, formasının hakkını vererek mücadele etti. Bence karakterli bir futbolcu nasıl olur, profesyonel bir futbolcu nasıl olur, kısacası "Adam gibi Adam" nasıl olur, yaptıklarıyla bunu bizlere çok net gösterdi. İşte bi tarafta Jerry örneği bi tarafta Culio örneği... Bi tarafta "Adam", bi tarafta "Adamcık"...

Ovvv Çok Sert !!! Biliyorum, ama farketmez, hak eden hak ettiğini alıyor... Sanırım daha fazla söze gerek yok !

Ahlak, Etik, Culio, Galatasaray, Fatih Terim... | Bir Ayrılık Hikayesi


Öncelikle anlaşılması gereken bir konu var sanırım. Bizim tepkimiz Culio'nun gidişine değil. Galatasaray'a dönüşüne hiç değil. Tepkimiz Culio'nun Galatasaray'a dönmesi için Galatasaray yönetimin ve Fatih Terim'in izlediği yola, ligin bitmesine iki hafta kala Culio'nun yaptığı saçmalığa... Culio'nun opsiyonun kullanılmayacağını Orduspor sosyal medyasında zaten iki haftadır konuşup tartışıyoruz. O yüzden önce tepkinin sebebini açıklamakta fayda var.

Culio dün maçtan sonra yaptığı açıklamayla hem Orduspor'u hem de Galatasaray'ı zor durumda bıraktı. Gerçi Galatasaray'ı ne denli zor bıraktığını biraz irdeleyebiliriz. Çünkü bu sürecin bu şekilde çirkinleşmesinin asıl sebebi Galatasaray cephesi oldu. Sezon içindede dile getirmiştik. Orduspor Ordu'da kalmak istemeyen hiçbir futbolcuyu zorla tutmaya çalışmaz. Galatasaray ve Fatih Terim Culio'nun geri dönmesini istiyorlarsa bunun yolu basına beyanatlar verip futbolcunun kafasını karıştırmak yerine yönetim bazında temasa geçerek sezon sonu opsiyonun kullanılıp kullanılmayacağı konusunda Orduspor kulübüyle uzlaşma yoluna gitmesiydi. Fakat Galatasaray işin ahlaksız tarafını seçti. Konuşulacak, yazılacak, izah edilecek çok şey var ama bazı kişiler bu işin bu şekle gelmesindeki ahlaksızlığı kabul edemeyecek kadar kibirli. O yüzden çok fazla anlatmaya gerek yok. Biz olayın nasıl gerçekleştiğini gayet iyi biliyoruz.

Daha önce dediğim gibi, keşke Culio iki hafta daha bekleyip Ordu'dan tertimiz bir şekilde ayrılsaydı. Biz de onu gelecek sezon 19 Eylül'de bağrımıza bassaydık. Ama o bunu istemedi. Yada kelimelerinin sonuçlarını idrak edemeyek kapasitede değildi. İyi dileklerle uğurlamıyoruz kendisini.

Culio'nun sözleşmesi dünkü açıklamarından dolayı fesh edildi. Bu durumun Galatasaray maçı öncesi gerçekleşmesinin Orduspor Kulübü'yle bir alakasının olduğunu düşünmek için çok fazla art niyetli olmak gerekir. Orduspor o söylemlerden sonra yapılacak en doğru şeyi yapmış ve Culio'nun sözleşmesini fesh etmiştir. O açıklamalar üzerine Culio Galatasaray maçının kadrosunda olsaydı asıl o zaman skandal olurdu...

Nedim Türkmen, "Hiç bir futbolcu Orduspor'un üstüne çıkamaz. Yapılan açıklama sporun ruhuna, fair-play anlayışına, futbolun marka değerine zarar vermiştir. Ayrıca Disiplin Talimatı'nın 60. maddesine göre de suçtur. Dolayısıyla Galatasaray kulübüne opsiyonu kullanmayacaeğıma dair yazıyı yazdım. Futbolcunun sözleşmesini de tek taraflı olarak feshediyorum.''
Ayrıca konunun Nedim Tükmen tarafından izahı için ; TIK

Orduspor 0 - 0 Gençlerbirliği | Tamam.

Maç öncesi yazımızda da belirttiğimiz gibi tamam mı devam mı niteliğinde karşılığında olan bir karşılaşmaydı bizim adımıza. Ligin bitmesine henüz iki hafta var ama takım kaptanlarımızdan biri olan (!) Culio'nun da açıklamaları gösteriyor ki bundan sonraki maçlarımız bitse de gitsek havasında geçecek.

Oyunun tamamında üstün olan, futbol oynamaya çalışan taraf bizdik ama oyunu yönlendiren Gençlerbirliği'ydi. İlk dakikadan itibaren 1 puan için Ordu'ya geldiklerini bariz bir şekilde hissettirdiler bize. Böyle bir yapıyla sahaya çıkmaları da gayet normaldi. 6 haftadır galip gelemiyorlardı ve bize mağlup olmaları hem bizi ilk 8 için heveslendirecek hem de Gençlerbirliği'nin içinde olduğu durumun vehametini arttıracaktı. O yüzden maç boyunca oyun disiplininden kopmadan Orduspor'u durdurmak için mücadele verdiler. Alışkın oldukları, İstanbul takımlarına karşı dahi vazegçmedikleri açık futbol anlayışlarını bir kenara koydular ve belkie sezon başından beri ilk defa bu kadar temkinli oynadılar. Fuat Çapa'nın maç sonunda söylediği gibi onlar adına alınan 1 puandan çok Orduspor'un yarıştan kopması daha sevindirici oldu. Rakip takımın hocasının bunu açıkça ifade etmesi ayrı bir güzellik olsa gerek.

Bizim açımızdan baktığımız zaman sistem üzerinde bir değişikliğe gitmedi Cuper. Sistemdeki isimleri değiştirmeyi tercih etti. Geride yapacağı rotasyonun sorun olmayacağını kim oynarsa oynasın görevini yerine getireceği yazmıştım. Nitekim öylede oldu. Garcia ve Sedat'ın yerine dün forma Abdurrahman ve Ömer Kulga'daydı. Ömer'i oynadığı maçlarda çok beğenmiştim. Dün de yine çok iyi bir performans koydu sahaya. Zaman zaman yaptığı Pique vari çıkışları ile beni mest etti deyim yerindeyse. Cuper onun potansiyelinin farkında. Fiziksel olarak da farklı bir futbolcu. Henüz 1989 doğumlu. Şuandaki potansiyelinin üstüne çok şeyler katıp çok daha iyi yerlere gelmek onun elinde. Umarım bunun farkındadır. Ömer'in performansının yanı sıra her geçen maç Ali'nin üzerine koyarak oynaması ise beni mutlu eden bir diğer şey oldu.

Maç boyunca oyunun hakimi gibi görünen bizdik ama bu maçı kazanabilmek adına daha farklı şeyler yapmalıydık. Sivasspor karşısındaki formatın aynısını içerde Gençlerbirliği'ne karşı uygulamamız bende hayal kırıklığı yarattı. Son iki haftaya hedefsiz girmemek için bu maçta daha radikal adımlar bekledim Cuper'den ama o son haftalardaki geleneksel çizgisini devam ettirmenin daha iyi olacağını düşündü. Bizim istediğimiz şeylerden biri olan Bruno'ya kendini gösterme şansı verilmesi durumu ise dün gerçekleşti. Stancu'nun maçtan bir gün önce sakatlanmasından dolayı Bruno formayı giydi ama eline geçen fırsatı maalesef kullanamadı. Bruno konusunda Cuper'in aklında iyi düşünceler yok. Yetersiz olduğunu düşünüyor. Dünkü performansından sonra da Bruno konusunda söz hakkını ele aldı. Sezon sonu süpriz bir ayrılık olur mu bilmiyorum. Bruno'nun eski Bruno olmadığı da ortada ama ona verilecek şans bu kadar kısıtlı olmamalı. Her ne kadar eski günlerini aratsa da bu krediden daha fazlasını hak ediyor. Bu konuda belki duygusal davranıyoruz ama olması gereken bence bu... Bruno'nun etkisizliğin dolayı yerine Hasan Kabze girdi. Hasan Bruno'ya nazaran daha etkiliydi ama ön tarafta sıkıntı yaşadığımız bir maçta, Culio ve Javito yokları oynarken en uçtaki isimden maçın kaderini değiştirmesini bekleyemeyiz. Çünkü ne Bruno ne de Hasan Kabze sıcak bölgede topla buluşamadılar.

Sonuç olarak 26 yıl sonra döndüğümüz ligin bitmesine 2 hafta kalana kadar peşinden koştuğumuz bir hedefimiz oldu. Orduspor şehriyle, taraftarıyla, takımıyla Süper Lige çok yakıştı. Türk Futbolunun kaos yaşadığı bir dönemde, ilk sezonumuzda ligde kalmak bizim için başarıdır. Play Off oynasak çok daha mutlu olurduk ama gelecek sezonun planmasını yapmak için önümüzde çok uzun bir zaman var. Şuandaki takımın sınırlı bir bütçeyle ve çok kısıtlı bir zaman sürecinde kurulduğunu düşünürsek önümüzdeki yeterli zamanı çok daha verimli kullanarak 2012-2013 sezonunda Orduspor'un bu sezonki hedeflerinin üzerine koyarak mücadele edeceğini düşünmek yanlış olmaz. Kimi zaman üzüldük, kimi zaman sevindik, kızdık, sövdük. İyisiyle kötüsüyle bir sezonu bitireceğiz iki hafta sonra. Şimdiden iyi niyetiyle ve bağlılık duygusuyla formamızı terleten futbolcularımıza çok teşekkür ederiz.

25 Mart 2012

Gösterilen Saygı ve Sevginin Karşılığı...

Culio: " Lig Tv muhabirine açıklamalarda bulunan Arjantin'li futbolcu Emmanuel Culio, sezon sonunda kesinlikle Orduspor'dan ayrılacağını açıkladı. Sezon başında Galatasaray'da kiralık olarak Orduspor'a gelen ve satın alma opsiyonu Orduspor'da bulunan Culio, Orduspor Başkanı Nedim Türkmen ile görüştüğünü ve kesinlikle Galatasaray'da oynamak istediğini belirtti.

Bana kalsa Galatasaray'a karşı oynamak istemezdim ama Orduspor için forma giyiyorum, oynamak zorundayım. Önümüzdeki sezon Galatasaray'a gitmek istiyorum. Bunun için görüşmelerimi yaptım, önümüzdeki sezon kesinlikle Galatasaray'a gideceğim."

Gosso: '' Şuanda başka bir takıma transfer olmak gibi bir düşüncem yok. Sadece Orduspor'a konsantre olmuş durumdayım. Orduspor'dan başka bir düşüncem yok. Sezonun bitmesini bekliyorum.''

Culio'nun sezon sonu ayrılacak olması şaşkınlıkla karşıladığımız bir şey değil. Zaten tahmin edebiliyorduk bu durumu. Ama keşke gidişi bu şekilde olmasaydı. Sezon boyunca en kötü zamanlarında bile Orduspor taraftarı Culio'yu bağrına basıp farklı bir yere koydu. Ama Culio gider ayak taraftarı, kendisini kucaklayan şehri deyim yerindeyse hiçe saydı. Normalde yapması gereken çok basitti aslında. Gosso'nun da sezon sonu büyük bir ihtimalle ayrılacağını biliyoruz ama en azından Culio gibi nankörlük yapmadı. Nankörlük, terbiyesizlik veya bambaşka sıfatları dile getirebilirim. Çünkü gerçekten Orduspor taraftarının Culio'ya gösterdiği sevginin ve saygının karşılığı bu olmamalıydı. Aynı açıklamaları Stancu yapsa çok fazla yadırgamazdık. Çünkü taraftar ve Stancu arasında hep bir mesafe vardı. Fakat Culio ekmek yediği yere 2 hafta daha sadık kalmayı, biraz olsun profesyonel olmayı başaramadı. Aslında konunun profesyonellikle yakından veya uzaktan alakası yok bence. Konunun alakası olduğu kavram ADAMLIK. Bu açıklamanın Galatasaray maçı öncesi yapılmış olması ise olayın diğer vahim yanı. Culio keşke Ordu'dan kendini bitirmeden ayrılsaydı. Önümüzdeki sezon Galatasaray Ordu'ya geldiğinde taraftar onu tribüne çağırıp bağrına bassaydı... Ama bence o saygıyı hak etmiyor artık ve yaptığı açıklamalardan sonra Orduspor formasını giymeyi de... Fatih Terim'in onun hakkındaki açıklamalarından sonra Culio'nun performansı da ortada. Son olarak Fatih Terim'e sevgiler...

24 Mart 2012

Orduspor vs Gençlerbirliği | Tamam mı, Devam mı..?

Normal sezonun bitmesine 3 hafta kala Ordu'da yarın Gençlerbirliği ile karşı karşıya geleceğiz. Çoğu kişiye göre lig bizim için geçen hafta bitmiş olsa da umut olduğu sürece yolumuza devam etmeliyiz. Gençlerbirliği Playoff yolunda rakiplerimizden biri. Son haftalardaki kötü gidişatlarına rağmen ilk 8 Playoff'u için hala iddialı bir konumda olmaları onlar adına çok büyük bir şans. Çünkü 7 haftada aldıkları 4 mağlubiyet 3 beraberlik ile belkide sezon içindeki en uzun süreli düşüşlerini yaşadılar. O yüzden onlar hem kötü serilerine son vermek hem de Playoff yolunda rakiplerinden biri olarak gördükleri Orduspor'u saf dışı bırakmak için Ordu'ya gelecekler. Bizim adımıza 3 puan dışındaki alternatiflerin bir önemi yok. Onlar ise Ordu'dan çıkaracakları 1 puan bile yeterli olacaktır. O yüzden bu çerçevede mücadele edeceklerini düşünüyorum.

İlk yarıda Ankara'da oynanan maçı 3-1 kaybetmiştik. Aslında o maç bizim için bir milattı. Maç öncesi Gençlerbirliği ile aynı puandaydık ama şuan Gençlerbirliği'nin içinde bulunduğu tablonun aynısı ile Ankara'ya gidiyorduk. Son 7 maçta kazanamayan ve son son 4 maçını üst üste kaybeden bir Orduspor vardı. Metin Diyadin'in kader maçıydı Gençlerbirliği karşılaşması. Fakat Metin Diyadin kaderine razı gelmiş, haftalardır yaptığı yanlışlardan dönmemiş ve sahadan mağlup ayrılmıştık. Onun da Orduspor başındaki son maçı oluyordu Gençlerbirliği maçı. Orduspor kariyerini kendi inatları ve egosu uğruna bitirirken gider ayak Orduspor'u da ateşin içine sürüklüyordu. İlk yarıdaki maç öncesi ve sonrasındaki psikolojimizi biraz olsun anımsadık. Çok kısa bir süre içine sıkışan bu sezonda duygunun her türlüsünü yaşadık. Uzatmazsak, Gençlerbirliği şuanki durumu bizim ilk yarıda onlar ile oynamadan önce içinde olduğumuz duruma benziyor. Tabi bu benzerlik istatistiksel olarak. Kötü gidişatlarına rağmen küme düşmesi beklenilen takımların başında gelen Gençlerbirliği'nin oynadığı futbolu ve ligdeki konumunu es geçemeyiz. Bu başarının arkasındaki en büyük isim ise bence Fuat Çapa. Gerçekten çok iyi bir takım yarattı.

Maça bizim açımızdan bakacak olursak Culio'nun cezası sona erdi. Hasan Kabze'de sanırım büyük ihtimal maç kadrosuna dahil edilir. Oynarsa katkısı büyük olur ama oynamayacaksa da Cuper'in artık Hakan Özmert ısrarından vazgeçmesi gerekiyor. Hasan'ın sakatlığı bize gerçekten pahalıya mal oldu. Hakan Özmert Hasan Kabze'nin sakatlığından dolayı yakaladığı fırsatı değerlendirmek yerine kafamızdaki Hakan Özmert imajını yerlebir etti. Ben Cuper'in Hasan Kabze ve Stancu ikilisinden aldığı verimden sonra Hasan sakatlanmış olmasına rağmen aynı sistemi en azından Bruno ve Stancu ile bir kere denemesini beklerdim. 4-4-2'nin nimetlerinden dolayı kazandığımız maçlar ortada ama Hasan Kabze sakatlandı ve biz o nimetleri elimizin tersiyle bir kenara ittik. Hasan fiziksel olarak tam anlamıyla hazırsa yarın formayı giysin. Ama hazır değilse de yarın ileri uçta sahaya Bruno - Stancu ikilisi ile çıkmamamız için hiçbir neden yok. Hele hele dediğim gibi Hakan Özmert'in son haftalardaki performansından sonra o topa girmemiz bile bile lades olur. Ön taraf haricinde rotasyonda sıkıntımız yok. Çünkü tandemde Yalçın'ın partneri kim olursa olsun içimiz rahat bir şekilde maçı izliyoruz. Aynı şekilde Garcia ve Abdurrahman'da değişmeli olarak sağbekte çok iyi bir şekilde görevlerini yerine getiriyorlar. Selçuk solda alternatifsiz kaldı ama o da son haftalarda biraz toparladı gibi. Ekstrem hareketlere girmeyip sade bir şekilde görevini yaptığı sürece sıkıntı yok. Tek sorunumuz ön taraf. O sorununda formülü belli. Yapılması gerekeni yapıp zor olan maçı kolaya çevirmek Cuper'in elinde. Genel olarak da takım Ordu'daki ortalama performansının altına düşmez ise maçı kazanmamız için hiçbir neden yok.

Son 3 hafta ve alınacak 9 puan var. Bu 9 puanın ilk halkası yarın 19 Eylül'de. Cuper'in dediği gibi maç maç değerlendirecek olursak tabloyu, yarın Gençlerbirliği mağlup edelim ve kalan iki haftadaki ihtimalleri konuşalım. Zor ama imkansız değil. Haydi sevdamız, Ordu'da yüzümüzü güldürmeye devam et...

Potanın Menekşeleri TKB2L'de Playofflarda...

Türkiye Kadınlar Basketbol 2. Liginde Normal Sezon Sona Erdi

Orduspor’umuz yeni kurulan bir takım olmasına rağmen, iyi bir sezon geçirdi diyebiliriz. Aslında lige kötü başlamıştık. Özellikle hoca hamlesini ve transferleri biraz erken yapabilseydik, daha üst sıralarda yer alabilirdik. Neyse olan oldu. Daha fazla geri dönmeye gerek yok. Şimdi önümüze bakma zamanıdır.

Orduspor Bayan Basketbol takımımız, normal sezonu 3. sırada tamamlayarak. Playoff’lara 3. sıradan katılmaya hak kazandı. Kadınlar basketbol 2. liginde playoff statüsü taraftarımıza karışık gelebilir. Bu yüzden maç maç bakmak daha iyi olur.

Playoff 1. turunda, rakibimiz A grubunu 6. sırada tamamlayan Mersin Üniversitesi oldu. Bu turda saha avantajı bizim olacağı için, ilk maçımız deplasmanda olacak. Seride 2 maç kazanan adını 2. tura yazdıracak.

PLAYOFF 1.TUR
30 Mart 2012 Cuma / Mersin Üni. - Orduspor
03 Nisan 2012 Salı / Orduspor - Mersin Üni.
05 Nisan 2012 Perşembe / Orduspor - Mersin Üni.
(Beraberlik halinde oynanacaktır)

Playoff 2. turuna adımızı yazdırabilirsek, büyük bir sürpriz olmadığı sürece, rakibimiz A grubunu 2. sırada tamamlayan Güre Belediyesi olacak. Aynı zamanda saha avantajı da rakibimizin olacak. Dolayısı ile iç sahadaki ilk maçımız çok önemli, kesinlikle kazanmalıyız.

PLAYOFF 2. TUR
15 Nisan 2012 Pazar / Orduspor - Güre Bel.
19 Nisan 2012 Perşembe / Güre Bel.- Orduspor
22 Nisan 2012 Pazar / Güre Bel.- Orduspor
(Beraberlik halinde oynanacaktır)

Asıl maçlar şimdi başlıyor. Play offlarda başarılı olup 4'lü finale kalmamız için taraftarımızın büyük desteği lazım, Herkez üstüne düşen görevi yapmalıdır.

Potanın Menekşelerine Playoff müsabakalarında başarılar diliyoruz.

Konuk Yazar : Emrah Arslantürk

23 Mart 2012

Deplase Keyifler ''Siluet''

Lig Tv'nin belkide en güzel programı Deplase Keyifler 2 hafta önce Beşiktaş maçında Ordu'daydı. Bugün Orduspor ve Ordu'yu konu edinecek olan bölümün 1 dakikalık teaser'ı yayınlandı. ''Bir şehrin silueti, içinde yaşayan insanlara emanettir.'' mottosu ile bizim konuk olduğumuz bölümün adı ''Siluet''. Daha önce çekilen bölümlerin neredeyse hepsini izlemiş biri olarak Ordu'da çekileceğini ilk duyduğumda çok mutlu olmuştum.

Orduspor bölümü Salı günü yayınlanacak ama 1 dakikalık teaser'ın bile verdiği keyif bambaşka oldu. Özellikle gurbette olan Ordulu ve Ordusporluların 1 dakika sonunda nasıl iç çektiklerini çok iyi tahmin edebiliyorum. Özellikle tost ve yağlı ekrana geldikten sonra film kopmuş bende. : )

Şimdiden Deplase Keyifler ekibine, Özer Çelik ve Sertaç Yüksel'e Divane Aşık Gibi ekibi olarak çok teşekkür ederiz.



Ama mor'la beyaz'ı yan yana getirmek çok büyük bir orjinallik, anladın mı abi!

Satılabilir Demek Çok Kolaydı Aslında... Ya Şimdi ?

Futbol çarkının içinde para önemlidir. Hele lige yeni çıkan bir kulüpseniz ve hedefleriniz var ise diğerlerinden çok daha önemlidir sizin için. Gosso, Lig Tv'nin detay adlı programına mini bir röportaj vermiş. Gosso'ya karşı olan sevgimizi her seferinde dile getiriyoruz ama bu kısa röportajdan sonra duygularımız dahada perçinlendi. Değeri bulunursa Gosso satılabilir demiştik ya, kurduğu bu cümlelerden, düşüncelerini dile getirirken gözlerinin içinden yansıyan o samimiyetten sonra daha nasıl gitsin diyebiliriz ki? Gosso'yu çok iyi bir paraya satabiliriz. Yerine alınacak isim onun boşluğunu futbol anlamında bir ihtimal doldurabilir ama Gosso'nun bizde yarattığını etkiyi yaratacağını düşünmüyorum. Orduspor taraftarı bir futbolcuya kolay kolay değer vermez. Gosso'da bunun farkında. Ne mutlu bize ki sevildiğini biliyor ve bende seviyorum derken gözlerinin içi gülüyor. Sezon sonunda ne olur bilmiyorum ama bu taraftarın gönlünde şimdiden farklı bir yer edindi Gosso. Umarım hak ettiğini yaşar...


Sezon başından bu yana stadyuma her gidişimizde, taraftarımız bizi havai fişek, meşaleler ve konfetilerle karşılıyor. Onun için her defasında tüylerim diken diken oluyor. Gözlerim doluyor. Onların bu çoşku ve desteğine büyük saygı duyuyorum. Bizim ligdeki konumumuzun en önemli etkenlerinden biride taraftarımızdır. İyi puanlar topladık. Her oyuncu sahaya çıktığımızda benim gibi hissediyordur. Taraftarlarımız için saha içerisinde elimizden geleni yapmaya mecbur hissediyoruz kendimizi. Şuan herşey çok iyi gidiyor. Taraftarımızı hayranlıkla izliyorum. Beni çok mutlu ediyorlar. Bu desteklerinden dolayıda onlara sonsuz teşekkürler ediyorum. Taraftarın beni sevdiği kadar bende onları çok seviyorum.

19 Mart 2012

Futbol Güzeldir #11 Fabrice Muamba

Cumartesi günü İngiltere'de FA Cup mücadelesinde Tottenham Hotspur ile Bolton Wanderers maçında Fabrice Muambanin başına gelen talihsiz hadise sonrasindaki yansimalar aslinda futbolun yine sadece futboldan ibaret olmadığını hepimize birkez daha gösterdi...

Ilk fotograf Bolton Reebok stadyumundan, bir Bolton Wonderers Taraftari


Liverpool Anfield Stadindan bir kare


Manchester City ve Manchester United


Gary Cahill Pray 4 Muamba

Dunkü Real Madrid Malaga maçı öncesi Cristiano Ronaldo

17 Mart 2012

Sivasspor 1 - 1 Orduspor | Psikolojik Sınır 40

Maçtan önce galibiyeti istediğimizi belirtip, rakibin iç saha performansından çekindiğimizi de eklemiştik. İlk yarının nasıl gerçekleşeceği önemliydi ve kurguladığımız senaryo gerçekleşti. İlk yarısını mağlup kapatmadığımız bu zorlu deplasmandan bir puanla dönüyoruz.

Sivas’ın pozisyonunun olmadığı dakikalarda üç net pozisyonumuzun olmasından olsa gerek aldığımız bir puana üzüldük. Bunun yanında Kadir’in direkten dönen topu, biraz olsun acımızı dindirdi. Ortak fikir, Hakan gününde olsa, 3 puan işten bile değildi.Cuper’in 68’te ikinci bir sol bek gibi oynayan Murat’ı alıp, Bruno’yu oyuna sürmesi, kıyısından köşesinden golü düşündüğünün bir göstergesi olabilir. İrfan kenarda beklerken Hakan’a tahammül etmesi de, İrfan’ın Orduspor kariyerinin sonlarına yaklaştığının habercisi olsa gerek.


Şu bir gerçek ki, bu maç için taraftar duygusallığıyla ya yen ya yenil psikolojisi yaygın olsa da , Cuper’i dünyada ün yaptığı konrollü oyundan hele de deplasmanda vazgeçirmek çok da kolay gözükmüyor. Kaldı ki, aklımıza getirmesek de, bu tarz puanların yakın olduğu çekişmeli sezonlardan 2006-2007 sezonunda Antalyaspor son 6 maçının 4’ünü kaybederek 39 puanla küme düşmüştü. Hala tartışması bitmeyen 2003-2004 sezonunda Bursaspor küme düştüğünde puanı 40’tı. Dolayısıyla Cuper’in zihninin küçük bir yerinde de olsa düşme potasının olması normal. Bu maç için alınan 1 puan da artık psikolojik olarak tamamen rahatlama anlamını taşıyor. Süper Lige 88.dakikada çıkmış bir kulübün taraftarı olarak, sonana kadar Play-Off iddiamızı kovalayacağımıza da inanıyorum. Oynayamazsak da, büyük hedeflerimizin gerçekleştiği günlerin hayalini kurmak ve planlamak için önümüzde önemli bir süre olacak. Şimdiden geçirdiğimiz bu sezona katkısı olan herkesin yüreğine sağlık.

Sivasspor vs Orduspor | Play-Off Aşkına


Hızlandırılmış programla 6 ayda süper ligi söktük ve nasıl olduğunu anlamadan son dönemece girdik. Şu bir gerçek ki, tüm Türkiye kolay lokma olmadığımızı, bu ligde fark yaratmaya geldiğimizi ve gitmeye de niyetimizin olmadığını anladı. Bu sezon ligden istediğimizi aldığımızı söyleyebiliriz ama genel olarak fikstüre baktığımızda, dört maç sonunda kendimizi Avrupa play-off’unda bulmamamız için hiçbir sebep yok.

Bu maç bizim açımızdan sezonun kırılma maçı ve belki de en zor olanı. Rakip, bu sezon ulaştığımız toplam gol sayısına neredeyse kendi sahasında ulaşmış bir rakip. Evlerinde sadece 2 kez yenildiler ve şimdiden attıkları 51 golle sezona damgalarını vurmuş durumdalar. Eneramo, Pedriel, Erman ve Grosicki dörtlüsü skor yükünü çekse de, takımın geri kalanı da sıkıntılı anlarda sorumluluk alabiliyor. Bugün karşımızda gerçek bir takım oyunu oynayan ve iç sahada bu oyuna coşkusunu da katan Sivasspor takımı olacak. Ki bu coşku, Antep ve Mersin deplasmanlarında mağlubiyetimizi hazırlayan unsur olmuştu.


Sivas takımının bütün bu olumlu özellikleri bir yanda dursun, durumu lehimize çevirebileceğimiz noktalar da mevcut. Rakibin sahasında aldığı 2 mağlubiyetin de 4-0’lık skorlarla gerçekleşmiş olması, karşımızda geri düştüğünde oyun disiplininden çabuk kopabilen bir rakip olduğunu gösteriyor,  yedikleri 50 gol de defansif zaaflarını.

Maçın Sivas’ın bu sezonki en kötü serisine denk gelmiş olması da bir diğer önemli nokta. Bu sezon hiç üç maç üst üste kaybetmediler.Bu maçı çıkış maçı olarak görmeleri coşkularına artı değer katabilir. Takımın bu coşkuya aynı şekilde karşılık verebilmesi önemli. Ki bu, dakikalar ilerledikçe Sivas’ı strese sokacaktır. Culio ve Hasan’ın birlikte yokluğunda, Cuper’in kadro tercihi de merak konusu. Bruno ve Stancu’yu yan yana 90 dakika görmek belki bu maç nasip olur. Hızlı iki kanat kullanıp, Hakan’ı forvet arkası da kullanabilir. Sonuç olarak diziliş ne olursa olsun, ilk yarıyı mağlup kapatmazsak, yenilmeden döneriz. Ama biz galibiyet istiyoruz Mor-Beyazım. Senelerdir son haftalara iddiasız girmedik biz. Kah kümede kalma savaşı verdik, kah özlemi bitirme savaşı.. Savaşmak bizim işimiz.. Kal Play-Off’a,  gerisini bize bırak.

Son olarak  Sivas’ta coşkulu bir taraftar kitlesi karşılamış takımımızı. Takımın yanı sıra taraftarımız da bu ligde şimdiden ses getirdi, taşları yerinden oynattı. Gerçek şu ki, kısa zamanda savunduğumuz Anadolu davasının önemli parçalarından biri haline geldik.

Pankartta yazan ve karşılama videosunun adı olan iki cümle bile yüreklerinizin büyüklüğünü göstermeye yeter. Sabah arma peşinde Sivas'a doğru yola çıkacak yüreği büyüklerin de yolu açık olsun.


“En güzeli Ordu.. O da bizi hasretten yordu..”
“Tam donarken sevdamız geldi..Isındık..”


15 Mart 2012

Olması Gerektiği Gibi...

Beşiktaş maçında Culio ve Gosso arasında yaşananlar canımızı bir hayli sıkmıştı. Konu yeterince can sıkıcı olduğu için buralardan çok fazla dillendirmek istemedik. Malum ligde son haftalara giriyoruz ve ulaşmaya çalıştığımız bir hedef var. Bugün resmi siteden Gosso'nun doğum günü için paylaşılan fotoğraf içimizi ferahlattı diyebilirim. Aile içinde yaşanır bu tarz şeyler. Fotoğraf tam da olması gerektiği gibi. Bu arada iyiki doğmuşsun Gosso demeyi de eksik etmeyelim.

13 Mart 2012

Jean Jacques Gosso zu Manchester City

Manchester City'nin Gosso ile ilgilendiğini yaklaşık 1 ay önce duymuştum. Gosso'nun Afrika Kupası'ndaki performansının yansımalarının olacağını tahmin ediyorduk. Turnuvanın en göze batan futbolcularından biri olarak hakkında çıkan transfer haberlerinide bundan sonra bol bol duyacağız. Gosso ile 3 Avrupa Kulübü ilgileniyor. Bu kulüplerden en göze batanı Manchester City. Transfer gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bilemiyoruz ama iyi bir bonservis bedeli ile Orduspor'un kapısını çalan herhangi bir kulübün Gosso'yu transfer etmemesi için hiçbir engel yok.

Tabi olaya Gosso satılmamalı gözüylede bakılabilir ama kulübün menfaatlerini düşündüğümüz zaman 5-6 milyon Euro'ların üzerindeki meblağlara Gosso'nun satılması gündeme gelirse Orduspor'un o noktada Gosso'yu satması gayet mantıklı bir hamle olur. Çok değil 2 yıl önce 2 trilyon verip transfer tahtasını açtıramadığımız günleri düşününce bonservis bedeli vermeden renklerimize bağladığımız ve çok cüzi bir paraya oynayan Gosso'dan bu şekilde bir kar elde etmek gerçekten kulüp için çok ekstra bir durum olur.

Şimdilik bunları konuşmak için henüz çok erken. Manchester City çoğu kişiye biraz ütopik gelmiş olabilir ama City haricinde farklı kulüplerde var. Gosso gitsede kalsada başımızın tacıdır. O yüzden şimdilik bu söylentiler dedikodudan ibaret. Sezonun sonlanması ile birlikte daha net ihtimaller üzerinden konuşuruz.

12 Mart 2012

Orduspor 1 - 1 Beşiktaş | Hakeme Ne Demeli ?


İstanbul takımlarıyla oynadığımız klasik karşılaşmalardan biri oldu yine. İlk yarıdaki Fenerbahçe maçı, Ordu'daki Fenerbahçe maçı ve bu maç... Sahada kazanmayı hak eden takım hep bizdik ama tecrübesizliğimizin sonucu bize yine iki puana mal oldu. Sahada oynanan futbolu, verilen mücadeleyi bir kenara koyarsak söylememiz gereken diğer şey ise ; İstanbul takımlarına karşı maç kazanabilmek için öncelikle sahada iyi niyetli bir hakemin olması gerekiyor. Biz Mustafa Kemal Abitoğlu'na rağmen dün kazanabilirdik ama olmadı.

Savunma anlamındada, hücum anlamındada dün sahaya doğru şeyler yansıttık. Ama bir türlü son noktayı koyamadık. Beşiktaş'ın Atletico maçının yorgunluğundan faydalanmak için önde basarak onları hataya zorladık ve bunda başarılıda olduk. Beşiktaş topla çıkarken kazandığımız topları iyi kullanabilseydik maçın ilk yarısını çok daha farklı bir şekilde tamamlayabilirdik ama onların topla çıkarken yaptığı beceriksizliği biz pozisyonları harcayarak geri iade ettik. Hakan Özmert kendi performansından ne kadar memnun bilmiyorum ama Hasan Kabze'nin sakatlığından sonra ilk 11'de çıktığı hiçbir maçta bizim beklediğimiz performansa yaklaşamadı. Hücumda neticelendiremediğimiz çoğu pozisyonda onun imzası vardı desem abartmış olmam. Attığımız goldeki payı büyük ama Hakan Özmert'in beklentilerimize yanıt verdiğini söyleyemeyiz. Onun son toplardaki beceriksizliğide sonuç olarak tandemden başlayıp en uca uzanan olumlu futbolun olgunlaşamamasının nedenlerinden biri oldu.

Hakemin sonuca etki ettiği maçın son 10 dakikasında gerçekleşen iki pozisyon
Son maçlara nazaran defans hattında sıkıntı yaşamadık. Sedat, Yalçın ikilisine çok fazla iş düşmedi. Selçuk ve Garcia'da görevlerini gayet iyi yaptılar. Defansta bariz sıkıntı yaşamamamıza rağmen Edu'nun attığı güzel ve ekstra olan golle Beşiktaş puanı aldı. Hak ederek mi aldı orası tartışılır ama o gol çok ekstraydı. Bizim defans olarak iyi bir görüntü vermemizin diğer nedeni ise Beşiktaş'ın olumsuz futboluydu. Fernandes dışında sahada göze batan futbolcuları yoktu. Bizim son toplardaki beceriksizliğimiz, Edu'nun attığı ekstra gol, Abitoğlu'nun sonuca etki eden kararları voltranı oluşturdu ve Play Off yolunda çok önemli iki puanı kaybettik. Kaybedilen iki puana rağmen takıma söyleyecek sözümüz yok. Bazen böyle oynayın canımızı yiyin dersiniz ya, aynen öyle yürekten oynadık dün Beşiktaş karşısında. Bireysel olarak bir iki futbolcumuzun formsuzluğu vardı ama göze batan o eksikliklere rağmen takıma söyleyecek bir sözümüz yok. Tribün ve sahadaki futbolcularımız bu maçı kazanmak için herşeyi yaptılar ama bazen olmuyor işte.

Bütün bu güzellikleri dile getirmişken dün sahada yaşanan olaydan bahsetmeden olmaz. Culio ve Gosso arasındaki gerginlikten... Hem Culio hemde Gosso maça gerçekten çok iyi başladılar. Culio son maçlarda hiç görmediğimiz kadar olumlu işler yapıyor, Gosso'da Afrika Kupasından döndükten sonra ilk defa kendi öz futbolunu oynuyordu. Takımımız golü buldu bulacak derken sahada bu ikilinin birbirini tartaklaması, Gosso arkasını dönüp giderken Culio'nun bacağına hafif bir tekme sallaması, sonra Gosso'nun arkasında dönmesine rağmen o anda sakin kalmayı başarabilmesi... O anın 10 saniye sonrası baraj kurulurken ikilinin birbirine sarılması bir nebze içimizi ferahlattı ama yaşananların gerçekten izahı yok. Bu ikilinin maça çok iyi ve hırslı başladığını söyledim. Yaşananları aşırı konsantrasyona yoruyorum. Normal şartlarda sahadaki bu olayın karşılığı çok ağır cezalar olmalıdır ama ikilinin sınırı aşmalarına rağmen saniyeler sonra yan yana gelmeleri ve devre arasında gerginliğin giderilmesinden dolayı herhangi bir yaptırım uygulanmayacak.

Ligin bitmesine 4 hafta var. Çoğu kişi unumuzu eledik eleğimizi astık havasında ama neden bu kadar erken havlu atılıyor ? İlk 8 ile aramızda 4 puanlık fark var. Oynayacak olduğumuz 4 maç ve alınması muhtemel 12 puan var. Bu karşılaşmalar tabikide kolay karşılaşmalar değil, rakipler güçlü ama matematiksel olarak iddiamız sürüyor. Maçlarımızı kazanmamız dahilinde ulaşabileceğimiz bir hedeften bu kadar erken vazgeçmemizin, zaten kümede kaldık onu gönderelim, bunu oynatalım, şunu oynatalım dememizin mantıklı bir açıklamasını göremiyorum ben. Kalan 4 maçımızada aynı ciddiyetle çıkıp ligi bitirebildiğimiz kadar iyi bir noktada bitirmeliyiz. O yüzden şunu futbolcu gönderip, gençlere yer verme vakti değil şuan içinde bulunduğumuz durum. 4 hafta daha aynı ciddiyetle yolumuza devam edip, bu konuşmaları lig bittikten sonra yapmak çok daha mantıklı. Culio-Gosso olayı, Stancu mevzusu, Culio'nun kalıp kalmayacağı ve benzeri düşüncelerin hepsinin üzerine sünger çekip bu mevzuları ligin sonuna kadar idare etmeliyiz.

Yazmak istediğim çok şey vardı. Yazıya başlarken aklımda olan şeylerin çoğunu atladım ama sonuç olarak faiş hakem hatalarından dolayı Ordu'da 2 puanı kaybettik. Genel kanının aksine hiçbirşey bitmedi. Orduspor ortada bir umut varsa sonuna kadar kovalamlıdır. Geriye kalan 4 hafta alınacak olan 12 puan var. Bunu başaramayacak bir takımda değiliz. O yüzden lig sonuna kadar aynı bütünleşme ile takımımızın arkasındayız.

10 Mart 2012

Vefa... | Numan'ın Sözleşmesi Uzatıldı.

2 sezon önce Ofspor'dan Orduspor'a geldiğinde burun kıvıranlar çok oldu. Küme düşmeme mücadelesi verdiğimiz o sıralarda taraftar daha nitelikli transferler beklerken 2. ligden gelen Numan'ın Orduspor'daki serüveni sessiz sedasız başladı. O sezon küme düşecek denilen Orduspor Ahmet Akçan'a rağmen ligde kalmayı başardı. Numan'da devre arasında geldiği Orduspor'da kötü gidişatın düzelmesini sağlayan futbolculardan biriydi.

Geçtiğimiz sezona Süper Lig parolasıyla başlarken Numan kadroda alternatif olarak düşünülen futbolculardan biriydi. Fakat, Jerry sakatlandıktan sonra formayı kaptı ve lig sonuna kadar takımın en önemli savunma oyuncularından biri olmayı başardı. Jerry döndükten sonrada durum değişmedi. Numan hem oynadığı futbolla, hem kişiliğiyle çoktan kendini ispatlamış, taraftarın sevgisini kazanmıştı. Jerry'in sezon devam ederken Manisaspor'a söz verip, şampiyonluk turundan bir gün sonra Manisaspor'a imza atmasının altında yatan nedende aslında Numan'a kaptırdığı formayı geri alamamış olmasıydı.

Bank Asya'da Orduspor'un Süper Lige uzandığı sezonda Jerry'den kaptığı formayı giydikten sonra gösterdiği performans onun Süper Lig kadrosunda yer almasını sağladı. Takımdaki çoğu futbolcu ile yollar ayrıldı ama Numan kalan futbolculardan biri oldu. Ligin başlaması ile birlikte çoğu kesim Orduspor'un defans hattını yetersiz bulurken biz hep onun ismini dillendirdik ve Numan'ın Süper Ligde sırıtmadan forma giyebileceğini iddia ettik. Nitekim bizi yanıltmadı Numan. Süper Lige çok iyi başlayan Orduspor'un ilk 6 haftalık süreçte en göze batan futbolcularından biri oldu. Forma giydiği maçlarda ortaya koyduğu performans ile yıllardır Süper Ligde oynuyormuş izlenimi yarattı herkesde. Çoğu futbolcunun bu şekilde dönüm noktası vardır. Numan Süper Ligin ilk 6 haftalık periyodunda kariyerinin zirvesini yaşadı ama bazen şans insana sırtını dönüyor. Onun adına herşey dört dörtlük giderken Karabükspor maçında ön çapraz bağlarının kopması ile sezonu kapattı. Sakatlığından dolayı bizim yaşadığımız üzüntüyü düşününce onun içine girdiği psikolojiyi tahmin bile etmek istemiyorum.

O haftadan sonra bir iki hafta Numan aklımızdaydı ama sonrasında unuttuk onu. Sezon sonuna kadar faydalanamayacaktık sonuçta. Tedavi süreci nasıl gidiyor, neler yapıyor çok fazla merak etmedik. Kendi derdimize düştük deyim yerindeyse. 1 ay önce falan durumunu Sportif Direktörümüz Arhan Akün'e sorduğumda bu sezon faydalanamayacağımızı, güçlendirme çalışmalarına devam ettiğini söyledi bana. Bu şekilde bir süreç içindeyken bu akşam aldığım haber beni gerçekten çok mutlu etti. Numan'ın sözleşmesinin uzatılması Orduspor'un ne kadar büyük bir camia olduğunun kocaman bir göstergesidir. Numan'ın zaten 1 yıllık daha sözleşmesi vardı. Uzun bir sakatlıktan sonra gelecek sezon Numan'ın durumunu görüp ona göre sözleşme uzatma teklifi sunmayı düşünebilirdi kulüp. Ama onun zor zamanında yapılan bu jest bence çok büyük bir olgudur kulübümüz için. Gerçekten helal olsun. Ordulu olmayan ama 52 numarayı hakkını vererek giyen bir futbolcuya yapılacak en güzel jest yapıldı.

Numan bu sezon forma giyemeyecek belki ama sakatlığının geçmesi ile beraber 52 numaralı formasıyla yine bizim yüzümüzü kara çıkarmayacaktır. Bu akşamki haberinde moraliyle en kısa sürede aramıza döner umarım.

Haftanın Maçı #30 | Orduspor vs Beşiktaş


İzindeyim,
internet buldum (:
Birşeyler karalayım dedim Beşiktaş maçına kısmet oldu.
Maça gitsem mi acaba?
Gittiğim maçlarda bir uğursuzluk bu sene,
galibiyet göremedi bu gözler.
Ama yaşadığım 2 şampiyonluk var aynı gözlerle, Samsun'da, Ankara'da..
Tesellisi işte bu da işin.
Deniz gördüm yaklaşık 1 sene sonra, Karadeniz'i gördüm.
Özlemişim, kokusunu içime çektim durdum.
Denizin sonsuzluğunu anlatmaya cümleler ya da kavramlar yetmez,
deniz, sadece deniz değildir.
Karadeniz...
Cennet'te, anlatılanlara yazılanlara göre böyle bir yer olsa gerek?
Uzak kalınca daha çok severmiş insan,
daha çok aşık olur,
daha çok hasret çeker...
***
Bir iyi bir kötü, bir ümitli bir ümitsiz, bir güzel bir çirkin yolun sonuna geliyoruz. İlk günkü heyecanımızdan 1 gram dahi eksilmeden, haftayı 30'a vuruyoruz. Ne bekliyoruz, şimdi nerdeyiz mesela. Fikrimce sene başında beklenilenin üzerinde bir durumdayız. Ligin en başında ki Fenerbahçe maçıyla vermiştik bu sinyalleri, "kolay lokma olmayacaktık." "Geldiğimiz gibi gitmedik" mesela, "gitmeyeceğiz"de zaten. Bakın bugün insanlar bu maç öncesi ne kadar güveniyor takıma? 1 puanı geçtim alınamayacak 3 puan bile bizleri hayal kırıklığıyla yollayabilir stadyumdan. Maç ile ilgili en büyük temennim yada temennimiz, "gönlümüzden geçenlerin, gerçeğe yansıması" olacaktır.

İç sahada güzel bir grafik yakaladık Cuper ile. Ordu'da kolay puan kayıpları yaşamamaya başladık. Eski günlerde ki gibi, alt liglerde ki gibi. Bu yazıyı okuyan misafirlerimizin ismimizi unuttuğu günlerde ki gibi. Taraftarın "biz buradayız arkadaş." dediği günden beri...

Beşiktaş son 2 lig ve hafta içinde oynadığı Avrupa maçında vasat bir görüntü bile ortaya koyamadı. O tarafta bir düşüş olduğu dışardan bakınca belli. Bu tür düşüşler, bu ve benzeri İstanbul takımları için sancılı geçer. O yüzden bizimle oynayacakları maça da en az Atletico Madrid maçı kadar önem vereceklerdir ama nasıl bir futbol ortaya koyacakları merak konusu. Kötü gidişe devam ederlerse ne ala. Ki bu kötü gidiş son 3 maçtır olan birşeyde değil. Son 7 lig maçında 5 mağlubiyetleri mevcut hali hazırda. Maç içerisinde belli bir standartı bulmalı Cuper. O standartın altına düşmediğimiz taktirde en azından 1 puanın cepte olduğunu düşünüyorum. Gerçi belli bir standartı tutturup bir şahsi hatayla bütün olayı altüst de edebiliriz kendi adımıza ama bunun olmasını hiç istemeyiz.

Belli bir standart...
Zaman zaman taraftarında itici gücüyle bu standartın üzerine çıkacağımız anlar olacaktır. Bu anlar koca 90 dakikada 1 yada 2 ile sınırlı kalırsa galibiyet hayallerimiz suya iner. Bu arada Stancu ileride tek başına olmuyor. Ki Stancu'nun hafta içi açıklamaları hiç ama hiç doğru değildi. Böylesine bir maç öncesi Galatasaray'a göz kırpması yakışıkalmadı. Aklı bizde olmayanın takımda da yeri olmamalı. Cuper, ileride sıkıntı yaşadığımız şu haftakarda Bruno'ya daha çok şans verebilir. Ha ısındı ha ısınacak, ha oynadı ha oynayacak derken bir dönemi heba oldu. Kendisinde ki potansiyeli tüm Ordu şehri biliyor. Daha çok süre aldığında bu şehir ona çok güveniyor. Umarım Bruno'nun sonu, 2. Şadi dönemindeki Şadi performansı gibi olmaz.

İstanbul takımlarıyla bu sezon ilk akşam üzeri maçı. Pazar günü 16:00. Günü ve saati çok güzel. Her anlamda çok eğlenceli, çok zevkli bir maç olacak buna inanıyorum. Tarafsız gözle maçı izleyenler zevk alacaktır sahada ki mücadeleden. Antalya bölgesinden Mustafa Kamil Abitoğlu atandı maça. Mustafa Kamil Abitoğlu ile bu sezon her iki takımında yüzü gülmedi. Trabzon deplasmanında 4 gol yediğimiz maçın hakemiydi Abitoğlu, Kayseri'de 1:0 kaybeden Beşiktaş'ın da kaybettiği maçta olduğu gibi.

Bir haber düştü sosyal medyada Beşiktaş ile ilgili, Ricardo Queresma ile ilgili. Kadro dışında kaldığı yönünde. Oynadığı zaman takımına neler kattığı ortada ama ne zaman oynadı ki Queresma? Sorun oradaydı zaten, o oynadığı maçların bir elin parmaklarını geçmediği kadar olması. Neyse, bu konu bizi hiç ilgilendirmiyor zaten. Biz aşkımıza bakalım. Hasan Kabze bu maçta da yok. Numan'ın sakatlığı ise devam etmekte. Bu ikisi dışında eksik yok gibi takımda. Beşiktaş tarafında ise Hilbert'in Mersin İdman Yurdu maçında yaşadığı sakatlık devam ediyor.

Sadece istatistiklerden yola çıkarsak en çok dikkat etmemiz gereken anlar maçın son 15 dakikası gibi görünüyor. Rakip bu sezon sadece son 15 dakikada ligde 14 gol kaydetmiş. Bizim için olumlu tarafından bakarsak deplasmanda oynadıkları 14 maçın 9'unda puan kaybetmişler. Bunların 4'ü beraberlik 5'i ise mağlubiyet şeklinde. En çok süre alan oyuncular sıralamasında ise Egemen Korkmaz başı çekiyor 3309 dakika ile. Sonrası Fabian Ernst, Tomas Sivok... Hugo Almeida 9 golle rakibin en golcü ismi. Rakipteki en hırçın isim ise gördüğü 6 sarı ve 2 kırmızıyla Queresma...

Son bilgiler,
22. maçımıza çıkıyoruz Beşiktaş ile. Oynadığımız maçlarda 6 galibiyetimiz 3 beraberliğimiz ve 12 mağlubiyetimiz bulunuyor;




1977
Ordu SK Beşiktaş JK 2-1

Beşiktaş JK Ordu SK 2-0

Ordu SK Beşiktaş JK 2-1
1977 TK Beşiktaş JK Ordu SK 0-0

Ordu SK Beşiktaş JK 2-3
1978 Beşiktaş JK Ordu SK 2-2

Ordu SK Beşiktaş JK 0-1
1979 Beşiktaş JK Ordu SK 0-1

Ordu SK Beşiktaş JK 0-1
1980 Beşiktaş JK Ordu SK 0-0

Ordu SK Beşiktaş JK 1-2
1981 Beşiktaş JK Ordu SK 4-1

Ordu SK Beşiktaş JK 1-0
1984 Beşiktaş JK Ordu SK 1-0

Ordu SK Beşiktaş JK 2-0
1985 Beşiktaş JK Ordu SK 3-1

Ordu SK Beşiktaş JK 1-0
1986 Beşiktaş JK Ordu SK 5-1

Ordu SK Beşiktaş JK 0-2
2012 Beşiktaş JK Ordu SK 2-1



8 Mart 2012

Sevdamız 45 Yaşında ..!

8 Mart 1967'de maddi imkansızlıklarla, Ali Ataoğlu'nun bankadan kendi şahsı adına çektiği kredilerle Ordu'daki 4 amatör kulübün birleşmesiyle kurulan şehrimizin takımı 45 yaşında. Annemizin, babamızın, sevdiğimizin doğum gününü kutlarken neler hissediyorsak bugün hissettiğimiz duygularda aynı şekilde. 45 yıl Futbol takımlarının geçmişi için belki çok uzun bir süre olmayabilir ama Orduspor tarihini dolu dolu yaşayan geçmişinde UEFA Kupasında oynama başarısı gösteren, 3. lige kadar düşmesine rağmen 26 yıl sonra alın teriyle tekrardan Süper Lige çıkmayı başaran bir takım. Ve bu takımın arkasında Orduspor ile yatıp Orduspor ile kalkan 3. ligde dahi stadı tıklım tıklım dolduran bir taraftar var.

Bizi en iyi biz biliriz. Orduspor bizim nazarımızda çok büyük bir olgudur. Gururdur, şerefdir bu renklerin sevdalısı olmak. Her zaman bu renklerin sevdalısı olduğumuz için gurur duyduk. Bundan sonrada aynı şekilde olacak. Dedim ya annemizin, babamızın doğum gününü kutlar gibi diye, aynen öyle. Doğum günün kutlu olsun Orduspor'um, Doğum günün kutlu olsun sevdamız. Başarılarla dolu Nice 45 yıllara...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...

Evrensel bir gündür aslında ama bizim topraklarımızda çok daha fazla hissiyatının farkına varılarak kutlanması gereken bir gündür 8 Mart.

Kurtuluş Savaşında erkeği ile omuz omuza cephedeki yerini almış, cepheye mermi taşıyarak, silahı ile düşmana karşı savaşarak, yaralı askerleri tedavi ederek bu günlere gelmemizde hal sahibi olmuştur Türk Kadını.

Bugün gelinen noktada kadına şiddetin tavan yaptığı, kız çocuklarının okula gönderilmediği, yeni eğitim sistemi ile okula gitmelerinin resmen önüne engel koyulduğu bir toplumda bu günü kutlamak ne kadar mantıklı olur bilmiyorum ama emeği ve alınteri ile çalışan analarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

Noktayı Nazım Hikmet'in dizeleriyle koyalım...

Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde

yatmak içindir.

Kimi der ki kadın yeşil bir
harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım
vebalimdir. Kimi derki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek,

ne ayal, ne vebal.

O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım,
kız kardeşim
hayat arkadaşımdır.

NAZIM HİKMET

5 Mart 2012

Geçmiş Olsun...

Bazen kaybedilen veya kazanılan maç, oynanan kötü futbol hiçbir şey ifade etmez. Hayatta futboldan daha önemli şeylerde vardır. Bu duyguları bu hafta sonu yaşadık. Mersin deplasmanından dönen Fatsa Fidangör dönüş yolunda kaza geçirdi. Kırşehir yakınlarında olan kazada üç kardeşimiz yaralanmış. Kırşehir'deki hastanede tedavileri yapıldıktan sonra farklı bir araç ile önce Ankara'ya sonra Ordu'ya ulaştılar.

Kaza geçiren Fatsa Fidangör grubuna geçmiş olsun. Umarız yaralı kardeşlerimizde en kısa zamanda sağlıklarını kavuşurlar.

29. Hafta | Mersin İdman Yurdu 1 - 0 Orduspor

Zor bir karşılaşma olacağını biliyorduk. Ama zor geçen ve kaybettiğimiz bu maçı kolaylaştırmak, deplasmandan 3 puan ile dönmek tamamen bizim elimizdeydi. Gaziantespor deplasmanında kaybedilen 3 puan gibi bu maçta kaybedilen puanlarında sorumlusu biziz.

Maçın ilk yarısında çok iyi oynayan bir Mersin İdman Yurdu, eli kolu bağlanan bir Orduspor vardı. Golü çok erken buldu Mersin İdman Yurdu ve oyun düzenini bulduğu erken golünde etkisiyle maç içinde değiştirdi. Golden sonra birşeyler yapmaya çalıştık ama Mersin İdman Yurdu bizi çok iyi analiz etmiş. Ne Culio nede Javito ilk yarı boyounca boş alan bulamadı. Sahaya çok iyi yayılmalarının yanında Culio ve Javito topla buluşur buluşmaz 2-3 kişi baskı yapmalarından dolayı çoğu zaman bu ikili ya geri oynamak zorunda kaldı yada topu kaybetti. Tüm bunların üstüne Hakan Özmert'in kötü oynaması, zaten oyun etkinliği az olan Stancu'nun rakip stoperlerin arasında kaybolması ilede ön tarafta oyunu kendi lehimize düzeltmek adına elimiz kolumuz bağlandı. Mersin İdman Yurdu önde olmanın avantajı ilede çok fazla risk almadan, gol yemeden maçı tamamlayıp galip gelmeyi hedefledi ve başarılı oldu.

İlk yarı ön tarafta etkisiz olmamız sebebiyle ikinci yarıya yapılacak değişikliklerle bambaşka bir şekilde başlamayı umut ettik ama Hector Cuper aynı şablonda ikinci yarıya başladı ve maç sonuna kadar Mersin İdman Yurdu'nun hata yapmasını bizim sistemimizin meyve vermesini bekledi. Sayısız köşe vuruşu, ceza sahası civarlarından bir o kadar serbest vuruş kullandık ama golü bulamadık. Kayserispor maçında yine ön tarafta kötü olmamıza rağmen bir duran toptan golü bulup kazandık ama her zaman aynı şeylerden medet umamayız. İlk yarısını deplasmanda mağlup kazandığımız bir maçı ikinci yarı kendi lehimize çevirmek için ikinci yarıya daha radikal kararlar alarak başlamak bizim adımıza daha olumlu sonuçlar doğurabilirdi ama dediğim gibi oyuncu değişikliklerinde çok geç kaldık.

Ligin ilk yarısı boyunca eksikliğini çektiğimiz tek şey komplike bir forvet eksikliğiydi. Hasan Kabze'nin bizim için bu kadar değerli olacağını düşünememiştik ama geldiği ilk andan sakatlanana kadar takımdaki çok önemli bir boşluğu doldurdu Hasan Kabze. Bu hafta yine çok aradık onu. Cuper'in Stancu'yu beğendiğini biliyorum ama içerde oynanan Kayserispor karşılaşmasından sonra bu haftada anladıkki Stancu 4-2-3-1'in en ucundaki isim asla ve asla olamaz. Çift forvetli bir sistemde bile oyun etkinliği çok azken tek başına yapabileceklerinin bizim için yetersiz olduğunu sezon başından beri dile getiriyoruz ama sanırım elimiz mahkum. Hasan Kabze geçtiğimiz hafta düz koşulara başladı. Beşiktaş maçına kadar hazır olur mu bilmiyorum ama Beşiktaş karşısına yine tek forvet Stancu ile çıkarsak ön tarafta sıkıntı yaşamaya devam ederiz. Çok fazla dillendirmiyoruz belki ama Bruno'dan da artık biraz daha fazla faydalanmaya başlamalıyız. Stancu'nun önüne altı pasta top düşmesini beklemektense Bruno'nun oynamasını tercih ederim.

Söylenecek çok fazla şey yok aslında. Mersin İdman Yurdu bizden daha iyi oynamadı ama akıllı oynadı. Golü bulduktan sonra iyi kapandı, son dakikalarda güzel zaman çaldı. Hakan Arıkan'ın beklenmedik performansıda eklenince bunlara onlar adına bu üç puan çok iyi oldu. Biz oyunu dengeleyip daha iyi oynamamıza rağmen istediklerimizi gerçekleştiremedik. Oyuncu değişikliklerindede geç kalmamız tüm bunların üstüne tuz biber oldu.

Çok fazla takılmamak lazım. Oynayacak olduğumuz 5 karşılaşma alınacak 15 puan var. Yapılan hatalardan ders çıkarırsak içerdeki maçlarımızı taraftarımızında etkisiyle kazanıp zor olanı başarabiliriz. Önce geçilecek bir Beşiktaş engeli var önümüzde. Beşiktaş hafta içi Uefa maçına çıkacak ve o maçın yorgunluğuyla Ordu'ya gelecek. Ligde haftalardır kötü gidiyorlar ve ilk 4 Play Off'u için önemli bir puan dezavantajına sahipler. O yüzden hafta arası oynayacakları Avrupa Kupası maçı kazar önem verecekler bizimle oynayacak oldukları karşılaşmaya. Mağlubiyetlere takılıp kalamayız. Umarız Gaziantepspor maçından sonra içerde Kayserispor'u mağlup ederek nasıl ayağa kalktıysak aynısını bu haftada başarır yolumuza devam ederiz...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...