30 Nisan 2012

Spor Toto Kupası | Ankaragücü 0-3 Orduspor


Spor Toto Kupasında dün Ankaragücü'nü deplasmanda 3-0 mağlup ettik ve yolumuza devam ediyoruz. Diğer takımların kupaya olan yaklaşımını ve bizim yaklaşımımızı değerlendirince bu kupanın favorisi olduğumuzu rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Her ne kadar gazozuna oynanan, içeriği uydurma olan bir kupa olsa bile ilk yılımızda bu kupayı kazanmamız hoş bir anı olabilir.

Kupa gazozuna ama bu kupaya tribün olarak da takım olarak da en motive olan takım biziz. Ordu'dan deplasman yapan arkadaşlarımız bile oldu. Yine içerdeki Karabükspor maçında stadta ciddi bir kalabalık vardı. Ligdeki dolulukla tabiki kıyaslanmaz ama diğer maçlardaki tamamen boş olan stadları görünce gazozuna dahi olsa Orduspor taraftarı da Hector Cuper'in kafasında. İyi mi yapıyoruz kötü mü bilmiyorum ama turnuvanın sonuna kadar bu ciddiyetle devam edeceğiz sanırım.

Uyduruktan bir kupa olduğu için Lig Tv her hafta bir maçı yayınlamıyor. Bu hafta piyango bize denk geldi ve maçı izleyemedik. Tabi onların da kar yapması lazım artık. Ne idüğü belirsiz bir maça canlı yayın ekibini gönderip o kadar masraf yapmaya ne gerek var ki ? Maçın sadece özeti üzerinden konuşacak olursak ilk yarı görüntülerinde Ankaragücü'nün yakaladığı pozisyonlar ve Fevzi'nin kurtarışları, ikinci yarı görüntülerinde ise bizim pozisyonlarımız ve attığımız goller var.

Hector Cuper Spor Toto Kupası maçlarında denemeler yapıyor. Mesela 5-2 biten Samsunspor maçında ''bir futbolcu en fazla üç defa topa dokunabilir'' olayını uygulamışız saha içinde. Maç oynanırken çok fazla dikkat etmemiştik aslında topa hakim olma yüzdesi, yapılan pas sayısı normal sezon ortalamalarımızın çok çok üzerindeydi. Bu maçta da yine oyun anlayışına yönelik denemeler olduğu kesin ama sadece atılan goller ve kısa özet üzerinden çok kısa bir şekilde değerlendirme şansımız var. Öncelikle Fevzi gayet iyi bir karşılaşma çıkarmış. Etkili geldiğimiz pozisyonların çoğunun içinde Hasan Kabze var. Spor Toto Kupasının yıldızı Javito dün attığı şık gol ile turnuvada döktürmeye devam etmiş. Bruno dün golle buluşarak hem bizi rahatlattı hem kendini. Önümüzdeki sezon Orduspor'da mı olacak yoksa kiralık mı gidecek onu zaman gösterecek ama umarım kupanın kalan maçlarında gollerine devam eder.

Çok fazla konuşulacak birşey yok. Çoğumuz transfer haberlerini bekliyoruz. Güzel gelişmeler var aslında ama ligler devam ettiği için şimdilik isim vermek transferlerin seyrinde bizim adımıza dezavantaj olabilir. Spor Toto Kupası'nda yola devam diyelim şimdilik.

ANKARAGÜCÜ: 0 - ORDUSPOR: 3

Stat: 19 Mayıs
Hakemler: Taner Gizlenci , Oğuz Terzi , Serkan Çınar

Ankaragücü: Bayram , Orhan, Volkan, Ümit, İshak, Bilal, Veli (Dk. 62 Teoman ), Serkan (Dk. 71 Oğuzhan), Mert, Hasan, Gökhan Erdoğan (Dk. 80 Metin )
Orduspor: Fevzi, Müslüm, Ömer, Garcia, Selçuk (Dk. 16 Murat ), Ali, Abdülkadir (Dk. 46 Bruno), Javito , Hakan (Dk. 74 İrfan), Ribeiro, Hasan

Goller: Dk. 53 Javito, Dk. 58 Garcia, Dk. 76 Bruno (Orduspor)

Sarı kartlar: Dk. 13 Selçuk, Dk. 74 Hakan (Orduspor)

27 Nisan 2012

Nükleere Karşı, Karadeniz İsyandadır!

"Toplumsal duyarlılığı olmayan tribün, futbolu halk üzerinde uyuşturucu gibi kullanan sistemin kirli oyununun parçası olmaya mahkumdur.." D.A.G. dün Taksimdeydi... Çernobile İsyan, Nükleere Lanet etti...

26 Nisan 2012

Nükleere İnat Yaşasın Hayat! | Biz de Taksim'deyiz



Artık bu konuda ne yazılır,ne söylenir bilemiyorum. Güven abiyi kaybettikten sonra içimizi dökmüştük. (http://divaneasikgibi.blogspot.com/2011/06/cernobil-kazm-guven.html) Ancak değişen hiçbir şey yok. Gerçek şu ki, insan hayatının egemenlerin gözünde zerre kadar değeri yok. Karadeniz'de, Türkiye'de, Dünya'da nükleer can almaya devam ederken, Türkiye nükleer programında dört nala ilerliyor. Henüz üç gün önce Sinop'a yapılması planlanan santral projesi için bir ülkeyle daha söz kesildi ve üçüncü nükleer santral için yer belirlenmeye çalışılıyor. Bu noktada Orduspor tribünlerine de, toplumsal dayanışma saflarında yer almak yakışır.

Divane Aşık Gibi blog olarak atkılarımızla, formalarımızla, olabildiğimiz kadar Taksim'de olacağız. İstanbul'da yaşayan bütün renktaşlarımızı kolkola yürümeye çağırıyoruz. 

Gün  ölümlerin kader olmadığını haykırma günüdür. Gün sermayeyi insan hayatına tercih eden pörsümüş zihniyete, yaşama hakkının dokunulmazlığını hatırlatma günüdür. 

Karadeniz İsyandadır Platformu'nun çağrı metni;

Çernobil faciasının dünyayı kasıp kavurduğu günlerde zamanın darbeci Cumhurbaşkanı Kenan Evren, “Biraz radyasyon kemiklere yararlıdır”, Başbakan Turgut Özal “Radyoaktif çay daha lezzetlidir” diyebiliyor; Sanayi Bakanı Cahit Aral ise halkın huzurunda radyasyonlu çay içebiliyordu.26 Nisan 1986’daki Çernobil nükleer felaketinin üzerinden tam 26 yıl geçti. Santralin patlamasıyla gerçekleşen katliam sonrası bizler bu ülkede 26 yıldır “Çernobil’in Çocukları” olarak anıldık. Sevdiklerimizi, dostlarımızı, yakınlarımızı toprağa koyduk. 26 yıldır her gün nükleere ve bunu başımıza bela eden sisteme lanet ettik. 

Yıllar önce devlet tarafından işlenen bu suç, bütün ölümlere ve bilimsel verilere rağmen kabul edilmediği gibi üstü küstahça örtülmeye çalışıldı. Bugün bu tavır, darbe dönemini aratmayan uygulamalarla, aynı vurdumduymazlık ve pişkinlikle devam etmektedir. 

Çernobil ile Fukuşima’nın etkileri halen devam ederken, dünyanın her yanından nükleer sızıntı / kaza haberleri gelirken ve nükleer karşıtlığı hız kazanırken, Sinop’a, Mersin’e ve Trakya’ya nükleer santral yapabilmek için son haftalarda Resmi Gazete’de ferman üstüne ferman yayınlayan; Karadeniz’i ve Akdeniz’i nükleer atık çöplüğüne çevirmek ve kanlı savaşları için nükleer silah elde etmek isteyen, Çin’e, Rusya’ya santral antlaşmaları için iş ortakları ile seyahatler düzenleyen dayatmacı zihniyete karşı bir araya geliyoruz. 

Yaşamımızı, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar boyunca radyasyonla zehirleyen Çernobil katliamının 26. yılında, Termiğe, HES’lere, Nükleere kısacası yaşamımızı, kültürümüzü yok eden “proje”lere, yağma, talan, rant ve sömürüye karşı doğayı ve yaşamı savunmak için herkesi birlikte haykırmaya davet ediyoruz.

26 yıldır öfkeliyiz, 26 Nisan’da sokaktayız! 

KARADENİZ İSYANDADIR PLATFORMU 
Tarih: 26 Nisan 2012 Perşembe 
Saat: 19.00 
Yer: Taksim Tramvay Durağı (Taksim Meydanı)

24 Nisan 2012

Futbol Güzeldir #12 Liverpool

Tum dunyada en sevilen spor futbol. Giris cok duz oldu ama bunun bir gostergesi bir nisanesi iste bu fotografta... Adamlar bir nevi ne olursan ol gel biz seni kucaklariz mottosunu bu pankarta yansitmislar. Bu sadece Liverpoool icin gecerli birsey degil elbette ama Ingiltere'de bulundugum sure zarfinda bu 7 den 70'e milletten insanin stadlarda tek renk icin yureklerinin nasıl carptiginı cok acik gorebiliyorum. Futbolun dunyadaki  birlestiriciligine inanan Liverpool taraftarinin yaptigi pankarti bizede yayinlamak dusuyor.

23 Nisan 2012

Bugün Bayram...


Bütün dünya çocuklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.

1. Lig'de Sona Doğru | Gaziantep B.B. 0:1 Konyaspor

Bank Asya 1. Lig, 1. Lig Bank Asya...
6 sene boyunca iyisiyle kötüsüyle, çilesiyle cümbüşüyle , tüm yaşadıklarımızla bu ligi en iyi bilenlerdeniz Orduspor camiası olarak.
Bu arada 1 senesi yaklaşıyor Süper Lig'e çıkışımızın.
Kaldık bu sene Süper Lig'de, ki en önemli olanı ilk seneydi. Şimdi yeni gelecekler düşünsün.

Ve bir özeleştiri...
Bank Asya'yı atlattıktan sonra yine bu satırlardan, bu ligi unutmayacağımızı, yazılarımıza devam edeceğimizi söylemiştik ama yapamadık, yetişemedik.
Elimizde ki kadro zaman zaman Süper Lig'e dahi zor yetişti.
Futbolun dışında da bir yaşam var...

Gaziantep Büyükşehir Belediyespor - Konyaspor maçındaydım bugün. Kendi adıma mutluydum, en azından ligin kaderini etkileyecek bir maçı yerinde izleme fırsatı bulacaktım. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi hakkında çok dert yanmıştık aynı ligde oynarken. "Canı isterlerse kazanır, canı isterlerse kaybederler" dediğimi de çok iyi hatırlıyorum geçen sene 4:2 kaybettiğimiz maçtan sonra.
Tesadüf... Gaziantep ekibini yenerekte Süper Lig'e çıkmıştık.

Bana kalırsa yine ipler Gaziantep'in elindeydi bu maçta. Çünkü iddiasız bir takım konumundalar ve rakiplerine göre daha rahatlar. Kafası rahat takım en çok korkulması gereken takımdır bence. Aslında Gaziantep'in rahatlığını sırf bu maça indirgememek gerekir, olaya bir bütün halinde bakarsak ligin en rahat takımı olduklarını çok rahat söyleyebiliriz. Bu rahatlıkta 7 senedir aynı ligde ne inmek ne de çıkmak gibi bir heyecan yaşattı onlara. 7 senedir aynı ligde, hep bir istikrar. Bir örnek daha mı? Süper Lig'den İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u anlatmaya gerek yok sanırım. 90 dakikayı oynuyor bitiriyorlar. Sonra ne eleştiri, ne bir baskı...

Konyaspor'da vardı stres bu maç öncesinde. İpler kendi elinde değildi çünkü. Ligin en zor deplasmanlarından birindeydiler ve kulakları da Akhisar'daydı.Ki Akhisar'ın bu hafta 3 puan almaması büyük süpriz olurdu. Geleceğiz o kısma da birazdan.

Maç başladı ki ne başlama. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi sol kanattan Ahmet'le olsun Serdar'la olsun Allah ne verdiyse geliyor. Daha maçın hemen başında direkten dönen bir top ve 15. dakika da ofsayt diye verilmeyen bir golleri var Gaziantep tarafının. Özeti de izledim, pek birşey anlaşılmıyor ofsayt olup olmaması konusu pozisyonun. Belliydi Konyaspor açısından çok zor bir maç olacak. Bundan sonra ki maçlarda şanslarının yaver gideceklerini bilseler 1 puanı alırlardı ilk 35 dakikalık bölümde ki oyunla.

Konyaspor'un bugün buralarda olması büyük süpriz aslında. Ya da bilmiyorum, bu ligde süpriz diye birşey olmadığını bizler öğrenmiştik 6 sene boyunca. Onun için süpriz kelimesini kullanmak ne kadar doğru ? Geçen sene üst ligden düşen bir takım, sene başında yaşanan transfer sıkıntıları, genç takım takviyeli bir takımla yola devam etmeleri ve bugün ligin 2. sırasına çıkmaları. Büyük başarı gerçekten. Sakaryaspor yapamadı mesela bunu. Hala bilmeyenler varsa Konyaspor'un başında Osman Özdemir'in olduğunu belirtelim. Orduspor'umuzun başındayken çok eziyet çektirmişti bizlere ama Konyaspor'da ki bu başarısı kesinlikle göz ardı edilemez....

Farkındayım bazen maçtan kopup farklı konulara giriyorum. Geri dönelim o vakit maça. Önceki satırlarda ilk 35 dakikalık bölüm gibi bir cümle kullanmıştım. Açalım...
Bu ilk 35 dakikada oyunun her alanında Gaziantep vardı. Özellikle rakibin sağ tarafı çok açık veriyordu ve gelişen tüm ataklar atak yönüne göre sol kanattan geliyordu hep. Bu ilk 35 dakikalık bölümde Konyaspor'un kaleye tek bir şutunu hatırlamıyorum. Tabi tribünde sadece zevkine maç izleyen amcalarımızın " bu takım mı Süper Lig'e çıkacak? " gibi laflarını da duymadım değil. Zaten Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'un maçları sırf zevk olsun diye izlenir. Ya 10lu yaşlardaki çocuklar yada emekli amcalar ilgi gösterirler. Rahat bir ortam yani.

35. dakikadan sonra oyun döndü. Konyaspor kendi kabuğunu kırdı, kanatlardan bindirmeler sıklaştı ve 10 dakikalık süreçte 2 net pozisyon harcandı. Hemen önümde ki 3 numaralı Mehmet Abdullah Çoban'ı da çok beğendim. Orta sahaya yardım etmesinin yanında kendi alanını da hiç boş bırakmadı, gel gitleri çok iyi yaptı.

Aslında beraberlik havası vardı maçta. İlk yarı sırf Gaziantep ekibinin üstünlüğüyle geçse, Gaziantep 3 puanı alır dersin ama Konyaspor geçte olsa kendini toparlamıştı. Konyaspor taraftarlarından bahsedeyim birazda. Şampiyonluk yolunda ki en önemli maçlarından birinde daha çok olmalarını beklerdim Gaziantep'te. Ama ellerinde ki gençlerin verdiği mücadele kadar bir inanç göremedim o tarafta. Kıyas yapmak değil amacım ama bizim Gaziantepspor maçına hava şartları nedeniyle gelemeyen taraftarlarımıza rağmen o tribünü Konyaspor taraftarı kadar doldurmuştuk. Fotoğrafla destekliyorum, yazıyı okuyan Konyasporlu bir kimse olursa fazladan multimedya;

Gaziantep'te Konyalılar

İlk yarının sonlarında başlayan Konyaspor etkisi, ikinci yarı başlar başlamaz gole dönüştü. Gol 1. dakikada gelse ligin bu sezon ki en erken golü olabilirdi. 2. yarının 15. saniyesi gibi sağdan gelen ortaya Gökhan topu ters kaleye yollayınca Konyaspor 1:0 öne geçti. Bu gol Süper Lig'in habercisi olabilir. Erken konuşmayalım tabi 3 hafta daha var. Golden sonra Konyaspor pozisyonlara girmeye ve bunları kaçırmaya devam etti. Roller değişmişti. İlk yarıda Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin yaptığını artık Konyasporlular yapıyordu. Gelen gol rahatlatmıştı ve beklenilenin aksine hiç stres yapmadan soğukkanlı şekilde maçın sonuna kadar getirdiler bu skoru. Stres yapacak bir durumda yoktu gerçi. Gaziantep 2. yarıda üç top üstüste yapamadı. Koca 45 dakikada tehlikeli diyebileceğimiz tek bir pozisyonu vardı.

Konya önemli bir engeli aştı. Maçın bitiş düdüğüyle yedek kulübesinden gelen sevinç çığlıkları tüm stattan duyuldu. Gaziantep'e gelen Konyaspor taraftarlarının dilinde de artık şampiyonluk şarkıları dolanıyordu. Mutluydular çünkü ipleri eline almışlardı.

İpler? Stresi kaldıramadı Akhisar Belediyespor. Manisaspor'un Süper Lig'den düştüğü bu sezonda Manisaspor'un yerini alabilirler. Ama sevmiyorlar kendi stadyumlarını. Deplasmanda daha rahat puan kazanma özelliğine sahipler. Bugün rakipleri Kartalspor'un herhangi bir iddiası olmamasına rağmen kalelerini çokca sallasalarda yıkamadılar ve fırsat teptiler. Puan kaybeden takımları sevmeyen bir lig Bank Asya. Ligin bitimine 3 hafta kala maçlar başlamadan önce 2. olan takım kaybettiği bu 2 puanla kendisini 5. sırada buldu.

Elazığspor 2. Lig'den geldiği bu sene hiç aksatmadan (Bucaspor örneği) Süper Lig'e çıkmayı kafasına koymuşken bu saatten sonra bırakmaz diyemiyorum. Önlerinde 2 deplasman var ki bunlar direk iddia sahibi takımlar. (Tavşanlı Linyitspor - Konyaspor) Bugün oynayacakları maçı öyle yada böyle kazanmak zorundalardı ama başaramadılar. Erciyesspor da bu ligde Play Off'u istiyor ama Elazığspor kendi sahasında bu 2 puanı bırakmamalıydı diye düşünüyorum. Şimdi onların işide sıkıntıya girdi. Bu arada belirtmeliyim ki stadyumun zemini çok kötü. Süper Lig'e çıkılırsa ilk iş oraya el atmak olacak sanırım. Şansımızın tutmadığı bir takım Elazığspor. Bank Asya'da çok yaktılar canımızı. Yakın diyebileceğimiz bir zamanda şimdinin Süper Lig'inde Hacı Arif'li Kingston'lu kadrosuyla boy göstermişliği de var. Şahsi görüşüm Süper Lig'e çıkarlarsa değişik bir heyecan getirirler. Doğu Anadolu takımları hep sempatik gelmiştir gözüme. Erzurumspor, Vanspor...

Kasımpaşaspor direkten döndü bugün. Sakaryaspor'un ligden düştükten sonra bu kadar direneceğini beklemiyorduk. Ecel terleri döktürdüler Metin Diyadin'li Kasımpaşa'ya. 75. dakikaya 1:0 mağlup giren Kasımpaşaspor, 4 dakikada şipşak maçı çevirdi bir kazaya uğramadan. Ayrı bir takip ediyoruz Kasımpaşa'yı. Tütüneker - Diyadin A.Ş. bakalım bizden sonra Kasımpaşa'da da işe yarayacak mı? Geriye kalan 3 maçlarının 2'si içerde olması bir avantaj. Bu avantaj onlara meyvesini ilk 2 olarakta verebilir.

Rizespor ise ligden düşen Güngörenspor karşısında kendini fazla sıkmadan, bir süprizede mahal vermeden 1:0'lık galibiyetle ayrılmasını bildi. Gerçi kendini fazla sıkmadan dedim ama maçıda izlemedim, Güngörenspor belki de zorlu anlar yaşatmıştır Rize tarafına... Adanaspor ise bugün kendi sahasında kendi adına şahane bir galibiyet aldı Bucaspor karşısında. Sıradan bir galibiyet değildi, Boluspor'un da puan kaybettiği haftada direk rakiplerinden biri olan Bucaspor'u da yarışın dışına itti. Boluspor'un ismini geçirmişken, kendi sahalarında Denizlispor'a 3:2 kaybettiklerinden bahsetmemek olmaz. Öyle böyle bir mağlubiyette değil bu. İlk yarı içinde 2:0 öndesin, ilk yarının bitiş düdüğüyle 3:2 geridesin. Dramatik bir mağlubiyet. Dilaver Güçlü'nün maça damgası söz konusu...

Ateş hattının en önemli maçlarından biriydi Göztepe - Tavşanlı maçı. Göztepe kazanırsa kendini, kurtaracaktı, Tavşanlı kazanırsa en azından bu haftalık rahatlatacaktı kendini Giresunspor ile devam eden amansız mücadelesinde. Ama hiçbiri olmadı. Ne Göztepe rahatladı ne Tavşanlı... 0:0'lık beraberlikle hem Göztepe için hem de Tavşanlı için tehlike çanları çalmaya devam etti. Üstelik Giresun'da kendi sahasında Karşıyaka'yı 3:2 ile geçti. Ayrı bir not: Eren Tozlu için. Seneye çok farklı yerlerde olacaktır kendisi...

22 Nisan 2012

Orduspor 2:1 Karabükspor | Gazoza Ağırlığımızı Koyduk


Evet, esaslı bir hedefi olmayan kupada 2’de 2 yaptık. Ancak oyuncularımızın son durumlarını görmek, takımda kalmayı hak edenlerle hak etmeyenleri ayırmak açısından bizim için bir fırsat kupası olduğunu da söylemek lazım. Bunun yanında kupanın finalinin tarafsız sahada oynanacağını düşünürsek, final gurbetteki renkdaşlar için hasret dindirme anlamı da taşıyacaktır. Gazozuna diye ifade ettiğimiz kupa, final atmosferiyle mor-beyaz deftere, güzel anılar da ekleyebilir. Dolayısıyla ben şahsi olarak finali istiyorum.

Maçla alakalı olarak öne çıkan birkaç isime de değinelim. Riberio attığı iki şık golle bize iç geçirtse de, bu açılış onun için fazla geç. Javito bizim ateşleyicimiz. Takımın uyuduğu dakikalarda kıvılcım hep ondan geldi. İlk goldeki asisti gözümüzün pasını sildi. Bonservisinde ne derece indirim gerçekleşebilir bilemiyorum ancak Ordu’ya da alışmışken, sonuna kadar şartları zorlamak gerek. Ömer Kulga her maç üzerine koyuyor. Numan’ın da dönüşüyle stoperde içimiz rahat olacak gibi gözüküyor. Hakan her maç geriye gidiyor. Bu şekilde devam ederse, Avrupa hedefi koymuş bir Orduspor takımında yedek olarak bile düşünülmesi kolay gözükmüyor. Aynı şekilde Bruno’nun da kalan maçlarda ondan beklenen patlamayı gerçekleştirememesi durumunda, Cuper’in gelecek planlarında yer alması kolay değil.

Son olarak bir parantez de taraftara açmak lazım. Öylesine bir maç dahi olsa, takım PTT önünde yine karşılandı ve taraftarının hatrı sayılır desteği altında bir maç oynadı. Tribünlerdeki azımsanmayacak çocuk topluluğu da gelecek adına hepimize umut verdi. Bunlar gelişen tribün kültürümüz açısından önemli ayrıntılardı.

20 Nisan 2012

Maç Var ! | Orduspor vs KDÇ Karabükspor


Lig bitti ama devam eden bir kupa var tabi.
Armanın mücadele ettiği her yerde,
her zaman yanındayız bu takımın.
Bugünde o günlerden biri,
günlerden Orduspor...

Rakip Karabükspor,
bir nevi Karadeniz derbisi.
Son zamanlarda şansımızın tuttuğu bir takım Karabükspor, alt liglerde dahil buna. Ki bu sene korkulu rüyalar görmediysek bunun en büyük nedenlerinden birisidir Karabükspor'dan alınan 6 puan.
Maç bugün saat 13:00'da.
Maçın hakemi ise Özgüç Türkalp...

Kupaya değiniyorum, çünkü düşünüyorum düşünüyorum pek yazacak birşey bulamıyorum maça dair.
Samsunspor maçını ele alırsak, kupayı ciddiye aldığımız doğrudur.
Ama olay sadece ciddiye almak değil tabi ki.
İleride pişman olmayacağımız hataların önüne geçmek.
Hangi hatalar peki?
Cuper, bu maçlarda beklenilenin aksine genç oyuncular yerine, bu sezon kadroda yer alamayan, yada yer alıpta beklenileni veremeyen oyuncular üzerinde duruyor. Bu yüzdendir ki Karabükspor'a nisbeten daha derli toplu bir kadroyla sahaya çıkacağız.
Kişisel tercihimdir, bu maçta kalede Onur Bilgin'i görmek isterim. Bundan 2 sene önce bir Trabzonspor maçıyla parmağımıza bal çalan Onur'u daha kalede görmek nasip olmadı. Oysa o maçta çok güzel bir oyun ortaya koymuştu kendisi...
Kısaca Karabükspor cephesine de değinelim. Ortada bir Türkiye Kupası var. Tarihinde ilk kez bir yarı final oynayacak Karabükspor'un bizimle oynayacakları bu maçı pek düşüneceklerini sanmıyorum. Bu maçı Fenerbahçe maçı öncesi bir antreman olarak düşünebilirler. O yüzden sahaya çıkaracakları 11'in kendini çok fazla yoracağını düşünmüyoruz. Bu kupada oynadıkları ilk maçta Ankaragücü'ne karşı 3:1'lik galibiyetlerini hatırlatıp, A2 takımlarınında yoğun bir fikstür içinde olduklarını belirtip yazıyı bitiriyorum.

Orduspor'un olduğu her yerde, gazozuna bile olsa alınacak her galibiyet bizleri mutlu eder. BİZ ŞEHRİMİZİN TAKIMINI KENDİ EVİNDE YALNIZ BIRAKMAYALIM Kİ ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPALIM. Sonrasını izleyip görelim.
Son bir kişisel yorum, bu maçtan 3 puanla ayrılacağımıza inancım tam. Zira maça dair oklar bizden yana...

17 Nisan 2012

Aile Tablosu

Samsunspor maçı için yola çıkmadan önce çekilmiş güzel bir fotoğraf. Herkesin keyfi yerinde gibi. Sadece Dalmat biraz somurtmuş. Fotoğraftan ruh analizi yapan varsa yorumlayabilir. :) Bence herkesin keyfi yerinde. Güzel bir tablo çıkmış ortaya.

FOTOĞRAFIN BÜYÜK HALİ İÇİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ

16 Nisan 2012

Bir Ayrılık Hikayesi | Tobias Nickenig

Bazı futbolcular saha içinde yaptıklarıyla değilde saha dışındaki davranışlarıyla ön plana çıkarlar. Bu iyi anlamda da olabilir, kötü anlamda da. Tobias Nickenig'i Orduspor taraftarları henüz daha hiç forma giymeden sevdi, kabullendi dersek yalan söylemiş olmayız. Sosyal medyayı iyi kullanması, sempatikliği, Türkçe öğrenmeye çalışması ve bunu başarmasının yanı sıra taraftar ile hep iç içe olması Orduspor taraftarlarının onu farklı bir yere koymasını sağladı. Beklentilerimiz çok yüksekti ama bazen futbolcunun taraftar ile olan ilişkisinin dışındaki faktörler ayrılığı kaçınmaz hale getiriyor.

Tobias Nickenig, Metin Diyadin'in transferlerinden biriydi. Israrla istediği bir futbolcu olmasına rağmen çok fazla şans vermedi kendisine Metin Hoca. Sezon başında yaşadığı sakatlıkta onun takımdan uzak kalmasına neden oldu. Takıma dönüşü çok da iyi bir zamana denk gelmedi. Takımın kötü gittiği, Metin Diyadin'in son demlerini yaşadığı bir dönemde forma şansı buldu ama onun performansı da takımın performansı ile paralel bir seyirdeydi. Nitekim ilk yarının son maçında hocası olmayan Orduspor Trabzonspor'a 4-1 mağlup olurken o da takımın kötü performansına eşlik ediyordu...

Sonrasında Hector Cuper'in gelişiyle Tobias'ın Ordu'daki zor günleri başladı. Yönetim Hector Cuper'in kendisiyle çalışmak istemediğini ve ayrılması gerektiğini söyledi. Tobias'ın söylemine göre ise ayrılmasını isteyen Hector Cuper değil yönetimdi... Sonuç olarak Tobias'tan kendisine takım bulması ve ayrılması istendi. Tobias da sözleşmesindeki şartların yerine getirilmesi durumunda ayrılabileceğini söyleyince işler çıkmaza girdi. Tobias'ın dile getirdiği bir kaç sevimsiz olay da var konuşulan ama çok fazla ayrıntıya girmeye gerek yok. Yönetim Tobias'ın anladığımız kadarıyla yüklü olan tazminatını ödememek için A2 takımına gönderdi onu. Tobias'da sezon sonuna kadar antrenmanlarını A2 takımı ile sürdürmek zorunda kaldı. Sürecin yönetim açısından da Tobias açısından da haklı ve haksız tarafları olabilir ama keşke süreç daha sağlıklı bir şekilde sonlandırılsaydı. Tobias'ın sözleşmesindeki detayları net olarak bilmiyorum ama sözleşmede futbolcuya bazı hakları veriyorsan futbolcunun bir ayrılık durumunda o haklarını talep etmesi kadar doğal birşey olamaz.

Son olarak geçtiğimiz günlerde Tobias sözleşmesini tek taraflı olarak fesh ederek ülkesine geri döndü. Tabi sözleşmesini fesh etmeden önce Fifa'ya ve Tff'ye gerekli şikayetlerini yapıp durumunu bildirmesinden dolayı yasal olarak haklarından vazgeçmiş değil. Yani önümüzdeki günlerde Tobias'ın ayrılığından dolayı kulübün başı biraz ağrıyacak sanırım.

Tobias Ordu'da geçirdiği zor günlere ve yaşadığı sıkıntılara rağmen Ordu, Orduspor ve Ordu halkı hakkındaki düşüncelerini hep olumlu bir şekilde dile getirip Ordu'yu ne kadar sevdiğinden bahsetti. Birkaç hafta önce Almanya'ya dönmüş olmasına rağmen twitter'da ve facebook'da çoğu mesajını hala Türkçe yazıyor. Kısaca durumunu basit bir örnekle karşılaştıracağım. Culio Ordu'da her bakımdan el üstünde tutulmasına, yönetim tarafından da arkasında olunmasına rağmen Ordu'ya yaptığı terbiyesizliği hepimiz biliyoruz. Bu tarafta ise yaşadığı zor sürece rağmen hala Ordu'yu ve Orduspor'u seviyorum diyebilen diğer bir isimin var.

Keşke Tobias'ın Orduspor'daki kariyeri bu şekilde olmasaydı ama artık elden birşey gelmiyor. Kendisine Orduspor taraftarları olarak bundan sonraki kariyerinde başarılar diliyoruz.

EK:
Tobias Nickenig ile 13 Ekim 2011 tarihinde yaptığımız röportajı okumak için TIK


''Gelecek sezonda yapmak istediklerimizi sahaya yansıtmaya çalışıyoruz.''

Hector Cuper'in dün maçtan sonra verdiği röportajdan bir cümleden ibraret yazının başlığı. Sahaya çıkan kadro, yapılan oyuncu değişiklikleri bize Cuper'in bu kupayı ciddiye aldığını gayet net bir şekilde gösterdi. Bu ciddiyet biraz fazla aslında. Gelecek sene kadroda yer almayacak olan Dalmat, Ribeiro gibi isimleri Samsun'a götürmektense sezon başında profesyonel yapılan ve A2'de oynayan iki arkadaşı Samsun'a götürüp A takımla aynı havayı solumalarını sağlamak bile daha çok mutlu ederdi beni.

Cuper, ''Gelecek sezon yapmak istediklerimizi sahaya yansıtmaya çalışıyoruz'' dedi. Fakat ben ligde oynanan oyundan farklı bir oyun yada farklı bir oyun anlayışı göremedim sahada. Sahadaki tek farklılık Ali Çamdalı'nın stoper olarak oynamasıydı. Kendi kendime acaba Cuper'in bahsettiği şey bumuydu diye düşünmedim değil. Maç boyunca Ali'yi tandemde hayranlıkla izledim gerçekten. Yıllardır tanımı yapılan oyuna topu iyi sokan stoper tarifini bulmuş gibi hissettim kendimi. Gayet kendinden emin, sakin bir şekilde oynayan ve neredeyse bütün topları olumlu kullanan bir Ali Çamdalı vardı sahada. Yenilen gollerde Ömer ile hataları vardı ama genel olarak bakınca Ali Çamdalı'dan stoper olmaz diyemeyiz. Futbola stoperde başlayıp devam etmiş olsaydı bence şuan topu oyuna iyi sokan stoperler arasında sayılan isimlerden biri olurdu. Gelecek sezon ona ne kadar şans gelir stoperde bilmiyorum ama ihtiyaç olduğu zaman bu işi de çok iyi yapabileceğini gösterdi bizlere.

Ali Çamdalı demişken, Türkiye'ye geliş süreci hakkında çoğu kişinin bilgi sahibi olduğunu düşünmüyorum. Ali sanılanın aksine Almanya alt yapısı almış bir futbolcu. Duisburg altyapısından yetişip Beyern Leverkusen transfer olmuş, Leverkusen'in B takımında kaptanlığa kadar yükselip Almanya'daki son zamanlarında A takım formasını giymiş bir futbolcu. Sonrasında Fenerbahçe ve Galatasaray ile adı geçmiş, hatta günlerce Fenerbahçe'ye imza attığı basında yer almıştı. Bu konunun tam ayrıntısını bilmiyorum ama yaşanan sorunlardan dolayı son anda Kayserispor'a imza atmıştı Ali. Kayserispor'da ilk sezonunda Süper Ligde çok fazla şans bulamamış sonrasında Kayseri Erciyesspor ve Kocaelispor maceralarından Orduspor'a kadar uzananmış kariyeri. Geçtiğimiz sezonki Murat Akın'la ortaya koyduğu performansdan dolayı takımda kalmasını en çok istediğimiz futbolcuydu Ali. Bu sezona baktığımız zaman ise ligin ilk dönemlerinde çok tutuktu. Ama Cuper'in gelişinden sonra Ali'de kimliğini tam olarak sahaya yansıttı. Cuper'in takımda en çok tuttuğu iki isimden biri Ali Çamdalı. ''Söylediklerimi tam anlamıyla yapan, ne görev versem gerçekleştiren tek isim Ali Çamdalı'' dediğini duymuştum Cuper'in. Ali de bunun farkında olduğuna göre ondan uzun yıllar yararlanabiliriz. Türkiye'de oyunun iki yönünü oynayabilen önliberolar her zaman el üstünde tutulur. Ali'nin geçtiğimiz sezonki kadar hücumda etkin olduğunu söyleyemeyiz ama onda o yönde bir potansiyel olduğunu biliyoruz. Cuper'in söylediği cümleden farklı bir noktaya geldi yazı ama sağlık olsun. :)

Kongre Süreci ve Yeni Yönetim | Hayırlı Olsun...

Öncelikle yeni yönetimimiz hayırlı olsun. Logo konusunda yaşanan bir anlık travmadan dolayı doğru düzgün hayırlı olsun bile diyemedik. Orduspor taraftarının da içini rahatlatacak bir şekilde sonuçlandı kongre ama dediğim gibi beklemediğimiz bir gelişme ile karşı karşıya kalınca bir şaşkınlık durumu oluştu. Yönetim taraftarın tepkisi üzerine mi geri adım atıp iki logonun birlikte kullanılacağını açıkladı sonradan yada düşünceleri bu muydu bilmiyorum ama keşke en başından bu konunun ayrıntıları belirtilseydi. Sonuç olarak yanlış bir durumdu ama bir nebze olsun yanlış düzeltildi.

Kongre süreci çok önemliydi. Yönetimin kongre tarihini erken bir tarihe almasını eleştiren kesimler oldu. Aslında o kesimlerin eleştiri yapmaları için ortada bir durum olması gerekmediğini biliyoruz. Laf olsun torba dolsun yaklaşımıyla şahıslara yönelik sürdürdükleri saldırıların aslında Orduspor'a zarar verdiğinin farkında olamayacak kadar acizler. Gerçi Orduspor'un zarar görmesinin ne kadar umurlarında olduğunu da sorgulamak lazım öncelikle. Yönetimin kongre tarihini öne alması bence gayet akıllıca bir hamleydi. Sezon erken bitti. Takımdan ayrılacak olan futbolcular var. Aynı şekilde Hector Cuper'in de bir transfer listesi var. Bu çalışmaları yönetimin önünü görerek yapması, kafalarda soru işareti olacak olmaması adına kongrenin erken yapılması çok iyi oldu. Kongre sonrasında Nedim Türkmen'in daha güçlü bir listeyle yeniden seçilmesi zaten beklenen bir gelişmeydi ama kendisini basın ve yazar olarak nitelendiren paralı kalemlerin bir süredir yaptığı karalamalardan dolayı aklımızda bazı soru işaretleri vardı. Neyse ki bir sorun çıkmadan bu süreci atlattık.

Orduspor'un üç sene önce seçilen yönetimindeki isimlerin tamamının Orduspor'a katkı sağlamadıkları bildiğimiz bir gerçek. Zaten geçtiğimiz dönemlerde ayrılıklar olmuştu. Yük 3-4 kişinin omuzlarına binmişti ama buna rağmen çok fazla hissedilmedi o eksiklik. Genel anlamda Nedim Türkmen'in çok fazla ön planda olmasının asıl sebebi de bence geçmiş yönetimin içindeki aktif kişi sayısının çok az olmasıydı. Yeni yönetimin bu durum göz önüne alınarak oluşturulduğunu düşünüyorum. Yönetim oluşturulurken de yönetimdeki kişilerin görev alanlarının belirlenmesi çok güzel olmuş. En azından bundan sonraki süreçte herhangi bir konuda yapılan gelişmeden yada yanlıştan hangi yöneticinin sorumlu olduğunu biliyor olacağız.

Koyulan hedefler doğrultusunda daha güçlü bir Yönetim Kurulu ve daha profesyonel görev paylaşımı ile yolumuza mevcut Yönetim Kurulu ile 3 yıl boyunca devam edeceğiz. Hedefler büyük. O yüzden hepsine tekrar hayırlı olsun diyoruz. O listede etiket veya reklam olsun diye değil Orduspor' gerçekten katkı yapmak için bulunduklarına inanıyoruz. Umarız yeni dönemde de Orduspor'un yükselen grafiği yeni yöneticileriyle daim olur.

15 Nisan 2012

Spor Toto Kupası | Samsunspor 2 - 5 Orduspor


Tabelaya bakınca gayet hoş bir başlangıç gibi görünüyor. Sonuçta deplasmanda 5 gol atarak kazandık. Ama rakibin durumunu göz önüne aldığımız zaman çok da abartılacak bir sonuç olmadığını söylemekte fayda var. 1 hafta önce dramatik bir şekilde lige veda etmiş, yabancı futbolcularının çoğu ülkelerine dönmüş, ligin son haftasındaki kadrosundan 8 farklı isimin bugün ilk 11'inde yer aldığı ve bu isimlerin çoğunun A2 destekli olduğu bir Samsunspor'a karşı neredeyse as takımızla mücadele ettik.

Maç hakkında aslında çok da konuşulacak birşey yok. Bahsetmiş olduğum nedenlerden dolayı ilk yarı bulduğumuz gollerle ilk yarıyı 4-0 önde kapattık. Genel olarak bakarsak ahım şahım bir futbol oynamadık ama Samsunsporlu futbolcuların yaptığı iki kişisel hatadan dolayı Hakan Özmert'in attığı iki gol, Hasan Kabze'nin güzel frikik golü ve Javito'nun golleriyle lig boyunca bir maçta atma fırsatı bulamadığımız golü 45 dakikaya sığdırdık. Maçın ikinci yarısında ise genç kadrosuna rağmen gayet iyi oynayan bir Samsunspor vardı sahada. İlk yarıdaki skorun da etkisiyle çok fazla oyunu ciddiye almayan Orduspor karşısında Samsunspor ard arda iki gol buldu. Yenilen iki golün ardından biraz toparlandık. Uzatma dakikalarında Murat Kalkan'ın attığı gol ile de maçın skoru belirlendi. Samsunspor'un henüz 2 ay önce profesyonel olmuş 52 numaralı genç futbolcusuna ayrı bir parantez açmak lazım. Ünyespor altyapısından Samsunspor'a transfer olmuş Samet Hasan Yıldıran. Henüz çok yeni profesyonel olmasına rağmen birkaç maçta sonradan oyuna dahil olmuş. Bugün Samsunspor'un ilk golünü atmasının yanı sıra maçın genelinde de iyi bir performans ortaya koydu. Ordulu olması ve 52 numarayı taşımasından dolayı daha bir ilgiyle izledik kendisini. Umarım önümüzdeki sezon 1. Ligde oynayacak olan Samsunspor'da yeteri kadar forma şansı bulur.

Maça bizim açımızdan bakınca, doğrusunu söylemek gerekirse sahaya böyle bir kadroyla çıkacağımızı düşünmüyordum. En azından biraz daha Samsunspor'a denk bir kadroyla çıkılabilirdi sahaya. İrfan'ı çok merak ediyordum mesela ama 18'de bile yoktu. Bunların hepsi bir tarafa sezon sonu yollarımızın ayrılacağı söylenen Dalmat ve Riberio'nun maç kadrosuna alınması, Riberio'nun oyuna dahil edilmesi ise bayağı bir şaşırttı bizleri. Cuper'in bu turnuvayı ciddiye alması güzel bir durum ama bunun bu şekilde olması çok da hoşuma gitmedi.

Spor Toto Kupası'nın 2. grup maçında cumartesi günü Ordu'da Karabükspor'la karşılaşacağız. Grubun bir diğer takımının Ankaragücü olduğunu düşününce gruptaki en önemli rakibizimin Karabükspor olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden Karabükspor ile yapacak olduğumuz maçlar grubun birincisini belirler. Deplasmanda alınan bu galibiyetin ardından Karabükspor'u Ordu'da mağlup ederek yolumuza devam etmeliyiz.

12 Nisan 2012

Tres Puntos Temalı İllustrasyonlar

Resmi sitemizin bu sezonki introları, illustrasyonları gerçekten çok hoş oldu. Özellikle Tres Puntos temalı illustrasyonları her hafta merakla bekledik. İllustrasyonlu site introlarını Türkiye'de kullanan ilk kulüp olmamız da olayın diğer güzel yanı. Bu tarz şeyler dışardan belki ufak tefek işler gibi görünebilir ama Orduspor markası adına çok önemli çalışmalar. O yüzden kulübümüzün sosyal medya adına yaptığı bu olumlu çalışmaların devam etmesi çok önemli. Bundan sonraki süreçte de çalışmaların aynı özveriyle devam edeceğini umut ediyoruz.

Bu çalışmaların sahibi, formalarımızı tasarlayan, Orduspor markası adına elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan sayın Uğurcan Ataoğlu'na Divane Aşık Gibi olarak teşekkür ederiz. Kendisinin yapılacak kongreden sonra Asbaşkan olacak olmasını da mutlulukla karşıladık.

Son olarak, resmi sitemizin yeni yüzü hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Eski sitemiz görsel olarak çok güzeldi ama bazı sebeplerden dolayı yenilendi. Sosyal medyadaki genel görüş ve kişisel görüşüm şuandaki sitenin eskisine nazaran görsel olarak kötü olduğu. İçerik olarak zengin bir site oldu ama dediğim gibi kullanım açısından ve görsel açıdan çok daha güzel bir site yapılabilirdi. Umarım taraftarın görüşü dikkate alınır ve resmi site ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılır.

Şuana kadar yayınlanan illustrasyonlarımızın aşağıda mevcut. Arşivlik olduğu için hepsini ekledim. Bundan sonra yapılacak olanları da merakla bekliyoruz.

11 Nisan 2012

Orduspor'da Neler Değişti #2 | Kurumsallaşmanın İlk Adımları

Nedim Türkmen, Orduspor başındaki ilk sezonunda beklemediği sıkıntılar ile karşılaştı. Kulübün içinde bulunduğu borç batağı, eski yönetimle davalık olunması ve takımın ligde başarısız olması her ne kadar sıkıntılı bir sezon yaşamamıza neden olsa da kurumsallaşma yolunda yapılan çalışmalar deyim yerindeyse Orduspor'un çehresini değiştirdi. Lisanslı ürünlerin satıldığı bir store açılması, Orduspor Dergisi, resmi sitenin Orduspor'a yakışır bir duruma getirilmesi, taraftar kart uygulaması, takıma kazandırılan yeni otobüs ilk akla gelenler. İlk sezon sportif başarının uzağında kalmamıza rağmen kurumsallaşmanın ilk adımları atıldı.


TAZMİNAT SÜPRİZİ…
2009 yılında kulüp başkanlığı görevini üstlenen Nedim Türkmen, koltuğuna oturur oturmaz bir süprizle karşılaşır. Orduspor'un eski başkanı Şükrü Bodur, görevden ayrıldıktan 1.5 ay sonra yaptığı açıklamada Orduspor'un eski hocası Yücel İldiz'e 140.000 TL borcu olduğunu söylemektedir. Bu olayın şoku devam ederken, bu defa TFF Tahkim Kurulundan Orduspor aleyhinde ard arda kararlar çıkmaktadır. Tahkim Kurulu çoğunluğu 2008-2009 sezonun forma giyen oyuncuların alacaklarından dolayı Orduspor'u toplamda 700.000 TL tazminat ödemeye mahkum eder. Mevcut borçların üzerine bir taraftan eski başkanın Yücel İldiz'e 140.000 TL borcumuz var demesi, bir taraftan TFF'nin Orduspor'un eski futbolcularına toplam 700.000 TL tazminat ödemeye mahkum etmesi, bir taraftan da kulübün mevcut borçları Türkmen'in zor olan işini daha zorlaştırmaktadır. Ortada ki bu tablo nedeniyle bir çok kişi, hedefinin 3 yıllık görev süresi içerisinde Orduspor'u Süper Lige taşımak olduğunu söyleyen Nedim Türkmen'in bunu başarmasını imkansız olarak görmektedir.

İLK SEZON 3 HOCA DEĞİŞTİ...
2009-2010 sezonunda Orduspor'da teknik direktörlük koltuğuna Osman Özdemir getirilirken, ligin henüz başında alınan kötü sonuçlar Morbeyaz'lı ekibin 8 hafta sonunda ligin dibine demir atmasına neden olmuştu. Daha sonra Orduspor'da Osman Özdemir'in yerine teknik direktörlük görevine Ekram Al getirilmiş, ligin 2.yarısında da takım Ahmet Akcan'a teslim edilmişti. Lige Osman Özdemir ile kötü başlayan, Ekram Al ile bir ara toparlanır gibi olsada 4 maçlık bir mağlubiyet serisi yaşayan, Ahmet Akcan ile birlikte ligi 44 puanla 8.sırada tamamlayan Orduspor, son 3 sezonda olduğu gibi bir kez daha Play-Off'lara dahi kalamamıştı. Ancak bu durum yeni başkan Türkmen'in çok fazla etkilemez ! O görev süresinin ilk yılında sportif başarıdan çok kurumsallaşma adına önemli adımlar atmanın peşindedir.


ORDUSPOR’A YENİ OTOBÜS
Nedim Türkmen, göreve geldiği ilk sezon kulübü mali açıdan belli bir düzlüğe çıkartmanın yanı sıra, kulübe kurumsal bir kimlik kazandırmanında hedefini taşımaktadır. Mali olarak kulübe katkı sağlaması için ilk olarak kulübe bir kaç otopark kazandırılmaya çalışılır. Ancak bununla ilgili belediyeden destek gelmediği gibi Orduspor'a bu konuda rakipler bile çıkar. Yıllarca Orduspor'lu futbolcular deplasmanlara kulübe hiç yakışmayan bir otobüsle deplasmanlara gitmek zorundadır. Türkmen, kulübe yeni bir otobüs kazandırmak için Ordu Sanayi ve Ticaret Odası'ndan (OTSO) destek sözü alır. Ancak daha sonra bu söz havada kalır ve Nedim Türkmen, kulübe alınan 210.000 TL değerinde ki yeni otobüsün parasını yarısını kendi cebinden ödemek zorunda kalır. Sonuç olarak Orduspor Kulübünün artık yeni bir otobüsü vardır !

DESTEK YOK, BORÇ ÇOK !
Orduspor'un mali sıkıntıları ortadadır ve bir şekilde şehirden, iş adamlarından, taraftarlardan kulübe destek yapılması istenir. Kasım 2009'da Tv52'de düzenlenen Tam Saha programında "Bir Futbolcuda Sen Al" kampanyası düzenlenmiş, telefonla canlı yayına başlanan bir çok kişi toplamda 111.000 TL sözü vermiş, ancak verilen sözlerin büyük bir çoğunluğu yerine getirilmemişti.

Banka, SSK, Vergi borçları ve futbolcu alacakları derken, verilen sözlerin tutulmaması, iddia gelirine borçlardan dolayı el konulması, yeni otobüs parasının tamamını kulübün ödemek zorunda bırakılması ve TFF Tahkim Kurulunun Orduspor'u Yücel İldiz'e ve eski futbolculara tazminat ödemeye mahkum etmesi yeni yönetimi daha ilk sezonunda iyiden iyiye büyük bir çıkmazın içerisine sokar.

CAFE STORE 52 AÇILDI
Tüm bu borç çıkmazının içerisinde Orduspor'da yönetim yeni bir projenin altına imza atar ve Ocak 2010'da Orduspor'un lisanslı ürünlerinin satılacağı taraftar store mağazası açılır. Sürekli gelir sağlayacak kaynaklara ihtiyaç duyan Orduspor için açılan bu store mağazası, aslında ileride yapılması planlanan projelerinde bir nevi ilki olur. Yaşanan borç krizine ve lige kötü başanmasına rağmen Türkmen, sürekli Orduspor'un hedefinin Süper Lig olduğunu açıklar. Türkmen, kulüp tesislerinde yeni bir yapılanmanın yanı sıra, altyapı içinde çalışmalar başlatır.

ORDUSPOR DERGİSİ ÇIKTI
Kulübe kazandırılan yeni takım otobüsünün yanı sıra, aylık olarak çıkartılmaya başlanan Orduspor Dergisi, lisanslı ürünlerin satışının yapıldığı Orduspor Store Mağazası Orduspor'a yeni bir hava kazandırmış, kulübün borçları yapılandırılmış, tesislerde yeni düzenlemeler için çalışmalar başlatılmış, 19 Eylül Stadyumunun ışıklandırılması için çalışmalar başatılmış ve bir çok proje için ilk adım ilk sezonda atılmıştı. Özetle sportif başarının elde edilemediği 2009-2010 sezonunda, kurumsal çalışmalarla Nedim Türkmen ve ekibi Orduspor'un geleceğini garanti altına alırken, bir yandan da Süper Ligin temellerini atmıştı. Kısacası Orduspor'un yeni sezonda ki hedefi artık kurumsal başarıların yanı sıra aynı zamanda sportif başarıyıda elde etmektir, yani hedef Süper Lig'dir.

YAZI DİZİSİNİN 3. BÖLÜMÜ İÇİN TIK
4. BÖLÜM İÇİN TIK

Yazı Dizisi | Orduspor'da Neler Değişti #1

Bloğumuz yazarlarından Hüseyin Öztürk Orduspor'un yakın tarihi ile ilgili çok güzel bir yazı dizisi hazırladı. Şükrü Bodur'un son dönemlerinde her sezon sonu istifa edip sezonun başlamasına çok kısa bir süre kala geri dönmeleri ile hazırlıksız ve çok sürede kurulan kadrolar ile ilk sezonumuz dışında Bank Asya'da yerimizde saymıştık. Sonrasında kulübün kayyuma devredilmesi ve Nedim Türkmen'in Orduspor başına geçmesiyle yaşanan süreçten günümüze kadar Orduspor'un içinde olduğu sıkıntılardan bu günlere geliş sürecini bu yazı dizisi ile çok iyi bir şekilde anlayacağız.

2009 yılından bu yana köklü değişiklikler yaşayan Orduspor, 26 yıllık bir aradan sonra ilk kez mücadele ettiği Spor Toto Süper Ligde kalıcı olduğunu gösteren bir sezonu geride bıraktı. Geride kalan 3 yıl içerisinde sportif ve kurumsal açıdan bir çok yeniliğin yaşandığı Orduspor, sadece erkek futbolunda değil artık bayan futbolu ve basketbolunda da adından fazlası ile söz ettiriyor.
Divane Aşık Gibi olarak Orduspor Taraftarları için Orduspor'un ve Başkan Nedim Türkmen'in 3 yıllık görev süresini araştırdık ve sonuç olarak 4 bölümden oluşan bir yazı dizisi oluşturduk.

ORDUSPOR'DA NELER DEĞİŞTİ (1.BÖLÜM)
Orduspor, 1996 ve 2000 yıllarında tarihinde iki kez 3.Lig'e kadar düşmüş, daha sonra ise 2002 yılında 2.Lige, 2005 yılında da Bank Asya 1.Lige yükselmişti. Yaşanan bu inişli çıkışlı süreçte Orduspor'da başkanlık görevinde hep aynı isimler görev yapmış, Orduspor kısır bir döngünün içerisinde sıkışıp kalmıştı. 2005-2006 sezonunda Orduspor'un 3.Lige düşüşünde de, Bank Asya 1.Lige yükselişinde de başkanlık koltuğunda oturan Şükrü Bodur, bir daha aday olmayacağını açıklayarak istifa kararı almıştı.

2005-2006 sezonu sonunda Şükrü Bodur'un istifası ile Orduspor'da olağanüstü genel kurul kararı alınmış, kişilere olan mevcut borçlar nedeniyle Orduspor'da beklenen başkan adayı çıkmamıştı. O dönemin Valisi Said Vakkas Gözlügöl, Belediye Başkanı Seyit Torun, İl Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürü Ordu'lu bazı iş adamları ile toplantılar yapsalarda bir türlü kongrede yeni bir aday bulunamamıştı. Kongrenin yapılacağı 15 Haziran 2006'da kulüp başkanlığından istifa eden Şükrü Bodur, yeniden aday olmuş ve Orduspor'a başkan seçilmişti.

2. İSTİFA 2007'DE GELDİ...
2006-2007 sezonu sonunda başkan Şükrü Bodur, bir kez daha aday olmayacağını açıklayarak başkanlık görevinden istifa etmiş, Orduspor'da yine olağanüstü kongre kararı alınmıştı. Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun'un divan başkanı olduğu kongrede kulübün gelir gider tablosu ve tahmini gelecek sezon bütçesi ibra edilmiş, buna göre Orduspor'un 2,5 Milyon TL borcu bulunduğu, gelecek sezon ise tahmini bütçesi ile 10 Milyon TL civarında olacağı açıklanmıştı. Sonuç olarak yine kimse aday olmayınca başkanlığa bir kez daha Şükrü Bodur seçilmişti.

BORÇLAR YÜZÜNDEN ADAY YOK !
2007-2008 sezonu sonuna gelindiğinde ise Orduspor'da 3 yılda 3.kez olağanüstü kongre kararı alır ve Şükrü Bodur bir kez daha başkan adayı olmayacağını açıklar. Sonuç yine bellidir ! Orduspor'un mevcut borçlarının yanı sıra Başkan Şükrü Bodur'un Orduspor'dan alacakları için kulübe koydurduğu temlik nedeniyle yine kimse Orduspor'da başkanlığa aday olmaz.

Haziran 2008'de kimsenin aday çıkmaması üzerine borçlar ve temlik nedeniyle sahipsiz kalan Orduspor'da yeni başkan Vali Yardımcısı M.Fikret Çavuş olmuş, kısacası 41 yıllık çınar kayyuma devredilmişti. M.Fikret Çavuş'un başkanlık görevi fazla sürmemiş, yeni sezon öncesi 3 dönem üst üste Başkan olmayacağını açıklayarak istifa eden Şükrü Bodur bir kez daha Orduspor Başkanlığı görevine gelmişti.

4 YILDA 4. KEZ İSTİFA !
2008-2009 sezonu sonunda Orduspor'da hiçte süpriz olmayan bir karar alınır. Orduspor Başkanı Şükrü Bodur, son 4 yılda 4.kez istifa kararını açıklar ve Orduspor'da doğal olarak bir kez daha olağanüstü kongre kararı alınır. Orduspor'da Şükrü Bodur'un koydurduğu temliğin yanı sıra, kulübün borçlarının artması işleri artık biraz daha zor hale getirmişti.

ORDUSPOR’DA DEĞİŞİM BAŞLIYOR…
1 Haziran 2009'da yapılan olağanüstü kongrede Orduspor Başkanlığına hemen hemen herkesin ismini ilk kez duyduğu Fatih Cürebal aday olmuştu. Daha sonra Cürebal'a rakip olarak, Orduspor'u yakından tanıyan bir isim olan Nedim Türkmen aday olduğunu açıkladı. Cürebal'ın kulübe üye olmadığı için aday olamayacağının ortaya çıkması ile Türkmen'in rakibi kulübün basın sözcüsü İdris Altunel olmuş, yapılan kongrede 48 oy alan Altunel'e karşı delegelerin 116'sının oyunu alan Türkmen, Orduspor'un 30.Başkanı olarak adını kulüp tarihine yazdırmıştı. Bu sonuç aynı zamanda Orduspor'da her yıl gelenek haline gelen olağanüstü kongre kararlarınında sonu anlamına geliyordu.

Orduspor'un Yeni Başkanı Nedim Türkmen, adaylığını açıklarken şu ifadeleri kullanmıştı. "Orduspor'un her türlü sorununu biliyoruz. Bugunkü Orduspor'un mali yapısı içerisinde ben maceraya atılacak birisi değilim. Maceraya da ihtiyacım yok. Birşeyler yapmak için adayım. Kısa vadeli aday değilim ama İlhan Cavcav gibi de 32 yılda kalmayacağım. Çünkü uzun vadeli işler yapacağız. Çok büyük bütçeler gerekiyor. Bütün şehrin Orduspor'u benimsemesi lazım. Biz Orduspor'da ve Ordu'da yaptığımız işlerle iz bırakmak istiyoruz. Bunun için aday olduk."

Nedim Türkmen'in Orduspor'da zorlu bir süreç beklemektedir. Nitekim eski başkan Şükrü Bodur'un başkanlığı bırakırken Orduspor'da harcadığı paraları geri almak için koydurduğu temliğin yanı sıra, banka, vergi ve SGK borçlarına birde futbolcuların alacakları eklenince kulübün borcu artık 6 Milyon TL civarındadır. Kısacası yeni başkanı Nedim Türkmen'in karşısında borçları kulüp değerinin iki katı olan bir Orduspor vardır.

Bir Kişi Daha Eksildik... | Erdoğan Arıca

Türk futbolundan bir değer daha aramızdan ayrıldı. Kulübede maçı yaşayan, heyecanlı hocalar taraftar tarafından her zaman benimsenir. Erdoğan Hoca da bu yönüyle sevdiğim futbolu yaşayan, Anadolu takımlarının çoğunda görev alarak Türk futboluna önemli hizmetlerde bulunmuş bir futbol adamıydı. Futbolculuğunu yaşımız nedeniyle bilmiyoruz ama büyüklerimizden duymuştuk adını hep. 70'li yıllarda esen Orduspor fırtınasının baş kahramanlarından biriydi Erdoğan Arıca. Çakal Turgay, Güven Türközer, Öner Piroğlu, Pele Erol, Arif Güney, Fikret Ayabakan, Salih Aydoğan'lı, kadronun solbeki'ydi. Ordu'da artık yaşlı diye nitelendirdiğimiz amcalarımızın, büyüklerimizin eskiden Orduspor diye başlayan cümlelerinin içinde geçen ilk isimlerden biriydi. Fakat artık aramızda değil Erdoğan Arıca...

Malatyaspor'da profesyonel olmasına rağmen Orduspor'da Süper Lig formasını giymiş. Orduspor'da geçen başarılı dört sezonun ardından İstanbul'un yolunu tutmuş Erdoğan Arıca. Önce Galatasaray sonra Fenerbahçe'de top koşturmuş. İki takımda da oynadığı futbol ile Orduspor'da genç yaşta ulaştığı başarıyı çok daha yukarılara taşımış. Galatasaray ve Fenerbahçe'de geçen başarılı sezonların ardından futbolunun son demlerinde Diyarbakırspor ve Sakaryaspor formaları giyerek aktif futbol hayatına son noktayı koymuş. 305 lig maçında forma giyen Erdoğan Arıca aynı zamanda 30 kez de A Milli Futbol takımının formasını terletmiş.

Sonrasında başlayan Teknik Direktörlük kariyerinin yakın tarihini az çok biliyoruz. Onun futbolunu izleyen eskilere göre genel görüş hocalığı hiçbir zaman futboluğuna ulaşamamış olması. Fakat 90'lı yılların sonu 2000'li yılların başlarındaki hocalık kariyeriyle çoğumuzun aklında olumlu bir yer edinmiş bir isimdir Erdoğan Arıca.

Türk futboluna hem futbolcuk hem de Teknik Direktörlük döneminde verdiği emekler onun bizlere bıraktığı mirası. Bugün Erdoğan Arıca'yı kaybettik. Türk futbolunun başı saolsun.

Erdoğan Arıca'nın da yer aldığı 1970'li yılların efsane Orduspor'u.
O kadronun solbeki artık yok...

10 Nisan 2012

Spor Toto Kupası | Gazozuna...

Şampiyonluk Play Off'u, Avrupa Play Off'u derken geri kalan takımların başı kel kalmasın, biraz cepleri para görsün diye yapılacak olan bir organizasyon. Sezon başında federasyon alel acele Play Off sistemini getirirken sonuçlarının ne olacağını hiç düşünmedi. Bütün takımlar normal sezon tarihlerini dikkate alarak futbolcuları ile sözleşmelerini Mayıs sonuna kadar yaptı. Sonrasında bir kriz, içinden çıkılamayan bir kaos ve o kaosun meyvesi Play Off. Mayıs ayına kadar sözleşmesi olan futbolcuların alacaklarını nasıl öderiz diye kulüpler kara kara düşünürken sezon başından beri ne yaptığını bilen (!) federasyon yardım elini uzattı Anadolu kulüplerine. Adı Spor Toto Kupası. Amaç ilk 8'in dışında kalan takımlar yeni sezon öncesi 4 ay tatil yapıp futboldan kopmasın, kulüpler yayın, iddia geliri vs ile çarklarını döndersin. Organizasyonun arka tarafı bu ama sahaya yansıyacağı kısımı az çok tahmin edebiliyoruz. A2 destekli takımlar, sezon boyunca oynayamayan futbolcuların sahada yer aldığı ortada bir amacın olmadığı gazozuna maçlar... Taraftar ne kadar bu organizasyonun içerisinde olur şimdiden kestirmek güç.

Bu acayip ve derme çatma organizasyona ilk başta sıcak bakmadım ama olayın diğer tarafına bakınca kendi adıma mutlu oluyorum. Yeni sezon planlamasına erkenden başlanıp olumlu adımlar atılabilirdi belkide ama diğer bakımdan bakınca olumlu tarafları da yok değil. Öncelikle kulüpler sırtlarına binecek önemli bir ekonomik sıkıntıyı bir nebze olsun bu organizasyon sayesinde aşacaklar. Taraftarı ilgilendiren kısmı ise sezon boyunca çok fazla şans bulamayan, oynayamayan futbolcuları bu maçlarda izleme şansı bulacak olmaları.

Trabzonspor maçında sahada hepimizin gördüğü bir İrfan Başaran gerçeği vardı mesela. Sezon başından beri İrfan'ı izleyemedik. Hakan haftalarca kötü oynamasına rağmen İrfan şans bulamadı. Belki Hakan bu hafta cezalı olmasaydı yine oynayamayacaktı ama sahada kaldığı 65 dakikalık sürede İrfan kolay kolay vazgeçilmeyecek bir futbolcu olduğunu gösterdi. Abarttığımı düşünenler olabilir belki ama Hakan'ın, Culio'nun yapamadıklarını yaptı İrfan Trabzonspor maçında. Hem de bu sezon ilk defa oynamasına rağmen. İrfan'ın ayağına top ne zaman gelse heyecanlandım. Ama Hakan Özmert'te yaşadığım heyecandan farklı bir heyecan bahsettiğim. Oyunu yönlendirmesi, topla ön tarafa çok iyi oynaması ve yaptığı her olumlu hareket ile biten sezonda oynayamamasının acısını çıkardı. İrfan'ı uzunca ele aldım ama Müslüm'ün performansı da yabana atılacak gibi değildi. Müslüm aslında çok yönlü ve yetenekli bir futbolcu ama yıllardır performansı aynı seyirde. Sağbekte, sol ve sağ açıkta sırıtmadan oynayabilen bir futbolcuya yeteneksiz demek biraz ağır olur ama mental olarak sıkıntıları olan biri. Yıllardır da o sıkıntılarını da çözemediği için zaten bir arpa boyu yol alamadı. Gönderilmesi düşünülüyordu ama kendini göstermesi için bir şans doğdu ona da.

İrfan, Müslüm, Bruno, Ömer Kulga, Kaleci Onur, Emre Özkan hatta sakatlığı geçen Numan'ın da oynayabileceği maçlar izlemeyi umut ediyorum şahsen. Her ne kadar gazozuna olsa da biz bu maçları yine heyecanla bekleyeceğiz. Son olarak yönetime bir mesaj verelim. Havalar güzelleşiyor bundan sonra. Şehir tam havaya girmişken lig bitti. Bu sezon taraftar elinden gelenin en iyisini yaptı. Nisan ayı bütün güzellikleri ile kendini hissettirecekken 19 Eylül boş kalmasın. Öğrencilere jest yapılabilir. Biletler de 5-10 lira seviyesinde tutulursa gazozuna oynanacak olan bu maçlar şehirde güzel bir hava yaratabilir.

Turnuva hakkında federasyonun yaptığı bilgilendirme de aşağıdadır. Sağlıcakla.

Türkiye Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen Spor Toto Kupası, 14 Nisan'da başlıyor. Kupada, Spor Toto Süper Lig'in 34 haftalık Lig Grubunu 9-18 sıralarında bitiren takımlardan kupada oynamak isteyen 8'i yer alacak.

Karşılaşmalar 4'er takımdan oluşan 2 grupta çift devreli lig usulüne göre oynanacak. Maçlar Lig TV'den canlı olarak yayınlanacak.

A Grubunda MKE Ankaragücü, KDÇ Karabükspor, Orduspor ve Samsunspor yer alırken, B Grubunda da Gençlerbirliği, Gaziantepspor, Kayserisporve Medical Park Antalyaspor yer alacak.

Maçlar sonunda gruplarını birinci sırada bitiren takımlar, TFF tarafından belirlenecek olan tarafsız sahada Final müsabakası oynayacak ve kazanan takım Spor Toto Kupası Şampiyonu olacak. Final maçında; seyirci hasılatı, gider ve hisseler kesildikten sonra, kalan net hasılatın yüzde 60'ını galip takım, yüzde 40'ını da mağlup takım kazanacak. Spor Toto Kupası'nın finalinin yeri ve zamanı daha sonra açıklanacak.

Müsabakalarda tüm TFF Talimatları ve Spor Toto Süper Lig Statüsü ile Uluslararası Oyun Kuralları uygulanacak.

http://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/0002012/Kupalar/SporTotoKupasi-Musabaka-Esaslari.pdf

9 Nisan 2012

Karadeniz İsyanda..!

Ligin son haftasını tamamladık. Henüz Trabzonspor maçımız ile ilgili iki satır yazı yazmış değiliz. Futbol önemli bizim için ama futboldan çok daha önemli şeyler var. Karadeniz yok ediliyor. Karadeniz'de yapılması düşünülen yüzlerce HES projesi var. HES'lerin yarattığı tahribatı tek tek anlatmaya, sonuçlarının ne olacağını izah etmeye gerek yok. Karadeniz'i Karadeniz yapan unsurları yok etmek isteyenlere karşı sonuna kadar mücadele vermeliyiz.

Aybastı halkı Aybastı'da yapılması planan HES'ler için tavrını net bir şekilde ortaya koymuş. Doğu Karadeniz'in bu konuda birlik bütünlük içinde olması gerekiyor. Umarız elimizden geldiği kadar koruruz Karadeniz'i. Olumsuz bir durumu düşünmek dahi istemiyorum.

Su Hak'tır, SATILAMAZ..!
Ordu’nun Aybastı ilçesi sakinleri hidroelektrik santral (HES) için ÇED Halkı Bilgilendirme Toplantısı yapmak isteyen şirket yöneticilerini ilçeden kovdu. Toplantıyı engelleyen halk, HES’lerin yapılmasına da izin vermemekte kararlı.

Medaş Enerji AŞ’nin Fırat I-II HES Projesi için toplantı yapacağını duyan halk, Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu ile Fatsa Derelerin Kardeşliği Platformunun çağrısıyla toplantının yapılacağı salonun önüne geldi. Burada sık sık “HES’lere hayır”, “HES bahane krediler şahane”, “Derelerimiz satılık değil”, “Derelerimiz özgür akacak” sloganları atıldı.

Dereler kuruyacak

Burada Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu adına konuşan Coşkun Özbucak, “Sularımız üzerinde egemenlik kurmak istiyorlar. 49 yıllığına kullanım hakkını almışlar. Bizim suyumuzu bize satacaklar. Doğamızı, yaşam alanlarımızı yok edecekler. Aybastı Deresi üzerinde yapılacak HES’ler birbirini takip ediyor. Yaklaşık 30 kilometre. mesafede sular borulara hapsedilecek, dereler kuruyacaktır. Buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Fatsa Derelerin Kardeşliği Platformu adına konuşan Osman Güvenalp de bölgede koruma altında olan canlıların bulunduğunu, HES’lerin ise bu hayvan ve bitki türlerini yok edeceğini söyledi.

Açıklamaların ardından salona giren 250 kişi HES’e karşı topladıkları imzaları verdi. Salon içinde sloganlarla tepkilerini dile getiren Aybastılılar, şirket elemanları ve diğer yetkililerin toplantı salonunu terk etmesi üzerine sloganlarla salon önünden ana caddeye kadar yürüdü.

Kabataş’ta halk toplantısı

Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyeleri Kabataş ilçesinde de halkla HES toplantısı yaptı. Toplantıda halk, HES istemediklerini vurguladı. Özellikle kadınlar ellerinden ne gelirse yapacaklarını belirtti. Burada konuşan Coşkun Özbucak “Siz istemediğiniz sürece buraya HES yapamazlar, yerinizi satmayın. Bankaya yatırılan paraları çekmeyin. Derelerinizde çalışma yapanlara belge sorun, çünkü hepsi kuralsız ve kaçak çalışıyor. Jandarma çağırın tutanak tutturun” çağrısında bulundu. (Ordu/EVRENSEL)

8 Nisan 2012

''Biz devamlı düştük. Ve düşmek; bizim için hadi ayağa kalkıyoruz oldu.''

Başlıktaki cümleyi Deplase Keyifler'de bir Samsunspor taraftarı kurmuştu. Bugünü görerek mi söyledi bilmiyorum ama yine onlar için zor bir gün. Fotoğrafa bakarak çok şey söylenebilir aslında ama insanın içinden birşeyler söylemek gelmiyor... Dün 19 Mayıs stadyumunda başını ellerinin arasına almış, gözleri dolu dolu bir sürü insan vardı. Yaşına başına bakmadan ağlayan amcalar, çocuklar... Bir şehrin yaşadığı koskocaman bir hayal kırıklığı. Kendimi onların yerine koymaya çalıştığım zaman bile içim acıyo. O yüzden yaşadıkları hayal kırıklığını çok iyi anlayabiliyorum. Gözyaşlarını tutamayan küçük arkadaşlarımızın belkide gördüğü en büyük başarı geçtiğimiz sezonki Bank Asya şampiyonluğudur ama onlar kolay olanı değil zor olanı seçtiler. O renkler uğruna dökülen gözyaşları olduğu sürece ayağa kalkması çok daha kolay olacaktır Samsunspor'un. Çok daha kötü durumların üstesinden geldiler. Umarım en kısa zamanda ayağa kalkarlar.

3 Nisan 2012

Ordu'nun Dereleri Aksa Yukarı Aksa...

26 yıllık bir özlemin ardından çıktığımız süperligin son haftalarına geldik. Mutlu, sevinçli, heyecanlı başladığımız ligi gururlu bir şekilde bitireceğiz.
Koca koca kulüp başkanları, bizi futboldan soğutan şike davası sürecinde, yayın gelirlerini, spor ahlakına tercih ederken, türkümüzde de dediği gibi tersine aktı ve Orduspor gibi biz sevenlerinin de başı dik alnı ak geleceğe bakmamızı sağladı ve gençliğe hitabe ile bütün Türkiye'nin sevgisini kazandı.

Bu mutluluğun yanında geçen sene içimiz kaplayan burukluklar da olmadı değil. Amigo Güven'in süper ligi görememesi, Orduspor'un simgesi Halis'in aramızdan sessiz sedasız ayrılması-ki şimdi 19 Eylül'de rakip kalecinin konsantrasyonunu kim bozacak. Bu sene tribünler Akıncısıyla, Fidangörüyle, Çılgınlarıyla yıllardır süper ligdeymiş gibi organize ve tek yumruk olmuş görüntüsü, birçok anadolu kulübünün çok ilerisinde.

Eski bir anı olarak bundan 10-15 sene önce Ordu'da oynanan bir maç teknik direktörümüz kaleciye sürekli daha hızlı vurmasını en azından orta sahayı geçir diyerekten kenarda kendini parçalamaktadır. Buna dayanamayan kalecimiz teknik direktöre dönüp:

-hocam, pancar çorbasıynan bu kadar olii.

Sanırım kendimize inanıp güvenirsek, pancar çorbasıyla bile çok daha iyi şeyler yapabiliriz. Zaten atalarımız kuru ekmek ile pancar çorbasıyla neler yapılabileceğini yedi düvele göstermişti.
Cuper ve yapılacak birkaç takviye, seneye bizi daha yukarılara taşıyacaktır şüphesiz. Zamanla kadromuzda yeralan Ordulu futbolcuların da çoğalacağına sonsuz inancım var. En önemlisi de taraftarın galibiyette ve mağlubiyette bu takımın arkasında tek yumruk olarak durmasıdır. Böyle olduğu müddetçe ne İstanbul Medyası ne onların yardakçıları bizi engelleme çabalarında muaffak olacaktır.

Ozan Baba'nın da dediği gibi;

- Bana arkadaşını söyle, ben sana neyin ne olduğunu söylim.

Konuk Yazar : Ahmet Yaşar Güneş

1 Nisan 2012

Galatasaray 2 - 0 Orduspor

Geciken bir maç yazısı... Malum, futbolcular ligi erken bitirdi ya biz de tembellik yapıyoruz işte. Onlar erken tatil hayali kuruyorlardı belki ama federasyonun Play Off dışında kalan takımlar için yapmayı planladığı mini turnuva mı diyelim , ne diyelim herneyse keyiflerini bir hayli kaçırmış olsa gerek. Karşılaşma hakkında yazılabilecek çok da şey yok aslında.

Ligde bir iddiamızın kalmaması, eksiklerimizin olması, futbolcuların ligi kafasında bitirmesi ve hafta içi yaşanan polemik aslında bizi çok da fazla alakadar etmiyordu. Biz takımın sahaya konsantre bir şekilde çıkması durumunda bu deplasmandan puan çıkarabileceğimizi düşünüyorduk ama bizim düşündüğümüzün çok uzağında bir Orduspor vardı sahada. Takımın bir bütün olarak sahaya istenileni yansıtamadığı gibi bireysel olarak da öne çıkan isim olmayınca maçı kaybetmemiz kaçınılmaz oldu. Galatasaray da aman aman futbol oynamadı ama Necati'nin zamansız ve bir o kadar güzel golü, Yalçın ve Ömer ortak yapımı pozisyonu taçlandıran Sabri Reyiz'in golüyle rahatça kazanmasını bildiler. Bu ufak nüanslar yeterli oluyor işte bazen kazanmak için.

Cuper'in Gosso'yu çıkarması, Dalmat'ın umursuzluğu, Yalçın'ın yaptığı gereksiz atraksiyonu, tek tek ele almayacağım. Takımın genel ruhsuzluğundan da bahsetmeyeceğim ama birşeyi söylemeden de edemeyeceğim. Sevgili Hakan Özmert bu kadar kötü oynamayı nasıl başarıyor anlamıyorum. Çoğu futbolcudan beklediğimiz verimi alamadık ama bir gerçek var ki bizim adımıza yılın bidonu = Hakan Özmert.

Bu maçtaki futbol ve takımın ruhsuzluğundan dolayı eleştiriyi abartmanın anlamı yok. Bu sezon ligde kalarak başarılı olmuş bir takımdan bahsediyoruz. Son 5 yılda Süper Lige çıkan 15 takımdan 10'unun çıktığı yıl düşmesini hesaba katarsak ilk senemizde ligde kalmak başarıdır. Hele hele Türk futbolunun en kaos yıllarından birini yaşadığı bir dönemde ligde tutunmak bu başarıyı dahada taçlandırır. Normal sezonun bitmesine sadece bir hafta kaldı. Orduspor taraftarı sezon boyunca elinden gelenin en iyisini yaptı. Bize düşen ligin son maçında Orduspor'umuzun yanında olarak lig boyunca sürdürdüğümüz duruşumuza yaraşır bir şekilde ligi sonlandırmaktır. Tabi aynı şeyi takımdan da bekliyoruz. 26 yıl sonra geri geldiğimiz ligi güzel tribün, güzel futbol ve 3 puanla bitirip futbolcular gibi erken tatile bizler de çıkarız umarım.

Son olarak, maçta deplasman tribününden çekilen 97 adet fotoğraf için facebook sayfamıza buyrunuz... TIK

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...