Yeni başlangıçlar her zaman heyecanlı olur ama durgun ve bir o kadar da umutsuzuz. 26 yıl sonra çıkıp 2 sezon misafir kaldığımız Süper Ligin bedelinin bu kadar ağır olacağını hiç düşünmedik. 29 Mayıs 2011 bir milattı. Rüya gibiydi her şey... Fakat geriye dönüp geçen dört sezona baktığımızda gördüğümüz şey keder... Sadece 4 yıl içinde bir kulübün nasıl dibe vurduğuna, geleceğinin yok olduğuna şahit olduk. İnsanların Orduspor'dan uzaklaşmasına, şehrin Orduspor'a yabancılaşmasına şahit olduk. 3. ligde bile takımına sırtını dönmeyen şehrin Orduspor'u görmezden gelmesine şahit olduk.
Şimdi 90 milyona yakın olduğu söylenen bir borç ve sıfır gelir ile ne Orduspor'u bu bataktan nasıl kurtarabiliriz mücadelesi yapılıyor. Yeni bir yönetim ve başkan göreve geldi ve başarılı olur veya olmaz ama herkes Orduspor'dan kaçarken Yaşar Pamuk bu yükün altına gövdesini koydu. Çoğumuz burun kıvırdık ama dönüp baktığımızda göreve geldiği günden bu yana şehir ile Orduspor'u kaynaştırmaya çalışan ve öyle veya böyle tahtayı açan bir başkan ve yönetim var ortada. Tahtanın açılması için gereken 9 milyonluk borcun yapılan müzarekeler ile 9'da birini ödeyerek sonuca ulaştılar. Bakılınca 2 ay görev yapmış Ziya Doğan parası aslında ama kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. İstenilseydi geçtiğimiz sezonun devre arası tahtanın açılabileceğini gördük. Geçmiş yönetim beceriksiz ya da art niyetli miydi onun takdiri size kalmış... Hadi tahtayı geçtik ama çok cüzi alacakları olan futbolcuların bile ellerini kollarını sallayıp gitmelerini izlemek Orduspor'a ihanetten başka bir şey değildi. Unutmadık...
Transfer tahtasının son saatlerde açılmasıyla uzun süredir takım ile beraber olan Mahmut Boz, Emrehan Ceylan, Safa Serbest, Mehmet Arı, Ardahan Gündoğdu, Yasin Öztop, Burak Saban, Emre Gemici, Oluş Şengöz ve Muhammet Kurt'un yanı sıra tecrübeli stoper Gökhan Caba, geçtiğimiz sezon da kadromuzda olan Hüseyin Kuday ile anlaşma sağlanıp futbolcuların lisansları çıkarıldı. Avrupa'da ve Türkiye'de son dakika sürprizleri olurken bir sürpriz de bizde oldu. Ahmet Kuru da takıma katılarak bizleri sevindirdi.
Kalede Emrehan, tandemde Gökhan Caba, Mahmut Boz, solbek Gökhan Meral, ortada Mehmet Arı, Safa Serbest ve ileride Ahmet Kuru takımın ana iskeletini oluşturacak. Bu oyunculara ek olarak 3.ligde ciddi maç tecrübesi kazanan Yasin Öztop ve Muhammet Kurt, geçtiğimiz sezonun iyilerinden Özgen Erdem, her ne kadar tecrübeli olsa da bir numarasını göremediğimiz Hüseyin Kuday, artık bir şeyler görmek istediğimiz Murat Torun beklenti içinde olduğumuz futbolcular olacak. Yine Asımcan, Yunus, Furkan, Burak Demireğen, Burak Özsoy, Kaan Kars gibi genç futbolcularımız da çok iyi yerlere gelebilecek potansiyelleri olduğunu bizi gösterdiler. Hepsinden beklentimiz oldukça fazla.
Oldukça genç bir kadromuz var. Grubumuzdaki ve diğer gruptaki takımları inceleyince çok iyi kadrolar kuran takımlar olduğunu söyleyebiliriz. O yüzden büyük hedefler koyup sonrasında hüsrana uğramak yerine en basit hedeften yola çıkmak daha mantıklı. Yani ilk hedef ligde tutunmak, biz de varız diyebilmek... Transfer tahtası bu seferlik açıldı ama devre arası ve ileriki dönemlerde bizi yeni yasakların beklediğini söyleyebiliriz. Bu sebeple kadromuzda bulunan genç futbolcuların hepsine ihtiyacımız var. Bizim 1 yıllık bir planlama değil en az 5 yıllık bir planlama yapmamız lazım ve bu planın odak noktasına bu gençleri koymamız gerekiyor. Örneğin geçtiğimiz sezonun en sivrilen futbolcularından biri olan Kaptan Kaan'ı kaybettik. En az 4-5 yıl bir mevkiyi kotarabilecek kapasitede bir futbolcuydu ama bir şekilde bu ayrılık gerçekleşti. Ne de olsa bizim öz evlatlarımız deyip görmezden gelirsek bu çocuklar ile bir gelecek kuramayız. Hepsinin hayalleri, kariyer planları, kazanmayı arzu ettikleri paralar var. O yüzden bu çocukların takım içindeki konumları çok önemli. Burada da en büyük görev Sinan Hoca'ya düşüyor.
Yönetim göreve gelir gelmez Hüseyin Özcan ile yollarını ayırdı ve Sinan Bayraktar'ı göreve getirdi. Hüseyin Hoca'nın kariyerine baktığımız zaman 2. lig için yeterli sayılacak bir Cv'si olduğunu söyleyebiliriz ama takım ile gerekli iletişimi sağlayamadı kendisi. Oyuncu seçimlerinde 3. şahısların etkisinde çok kalması da bunda etkili oldu. Şimdi görevde Orduspor formasını yıllarca terletmiş, Orduspor'un içinden çıkmış bir teknik direktör var. Sinan Hocaya bu görev bir gün gelecekti ama zor zamanda nasip oldu. Yıllardır alt liglerde çalışıyor ve bu ligi iyi tanıdığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezon da zor şartlar altında Bayrampaşaspor'da başarılı olduğunu ve kendisini sevdirdiğini söyleyebiliriz. Kendisi Ordu'da sevilen saygı duyulan bir futbol adamı. Umarız dilediği başarıya ulaşır.
Futbolcular, yönetim, teknik ekip bir tarafa bu döngünün en önemli elemanı yani taraftarı unutmamak lazım. Geçtiğimiz sezon Orduspor tarihinin en boş ve en etkisiz tribünü vardı. Yönetimsel hatalardan dolayı şehirin takımdan uzaklaşması, kıyısından dönülen Süper Lig'den sonra sancılı başlayan sezon, pasolig, şehirin takıma inancının olmaması gibi sebeplerden dolayı sezon boyunca amatör maçları aratmayacak havada çıktı takım 19 Eylül'e. Alışık olmadığımız, utandığımız bir durumdu bu. Bu sezon pasolig yok. Takım ile şehirin arasına set çeken bir anlayış yok. Yani kısaca bir bahanemiz yok. Bu takıma sahip çıkıp yanında olmalıyız. Kale arkası kombinesinin 50 lira, maratonun 100 lira olduğu bir ortamda hele hiçbir bahanemiz olmaması lazım. Öncelikle taraftar grupları sonrasında Orduspor taraftarı ve seyircisi stattaki yerini almalı.
Uzun zamandır bizlerde buralarda yoktuk. Kalemi elden bırakınca yeniden almak zor oluyor. Orduspor'un geçirdiği zor zamanların üzerine hayat şartları da eklenince uzak kaldık buralardan. Eskisi kadar olmasa da arada sırada nacizane Orduspor ile ilgili karalamaya devam edeceğiz. Sağlıcakla...
Özledik yazılarınızı. İnşallah devamı glir.
YanıtlaSilbiz bize yeteriz. yeter ki orduspor baki olsun. lanet kalsın süperligine. İyiydik ne güzel pttde
YanıtlaSilyazıları okurken bile içim sızladı ama bir yerden başlamak lazım haydi bismillah düştüğümüz yerden kalkma zamanı
YanıtlaSil