Bize kimsenin takım iyiyken iyisiniz hoşsunuz ama mağlup olunca eleştiri yapıyorsunuz demeye hakkı yok çünkü her zaman dile getirdik bize göre yanlış olan şeyleri.
Bu maçın hakemi belkide Türkiye'nin en kötü hakemlerinden biri bu bir gerçek. Bugünkü sonuçta etkisi de vardı. Yediğimiz gol, son dakikadaki penaltı pozisyonunu es geçmesi, yardımcıların gözünün önünde gerçekleşen müdahalelerde tepkisiz kalmaları vs vs. Ama bugünkü mağlubiyeti, kötü futbolu, çaresizliği sadece hakeme bağlarsak ancak ve ancak kendimizi kandırırız.
Bu maçta da bazı şeyler en üst noktaya tırmandı artık. Sinirlerimiz gergin. Takım mağlup olabilir, maç kaybedebilir. Hakem hataları bunda etkili de olabilir ama önce kendimize bakmamız lazım bence. Kayserispor maçında puan almak için ne yaptık ? Bu maçı kazanmak, lehimize çevirmek adına ne yaptık ? Sistem artık işlemiyor, tıkanıp kalıyoruz ama hala aynı sistemde ısrar ediyoruz. Sistemde ısrar etmeyi de bir yerde anlarım ama sistemin kötü gitmesine sebep olan futbolcular, sistem içinde yapması gerekeni yapmayan futbolcular da hala 90 dakika sahada kalmaya devam ediyorsa sorun asıl orda başlıyor bence.
Konuşulacak, yazılacak birçok şey var ama artık herkesin söylediği, dilden dile konuşulan fakat iyi gittiğimiz için önemsenmeyen bazı şeyleri ortaya dökme vakti geldi bence. Biz bunları satır aralarında her zaman dile getirdik ama sesimizin duyulması için daha fazla çaba harcamalıyız sanırım...
- İlk olarak Tobias Nickenig. Gaziantepspor maçında dört dörtlük oynadı ama bir sonraki maçta kesik yedi. Üstüne üstlük 5 yabancıyla sahaya çıkarken Tobias'ı oynatmamanın mantığını çözemiyorum ben. Bir futbolcu iyi oynadığı bir maçtan sonra yedek kulübesine gidiyorsa, bir sonraki maçta ilk 18'de bile yoksa o takımdaki forma dağıtımının çok fazla adaletli olduğu söyleyemezsiniz. Nitekim Tobias bugün kulübede bile yoktu. Sakatlığı falan olduğunu sanmıyorum, öyle bir haber almadık. 5 yabancıyla sahaya çıkıp Tobias'ın 18 dışında bırakıyosun. İlk 18'de kim var Caner Osmanpaşa. ( Tobias maçtan birgün önce antrenmanda sakatlandığı için kadroya alınmamış... )
- İlk haftalarda Fatih Tekke'yi çok konuştuk. Topsuz alandaki mücadelesi, yaşına rağmen çalışkanlığı vs tamamdı ama hep dedikki Fatih'e çok fazla yüklenmeyelim. Bugün Fatih iyi ama 34 yaşındaki bir futbolcunun 11 hafta sahada 90 dakika kalıp her hafta aynı performansı sergilemesini beklemek mantıklı birşey değil aksine hayalcilik olur. Fatih 4 haftadır kayıp. Sahada yok. Bu maçta olumlu kullandığı kaç pas var bilmiyorum. Şuandaki fizik durumuyla belki sahada en fazla 45 dakika kalması gerekiyorken 90 dakika sahada kaldı ( ! ) Aklım mantığım almıyor, anlam veremiyorum. Haftalardır yokları oynuyor, bu ısrar neden ? Biz Fatih'i silelim demiyoruz ama performansındaki düşüşü, saha içindeki ruhsuzluğunu görmek için Futbol dehası olmaya gerek yok. O kötü oynarken hala sahaya sürerek bir nevi Fatih'in taraftar gözünde tepki almasına da neden oluyor Metin Hoca.
- Stancu konusuna da değinmek lazım. Stancu bugün kötüydü. 12 haftadır Fatih ilk 11'de takımın santraforu olarak sahaya çıkıyor. Stancu ilk transfer edildiğinde biz, basın, medya, Galatasaray taraftarı, hatta Staeau Bükreş taraftarı dediki Stancu ileri uçta oynadığı sürece elinden geleni yapar. Galatasaray'daki yarım devrelik macerasında Stancu'nun sürekli kanatta oynamasından dolayı gerçek kimliğini ortaya koyamadığından bahsettik. Bunu biz söyledik, Romanyalılar söyledi, Galatasaraylılar söyledi. Herkes söyledi. Biz ne yaptık ? Stancu'dan maksimum verim almak yerine onu orta sahanın her yerinde oynatarak oyunun içinde kaybolmasını sağladık. Stancu'nun mevkisini kestirebilen var mı ? Stancu'yu aldık diye Akpala'dan vazgeçtik. Stancu'yu orta sahada kaleden uzak oynasın diye mi aldık ? Allah aşkıma bir maç Fatih kulübede otursa bir kerede Stancu ileri uçta başlasa kötü mü olurdu ? 12 haftadır Fatih Tekke'nin o formayı giymesinin anlamı nedir yani ? Bu adam santrafor, kanat futbolcusu değil. Herkes söylüyor. Romanya istatistikleri, Galatasaray istatistikleri ortada, hala neyin peşindeyiz Allah aşkına ya ? Bu ısrar neden ?
- Rotasyon dedik hiç ummadığımız birşey çıktı bugün karşımıza. Abdurrahman sahada Dalmat kenarda. Garcia'dan devşirme kanat oyuncusu yaratma amacındayız. Sol tarafta kim var ? Bekte Murat Kalkan. Peki ya önünde ? Kimse yok. 12 haftadır sol kanatımız yok. Deyim yerindeyse o mevkinin içini dolduracak bir isim yok sahada. Riberio'dan gram faydalanmadık. Elimizdeki tek kanat oyuncusu belkide ama kullanmadık işte... İki kanatı felç edip geriden top şişirerek mi gol bulacak bu takım ? Dalmat'ın maç içinde düşüşleri olsa da bu takımın topu ileriye götürmesini sağlayan 2-3 futbolcumuzdan biri. Rotasyon demişken bahsettiğimiz şey bu değildi maalesef. Abdurrahman Dereli'ye gelince, mecburiyetler dışında forma giyebilecek düzeyde değil kimse kusura bakmasın.
- Banahane dedik sürekli. Neden yok, neden oynamıyor, neden ilk 18 de yok. En azından kadroya alalım son 10 dakika 15 dakika sahaya atalım göstersin kendini. Yetersiz falan filan demeyeceğim kimse kusura bakmasın. Benim Trabzonspor maçında sahada izlediğim Banahane'nin üzerine düşülseydi Fatih'in 4 haftadır sergilediği performansdan çok çok daha iyi bir performans sergilerdi. Taraftar baskılarından sonra Banahane ilk 18'de. 63. dakika gol yiyorsun. Biraz daha top yapabilmek adına Hakan Özmert giriyor. Tamam bir itirazımız yok. Eeee, sonrası ? Fatih kayıp, Stancu kayıp. Culio yerden kalkmıyor. 82. dakika Banahane Osei'yi ısınmaya gönderiyosun 86'da oyuna alıyorsun. 10 dakika önce oyuna girse kafamda hiçbirşey oluşmayacak. Kötü birşey düşünmeyeceğim. Tamam diyeceğim ama kimse kusura bakmasın. Maçın bitmesine 5 dakika kala bir futbolcuyu 3 dakika ısındırıp sahaya sürerken düşüncesinin ne olduğunu Metin Hocaya biri sorsun lütfen. Hatta biz soralım, amaç ney ?
- Yediğimiz gole gelelim. Tam belli olmuyor ama Culio'ya belki dokunmuş olabilir rakip futbolcu. Yalnız Culio'nun yarım metre havaya sıçrayarak yere düşmesini gerektirecek bir müdahele yok pozisyonda. Koşuyor, mücadele ediyor, topu kaybettiği zaman rakibini kovalıyor tamam ama Culio faul almak için deyim yerindeyse kendini yere bırakmak için bahane arıyor. Ciddi söylüyorum, Orduspor'un maçını daha önce izlemiş olan bir hakemin aklında Culio'nun her düşüşünde soru işaretleri oluşur. Yine öyle bir pozisyon oldu. Hakem iyi bir maç yönetmedi. Yan hakemler berbat ötesiydi. Orta hakem beterin beteriydi ama o pozisyon için kızamıyorum. Culio'ya birisi bu huyunu değiştirmesi hakkında ricada bulunsa artık ? Çünkü inandırıcılığı kalmadı artık hakemlerin gözünde bu bir gerçek. Hakem demişken Sedat'ın son dakikada yediği tekmenin sesi tribüne kadar gitmiş ama penaltı yerine faülü Sedat'ın yaptığına karar verdi. Kendisi hakkında güzel şeyler konuşmadık.(!) Fatih kötü oynamaya devam ettiği halde forma giyiyor dedik ya, Culio'dan da haftalardır istediğimiz verimi aldığımız söylenemez. Kulübede İrfan var mesela. Kötü oynuyorsa keseceksin bu kadar basit. Kimsenin sahada çakılı kazığı olmamalı...
- Birde şu var. Herkes yazdı, konuştu, eleştirdi, fikir beyan etti. Konu Metin Hocanın Trabzonlu takıntısı. Ben bu konu hakkında hiç fikir beyan etmedim. Çünkü profesyonel bir teknik adamın böyle bir ayrımcılık yapma ihtimali benim mantığıma ters geldi. Ama artık bazen acaba demeye başladım. Abdurrahman'ın durup dururken ilk 11'de başlaması, Fatih Tekke'nin 4 haftadır sahada varlığı bile hissedilmezken ilk 11 çıkmaya devam etmesi, 90 dakika sahada kalması, Nickenig Sedat arasındaki tercihleri, Caner'in ilk 18'de yer alması...
- Ordu'da oynasakda, deplasmanda oynasakda sahaya önce mağlup olmayalım anlayışı ile çıkıyoruz. Hep söylediğimiz bişey vardı. Deplasmanda Onur, içerdeki maçlarda ise Hakan veya Ali oynamalı. Onur koşuyor, mücadele ediyor ama topla oynama kısmına gelince yetersiz kalıyor. Deplasmanlarda Onur'un oynaması gayet normal ama içerdeki maçlara artık kazanmak için çıksak ? Kazanmak için oynadığımız zaman nasıl oynadığımızı biliyoruz. Bursaspor maçının 2. yarısını hepimiz izledik. Antalyaspor maçının ilk yarısı ile ikinci yarısı arasındaki farkı hepimiz gördük. Hücumda hiçbir sıkıntımız yokmuş gibi sanki herşey defansta bitiyormuş gibi oynamanın artık bir şeye yaramadığını anlamışızdır umarım. Metin Hoca Kayseri maçında poziyon vermedik dedi ama yenildik. Biz kaç pozisyona girmiştik ? Bugünkü maçtan sonra içerdeki en pozitif futbollarımızdan birini oynadık, pozisyon vermedik dedi. Golü nasıl yedik ? Fornezzi'nin çıkardığı toplar neydi ? Bunları geçtim Yalçın ve Sedat ile geriden top şişirmek dışında hücumda gol bulmak adına ne yaptık ?
- Oyuncu değişiklikleri ? Madde madde 12 maçta yaptığımız değişiklileri yazsam, öne geçtiğimizde, gol sıkıntısı çektiğimizde, geriye düştüğümüzde sayfalarca şey yazarız burda. Yedek kulübesinden oyuna yapılan etki kimse kusura bakmasın ama çok düşük. Bu konuda söyleyecek çok şeyim var aslında ama dahada fazla uzatmak istemiyorum.
Kafa şişirdik yine ama,
Çokda farklı şeyler, daha önce yazmadığımız şeyler yazmadık. Bir gerçek var irtifa kaybediyoruz. İyi gittiğimiz zaman söylediğim birşey vardı. Bu şekilde oynadığımız sürece bir sorun yok ama yere düştüğümüz zaman kalkmasını becerebilirsek işte o zaman takım olduk diyebilirim, demiştim. 4 haftadır yerdeyiz. Şuandaki görüntümüz de yerden kalkmanın kolay olmayacağını gösteriyor. Artık herkesin dile getirdiği, gördüğü yanlışların bundan sonraki süreçte yapılmamasını en azından dikkate alınmasını temenni ediyoruz.
Önümüzde bir Beşiktaş maçı var. Kazanabilirizde kaybedebilirizde ama öncelikle üstümüzdeki hastalığı atmamız lazım. Birşeyler yapmak lazım. Satır satır bunu yapalım, şunu yapalım demek yersiz olur. Beşiktaş, Sivas, Gençlerbirliği maçlarında ayağa kalkmamız lazım.
Son olarak Metin Diyadin'in ile taraftarlar arasında tartışma olmuş. Olayı birebir gören, duyan arkadaşlarımız var. Hoş şeyler değil, burdan dile getirilebilecek şeyler de değil ama aman Hocam. Yanlışların olsa da bu tür birşey yüzünden taraftar ile papaz olman senden çok şey götürür. Biraz daha dikkat..!
Yazılarınızı aksatmadan takip ediyorum. Herşeyden önce duygusallığı ön planda tutmadığınız için severek, merak ve heyecan içinde yazılarınızı okuyorum. Zamanı var mı bilmem ama Metin hoca'nın bu gibi sayfalardan haberdar edilmesi lazım. Memleketin en doğusunda Iğdır'da küçük bir ilçede Orduspor merakını uyandırdık insanlarda. Bizi MorBeyaz diye çağırır oldular. Uzun lafın kısası bu takımı gerçekten çok seven her zaman yanında olan taraftarlarının üzülmemesi için herkesin görevini layıkıyla yapmasını bekliyoruz. Ordu'ya ve Orduspor'a selamlar...
YanıtlaSilHerzamanki gibi süper bir analiz. Yukarıdaki arkadaşın dediği gibi gerçekten buralar bizim için bulunmaz bir nimet.
YanıtlaSilAlmanya'dayım. Orduspor'u sadece burdan takip ediyorum. Şampiyonluk sürecini,sevinçleri hüzünleri burayla beraber yaşadık. O yüzden samimiyetinize olan inancım çok büyük.
Umarım Metin Diyadin bu yazılanları ciddiye alır. Okuduğuna eminim.
Almanya'dan Ordu'ya sevgiler.
Ben de istisnasız yazılarınızı takip ediyorum. Futbolu okuyan ve yorumlayan, Ordu'da amatöründen profesyoneline kadar tüm futbol olaylarını takip eden biri olarak bu yazınızın altına imzamı attığımı belirtmek isterim. Profesyonel liglerde iki takımımız var. Orduspor ve Ünyespor... Biz Ünyespor'u yazmaktan Orduspor'u yazamadık henüz. Sizin ifade ettiğiniz gibi Tobias'ın iyi olduğu bir dönemde kızağa çekilmesi akla zarar geliyor bana. Fatih konusunda Metin Hoca'nın ısrarını anlamış değilim. Fatih futblcudur, oynamak ister mutlaka. Ama gözle görülür düşen performansına paralel olarak Orduspor gol bölgesinde sıkıntı çekmeye devam ediyor. Stancu bu takımda santrafor oynaması oynamalı. İki Tv kanalı var orada spor programlarını izliyorum, Kimse bu konulara bu ölçekte eleştirisel yaklaşmıyor. Takımda giden yanlışları birileri yazmazsa, birileri Tv de çıkıp söylemezse taraftar böyle söyler neticede. Hakem konusunda iyimser konuşmak olanaksız. Maçı izledim. Ve gol öncesinde yaşanan pozisyon %100 fauldür. Culio'nun kendini biraz pozisyonu ajite edercesine attığı fikrine katılmıyorum. O noktada kesinlikle faul var ve sonrasında gelen gol bir hakem golüdür. Penaltı pozisyonu kesinlikle vardır ve de doğrudur. Burada da hakemin art niyetinden çok pozisyonu okuyamamasından kaynaklanan bir yanılgı var. Bunun dışında Orduspor'un kazanmak adına gerektiği şekilde hazırlanmış bir taktiksel imha planı maalesef yoktu. Şu ana kadar toplanan 17 puan var. Artık bir rüyadan uyanmanın zamanı geldide geçiyor. Herkes rüyadan uyansın çünkü artık tehlike çanları çalmaya başlıyor.
YanıtlaSilMuhammet Kışla-Ünye www.sporaks.com
Futbola aşırı derecede düşkün biri değilim...Orduspor süper lige çıkınca ilgim biraz olsun arttı. Sırf Orduspor için Digitürk'e üye oldum. Ama son dört maçtır televizyon başında sinir sistemim bozuldu. Bırakın Orduspor'un golünü görmeyi doğru dürüst pozisyon yarattığını bile göremiyorum. Kadromuz hiç de fena değil ama sahaya ideal bir 11 le çıkamıyoruz herhalde...Yukardaki yorumu yapan kişi meseleye gerçekten objektif bakan biri olmalı...Metin Hoca onun eleştirilerini dikkate almalı diye düşünüyorum. Ha bir de şunu hatırlatayım; en ufak bir sarsıntıda Bayram Otel gibi darmadağın olmanın da alemi yok.Yörük göçü gibi yolda düzelmini yollarını arayalım...
YanıtlaSilMetin Diyadin...
YanıtlaSilgit kendini daha çok sevdirmeden...