Alışkın olduğumuz bir ilk yarı, son haftaların futbol fakiri Orduspor ve bize ayak uyduran Antalyaspor.. Mücadele var ama futbol? Maçın ikinci yarısı ise golü kalesinde gördükten sonra bizleri şaşırtan, rakip kaleye dalga dalga giden, maçı kazanmak için sahaya herşeyini koyan bir Orduspor vardı sahada. Bu performansın karşılığı üç puan da olabilirdi ama Saso'nun geçtiğimiz haftaki performansını andıran bir Hakan Arıkan vardı Antalyaspor'un kalesinde.
Atila'nın sol kanatta oynaması dışında bir farklılık yoktu sahaya dizilişimizde. İdeal kadromuza yakın bir 11 ile maça başladığımızı söyleyebiliriz. Monje'nin yerine oynayan Atila haricinden saha içinde göze batan tek şey Şamil'in cezalı olan Nizamettin'in rolünü üstlenmiş olmasaydı. Ve açık söylemek gerekirse çoğumuzun dudak büktüğü Şamil Nizamettin'in son 3 haftadır yapamadığı herşeyi yaptı. Olumlu futbolunu gol ile süslemesi de onun adına ayrı bir güzel durum oldu. Şamil ile birlikte sahanın iyi isimlerinden diğeri ise Stancu'ydu. Yine çok çalıştı, çabaladı ama Stancu bu haftayı da boş geçti.
Maçın son yarım saati oynadığımız futbolu düşününce bazı konuları irdelemeden duramıyoruz. Golü yiyene kadar silik bir futbol oynayan, rakibinin üstüne gitmeye dahi üşenen bir takım vardı ama golü yedikten sonra çok farklı bir izlenime büründük. Kendi sahamızda, kendi seyircimiz önünde oyunun ilk anlarından itibaren son yarım saatteki anlayış ile mücadele etseydik bu maçı çok rahat kazanabilirdik. Sanki o golü kalemizde görmesek Antalya'nın da bize ayak uydurduğu kör dövüşü eşliğinde maçı 0-0'a bağlayacaktık. Madem rakibi kendi sahasına hapsedebiliyoruz, sağlı sollu ataklarla, şutlarla rakip kaleyi abluka altına alabiliyoruz neden bunu sahaya yansıtmıyoruz anlamıyorum. Aynı anlayışı Kasımpaşa maçında da benimsemiştik. Golü yedikten sonra aklımız başına gelmiş, yine 1 puanı sonradan kurtarmıştık. Cuper'in avunma anlayışından dolayı oyunu tutarak oynuyoruz ama ligin başında bu şekilde değildik. Maçların ilk yarım saatinde oldukça atak oynayan, daha doğrusu skor avantajını elde edene kadar rakibi boğan bir Orduspor vardı. Fakat son haftalardaki kötü futbol ve kaybedilen maçların da etkisiyle bu anlayış tamamen değişti gibi. Daha ilk dakikadan oyunu tutmaya çalışan, gol yemeyeyim gerisi allah kerim der gibiyiz.. Takım belli anlarda oynadığı futbolu, gösterdiği reaksiyonu düşününce potansiyelimizin çok uzağında olduğumuzu söyleyebiliriz. Tabi bunda bireysel performansların da etkisi var. İyi diyebildiğimiz bir kaç isim dışında çoğu futbolcumuz vasatın altında kaldı. Takımdaki iyilere diğerleri ayak uyduramayınca da bir yere kadar oluyor bazı şeyler..
Konuşulacak çok şey var aslında. Kadromuzun hala yetersiz olduğunu düşünüyorum. Belli başlı isimlerden verim alamayınca bir anda tepetaklak olduk. Verim alamadığımız isimlerin kadroda alternatifi olmadığına göre eksikleri tek tek saymaya gerek yok. Zaman ilaç gibi görünüyor. Tedavi için bir haftalık bir süre var önümüzde. Akhisar maçını kazanıp tedaviye biraz daha rahat bir şekilde gitmek takımın elinde.. Üstelik bir ilki başarabilirler maçı kazanmaları durumunda. Malum, hala deplasman galibiyetimiz (!) yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...