27 Aralık 2012

Ayrılık... | Yolun Açık Olsun Numan

 

Bazı ayrılıklar gerçekten çok daha fazla üzüyor insanı. Numan'ın biraz daha şans yanında olsaydı şuan bu satırları yazmayacaktık belkide. Süper Lige çıkan kadrodan takımda kalan birkaç isimden biriydi. Sezona çok iyi başladı. Olumlu performansını sürdürdüğü takdirde Milli Takıma dahi gidebileceğini dile getirirken 6. hafta Karabükspor maçında ön çapraz bağları koptu ve sezonu kapattı Numan. Şans öyle bir anda arkasını döndü ki ona bir anda herşey değişti...

Numan 28 yaşında ama kariyerine baktığımız zaman çok kısa bir zaman diliminde eriştiği yer imrenilmeyecek gibi değil. 23 yaşında Sürmenespor'da profesyonel oluyor Numan. Çok geç bir yaşta, 3. ligde başlıyor hikayesi. Mustafa Reşit Akçay'ın onu keşfetmesi ile Sürmenespor'dan Ofspor'a transfer oluyor ve Ofspor ile 2. lige yükseliyorlar. Ofspor'da geçirdiği 1.5 sene onun Orduspor'a transfer olmasını sağlıyor. Sonrasını zaten hepimiz biliyoruz. Devre arası geldiği takımın Bank Asya'da kalmasını sağlayan isimlerden biri oluyor. Sonraki sezon ise 26 yıllık hasrete son veren kadronun en iyilerinden... 23. yaşında profesyonel olup 3. ligde kariyerine başlayan Numan, 4 sezon sonra Süper Ligde boy gösteriyor. Yıllardır Süper Ligde oynayan isimlere taş çıkartan bir performans sergiliyor. Fakat o sakatlık bu hikayenin seyrini değiştiriyor ne yazıkki...

Bu sezon başında Numan takımla sezon başı kampına katıldı. Bizler kaldığı yerden devam edeceğini düşünüyorduk ama hem onun hem de bizim düşündüğümüz gerçekleşmedi ve Numan bu sezon şans bulamadı. Sadece Göztepe maçında kadroda yer aldı. O maçta iyi bir performans sergilemedi ama bir maç ile Numan'ın Orduspor'daki geleceğine karar verilmemeliydi. Geçtiğimiz sezon gösterdiği performansı düşündüğümde Ali Çamdalı'nın önliberodan devşirilip stoper olarak forma giydiği bir takımda daha fazla şans bulmalıydı Numan. Abdülkadir'in, Müslüm'ün defalarca yakaladığı kendini gösterme şansını ne yazıkki elde edemedi. Cuper'in bu konuda yanlışları olduğunu düşünüyorum. Numan'a, Ömer'e hiç şans vermeyip, kadroda o bölgenin futbolcuları varken devşirme bir isime tandemde defalarca şans vermek bu futbolcular adına gerçekten gurur kırıcı bir durum olsa gerek..

Herşeyden önce Numan'a Orduspor taraftarları adına verdiği emekler için teşekkür ediyoruz. Oynadığı futbol ve beyefendiliği ile o da gönlümüzde ayrı bir yere koyduğumuz isimlerden biri oldu. Ligin ikinci yarısında büyük ihtimal K.Erciyes forması giyecek. Ligde iyi bir konumda olan K.Erciyesspor ile Süper Lig'e çıkma başarısını gösterip yeniden hak ettiği ligde forma giyeceğine inanıyorum. Yolun açık olsun Numan...

23 Aralık 2012

ETİK(?) Kurulu Kararı

"Etik davranış ilkesi ihlali iddiasıyla Kurulumuza sevk edilen Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü futbolcusu Juan Emmanuel Culio ve Galatasaray A.Ş. Teknik sorumlusu Fatih Terim ile ilgili olarak Kurulumuz: Galatasaray A.Ş. teknik sorumlusu Fatih Terim hakkında, Etik Kurulu Talimatı çerçevesinde YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü futbolcusu Juan Emmanuel Culio'nun Etik Kurulu Talimatı'nın 10. maddesinde yazılı olan "fairplay", "sportmenlik" ve "bağlılık" kavramları ile bağdaşmayan bir davranış sergilediği kanısına ulaşmış ve Etik Kurulu Talimatı'nın 22. maddesinin 1. ve 2. fıkraları uyarınca, futbolcuya ölçülü ve orantılı olan UYARMA yaptırımının uygulanmasına,
Etik Kurulu 8 AY SONRA Culio ve Fatih Terim ile ilgili kararını açıkladı. Onlara göre gayet etik olan, önemli bir şey ifade etmeyen bir olayla ilgili kararı neden bu kadar uzun bir sürede karara bağladılar merak konusu? Zatem Meireles'in 12 maç cezası gündemi arasında kaynadı gitti.. Zamanlama da gayet yerinde tebrik etmek lazım. Futbolcuyu ayartan, kendi tesislerinde beyin yıkayan, sezon devam ederken futbolcuya ev gezdirenlerin davranışları ETİK bulunurken, futbolcunun davranışı AHLAKSIZ bulunmuş UYARMA yaptırımı uygulanmış.. Futbol Federasyonu ve ona bağlı kurulların kararlarını tartışma dönemi çoktan sona erdi. Geçtiğimiz sezon yaşanan şike sürecini ETİK bir biçimde sürdüremeyen bir yönetim organının bu tarz olaylarda ETİK KARARLAR vermesi hayalcilik olurdu zaten..

Sonuç olarak; futbolcunun beyni yıkandı. ''Culio takımımızda olmalıdır ve olacaktır'' diyen egosu tavan yapmış kimseler emellerine ulaştı. Futbolcu beynini kullanamadı ve bu oyunun bir parçası oldu. Egosunu şişiren kimseler futbolcuyu paçavra gibi kullandıktan sonra kapının önüne koydu. Olan nefsine hakim olamayan futbolcuya (ki bu olayın en büyük sorumlularından biridir) ve bu olaylar yaşandıktan sonra futbolcudan gram fayda alamayan Orduspor'a olmuştur.

Federasyon ve onun kurulları istediği kararı verip yıllardır yaptığınız transfer şikelerini temize çıkarsın hiç sorun değil! Orduspor Kulübünün, taraftarının ve yıllardır hakkını yediğiniz Anadolu Kulüplerinin vijdanında sizler AHLAK ve ETİK yoksunusunuz. Bunu bilin yeter...

22 Aralık 2012

Kaçırılmaması Gereken Fırsat (!) | Murat Akın


Sezon başında bonservisi elinde olan Murat Akın'ın Antalyaspor'a gidişine oldukça üzülmüştük ve konuyu blogda dile getirmiştik. Murat iki sezon sonra Süper Lige geri döndü ama Antalyaspor'da umduğu şansı bulamadı. Lige çok iyi başlayan ve ligin ilk yarısını olumlu bir konumda bitiren Antalyaspor'da mevkisinde oynayan Petr Janda, Uğur İnceman, İbrahim Dağaşan gibi oyuncuların olumlu performanslarından dolayı çok fazla süre alamayan Murat, Antalyaspor yönetimiyle konuşarak olumlu bir şekilde yollarını ayırdı. Sezon başında Murat radarımıza girmedi ama devre arası arası yapılacak olan hamleleri düşündüğümüzde Murat'a Orduspor formasını tekrardan giydirerek ilk olumlu transferimizi yapabiliriz. Murat şuan boşta ve umarım yönetim bu konuda elini çabuk tutar.

Murat Akın Süper Lige çıkan kadronun en önemli isimlerinden biriydi. Çok efektif bir takım olmamamıza rağmen onun orta alanda Ali Çamdalı ile olan uyumu, hem defansif anlamda hem de ofansif anlamda bu ikilinin sezon boyunca ligin çoğu kısmında ortalamanın üzerinde oynamaları bizi çok farklı bir takım yapmıştı. Orta alanda Murat ve Ali ile oluşturduğumuz uyumu savunmada Jerry-Numan-Kürşat ile de pekiştirince hücumda sezon boyu sıkıntılar yaşamamıza rağmen bu iskelet bizi 26 yıl sonra Süper Lige çıkardı. Süper Lige kadroda takımda kalması gereken ilk isimlerden biriydi Murat. Hem kendisi kalmak, hem de kulüp onunla devam etmek istemişti ama Kasımpaşa yönetimi ve Uğur Tütüneker Murat'ı bırakmak istemeyince kiralık olarak geldiği Kasımpaşa'ya geri dönmek zorunda kalmıştı. Kulübü Süper Ligde oynamasının önüne taş koymasına rağmen Murat bu durumu dert etmedi ve geçtiğimiz sezon Kasımpaşa'da 37 maçta forma giyerek Kasımpaşa'nın Süper Lige çıkmasında önemli katkıda bulunan isimlerden biri oldu.

Kadro yapımıza baktığımız zaman Murat'ın oynadığı bölgedeki şişkinlikten dolayı fuzuli bir transfer gibi görünebilir ama o bölgede oynayan isimlerden aldığımız verimi düşündüğümüzde Murat'ın transferi gereklilik değil şart gibi duruyor. Murat farklı bir tarzı olan bir önlibero. Hem fiziksel olarak hem de futbol tarzı olarak Emre Belözoğlu'nu andıran, çok iyi bir kesici olmasının yanında hücum özellikleri de oldukça gelişmiş olan bir futbolcu Murat. Bizim gibi 4-4-2 oynayan ve kadrosunda 10 numara barındırmayan takımların orta alanında olması gereken tarzda da dersek abartmış olmayız. Ligin ilk yarısı itibariyle Ali Çamdalı, Şamil Cinaz ve Nizamettin'i kullandık. Ali'yi çoğu maçta Cuper'in tandemde görevlendirmesinden dolayı geleceğin yıldızı Abdülkadir'de oldukça şans buldu.

Ali, Şamil ve Nizamettin orta alandaki rotasyonda en çok süre alan isimler. Fakat bu isimlerin alternatifi olarak kadromuzda yer alan Abdülkadir ve Onur'un aldığımız verim ''0'' Onur'un sezon başında sakatlığı mevcuttu, sonrasında ne oldu haberimiz dahi yok. Abülkadir ise hala ne işe yarar çözebilmiş değiliz. Sezon öncesi gönderilecek ilk isimlerden biri olmasına rağmen Hakan Özmert'in beklenmedik gidişinin piyangosu Abdülkadir'e vurdu ama o şansı ne kadar değerlendirdi hepimiz biliyoruz. 1.5 yıldır izlediğimiz Abdülkadir'in tek bir maçta bile olumlu oynadığını hatırlamıyorum. Sancaktepe, Kastamonu gibi takımlar karşısında dahi bir numarasını göremediğimize göre genç yaşına rağmen verilen şansların yeterli olduğunu düşünüyorum. O yüzden Abdülkadir ve Onur ile yolları ayırıp Murat'a tekrardan Orduspor forması giydirmek bu durumları ortaya koyunca oldukça mantıklı bir hamle gibi görünüyor.

Önlibero'dan öncelikli olarak transferde takviye yapmamız gereken daha önemli eksikliklerimiz var ama hemen yanıbaşımızda böyle bir fırsat olunca görmezden de gelemedik. Diğer eksiklikleri de dile getireceğiz zamanla ama Murat Akın'ı kaçırmayalım. İlk yarı boyunca izlediğimiz Orduspor'un Murat Akın gibi bir futbolcuya ihtiyacı var. En azından kadromuzda barındırdığımız etkisiz elemanları düşünüce Murat o formaya giymeye hayli hayli hakkı var. Umarız birilerinin kulağına kar suyu kaçırmayı başarabiliriz...

Boşluk, Hiçlik, Herşey Sıfır | Akhisar Bld. 0:0 Orduspor
























"Maça dair birşeyler okumak isteyeceksiniz ama öyle bir kavram yok. Dün akşam ki maç için bu satırları dolduracak kelimeleri tükettik artık. İlk yarının genel değerlendirmesini yine buralardan zamanı gelince paylaşacağız..."

20 Aralık 2012

Haftanın Maçı #17 | Akhisar Bld. vs Orduspor

Tabi hayat futbol değil. Bugün Kamil Sönmez abimizi kaybettik. Söndü Vona'nın ışıkları dün gece. Gülen yüzünü hiç unutmayacak bu topraklar.
Mekanı cennet olsun...

***



Yarın akşam Manisa'da Akhisar Belediye maçıyla devreyi "nihayet" sonlandırıyoruz. Futboldan soğuduk. Takımın maçlarını izlerken bir heyecan olurdu içimizde. Son haftalarda heyecanımızı kaybetmiş durumdayız, taraftar olarak bizler, futbolcular olarakta sahadakiler. Hepsinde bir bitsede gitsek havası. Fenerbahçe maçıyla başladığımız "tehlikeli virajlarda" kaza yapmayı bekliyorduk, hala acemiyiz bu ligde. Ama bu kazanın bu kadar büyük, yolun sonunu göremeyeceğimiz bir biçimde, tepetaklak, uçuruma doğru olacağını tahmin etmemiştim. Kadroda ki rotasyon sıkıntısı 10. haftadan sonra kendini iyiden iyiye gösterdi. Geçen seneden aynı tabloyla bitirdik devreyi. Bu devre arası ligdeki geleceğimiz adına önemli. Takıma çok ahım şahım katkı yapacak bir isim bulmak çok zor ama birşeyler yapılmalı. Yabancı oyuncularda pek sorunumuz yok lakin bu takımda 2. devrede direk 11 oynayabilecek 4 yada 5 tane yerli oyuncuyu nereden bulacağız merak ediyorum. Göz göre göre, bu kadar kötü oynayan bir adamın (Yiğit) her maç kurtarıcı olarak oyuna girdiği bir takımın sevdalısı olmak ne büyük zorluktur, yaşayan bilir. Ki çoğu takım da yaşamıştır, hala da yaşamaya devam ediyordur.

Maç saat 20:00'da Lig Tv2 ekranlarında yayınlanacak. Hafta içine gelmesi nedeniyle Ordu'dan deplasman yapmak zor olacaktır ama Manisa ve çevre iller özelliklede İzmir'de yaşayan renkdaşlarımız takımı desteklemeye geleceklerdir. Maçta hakem ise Hüseyin Göçek.

Öyle umutsuz bir tablo var ki, kesin favoriyiz diyemiyoruz lig sonucusu Akhisar karşısında. 8 maçtır kazanamıyoruz deplasmanlarda, hiç iç açıcı bir tablo değil. Lakin rakip geçekten çok kötü bize göre. Bu sezon Manisa'da hiç maç kazanamadılar. Toplamda 7 maç yapıyor bu ve henüz Manisa'da taraftarlarına galibiyet yüzü gösteremediler. Gerçi Manisa onlar için ne kadar ev sahibi orası soru işareti. Kendi ilçelerinde maçlarını oynayabilseler şimdiki sıralamadan biraz daha farklı olabilirdi durumları. Onlar için tam anlamıyla final maçlarından olacak yarım akşam ki Orduspor maçı. Şeytanın bacağını kırma peşindeler. Hele bizi böyle kötü bir zamanda yakalamışlarken.

Cuper'in anlamsız korkak oyununa akıl erdiremiyorum. Bu takımda bir potansiyel var. Tamam takım kötü, yada kondisyon olarak istenilen seviyede değiliz ama yenik duruma düştüğümüz zaman Orduspor'un nasıl oynadığını hepimiz görüyoruz. Geçen hafta Süper Lig'in en çok şut atan takımıydık. Düşünün, bu şutları sadece 30 dakikada attık rakip kaleye. 30 dakikada 16 şut güzel tablo aslında. Bu potansiyelde oyuncularımız varken değerlendirmiyoruz. Devamlı bir kanatları inme çabası...

Bir takımın birden çok planı olmalı. At Umbidese, at Monje'ye, onlarda kişisel çabalarıyla birşeyler yapsınlar değil bu. Özellikle deplasmanlarda çağ dışı oyunumuz yakışmıyor bizlere. Şut...Vurun abicim yahu! Kaleyi gören vursun. Biraz da göbeği kullanalım. Hep kanatları kullandıkta ne oldu? Elde var sıfır. Şamil'i burada en çok eleştiren insanlardan biriside ben oldum ama geçen hafta Şamil nasıldı özellikle 2. yarıda? Gol attı diye değil, Şamil geçen maç 15 hafta boyunca ilk defa ileriye çıktı, ataklara katıldı, daha çok gösterdi kendini. Biz bu adamı defans diye aldık göbeğe monteledik. Çok düz oynuyor diyede 15 hafta boyunca eleştirdik. Acaba oynamasına mı izin vermiyor muyuz Şamil'in?

Şampiyon olduğumuz sene bize büyük emekleri geçen Kürşat (kadro dışı) ve geçen sene hayal kırıklığı yaşasakta hala Bank Asya yıllarındaki özlemimizle hatırlayacağımız Bruno'nun takımı olan Akhisar 11 puanla ligin son sırasına demir atmış durumda. Bununla beraber Ege temsilcisinin attığı gol sayısıda 11. Bu gollerin 4'ü duran toplardan geldi. 2'si ise ceza sahası dışından. 11 golü aralarında paylaşan 7 oyuncu bulunuyor. Yani Akhisar'ın ileri hattında belli bir istikrar yaratan oyuncu olmadı lig boyunca. Bruno'nun attığı 2 golü var. En çok golü ise ikinci yarının ilk 15 dakikasında attılar 4 gol ile. Akhisar, attığı 11 golü yanında çok rahat gol yiyen bir takım. 26 gol gördüler kalelerinde. -15 averaj bu lig için çok kötü bir tablo.

Yakın zamanda ilk kez 1. Lig'de karşılaştığımız Akhisar Belediyesi ile 3. maçımıza çıkacağız. 2 sene önce oynadığımız maçlardan 2:1 ve 4:0lık sonuçlarla galip ayrılmıştık. 
Olurda nostalji yapmak isteyenler olursa bu 2 yazıyı tavsiye ederim;
http://divaneasikgibi.blogspot.com/2011/02/orduspor4-akhisar-bld0.html
http://divaneasikgibi.blogspot.com/2010/10/6-hafta-akhisar-belediye-1-2-orduspor.html

18 Aralık 2012

30 Dakika... | Orduspor 1 - 1 Antalyaspor


Alışkın olduğumuz bir ilk yarı, son haftaların futbol fakiri Orduspor ve bize ayak uyduran Antalyaspor.. Mücadele var ama futbol? Maçın ikinci yarısı ise golü kalesinde gördükten sonra bizleri şaşırtan, rakip kaleye dalga dalga giden, maçı kazanmak için sahaya herşeyini koyan bir Orduspor vardı sahada. Bu performansın karşılığı üç puan da olabilirdi ama Saso'nun geçtiğimiz haftaki performansını andıran bir Hakan Arıkan vardı Antalyaspor'un kalesinde.

Atila'nın sol kanatta oynaması dışında bir farklılık yoktu sahaya dizilişimizde. İdeal kadromuza yakın bir 11 ile maça başladığımızı söyleyebiliriz. Monje'nin yerine oynayan Atila haricinden saha içinde göze batan tek şey Şamil'in cezalı olan Nizamettin'in rolünü üstlenmiş olmasaydı. Ve açık söylemek gerekirse çoğumuzun dudak büktüğü Şamil Nizamettin'in son 3 haftadır yapamadığı herşeyi yaptı. Olumlu futbolunu gol ile süslemesi de onun adına ayrı bir güzel durum oldu. Şamil ile birlikte sahanın iyi isimlerinden diğeri ise Stancu'ydu. Yine çok çalıştı, çabaladı ama Stancu bu haftayı da boş geçti. 

Maçın son yarım saati oynadığımız futbolu düşününce bazı konuları irdelemeden duramıyoruz. Golü yiyene kadar silik bir futbol oynayan, rakibinin üstüne gitmeye dahi üşenen bir takım vardı ama golü yedikten sonra çok farklı bir izlenime büründük. Kendi sahamızda, kendi seyircimiz önünde oyunun ilk anlarından itibaren son yarım saatteki anlayış ile mücadele etseydik bu maçı çok rahat kazanabilirdik. Sanki o golü kalemizde görmesek Antalya'nın da bize ayak uydurduğu kör dövüşü eşliğinde maçı 0-0'a bağlayacaktık. Madem rakibi kendi sahasına hapsedebiliyoruz, sağlı sollu ataklarla, şutlarla rakip kaleyi abluka altına alabiliyoruz neden bunu sahaya yansıtmıyoruz anlamıyorum. Aynı anlayışı Kasımpaşa maçında da benimsemiştik. Golü yedikten sonra aklımız başına gelmiş, yine 1 puanı sonradan kurtarmıştık. Cuper'in avunma anlayışından dolayı oyunu tutarak oynuyoruz ama ligin başında bu şekilde değildik. Maçların ilk yarım saatinde oldukça atak oynayan, daha doğrusu skor avantajını elde edene kadar rakibi boğan bir Orduspor vardı. Fakat son haftalardaki kötü futbol ve kaybedilen maçların da etkisiyle bu anlayış tamamen değişti gibi. Daha ilk dakikadan oyunu tutmaya çalışan, gol yemeyeyim gerisi allah kerim der gibiyiz.. Takım belli anlarda oynadığı futbolu, gösterdiği reaksiyonu düşününce potansiyelimizin çok uzağında olduğumuzu söyleyebiliriz. Tabi bunda bireysel performansların da etkisi var. İyi diyebildiğimiz bir kaç isim dışında çoğu futbolcumuz vasatın altında kaldı. Takımdaki iyilere diğerleri ayak uyduramayınca da bir yere kadar oluyor bazı şeyler..

Konuşulacak çok şey var aslında. Kadromuzun hala yetersiz olduğunu düşünüyorum. Belli başlı isimlerden verim alamayınca bir anda tepetaklak olduk. Verim alamadığımız isimlerin kadroda alternatifi olmadığına göre eksikleri tek tek saymaya gerek yok. Zaman ilaç gibi görünüyor. Tedavi için bir haftalık bir süre var önümüzde. Akhisar maçını kazanıp tedaviye biraz daha rahat bir şekilde gitmek takımın elinde.. Üstelik bir ilki başarabilirler maçı kazanmaları durumunda. Malum, hala deplasman galibiyetimiz (!) yok.

16 Aralık 2012

Umut Cümleleri... #16 | Orduspor vs Antalyaspor

 

16. hafta... Kazanmayı unutmak bir tarafa bedeninden ruhu, kazanma isteği alınmış, haftalardır sahada ne yaptığı belli olmayan bir takım... Ligin başındaki Orduspor'u izlememiş olsak potansiyelimiz bu, elimizden gelen bu diyeceğiz ama kötü oynadığımız maçlarda bile sahaya koyduğumuz mücadeleyi düşündüğümüz de performans düşüklüğünün yanı sıra diğer unsurların da geldiğimiz noktada etkili olduğunu söyleyebiliriz. Futbolculardan ziyade taraftar da bir an önce devre olsa da nefes alsak diye düşünüyor. 

Bu kaos içinde, umutsuzluk cümlelerinin sıkça dile getirildiği ortamda yarın Antalyaspor ile karşılaşacağız. İki takımın son haftalardaki performansını ortaya koyduğumuzda bizim adımıza oldukça zor bir karşılaşma olacağını söyleyebiliriz. Antalyaspor'un ligin başından beri sürdürdüğü istikrarlı bir çizgi var. Hem ligde hem de Türkiye Kupası'nda deyim yerindeyse çatır çatır futbol oynarak yollarına devam ediyorlar. Biz ligin başında yakaladığımız başarılı grafikten sonra düşüşe geçip dibi görürken onlar her geçen hafta futbollarının üzerine koyarak üst sıralarda tutunmayı başardılar. 

Yarın ki maç hakkında bir şeyler söylecek olursak, son haftalarda izlediğimiz takım bu kadar kısa sürede kendini ne kadar toparlar bilmiyorum ama sahada dört dörtlük futbol oynayan bir takım göremesek de en azından mücadele eden 11 futbolcu görmeyi umut ediyorum.

Takımımızda Barral ve Roversio sakatlıklarından dolayı, Nizamettin Çalışkan ise kart cezalısı olması sebebiyle forma giyemeyecek. Antalyaspor'da ise apandist ameliyatı olan Uğur İnceman forma giyemeyecek. Antalyaspor ile yarın 28. defa karşı karşıya geleceğiz. Toplamda Antalyaspor 10 kez sahadan galip ayrılırken biz 6 kez kazanmışız. 12 karşılaşma ise beraberlik ile sonuçlanmış. Maçın hakemi Fırat Aydınus. 

Yarın sahada nasıl bir Orduspor göreceğiz gerçekten merak ediyoruz. Maçtan sonra bir şeyleri konuşmak sanırım daha iyi olacak... Yüreğiyle oynayan ve maç sonunda 3 puanı kazanmış bir Orduspor görmemiz dileğiyle...

8 Aralık 2012

Ortada Sıçan | Bursaspor 1:0 Orduspor

Öncelikle takımdan birşey bekliyor muyduk bugün?
Hayır.
Yaklaşık olarak bu akşam oynayacağımız oyunu tahmin etmiştik.
Yaklaşık olarak ama, bu kadar da kötü olunmaz ki arkadaş.
Fenerbahçe'ye de karşı bu kadar kötü oynadık,
dedik tamam sonuçta Fenerbahçe'dir. Arada medya, bütçe farkı var.
Tamam ama bu akşam ne yaptı takım? Amaç neydi?
Sorular, sorular...

Başlık, "ortada sıçan".
Maçı izlemeyen adam bilmez anlamını. Sahada tam bir ortada sıçan oyunu vardı. Top çeviren Bursaspor, top kapmaya çalışan Orduspor idi. Topla oynama yüzdelerine bakar mısınız? Maç içerisinde Bursaspor %71'i gördü. Sanki karşımızda Barcelona var. Yanlış anlaşılmasın Bursaspor'a lafım yok burada. Bugün Bursaspor bu maçı kazanmasa dünyanın en büyük adaletsizliklerinden birisi olurdu.

Neden bu kadar oynattık Bursaspor'u?
Bursaspor'un golünün geleceği bu kadar açık ve netken, neden "ya atamazlarsa" üzerinden yola çıkarak savunmaya devam ettik?
O zaman birileri bizi kandırıyor. Başkanımız diyor ki bu futbolcuların hiç bir sıkıntısı yok. Hiç bir sıkıntısı olmayan takım neden oynamaz?
Rahat battı o zaman...

Yoruldular o zaman. Yoruldular da hepsi mi yoruldu? Bir Ali yorulmuyor, Fornezzi yorulmuyor da Şamil mi yoruluyor da takımımız 2 seneden belli haftalardan sonra düşüşe geçiyor?

Lig başında kadro alternatifsiz dediğimizde, niye alternatifli bir kadro var denip görmezden gelindi sıkıntılar? Yönetim bazında hala bazı acemiliklerimiz var. Tecrübeyle aşılır bunlar ama bu takımın bu oyunu ciddi bir temizlik yapılmadığı sürece hep böyle devam eder.

Maça dair hepimiz hangi ortak noktada birleştik?
Fornezzi...
Bu adamın emeklerine yazık değil mi?
Bu adamda oyuncu ama tek başına bir takımın yapması gerekeni yapıyor.
Ve sosyal medyada bu adamı eleştirenleri gördükçe gülmekten alıkoyamıyorum kendimi.

Bu kadar tepkimiz neye taraftar olarak?
Bizim eksiklerimiz olabilir.
Destek veremiyorda olabiliriz. Elimizden gelen bu belkide.
Ama biz 3. Lig'de gördük, buralarıda.
Tamam o günleri unutmadık.
Tamam bu lig bir cadı kazanı.
Biz 10 maçta kaybedebiliriz ona da tamam.
Bizim bu akşam ki isyanımız yenildik diye değil.
Biz bugün yenseydik ben aynı satırları harfi harfine yazacaktım.
Orduspor isminin geçtiği yerde, aciz kaldığımız görmek acıtıyor içimi.
Acıtıyor içimizi.
Bakın bu takım Trabzonspor'a kaybedince alkışlarla uğurlandı.
Gerekirse kaybedin.
Gerekirse de kümeye düşün.
Ama oynadığınız oyunla ve duruşunuzla işte Orduspor'um bu dedirtin.
Yenilelim, adam gibi.
Olmaz ya oldu, kümeye düşelim, en dibi görelim
o bile adam gibi olsun.

Yoksa ilk defa yenilmedik,
Yoksa ilk defa 90'da gol yemedik...

Haftanın Maçı #15 | Bursaspor vs Orduspor

14 maçta sadece ve sadece 4 galibiyet alan 2 takımın karşılaşması.
Birisi daha 2 sene öncesinin lig şampiyonu,
diğeri sezona flash sonuçlarla başlayan ama devamını getiremeyen gönlümüzü verdiğimiz takımımız.
Maç yarın akşam 19:00'da Bursa Atatürk Stadyumu'nda. 
Hakem ise Suat Arslanboğa. Bu sezon Bursaspor'un Gaziantepspor ile 1:1 berabere kaldığı maçı yönetti.
Rakipte Ozan İpek kadro dışı. Bizde İbrahim Kaş cezalı, Barral, Agus ve Selçuk'un sakatlıkları devam ediyor. 

İki tarafında kendi içinde sıkıntıları var. Bizden öte Bursaspor'da daha çok bu sıkıntılar. Ertuğrul Sağlam konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkmaya başladı, geçen seneden başlamıştı aslında. Bir insan zenginlikten yoksulluğu yaşarsa bu onun için büyük yıkım olur. Yoksul insan ise hep zenginliği hayal eder ama zengin olamadım diyede yıkım yaşamaz misal. Bursaspor'un yaşadığı sorun burada. Bundan sonra şampiyonluk dışında kendilerini bulacakları sıralama onları memnun etmeyecektir. Takıma bir küskünlükleri var. 2 sene önce Bursa'da bir Şampiyonlar Ligi maçında Manchester United gören gözler bundan sonra o stada gelecek çoğu takıma küçümser gözle bakacaktır. Belli bir süre daha...

Bizde durumlar sıkıntılı. Otobüs taşlama, kupadan elenme gibi hafta içlerinin ardından bu maça daha sakin hazırlandık. Ama pek umut kalmadı içimizde ilk yarıya dair. Şu devre düşe kalka öyle yada böyle biterse devre arasının en çok yarayacağı takımlardan birisi biz olacağız.

Bursaspor kendi sahasında 2 maç kazandı. Kazandığı maçları ise farklı kazanmasını bildi. Bu maçlarda Karabükspor'a 4, Mersin İdman Yurdu'na 3 gol attılar. Bizim deplasmanlarda oynadığımız kötü oyun ortada olsada Bursaspor'un da kendi sahasında çok iyi olmadığını düşünürsek maçtan beraberlik beklemek çokta hata olmaz.

Dolu dolu bir yazı olmadı farkındayım. Bu haftada böyle olsun, takımın kötü gidişatına bizde ayak uyduralım. Biraz istatistiklikle yazımızı sonlandıralım. Bursaspor'un bu sezon toplam gol sayısı 23. 23 gol içerisinden 10'unu duran toplar sonrasında buldular..Takımın en golcü ismi 5 golle Batalla. Gol dakikalarına bakarsak 76-90' arasında attıkları 6 gol, 15 dakikalık zaman dilimleri içerisinde en fazla gol sayısına ulaştıkları dakikalardı. İnce bir not, 14 hafta boyunca Bursaspor'un 0:0 biten hiçbir maçı olmadı. 1260 dakikayla 14 maçın 14'ünde de 90 dakika sahada kalan kaleci Scott Carson, rakipte en çok süre alan isim konumunda. Onu 1204 dakikayla Batalla, 1170 dakikayla İbrahim Öztürk izliyor. Aynı İbrahim Öztürk gördüğü 6 sarı kartlada takımın en çok kart gören oyuncusu. İbrahim'in yanında sezon içerisinde Basser ve Hakan Aslantaş'ın gördüğü kırmızı kartlar var.

Bu maç Bursaspor ile 27. maçımız olacak. Oynanan 26 maçta galibiyet sayısı eşit. İki takımında 8 galibiyeti bulunurken geriye kalan 10 maç berabere bitti. Ama Bursa'da durum hiç iç açıcı değil. 13 maçta 1 galibiyet 6 beraberliğimiz yanında 6 mağlubiyetimiz bulunuyor. Bursaspor'un bize karşı en farklı galibiyeti 1983-1984 senesinde 4:0'lık skorla gelirken, bizim 2 maçta 3:0 ve 1 maçta 4.1'lik galibiyetimiz bulunyor.

4 Aralık 2012

'Kiralık' Futbolcu... Arz, Talep


Söz uçar, yazı kalır..

30 Ağustos 2012

''Günün haberi Yiğit Gökoğlan'dan geldi. Spor basını öğlen saatlerinde Yiğit Gökoğlan'ın takımımıza 1 yıllığına kiralandığını yazdı. Akşam saatlerinde ise henüz anlaşmanın sağlanmadığı, sağ taraf için iki ismin daha düşünüldüğünü ve bunlardan birinin Yiğit olduğu ama maliyetinin 2 milyonu bulduğu belirtildi. Bir söz var "sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" diye. Bu konuda yanlış yapıyoruz gibi. Geçen sene Culio olayında yaşananalar henüz hafızalarımızdan silinmemişken aynı takımdan kiralık futbolcu alma çabasını doğru bulmuyorum. Eğer bu transferi göz göre göre yapıyorsak ileride yaşanacak bir sorunda şikayet etme hakkımızın olduğunu da düşünmüyorum.''

''Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer'' denilmiş ama biz ağzımız yanmasına rağmen bile bile lades dedik. Transfer döneminin son gününe kadar bekleyip, ''alternatif'' adı altında kiralık bir futbolcu dahil ettik kadromuza. Kiralama bedeli + futbolcuya verilen parayı da hesaba katarsak eğer 14 hafta geride kalırken bu yatırımdan aldığımız verim ''0''.

Yiğit'in kiralanmasından sonra Galatasaray'ın KAP'a yaptığı açıklama..

"Profesyonel futbolcularımızdan İsmail Yiğit Gökoğlan'ın Orduspor Kulübü Derneği'ne 2012 - 2013 futbol sezonunun sonuna kadar geçici transferi konusunda anlaşma sağlanmıştır. Anlaşmaya göre Orduspor Kulübü Derneği Şirketimize 275.000 EUR ödeyecektir." 

Galatasaray'a ödeyecek olduğumuz 275.000 EURO dışında bir de Yiğit'in Galatasaray'dan aldığı parayı kendisine ödeyecek olduğunu düşündüğümüzde ortaya külfetli bir rakam çıkıyor.

Yiğit Galatasaray'a imza attıktan sonra KAP'a yapılan bildirim, 

Futbolcuya  2012-2013 sezonunda 800.000 TL sabit transfer ücreti ve 15.000 TL maç başı ücreti ödenecektir.

Galatasaray'ın Yiğit'e ödediği miktarı mı ödüyoruz bilmiyoruz ama geçtiğimiz sezon Stancu ve Culio'yu baz alırsak bu şekilde olduğu mantığını yürütebiliriz.

Ligde henüz 14 hafta geride kaldı. Belki Yiğit sezonun geri kalanında üstün bir performans gösterecek ve bu yazı yazıldığıyla kalacak. Belkide devre arası yuvasına geri dönecek. Şuana kadar bu işten zararlı çıkan taraf Orduspor oldu. Ama, zararın neresinden dönersek kardır (!)

2 Aralık 2012

Galibiyeti Unutmak | Orduspor 1:2 Beşiktaş

Fenerbahçe maçıyla başlayan "Tehlikeli Virajlar"da tepetaklak uçuruma yuvarlanıyoruz. Her geçen gün daha kötüye giderek. Geçen senenin kopyası bir sene daha yaşıyoruz. 2 senedir bir noktadan sonra kopuyor takım. Aslında bunun sinyallerini lig başından beri veriyorduk. Her ne kadar yediremesekte takım 14 maçın 8inde 9unda top oynamayarak geldi buralara. Çok mu acımasız oldu ne? Kötü oynayan takımımız biraz kırmızı şansı biraz ligin yeni başlaması çok büyük faktörlede ev sahibi avantajını öyle yada böyle iyi kullanmamız 14 haftada 18 puanı getirdi bize. 3 maç kaldı geriye ve 3 maçta ne yapacağımız muamma. Bu 3 maçta her türlü sonuca açık diyebiliriz.

Maça girilirken Beşiktaş'ta tek konu Fernandes idi. Medya Fernandes ile yattı Fernandes ile kalktı. Maç başladı Fernandes maç bitti Fernandes. Bunun yanında bizim Nizamettin, Garcia yada Barral'ın olmayışından bahseden yok. İlk zamanlar çok alınıyordum böyle durumlara ama alıştık artık. Yancı medya...

Belirteyim stadyumun içerisinde ve soyunma odalarında Fanatik Gazetesinin reklamını görmek içimizi acıtıyor. Unutmayız...

Beşiktaş'ta Fernandes'in olmayışının yanında, bizde de Garcia'ların ve son anda Nizamettin'in yokluğu tüm planları altüst etti diyebilirim. Yedek kulübesinde Barral'ın da olmayışını ekleyelim. Çok farklı bir defans kurgusuyla çıktık maça. Atila-Roversio-Kaş-Ferhat dörtlüsü ilk defa yanyana maça çıkıyorlardı. Bu şartlarda defansta hatalar gayet olağan karşılanabilirdi. Ama yancı medya bundan da bahsetmez. Fernandes'siz Beşiktaş kazandı. Süper Beşiktaş. Nazar değmesin Beşiktaş...

Kendi sahamızda neden rakibe bu kadar top oynama şansı verdik anlayamıyorum. Beşiktaş maç boyunca hep bizim yeralanımız içerisindeydi. Topla daha çok oynayan taraf, üzerimize gelmeye çalışan taraf onlardı. Galatasaray maçında yapmaya çalıştığımızı Beşiktaş'a denedik, rakibi üzerimize çekip kontralar deneyecektik ama tutmadı. Çok ekstra goller yedik.

Golleri yemeden önce öne geçtik ama. Stancu maç seçiyor. Bu maçta oynadığı futbol ona verilen paraya helal olsun dedirtti ama her maç aynı kaliteyi göremiyoruz. Bir futbolcudan tabi ki her maç aynı performansı beklememiz acımasızlık olur ama söylemek istediğimi anlatabildiğimi umuyorum. Stancu için "maç seçiyor" cümlesini kaç kere kullandım bu zamana kadar sayamıyorum bile artık. Hasan Kabze'ye yaptığı asist senenin en güzel asistlerinden biri olabilir. Hasan Kabze ise attığı bu golün yanında daha en yakın da Kasımpaşa maçında kaçırdığı golleri sorgulatıyordu bize.

Beşiktaş'ta doğru olan ne? Bizle kıyaslayacağım. Hilbert, Almeida, Fernandes, Holosko gibi bu ligin üzerinde bir yabancı kontenjanına sahiplerken, bu sene başında takıma dahil ettikleri genç isimlerin çoğu takıma beklenenden daha çok verim sağladılar. Bu da umutsuz geçecek bir seneyi onlar adına "acaba şampiyonluk?" ışığını yaktı. Takımın herşeyi olduğu düşünülen Fernandes olmadan gelince galibiyet bu ışık onlar adına daha bir umutla yanmaya başladı. Bizdeki sorun ise yerlilerimiz. Maç sonrası arkadaşlarımız arasında hep ortak noktamız, vasatın altındaki yerli oyuncularımız. Yabancılarımıza ayak uyduracak yerlilerimiz mevcut değil. Bu takım devre arasında direk ilk 11 oynayacak 4 yada 5 yerli oyuncu dahil etmeli. Yoksa 2. yarıda sıkıntı yaşarız. Sıkıntı yaşarız derken düşmek gibi bir sıkıntı yaşamayız ama Beşiktaş "acaba şampiyonluk?" diye soruyorsa bizde "acaba düşüyor muyuz?" diye sorarız. Ama düşmeyiz. Benim istememle olmayacak biliyorum ama ben bu takımda Şamil'i ben bu takımda Yiğit'i ben bu takımda Ferhat'ı görmek istemiyorum. Uyutmuyor bu takım bizi geceleri, kızgınım. 

Geçen sene Metin Diyadin için yazmadığımız kelime kalmamıştı burada. Bu zamanlarda da göndermiştik zaten. Çünkü Metin Diyadin'in inatı ve takıntıları takıma olumsuz yansıyordu. Şimdi, geçen seneden bir farkımız yokken hangimiz Cuper için olumsuz bir kelime kullanıyor? Ben dün Cuper'i ilk defa bu kadar kızgın gördüm 2. golü yedikten sonra. Biz deyip genellemiyorum, kendi adıma konuşuyorum. Cuper'in bu takım için bişeyler yapmaya çalıştığını ve hala ilk günkü gibi heyecanlı olduğunu anlayabiliyorum yüz ifadelerinden ve hareketlerinden. Cuper'in elinde malzeme olsaydı biz bugün ilk 5'de çok rahat olurduk. Ama takım artık kafasında ilk yarıyı bitirmiş durumda. Kalan 3 maçta ne alsak kar gözüyle, 2. yarıya daha sağlam isimlerle hedefi ilk 10 olarak tutacağız, ligde kalma değil.

Berabere kitlenecek bir maçtı bu maç. İki takımda pozisyona girmekte sıkıntı yaşadı. Beşiktaş bize göre daha çok pozisyon yakalasada, bizim tek pozisyonumuz gol ile sonuçlansada ortada galip gelecek kadar güzel oynayan bir taraf yoktu. Şanssız takımız aslında takımlarında ilk golü atan oyuncular hep bizi buluyor bu sene. İbrahim Toraman'ın bu sezon ki ilk golü, ofsayt tartışmalarıyla 1:1 yaparken skoru, Oğuzhan'ın ceza sahası dışında attığı çok ekstra gol takımına galibiyeti getirdi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...