31 Mart 2013

Karanlıklar İçinde... | Sivasspor 3:2 Orduspor

En acı kare,
En zor anlarımız.
En umutsuz,
en sevimsiz...

Biz umudumuzu kaybedersek,
iyi de kaybetmemek elde değil.

Son dakika golleriyle iki lig atlamış bir takım,
Son dakika golleriyle bir ligden düşmemeli.
Ümit edilen tek şey bundan sonra,
Lige atılacak son dakika golüyle seneye yine buralarda olmaktır.

Selam Süper Lig, biz geldik başlığını attığım zaman, daha dün gibi.
Selam 1. Lig, demeyeceğiz.

23 Mart 2013

Menekşeler Yenilgiyi Unuttu..!

     Haftalardır beklenen maç oynandı. Salonu dolduran Basketbol severleri adeta Basketbol’a doyuran, mücadele seviyesi dorukta, maçın gidip geldiği, tansiyonun yükseldiği ve sonunda ZAFER’ le sonuçlanan bir maç oldu. Tabi bu işin seyirlik kısmıydı… Teknik ve Sportif kısmına gelirsek; TKB2L’in sonucu merakla beklenen, diğer gruplardaki takımların gözlerini çevirdiği, grup birinciliği için ve altılı finaller için takımların birbirini tartmak için önemli bir maçtı. Her iki takım maça başlarken namaglûp ünvanı ile parkeye çıktı. Adana BOTAŞ Gençlik averajla ikinci, Potanın Menekşeleri ise averajla ilk sıradaydı.


     Adana Botaş, Türk Basketbol’unun ekol takımlarından birisidir. 1984 yılında kurulan BOTAŞ müzesinde, 2 Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Şampiyonluk Kupası ve 2 Türkiye Kupası bulunan Adana BOTAŞ, Avrupa da ise başarılı maçlar çıkarmıştır. Müessese takımı olan BOTAŞ, Basketbol’a önemli bir bütçe ayırmaktadır. Karşılaştığımız Adana BOTAŞ Gençlik spor da Adana BOTAŞ’ın altyapı takımıdır. Kadrosunu genellikle genç oyunculardan kuran bir takımın, bu denli kuvvetli ve mücadeleci olmasına herhalde şaşırmamak gerek.

   Adana BOTAŞ Gençlik spor maça çıkarken eksik oyuncusu bulunmazken. Potanın Menekşeleri, üç haftadır sakatlığı bulunan oyun kurucumuz Münevver’den eksik başladı.  Potanın Menekşeleri maça; Simay-Melis-Aynur-Miranda ve Kaptan Arzu ilk beşiyle ; rakip Adana BOTAŞ Gençlik spor takımı ise; Büşra Akbaş-Büşra Akgün-Tilbe-Gülcihan ve Cansu  beşiyle mücadeleye başladılar. Hava atışını kazanan takımımız ilk hücum hakkını kazandı. Maça Kaptan Arzu’nun üç’lük sayısıyla başladık.ilk iki dakika da 5-0 öne geçen Potanın Menekşeleri, rakip fast-break ‘lerle etkili olunca 9-0’lık seri yakaladı ve  4:10” dakikasında durumu 5-9 yaptı. Rakibin öne geçmesiyle dış şutlarla etkili olmayı denedik ama isabet bulamadık. Pota altında Arzu ve Miranda’nın sayılarıyla çabuk toparlanan takımımız periyodu dengeledi ve 18-19 geride kapattı.

Hakem’in yanlış kararları…dönüm noktası!

     İkinci çeyreğe, boş hücumlarla başlayan Potanın Menekşeleri, rakibin tam saha men-to-men baskısıyla top çıkaramayınca 7 sayı yenik duruma düştü. Coach Alper Durur’un mola almasıyla rakibin hızını durdurdu. Kısa rakip karşısında içerden etkili olmayı deneyen Potanın Menekşeleri Arzu’nun ve Miranda’nın etkili oyunuyla durumu eşitledi. İkinci çeyreğin 5.dakikasından sonra oyunda etkisini gösteren takım Potanın Menekşeleriydi. Rakibin boş sayılarını almış olduğumuz savunma ribauntlarıyla tekrar hücum şansı tanımasak da; Hakemin savunmada boş fauller, hücumda ise yanlış kararları hem saha içinde, hem de tribünler de tansiyon’un yükselmesine sebep oldu ve oyun iki dakika durdu. Hakem’in bir taraftarı salon dışına çıkarmasıyla tekrar oyun başladı. Bana göre hakemin yanlış kararlar aleyhimize olsa da, maçın bizim lehimize çevirmek için dönüm noktasıydı. Nedeni ise; ikinci periyodun son dört dakikasına kadar tabir-i caizse uyuyan taraftarımızı; uyandırdı..! Bundan sonra taraftar desteğini arkasına alan Potanın Menekşeleri devreyi 36-37 geride kapatsa da; üçüncü çeyreğin güzel geçeceğinin habercisiydi.

İşte taraftar ; işte şampiyon…

     Üçüncü çeyrek de taraftar desteğini arkasına alan takımımız, Arzu ve Aynur’un üçlüğünden sonra maçı lehine çevirmeyi başladı.Bir anda rakibi karşısında 10 sayılık farkı yakalayan Potanın Menekşeleri, rakip takım mola alsa da direnemedi. Mola aralarında da seyircinin desteği takımı bitmezken; Salon “İşte Taraftar ; işte Şampiyon” sesleri ile inledi. Üçüncü çeyrekte bi ara sayı 16 sayıya kadar çıkarken, rakip BOTAŞ son dakikalarda farkı 8 sayıya kadar indirip, çeyreği takımımız 57-49 önde bitirdi.


     Final periyoduna, önce farkı koruyup sonra farkı açmak için çıkan Menekşeler, bu periyotta bilinçli hücum ve set oyunlarını tercih etti. Grup birinciliği için Adana daki maçı da düşünen Coach Alper Durur, bu maçtaki atılacak her sayının önemi büyük olduğunu biliyordu. Maçı üçüncü periyotta kazanan Durur, farkı açmak için; maçı kaybeden BOTAŞ antrenörü farkı indirmek için son periyotta savaş verdiler. Son periyot karşılıklı sayılarla geçerken Potanın Menekşeleri 12 sayı fark atarak maçı 72-60 yenerek ikinci devre Adana daki maç için 11 sayılık bir avantaj yakalamış oldu.

     Bu hafta MVP’yi hak eden oyuncumuz, maçı 23 sayı, 17 ribauntla double-double yapan Kanadalı Milli oyuncu Miranda Ayim olurken; Kaptan Arzu’nun ekstra performansı bir oyuncumuz daha double-double yapmasına ve maçı 19 sayı, 11 ribauntla bitirmesi; galibiyete büyük katkı yapmıştır. Her hafta olduğu gibi istatistiklerde öne çıkmasa da gizli kahramanları sizlerle paylaşacağım. Münevver’in sakatlığında zor görevi üstelenen Melis ve Aynur’un topu taşıma ve oyun kurma çabası, Hande ve Aslı’nın mükemmel savunması, Gizem Sezer’in hücumda almış olduğu ribauntlar ve Coach Alper Durur’un oyuna yerinde müdahalesi; bunların her biri galibiyetin önemli hareketleriydi.

     Maçtaki mücadeleyi görünce, bu takımın önünün açık olduğunu söyleyebilirim. Takımımız kendine güvenen ve tecrübeli oyuncuların oluşturduğu, şampiyonluk için en büyük 2-3 takımdan biri olarak görülmektedir. Takım böyle olunca; bundan önceki maçlarda eksik olan taraftar profilini, bu maçta gördük ki; iki gücün birleşimiyle neler yapabileceğini Cuma akşamı yaşadık.

     Şampiyonluğa şahit olmak istiyorsanız, sizleri tribünlere bekliyoruz.

Tan AŞKAN
@ordusporbasket



Foto: Ahmet Bayrak

19 Mart 2013

Kurtuluşa Kadar..!


Alışık olmadığınız şekilde suskunuz. 
Susuyoruz çünkü tam anlamıyla bir hayal kırıklığının ortasındayız. 
Sadece takıma, hocaya, yönetime değil şaşkınlığımız. 
Koca bir şehrin Orduspor'a bu şekilde sırt dönmesine şaşırıyoruz. 
Tam da kenetlenmemiz bu duruma dur dememiz gerekirken nasıl böylesine darmadağın olduk ona şaşırıyoruz. Aklı selim olanların çatlak seslere dur demesini beklerken olayın direk içinde olmalarına şaşırıyoruz...
Her ne olursa olsun yönetim istifa diye bağıranlara, onları susturmayanlara şaşırıyoruz. 
Ligin bitmesine sekiz hafta kala bu anlamsız kabullenişe anlam veremiyoruz.

Ama;
Artık sakin olup aklı selim davranma, Orduspor için bir şeyler yapma vakti.
Yönetim de, hoca da, futbolcular da sezon sonuna kadar bu takımın bir parçası. Kimine göre yanlış, kimine göre doğru ama Cuper de sezon sonuna kadar bu takımın hocası. Karar bu şekilde alındığına göre biz taraftarların da Orduspor'un menfaatleri adına bu duruma göre hareket etmekten başka çaresi yok.

8 hafta...
Rakip önemli değil! Maçın içerde veya dışarda olmasının önemi yok.
Cuper'in de, futbolcuların da nasıl sezonun başında arkasındaysak sekiz hafta daha yanlarında olacağız. 
Bizim yapabileceğimiz, elimizden gelen tek şey bu, İNANMAK! İnanacağız ve bu inancımızda onların da bizim yanımızda olmasını sağlayacağız.

Sona ana, son düdüğe kadar...
Kurtuluşa kadar..
Kolay gelmedik buraya, bu kadar kolay vazgeçecek ah vah edecek değiliz.
Hani en umutsuz olduğumuz anlarda bile, ''Bu Takım Bu Sene Süper Lige Çıkacak!'' demiştik ya, 
şimdi de diyoruz ki,
BU TAKIM BU SENE SÜPER LİGDE KALACAK!

17 Mart 2013

Peki Ya Şimdi? | Orduspor 2:3 Gaziantepspor

 

Bizler kendimizi yeni nesiller olarak adlandırırsak eğer, kendimizi bildik bileli hiç düşme gibi bir duygu yaşamadık. Çevremizde çok oldu yaşayanlar ki mutlaka çok zor bir duygu olsa gerek. Allah yaşatmasın. Şimdi maç üzerine yazılacak çok şey olabilir lakin ortalığı yakıp yıkmak istemiyorum. Şunun bilincinde olmanızı istiyorum. Tutanımızda iyi atanlarımızda iyi. Defansımımızda bu ligi kaldırabilecek düzeyde. Bu olumlu görüntüye karşın bakın düşme potasına girdik. Bir takımın tutanı kötü olabilir, defansı kötü olabilir. Ama atanı yada atanları iyidir, o takım yediğinden fazlasını atabilir. Ama bunları yapmak için kalbur üstü orta saha oyuncularının olması gerekmektedir. Yok. Orta sahamız yok. Geçen sene ki orta sahamız bu sene olsaydı, biz bu sene çok farklı şeyler konuşacaktık. Şimdi biz nerdeyiz? Kimleyiz?
Futbolcular ruhsuz,
Cuper hatalı,
yönetimin oyuncu tercihleri yanlış. Ortada bir zincirleme hata var. Bunların hesabı, kitabı sene sonunda mutlaka yapılır. Herkesin günahı, sevabı konar ortaya.
Galatasaray maçından hemen sonra twitter'dan "Bu maç bizi kümeye düşürür, normal bir mağlubiyet değil." demiştim. O an ki üzüntü bana bunları yazdırdı. Bugün sahadaki oyunu gördükten sonra umutsuzluğum bir kat daha arttı. Arttı da hemen kestirip atmak ?
Biz Süper Lig'e çıkınca taraftarlarımız bir alt lige düştü. Takımı gaza getirmek yok, en kritik anlarda sadece maç seyredenler, "yönetim istifa", "Cuper istifa" diye bağırıyorlar.
Biz yönetim şakşakçısı değiliz, -göreceksiniz yönetimie de en büyük eleştiriyi bizler yaptık ve sene sonunda yapacağız- niye bağırıyorsunuz gibi bir anlam çıkmasın,
Ama
Niye bağırıyorsunuz ?
Bu kedar vefasız olunmaz. 2 hafta önce "büyük başkan", 2 hafta sonra "yönetim istifa."
Maç boyunca küfür ettiğiniz rakibinizi, maç sonu tribünlere çağırdınız. Mutlu oldunuz mu bizi yendiler diye?
Ben hep, senelerce bir teknik direktörümüz olsun, bazen iyi bazen kötü gidelim ama bir istikrar sağlayalım isterdim. Yücel İldiz gittiğinde çok üzülmüştüm mesela. Cuper içinde aynı şeyi düşünüyorum. Dile getiremiyorum ama olmuyor. Gitsin de diyemiyorum,
Ama bazı gerçekleri de görmemezlikten gelemiyorum.
Farkındasınız sizlerde,
Ligin en kötü futbol oynayan takımıyız. Düşmeyide hakediyoruz, gönül razı değil... 
Neydi?
"Umudun bittiği yerde inadımız başlar."
8 hafta var ligin bitmesine. Gaziantepspor, aylar sonra ilk deplasman galibiyetini aldı. Bizler zoru severiz. Süper Lig'e hangi şartlarda çıktığımızı unutuyorsunuz. Zor geldik buralara, kolay gitmeyeceğiz. Milli arada futbolculara gerekli ultimatom verilmeli. Sivas'ta ise, Elazığ'da ki atmosferi yakalamalıyız. Gaziantep'in bugün yaptığını, Sivas'ta biz yapacağız. 
Görün, bakın.

13 Mart 2013

Biz Bitti Demeden Bitmez!




Uzun zamandır dillenmeyi bekleyen kelimeler bir araya geldi ve bu beste ortaya çıktı. Karabükspor maçında tribünde yer alan pankartın da önemli bir etkisi oldu bu bestenin ortaya çıkmasında. Duygularımızı dile getirdiğine inanıyoruz bu dizelerin. Umarız Gaziantepspor maçında inancımızın bir göstergesi olarak tribünden hep bir ağızdan söylendiğini duyarız.

26 yıl sonra dişimizle tırnağımızla geldiğimiz ait olduğumuz bu yerden öyle kolay gidecek değiliz. 
Karanlıklar içinde bir ışık var ve biz o ışığa ulaşacağız hep birlikte.
BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ!

12 Mart 2013

Bir "Deplasman" Hikayesinden Daha Fazlası


Süper Ligde ki son deplasman galibiyetini 29 Ocak 2012'de Eskişehirspor'a karşı 1-0'lık skorla alan Orduspor, dile kolay bugün itibari ile tam 408 gündür dışarıda kazanamıyor. Bu sayının gün olarak biraz daha uzayacağı kesin. Orduspor'un her deplasman maçından sonra Orduspor'un deplasmanda ki rekoru diye tabir edilen bu olumsuz serisi haber olarak karşımıza çıkıyor. Lig tarihindeki 400.golü kalemizde görerek aldığımız Elazığspor mağlubiyeti ile deplasmanda 18 maç üst üste üste kazanamamış olduk. Peki bu bir rekor mu ? Orduspor, deplasmanda bundan daha kötü bir performans sergilemişmidir ? Bunun için sizleri biraz geriye götürmek istiyorum. Hem buna bir göz atalım, hemde bir galibiyetin nelere kadir olduğunu görelim.

Öncelikle Orduspor taraftarlarına küçük bir hatırlatma yapayım. Süper Ligde 11. sezonunu geçiren Orduspor, bugüne kadar 172 deplasman maçında kaç maç kazandı biliyormusunuz? Sadece 11 maç! Yanlış okumadınız, 172 maçta sadece 11 galibiyet. Diğer bir deyişle her sezona bir deplasman galibiyeti düşüyor ama bu 11 deplasman galibiyetinin 3'ünün geçtiğimiz sezon alındığını belirteyim. Orduspor'un deplasmanda mağlup ettiği takımlar ise Eskişehirspor, Ankaragücü, Karabükspor, Samsunspor, Bursaspor, Kocaelispor, Boluspor (2), Denizlispor, Beşiktaş ve Zonguldakspor'dan oluşuyor, sayması bile kolay. Kısacası tarih boyu zaten Orduspor'un Süper Ligde deplasmanda karnesi hiçbir zaman parlak olmadı. Bu sezon hiç deplasman galibiyetimiz yok ve lig bitene kadar 4 deplasman maçımız daha var. Orduspor bu tabloya aslında çok yabancı değil... Daha önce 1976-77, 1977-78, 1979-80, 1980-81, 1983-1984 sezonları olmak üzere tam 5 sezon bu ligi deplasmanda hiç galip gelemeden tamamladığımızı hatırlayan muhtemelen ya çok azdır, yada hiç yoktur.

Gel gelelim şu deplasmanda 18 maçtır yani şu an itibari ile 408 gündür devam eden ve bir çok kişinin rekor diye tabir ettiği maç kazanamama serisine... Süper Lige ilk olarak 1975 yılında yükselen Orduspor, ilk deplasman galibiyetini de ilk sezonunda 2 Kasım 1975 tarihinde Zonguldakspor'a karşı 2-1'lik skorla elde etmişti. Peki ya bundan sonra ne oldu biliyormusunuz? Orduspor o sezon (1975-76) deplasmanda başka maç kazanamadı. Sonra ki sezon da, ondan sonraki sezon da kazanamadı ve bu hasret böyle sürdü gitti. Kaç maç, kaç gün sürdü diye soracak olursanız, bu kötü seri Süper Ligde tam 48 maç devam etti. Yani toplam 1196 gün süren bir hasret! 408 gün nerede, 1196 gün nerede... Deplasmanda 48 maç kazanamayan, 1196 günde oynadığı bu 48 deplasman maçının sadece 17'sinde berabere kalan ve geri kalan 31 maçta sahadan mağlubiyetle ayrılan Orduspor, o dönem KÜME DÜŞMEDİ! Dikkat çekiyorum arkadaşlar, deplasmanda bu kadar uzun süre maç kazanamamasına rağmen Orduspor o süreçte ligden düşmediği gibi, o sezonlarda son haftaya konum itibari ile hep rahat girmiştir.


48 maç deplasmanda kazanamayan Orduspor, 1978-79 sezonunun 16. haftasında, ligin 2. yarısının ilk maçında İstanbul'a yolcudur. Bitmez denen deplasman hasretinin 49. maçta sona ereceğine inanan o dönem belki çok az kişi vardı ama Necip Cemal Gökalp ve öğrencileri bu kötü gidişata son vermeye kararlıydı. Rakip, 22 Bin Siyah Beyazlı taraftarın önünde, İnönü Stadyumunda Beşiktaş'dı. Karşılaşmanın 30. dakikasında Üstün Türközer'in rakip cezasahasına gönderdiği top, Beşiktaşlı Nezihi'nin eline temas edince, hakem Talat Tokat penaltı noktasını göstermiş, topun başına geçen Zafer Dilber takımını 1-0 öne geçiren golü kaydetmiş ve Orduspor 1196 gün süren deplasman galibiyeti hasretine Beşiktaş'ı 1-0 mağlup ederek son vermişti. Beşiktaş deplasmanında alınan bu galibiyet, sadece 48 maç süren galibiyet hasretini sonlandırmamış aynı zamanda Orduspor'a tarihinin ilk ve tek Avrupa macerasının kapısınıda aralamıştı. Beşiktaş galibiyeti ile deplasmanda o sezon sadece iki maç kazanan Orduspor, özellikle evinde seyircisinin desteğiyle elde ettiği iç saha galibiyetleri ile sezonu iki puanlı sistemde 34 puanla 4.sırada tamamlayarak bir sonraki sezon Avrupa'da Türkiye'yi temsil etme hakkı kazanmıştı.

Şimdi bunu neden hatırlatma gereği, sizlere uzun uzun anlatma istediği duyduğuma gelelim. Aslında bu yazıyı dikkatli okuyan insanlara çok fazla birşey söylemeye gerek yok. 408 gündür deplasmanda kazanamadı diye ligin bitimine 9 maç kala Orduspor'u küme düşürenlere, bu takımın daha önce 1196 gün deplasmanda kazanamadığı halde küme düşmediğini hatırlatmak istedim. Hatta ve hatta 48 maç süren deplasman galibiyetine son verdiği Beşiktaş maçının ardından nasıl Avrupa kapısını araladığını hatırlatmak istedim. Deplasmanda kazanamayan Orduspor'un en büyük silahının Ordu'da takımını yalnız bırakmayan, içeride alınan her galibiyete imzasını koyan ve Orduspor'un uzun yıllar Süper Ligde kalmasını sağlayan taraftar olduğunu hatırlatmak istedim. Ayrıca inanmayanlara inat bir hoca ve öğrencilerinin istedikleri vakit kötü gidişe nasıl dur dediklerini, neleri başardıklarını hatırlatmak istedim. Belki bu bahsettiğim döneme şahitlik etmedim ama bir Ordusporlu olarak o dönemi okuyarak, araştırarak, dinleyerek hep hissettim. O duygu ile bu takımın 9 haftada çok şeyleri değiştirebileceğine inandığımı söylemek isterim.

Haftaya Gaziantepspor maçı var. Unutmayın, o maçtan sonra da koskoaca bir 8 hafta var! Yok arkadaş, bu maçı kazanamazsak ligde kalamayız gibi felaket tellallığı yapacaklara da bundan 2 yıl önce ligin bitimine 3 hafta kala, bu takım Süper Lige çıkamaz diyenlere inat yazdığım yazıyı altta ki linki tıklayarak okumalarını tavsiye ederim. O dönem de, bugün de bu yazıları yazmama neden olan, bu takımın daha iyi günler göreceğine inanmamı sağlayan, sadece kalbimin en güzel yerinde bir ömür yaşayacak olan ORDUSPOR aşkıdır.

27 Nisan 2011 Tarihli "Bir İhtimal Daha Var" başlıklı yazım : http://www.morbeyaz.net/yazar/2097-bir-ihtimal-daha-var.html

Saygılarımla....

11 Mart 2013

Güre'ye Gür'ledik | Orduspor 95 - 53 Güre Belediyespor



Aslına bakarsanız haftaya stresli başladık. İşin psikolojik boyutu bakımından bu haftaki rakibimiz, geçen sene Play-off çeyrek finalinde elendiğimiz Güre Belediyespor’du. Güre, bugün bir çoğumuzun haritada dahi gösteremediği, belki de adını dahi bilmediği bir Ege kasabasıdır. Güre Belediyespor, Basketbol da ekol sayılabilecek bir geçmişe sahip olan, yıllardır TKB2L’in de mücadele etmiş ve bir dönemde 1.Lig’de oynamış bir takımdır. Gelelim işin teknik ve oyun kısmına. Haftaya sakatlıklarla başlayan Potanın Menekşeleri ilk olarak Münevver’in sakatlığı, sonrasında ise Melis’in sakatlığı ile oyun kurucusuz kaldı. Teknik heyeti baya sinirlendiren bu talihsiz sakatlıklar, kadromuzun derinliği ve tecrübesiyle Aynur ve Hande’den bu bölgede faydalanmamızı sağladı ve maçta bu sakatlıklardan dolayı sıkıntı yaşamamızın önüne geçti. 

Eski dostlara çiçek verildi… 
Maç öncesinde kulübümüz adına geçtiğimiz sezon Orduspor Basketbol Takımımız da görev yapan eski Coach’umuz Derya Zeren, eski oyuncularımız Ebru Ünal ve Tuğçe Erden’e plaket ve çiçek verilmesi dostluk adına güzel anlardı. 

Üç’lük bombardımanı! 
Potanın Menekşeleri maça; Simay-Kaptan Arzu-Aynur-Miranda ve Hande ilk beşiyle; rakip Güre Belediyespor takımı ise; Ebru Ünal-Deniz-Budimur-Şenay ve Ebru Ağar beşiyle başladı. Hava atışını kazanan Güre Belediyespor ilk hücumunda sayıyla dönerken, Menekşeler ardı ardına bulduğu üç sayılık atışlarla ağırlığını maçın başında hissettirdi. Üç dakika geçmeden dört tane üç sayılık atış bulan takımımız durumu 12-5 yaptı. Bunun üzerine mola alan Güre takımı, moladan sonra da takımımızın istekli oyununa engel olamadı ve fark açılmaya devam etti. İlk çeyreği dış şutlar ve Miranda’nın içeriden bulduğu sayılarla 22-10 önde bitirdik. İkinci çeyrekte toparlanan rakip oyunu rölantide tutmak için savunması sertleştirdi. Serbest atışların çok olduğu bu çeyrekte, karşılıklı bulunan sayılarla devre 44-30 Potanın Menekşelerinin üstünlüğü ile sona erdi. 

Hızlı hücumlar ve bitmeyen Üç’lükler… 
İkinci yarıya Hande’nin serbest atışıyla başladık ama Miranda’nın bu periyottaki bitmek bilmeyen sayıları daha beşinci dakikada farkın 21 sayıya, Güre Belediyespor’un da oyundan iyice düşmesine neden oldu. Beşinci dakikayı 56-35 önde geçen takımımız periyodun sonuna kadar farkı 30 sayıya çıkarak 3. Periyodu 72-42 önde bitirdi. 

Final periyodunda da durmak bilmeyen hızlı hücumlar ve dış şutlarla etkili olan Menekşeler, Simay’ın etkili oyunu, Hande ve Beril’in dış şutlarıyla rakibini adeta ezdi ve farkı 42 sayıya kadar çıkarttı. Maçı 95-53 galip bitiren Menekşeler, hem rövanşı aldı hem de grubundaki liderliğini sürdürmüş oldu. 

Bu hafta MVP’yi hak eden oyuncumuz, maçı 29 sayı, 7 ribauntla ve 4 asist’le katkı sağlayan başarılı oyuncumuz Simay Karaman olurken; Miranda’nın 21 sayısı ve 9 ribaunttu ve Hande’nin 13 sayı, 5 asist, 3 ribauntluk başarısı galibiyetin önemli mimarlarıdır. Ayrıca oyun kurucusuz çıktığımız maçta topu rakip sahaya iyi taşıyan ve her maçta ayrı bir görev üstlenen Aynur’un hakkını vermek lazım! 

Son olarak; takım oyununa değinmek istiyorum. Basketbol takımımız tecrübeli ve kariyerli oyunculardan kurulu bir takım; bunu Güre maçında on oyuncumuzun sayı bulduğunu, altı oyuncumuzun dış şutlarla etkili olduğunu ve bench’den gelen oyuncuların skor’a katkısını düşünürsek, kolektif oyununun faydasını skorboardda görürüz. Ve bu oyuncu ve oyun yapısı altılı finallerde bizim için en büyük değer olacağını düşünüyorum. 

Potanın Menekşelerine Mersin Üniversitesi deplasmanında başarılar diliyorum. 

Tan AŞKAN
@ordusporbasket

Deplasmanda İstikrar | Elazığspor 1 - 0 Orduspor


Yine o psikolojiye büründük. Galatasaray maçından sonra yaşadığımız travmayı elbirliğiyle kenetlenerek atlatmıştık. Fakat, Karabük maçıyla şahlanan ruhumuz bir maç ile hüzne boğuldu yine. Sıkıntılı, zor bir süreç bizi bekliyor. Elazığspor maçı geride kaldı artık. Her ne kadar bizden çok şey götürmüş olsa da bu maçı ardımızda bırakıp bugünden itibaren Gaziantepspor maçına odaklanmalıyız. Umudun bittiği yerde inadımız başlar dedik ya, işte o inadı 9 hafta boyunca göstereceğiz. 26 yıl sonra geldiğimiz bu ligden öyle kolay gitmememiz gerektiğini futbolculara, Cuper'e, teknik heyete daha bir inançla göstereceğiz. Bazı şeylerin üstünü kapatacağız. Taa ki rahat bir nefes alıncaya kadar. O nefesi alınca söylenecek çok söz olacak. Ama şimdi şehir olarak, taraftar olarak sazı elimize almamız gereken vakit.

Üzerinden yıl geçti artık deplasmanda kazanmayalı. Dile kolay Cuper ile sadece bir defa galip gelebilmişiz deplasmanda. Bunun bilincinde gittik Elazığ'ya ama her hafta deplasmanda beklediğimiz, artık vakti geldi dediğimiz galibiyeti yine elde edemedik. Maça oldukça iyi başladık aslında. Deplasmanda alışkın olduğumuz Orduspor dışında bir Orduspor vardı sahada. Önde basan, rakibi hataya zorlayan, pozisyona giren, açık oynayan bir Orduspor... Ama püf noktalarda eksik kaldık. Nizamettin son pası veremedi, Hasan ağır kaldı, Ivesa çıkardı vs vs. Top kaleye girmedi. 61 dakikaya kadar maç hakkında aklımızda soru işareti yoktu. Elazığspor belkide ilk organize geldiği atakta golü attı ve öne geçti. Normal şartlarda iyi oynarken panik yapmayıp oyunu Elazığ yarı alanına yıkmamız en kötü bir puanla dönmeliydik. Oynadığımız futbolun en azından karşılığı buydu. Fakat yenilen golden hem takım oyundan düştü hem de Cuper yaptığı değişikliklerle bu düşüşe ortam hazırladı. Golü yedikten hemen sonra 4-4-2'ye dönüp oyunu rakip alana yıkmak yerine 75. dakikaya kadar Barral'ı bekletti. 75. dakikada Barral'ı kenarda görünce sevindik ama çıkan Hasan Kabze olunca bu değişiklik çok da bir şey ifade etmedi! 61. dakikada golü yemişsin, önünde koca bir 30 dakika var ama sen çift forvete dönmeyip tek forvet 3 önlibero ile maçı tamamlıyorsan bunun mantıklı bir açıklamasını yapamazsın. Sıradan bir futbol izleyicisinin bile ilk aklına gelen basit futbol doğrularını Cuper'in uygulamamasının hakikaten anlaşılabilir bir tarafı yok. Mantık bir yerden sonra yeterli gelmiyor bu durumları açıklamaya.

Kadro açıklandığında Ali orta sahada olduğu için mutlu olduk ama Kaptan deyim yerindeyse maç boyu orta çizgiyi geçmemeye itina gösterdi. Karabük maçında ileri uca yakın oynadığında iki gol atan, defalarca şut şansı bulan, ters toplarıyla takımı pozisyona sokan Ali Çamdalı dün deyim yerindeyse İbrahim Kaş ve Roversio'nun önünde oynayan üçüncü bir stoper görünümündeydi. Görünürde orta saha ama maç boyunca çok nadir katıldı hücumlara. Tabii bu durum Ali'nin değil Cuper'in tercihiydi. Cuper Ali'nin o şekilde oynamasını istedi. Mantıklı bir açıklaması var mı? Yok! Sezon başı Cuper yokuşu dedik, takımın kondisyonundan dem vurduk ama 65. dakika yürümeye mecali olmayan Nizamettin Çalışkan, maç boyunca top on santim uzağına atılınca yetişemeyip sağa sola trip atan Hasan Kabze... Bu muydu Cuper yokuşu? Bir de Yiğit Gökoğlan durumu var. Ne kızsak da, bağırsak da Müslüm'den fazla hak etmiyor o formayı. Sezon bitiyor artık. Anlamsız zorlamalar yapmanın, sinekten yağ çıkarmaya çalışmanın anlamı yok. Yiğit'den birşeyler beklemek yerine Monje'den verim almaya çalışsa Cuper daha mantıklı olur!

Eleştirilecek çok konu var. Aklımızın mantığımızın almadığı şeyler var. Sindiremediğimiz, kendimize yediremediğimiz şeyler var. Ama şimdi susacağız. Bu takım ligde kalmayı garantileyene kadar. Bütün bu yanlışlara rağmen Cuper gitsin vs demek bize hiçbir şey kazandırmaz aksine durum daha kötüye gider. Kadro yapısına bakarsanız dediğimi bir nebze anlarsınız. Bu kadroyu Cuper kurdu ve ligi bitirecek Daha önce söylediğim gibi öyle veya böyle bu takımı ligde tutup 26 yıl sonra 88. dakikada hayallerine ulaşmış bir şehrin hayallerini yeniden yıkan adam olmayacak. Biz de geriye baktığımız zaman onu kötü değil iyi adamdı diye hatırlayacağız. Bunu çok görmesin bize. Ondan sonra Cuper sağ, biz selamet. Herkes yoluna.

9 Mart 2013

Haftanın Maçı #25 | Sanica Boru Elazığspor vs Orduspor


Ligde artık hatanın telafisi olmayacağı maçlara çıkıyoruz. Geçen hafta çok önemli bir üç puan aldık. Tahminimce bu hafta itibariyle ligde kopmalar başlar. O yüzden önümüzdeki 3 maç çok önemli. Fikstürümüzün zor kısmına gelmeden önce bir an önce kendimizi yukarılara doğru atmalıyız. Sanica Boru Elazığspor maçının ise ayrı bir önemi var çünkü direkt olarak bizim rakibimiz. Aramızda sadece 2 puan fark var. 

Şu ana kadar deplasmanda galibiyet alamadık ama bu sefer Elazığ'dan 3 puanla döneceğimize inanıyorum. Çünkü şu anda futbolcular, yönetim ve taraftar el ele vermiş durumda. Takımda motivasyon şu anda üst seviyede. İnandığımızda neleri başarabildiğimizi zaten sezon başında göstermiştik. Ben bu inancı takımda şu an görüyorum. Ve inanıyorum ki bu sezonki ilk deplasman galibiyetimizi alacağız!

Takımdaki son duruma gelecek olursak Stancu, Yussuf ve Monje Elazığ'a götürülmedi. Sakatlığı düzelen İbrahim Kaş ise Hector Cuper' in şans vermesi durumunda oynayabilecek. Yarın nasıl bir taktik ile sahaya çıkacağımızı kestirmek zor. Karabük maçındaki gibi 4-4-2 ile de çıkabiliriz, 4-2-3-1 ile de sahaya çıkabiliriz. Ama 4-2-3-1 ile çıkmak bence bizim açımızdan daha iyi olacak. Çünkü Sanica Boru Elazığspor topla oynamayı seven bir ekip. Orta sahayı kalabalık tutarsak topla oynamalarına izin vermeyiz ve hızlı ataklarla rakip kalede tehlikeli oluruz. Nasıl bir 11'le maça çıkarız kestirmek zor. Ama bir gerçek var ki Ali Çamdalı orta sahada başlamalı. Karabük maçında Ali Çamdalı'nın orta sahadaki varlığı çok şey kattı bize. İlk kez orta sahanın ortasını bu kadar çok dikine kullandık. Herhalde Hector Cuper' de bunun farkına varmıştır.

Takımda Atila Turan, Ferhat Çökmüş, Miguel Garcia ve Nizamettin Çalışkan ceza sınırında. Haftaya kendi sahamızda oynayacağımız Gaziantepspor maçını düşünürsek bu futbolcuların biraz daha dikkatli oynaması gerekiyor. Sanica Boru Elazığspor' da dikkat etmemiz gereken 3 isim var  bence. Serdar Gürler, Sinan Kaloğlu ve Köksal Yelek. Bu 3 ismi durdurursak her şey bizim istediğimiz gibi gider. 

Bu maçın ayrı bir önemi de Yılmaz Vural'a verilecek olan mesajdır. Hafta içi yaptığı açıklamada bizim Karabükspor maçını kastederek "Atılan gollere kendileri bile inanmamıştır" diyerek nereye varmaya çalıştığını anlayabilmiş değilim. Teknik Direktörlüğünden çok şovmenliği ile ön planda olan birisinin bu tarz açıklamalar yapması zaten çok normal.

Biraz fazla uzattım ama son sözümde Elazığspor taraftarına. İlk yarıda içeride oynadığımız Elazığspor maçında "PKK dışarı" diye tezahürat yapıldığı iddia edilmiş. Ben o maçı statta izledim. Öyle bir tezahürat olmadı. Maçtan önce ortamı geren açıklamalar yapmak ne size fayda sağlar ne de bize. O yüzden "söylentiler" üzerinden hareket etmemelerini rica ediyorum.


5 Mart 2013

EN KRİTİK HAFTALAR


Kayserispor karşısında 0 oyunla aldığımız 1 puan sonrasında,  İ.B.B. maçının Orduspor için en kritik maçlardan biri olduğunu söylemiştim. Eğer o gün sahadan 3 puanla ayrılabilseydik o moral motivasyonla o dip zincirden çoktan kurtulmuş olacaktık. Fakat Ali Çamdalı - stoper sorununun çözülemediği bir maç sonucu 87. dakikada 2 puanla beraber en kritik rakiplerimizden birine puan kaybetmiş olduk.  Bir sonraki hafta taktiksiz Galatasaray`a karşı çok şanslı iki golle öne geçmemiz rağmen Galatasaray`in saçma ama bir o kadar panik yaratıcı futbolu karşısında 3 puanı bırakmak zorunda kaldık. Gecen hafta sonunda ise Kaptan`in `BENIM YERIM ORTA SAHA` imzalı oyunuyla, çok kritik bir maçta 3 puanı alıp 11.sıraya kadar yükselip kısmen nefes aldık.

Fakat bu nefesin bize rahatlık olarak dönmemesi çok önemli. Geçen sene(2011-2012) 2. yâri, bu sezon ligin ilk yarısında ise fikstürün yarısından sonrasında yasadığımız düşüşe geçmememiz gerekiyor. Her nasıl oluyorsa 2 senedir Ordusporumuzun fikstürü gerçekten “Cennet ve Cehennem” gibi tam ortadan ikiye bölünmüş durumda. Her ne kadar 11. sırada gözüksekte, ligin 16. takımla sadece 2 puan farkımızın olması 1 haftayla bile nelerin değişebileceğinin göstergesi.


Daha 3-4 hafta önce bizim etrafımızda dolasan fakat kadro yapısıyla daha yukarılarda olması beklenen Kayserispor ve Bursaspor`un nasıl çıkış yaşadığı ortada, ya da lig başında sürpriz çıkışlarla yukarıda olan Antalyaspor, Karabükspor ve Sivasspor`un düşüşünün başladığı hatta ikisinin kritik bölgeye gerilediği bile ortada. Bu sebeple çok özel sürprizler hariç (Özellikle Trabzonspor ve Antalyaspor), Orduspor`un seneyi nerede götüreceği ve asil rakiplerinin kim olacağı sene başında da belliydi, şimdi de belli.

Kim ne derse desin, taraftarımız çok başarılı da olsa, başkanımız doğru planlamalar da yapsa, Cuper bir dünya starı da olsa, bireysel değil fakat takim olarak iyi bir kadroya da sahip olsak mevcut kadromuz sebebiyle düşme tehlikesi olan takımlardan bir tanesiyiz. Bu sebeple sene başında da önemli olan, “RAKIPLERİNDEN 3 puan alma”  kriteri ligin sonu yaklaşırken daha da önem kazanmış durumda. Özellikle 28. haftadan itibaren fikstürümüzün “CEHENNEM“ kısmını yaşayacağımızı düşünürsek, hepsini gerçek rakiplerimizle oynayacağımız önümüzdeki 3 maç (Elazığ, Antep, Sivas maçları ) Orduspor`un gelecek sene hangi ligde oynayacağının önermesi olacaktır. 

Rakiplerimizi tek tek incelersek,

Mersin İdman Yurdu: Klasik Türk yönetici mantığıyla finansını kontrol etmeden fazlasıyla yıldız ve doldurma oyuncu transfer edip, takim olma olgusundan çok uzaklarda olan bir takım.  

- Akhisar Belediyespor :  Kendilerini süper lige çıkaran takıma değer verilmiş, istekli oyunculardan kurulu fakat dar bütçe ve bu ligin kesinlikle uzağında bir kaliteye sahip olan bir takım.

- Elazığspor: Yılmaz Vural`in gelmesiyle ciddi bir çıkış yaşayan şu an Gaz modeliyle oynayan ve bizim için en kritik rakibimiz.

 - Gaziantepspor: Borç batağı ve şehrin ilgisizliği sebebiyle bundan 2 sene önce yıldız olan oyuncuların bu motivasyonsuzlukla ortadan kaybolduğu, kriz yönetimi çok kötü olan bir takım.

 - İstanbul B.B. :  Takımın yarısının yarısı olan Webo (Diğer yarısı Holmen) nun gidişi sonrası futbol namına hiç bir şey ortaya koyamayan, sonundaki B.B. Takısı sebebiyle bu ligden ayrılmasını en çok istediğim, taraftarsız ve gereksiz takım. 

  -Karabükspor:  7 savunmacı ve 4 hızlı ve yetenekli hücumcuyla, taktiksiz `Kontra Galibiyetlerle` 29 puan toplamış rakibimiz.

Bu takımları inceledikten sonra görüyoruz ki, aslında hiç birisi, (biz kendimizi yetersiz bulsak da)  bizim rakibimiz olacak seviyede değiller. Ve biz kendimiz için almamız gereken puanları aldığımız sürece, kesinlikle tökezleyecek ve gerimizde kalacak rakipler.

Fakat bu 6 rakibe göre bizim tek kritik durumumuz, bizim geleceğimizi önümüzdeki 3 maçla belirleyecek olmamız. Rakiplerimizle oynayacağımız önümüzdeki 3 maçla (Fikstürün Cennet Kısmı), bu 3 maçın sonunda adımızı UEFA`ya oynayan takımlar arasında görebileceğimiz gibi, ligin altında ve CEHENNEM fikstürü içerisinde düşmeye en yakin 3. takım olarak da görebiliriz.


Bu sebeple önümüzdeki şu 3 kritik maçta (Elazığ, Antep, Sivas) ne olursa olsun, tıpkı Karabük maçında olduğu gibi dakika susmadan, tüm şehir olarak takımımıza, başkanımıza, oyuncularımıza ve teknik heyete destek olmak zorundayız. Bu 3 maçın yaratacağı en ufak bir olumsuzluk bizi şu anda Antep`in ve Trabzonspor`un yaşamakta olduğu sıkıntılı ve atması zor surece sokabileceğini sürekli hatırlayıp, kızgınlıklarımızı, öfkelerimizi bir kenara bırakıp gerçek Ordusporluluğumuzu göstermek zorundayız.

Bu sebeple önümüzdeki 3 maç için,  TEK AŞK ORDUSPOR”
Tek hedef 3 x TRES PUNTOS”...

4 Mart 2013

Galibiyet Haftası | 55 Gençlik 49 - 88 Orduspor


Orduspor için önemli bir haftayı geride bıraktık. Basketbolda, Futbolda ve Voleybolda yüzümüz güldü. Aslında Potanın Menekşeleri için rahat bir haftaydı. Grubumuzun en zayıf rakibi olan Samsun temsilcisi 55 Gençlik Spor ile karşı karşıya geldik. Farklı galibiyet beklediğimiz maçta; 39 sayı fark atarak, Orduspor Futbol takımından önce ilk mutluluğu bizlere Menekşeler yaşattı ve almış olduğumuz bu farklı galibiyet gruptaki liderliğimizi devam ettirdi. 

Potanın Menekşeleri maça; Simay - Kaptan Arzu-Münevver - Miranda ve Aynur ilk beşiyle; rakip 55 Gençlik takımı ise; Nola Toylar – Dilan – Berdanur - Gülşah ve Merve beşiyle başladı. Müsabaka, rakip takımın serbest atış sayılarıyla başlarken ilk dakikalarda Kaptan Arzu’nun sayılarıyla etkili olduk. Periyod karşılıklı sayılarla devam ederken, savunma sorununu çözmek isteyen Coach Alper Durur, Aslı’yı oyun aldı ve ilk çeyreği Miranda ve Arzu’nun sayı üretkenliğiyle 23-20 önde bitirdik. İkinci periyoda rotasyonunu değiştirerek başlayan Coach; Hande, Gizem ve Melis’e süre verdi. Savunma gücünü öne çıkarken Menekşeler, rakibin sayılarına engel olmayı başardı. İkinci çeyrekte üstünlüğü kuran takımımız, bu çeyrekte bench’den gelen oyuncularımızın da oyuna katkısıyla sayı üretmeye başladı ve devreyi 40-32 önde kapattı.


Seriler farkı getirdi… 

İkinci yarıya arzulu başlayan Menekşeler, Melis’in sayılarıyla farkı çift haneli sayılara getirdi. (44-34) Rakibin top kayıplarını değerlendiren ve kontrollü hücuma devam eden takımımız çeyreğin ortalarında iki kere 9 sayılık seri yaparak 55 Gençlik Sporu oyundan iyice düşürdü. Bu çeyrekte rakipten sadece 9 sayı yerken; Miranda ve Kaptan Arzu ile etkili olduğumuz periyotta 27 sayı bularak üçüncü çeyreği 67-41 önde kapattık. 

Potanın Menekşeleri mükemmel oyununa final çeyreğinde de devam etti. Maçtan umudunu kesen rakip oyuncular hücum etmekte zorlanırken; Menekşeler kaldığı yerden devam etti. Bu çeyrekte de 10 sayılık seri yapan takımımız, son hücumunda Merve’nin atmış olduğu üçlükle maçın son sayısına imza atmış oldu. Potanın Menekşeleri almış olduğu bu 39 sayı farklı galibiyetle moral bulurken, 1.lig hedefi içinde bir engeli daha aşmış oldu. 

Bu hafta MVP’yi hak eden oyuncumuz, maçı 23 sayı ve 15 ribauntla oynayan Kanadalı Milli oyuncumuz Miranda Ayim olurken; Kaptan Arzu’nun 19 sayısı ve 8 ribaunttu ve sayısal istatistiklerde ön plana çıkmasa da yapmış olduğu 8 asistle önemli katkı yapan Aynur, farkı getiren diğer oyuncularımızdı. 

İkinci tur müsabakalarının önemli olduğu dile getirmek istiyorum. Bu hafta sonu karşılaşacağımız Güre Belediye Spor, geçen sezon Orduspor’u play-off çeyrek final’inde eleyen takımdı. Güre Belediye Spor maçına takımımızın ve teknik heyetin iyi hazırlanacağından şüphemiz yok. Taraftarlar olarak bu önemli maçta Potanın Menekşelerini yalnız bırakmayıp, hak ettiği desteği vermek için Vali Kemal Yazıcıoğlu Spor Salonunu dolduralım.

Tan Aşkan
@ordusporbasket

3 Mart 2013

Gemisini Kurtaran Kaptan | Orduspor 3:2 KDÇ Karabükspor


ALİ ÇAMDALI....

Benim gözümde tarihi bir maç oynandı bugün. Yıllar gerçsede unutulmayacaklar adına yazdığımız bir karşılaşmaydı Karabükspor maçı. Coşkuyu da yaşadık hayal kırıklığını da. Neyse ki sonu güzel biten bir hikaye oldu 24. Hafta bizim açımızdan.
Ve bu hikayenin baş kahramanı, bakın yukarıda ismi yazıyor.

Şehir her zamankinden daha farklı "mor"a "beyaz"a bürünmüştü bugün. Hani o coşku hep vardı lakin bugün daha başka bir karnaval havasındaydık. Bizim şehir birşeye inanırsa o iş biter. 2 sene önce bu takımı Süper Lig'e çıkaran yegane güç, futbolculardan daha çok şehirin verdiği gazdı. O sene başka şehirlerden gelip Karadeniz sahil yolu, Ordu şehir geçisini kullanan, futbolla ilgilenen herkes Ordu'nun Süper Lig'e şehir olarak çıkacağını/çıktığını, arkadaş sohbetlerinde de belirtmişlerdi. Bugünde 2 sene öncesinin havası vardı. Kırgınlıklar, kızgınlıklar bir kenara, şimdi klasiktir ya hani "En kötü gün bugünse..." diye devam eden cümleyi hayata geçirme vakti. Buralara gelmek hiç kolay değilken, ha deyince gitmek olmazdı.

Söz futbolcularımızda...
Çıkabilecek en iyi kadro sahada. Ev sahibi olmamızın getirdiği bir özgüvenle maça, rakibe oranla daha istekli başlıyor ve maçın daha 5. dakikasında Ali ile golü buluyoruz. Ali'nin attığı gol bana hemen Süper Lig'e çıktığımız sezon Ordu'da Giresunspor ile oynadığımız maçta Jerry'nin attığı golü hatırlatıyordu. Golü erken bulduktan sonra, son haftalarda yaşadıklarımızı düşününce rahat edemiyoruz. İstanbul B.B. maçı olsun Galatasaray maçı olsun, hepsinde attığımız erken gollere rağmen puan kaybı yaşadık. Bu maçta puan kaybımıza tahammülümüz yok ki. Golden sonra Karabükspor'a top oynama şansını fazla verdik. Yanlış hatırlamıyorsam 25. dakika gibi topla oynama oranlarında %55'e %45'lik bir üstünlük sağlamışlardı bize. Deplasmanda oynamayı seven, hızlı adamları olan bir takıma bu kadar çok top oynama şansı vermemeliydik. Ki zaten bu dakikadan sonra sazı eline alan taraf biz olduk. Ali'nin bu maç yaptıklarını anlata anlata bitiremeyiz. Bugün tek başına bir takımdı neredeyse. Defansta o vardı, topları dağıtırken o vardı, gol atarken yine o vardı. Bir kaptan daha ne yapabilirdi?

Neredeyse her atağın başlangıcında Ali vardı. Oyunu yön veren isim oldu kendisi. Sağdan sola, soldan sağa attığı toplar sayesinde bir çok pozisyona girdik, birçok gol kaçırdık. Atila'ya özel parantez açmak istiyorum. Şahaneydi bugün. Bu adam orta sahaymış da haberimiz yokmuş. Heyecanı, hırsı hoşuma gitti. Şut atıyor, kendine güveni var. Bizim en büyük eksiklerimizden biri kendine güveni olan oyuncularımızın fazla olmayışı. Şamil'de aynı şekilde mesela. Şamil ne zaman cesur oynasa gol atıyor, takıma katkı yapıyor. Yok, sen Şamil'i göbeğe tutsak edersen, bir Ali Çamdalı yaratmak istersek o zaman göze batar işte. Şamil'e cesur olma şansını vermedik biz fazla. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim.

İlk yarının son 3 dakikasında 2 gol birden gördük kalemizde. Korkulan başımıza gelmişti. Bu da bizim kronik hastalığımız. Oyundan koptuğumuz zaman, bir kopuyoruz tam kopuyoruz. Özellikle Süper Lig'de bu sıkıntıyı çok sık yaşadık. Galatasaray karşısında 20 dakikada 4 gol yedik misal. Ligin en iyi defans yapan takımlarından biriyken, 20 dakikada 4 golün mantıklı açıklaması olabilir miydi? Motivasyon eksikliğini aşamıyoruz, aşabilecek miyiz bilmiyoruz. O sorunu aştığımız zaman takımımız Avrupa'ya oynayacaktır, inanıyorum. Devreye 2.1 mağlup girmenin hüznü, homurdanmalar... Herşey bir anda tersine döndü. Güneş gitti, takım bitti...

Devreyi bir anda 2:1'lik skorla kapatmak moralleri bozsada, Orduspor bugün güven veriyordu oynadığı futbolla. Mesela, özellikle puan kaybettiğimiz haftalarda mutlaka bir kaç oyuncumuzun kötü oyunundan dem vururduk ama bugün sahada kötü oynayan bir isim olmamasına rağmen 2:1 mağlup durumdaydık. Hasan Kabze'yi eleştirenleri gördüm ama Karabükspor maçında, güzel duvar oldu rakibe karşı, yaptığı asistlerlede bol bol pozisyon bulduk. Attığı bir gol vardı hatta ama ofsayta takıldı. 2. yarıda top göstermediğimiz Karabükspor'a karşı erken sayılabilecek dakikalarda Ali ile 2. golü buluyorduk. 
Ali Çamdalı
Ali Çamdalı
Ali Çamdalı...
Bir maça damga vuran isim. Cuper neden harcıyorsun Aliyi defansta? Neden Cuper :/ ?
Aslında konu hakkında en güzel özeti blog yazarlarımızdan Bilsay, Twitter hesabından geçmişti.

Ali ilk golü atar;
" Ali Camdali is midfielder Sir Cuper! "
Ali 2. golü de atar;
" Ali Camdali is striker Sir! "

Genellikle takımın çok kötüyken, Fornezzi'nin takımı tek başına ayakta tuttuğunu çok iyi biliyoruz. Ama bugün takımda herkes iyiydi, Ali bambaşka iyiydi.
Ve final,
Stancu sakatlandı, Şamil girdi.
Bir orta geldi, Karabük defansı hiç önemsememişti bile onu, tutma gereği bile duymamıştı.
Bomboştu, elini kaldırdı
Israrla topu istedi.
Çıktı kafaya, hop gol !
Golün adı Şamil Cinaz.
Orduspor 3:2 Karabükspor...

2 Mart 2013

Haftanın Maçı #24 | Orduspor vs KDÇ Karabükspor

Maç yazısını uzun tutmayacağım. Zira maç bittiğinde söyleyecek çok sözümüz olabilir. Kalsın...
Akşama doğru kritik bir maça çıkıyoruz Karabükspor ile Ordu'da.

Direk rakibimiz konumundaki Karabük'e karşı bugün alınacak bir galibiyet ile sıralamada üzerine çıkacak olmamız ayrı bir motivasyon olacak. Aslında sıralamadaki yerimize bakarsak her maçımızın ayrı bir motivasyon olması gerekirken geçen hafta bu hissi takımımızda görememiştik. Çok kırıldık, hayal kırıklığı yaşadık, uzun süre 4:2'lik mağlubiyetin şokunu atlatamadık ama artık bunları düşünme vakti değil. Klasik "her maç final" dönemindeyiz ve kazanılacak ile kaybedilecek puanların her biri hayati öneme sahip olacak.

Böyle stresli, gergin maçları severiz Ordu'da oynayacaksak eğer. Böyle maçlarda şehir ve futbolcuların bütünleşmesi daha rahat oluyor. Bugün 19 Eylül'de daha ayrı daha farklı bir coşkuyla karşılayacağız Karabükspor'u. Rakibimizin deplasman karnesinin iyi olmasını değil Ordu'da ki maçlarda bizim genel olarak iyi olan performansımıza bakmak lazım. Baştan ipi rakibe verirsek, o zaman kaybederiz çünkü. Bugün 19 Eylül gerçek bir cehennem olacaktır.

Bu sene bu takımı ayakta ve ligde tutacak yegane güç, yine bu sezon en çok eleştirdiğim/eleştirdiğimiz taraftarlarımız olacaktır.

KAZANACAĞIZ...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...