El Clasico | Orduspor 2 : 0 Eskişehirspor
Başlığa bakıpta bir takımı Barça diğerini de Real olarak gördüğümü düşünmeyin. El Clasico derken sonucu kast ediyorum. Dün akşam yine çok rahat bir şekilde yendik Eskişehirspor'u. Eskişehirspor'la oynadığımız son üç maçımızdan dokuz puan aldık.
Yıllar önce yaşanan gerginlikten sonra büyük anlam ifade etmeye başlamıştı Eskişehirspor maçları bizim için. Ölüm kalım mücadelesi gibi bakardık bu maçlara. Artı motivasyonla çıktığımız bu mücadelelerden çoğunlukla galip çıktık ve psikolojik olarak büyük bir üstünlüğümüz var Eskişehirspor'a. Burada bir noktaya değineyim, sonuçta futbol yazıyoruz konuşuyoruz ama aradaki rekabet bazen futbolun dışına çıkıyor. Ankara'da çalışırken arabamın arkasında Orduspor bayrağı var diye Eskişehir plakalı kamyon beni yoldan atmaya kalkmıştı mesela. İş bu boyutlara varmıştı. Bu durumda da futbol her zaman futbol değildir mantığıyla baktık Eskişehir ile oynadığımız karşılaşmalara. Karadeniz insanı inatçıdır. Gücünü gerginlikten alır aslında. Böylesine gergin maçlarda hep daha güçlü olduk ve kazanarak perçinledik gücümüzü.
Ben her Eskişehirspor maçı öncesi çok rahat hissediyorum kendimi. Eskişehirsporlu arkadaşlar belki gücenecek ama bu durum böyle kendi adıma.
Dün akşama gelirsek, fındık sezonunun yaşandığı bir mevsimde 52.000 Ordusporluyu Olimpiyat Stadı'na beklemek hayalcilikti ve bunu da hep beraber gördük. Tahminim 10.000 civarında taraftarımız vardı tribünlerde.
Mersin maçının onbiriyle çıktık sahaya. Ali yine stoper başladı ama bu sefer daha da ısınmıştı bence yeni yerine. Ortasaha patentli oluşu geriden oyunu kurmasında büyük avantaj sağladı bizim adımıza.Maça hızlı ve ısırarak başladık. Galibiyeti daha çok istediğimizi maçın ilk dakikalarından itibaren rakibimize hissettirmeliydik ve öyle de oldu. Barral, Hasan ve Monje ile ileride etkili olmaya başladık. Hürriyet bariz şekilde Nizamettin'i iterek hem kendini hem de takımını yaktı. Penaltı ve kırmızı kart maçın çok rahat geçeceğinin habercisi oldu.
Hasan topun başına geçti ve penaltıyı kaçırdı. Penaltıyı kaçırmak elbette kötü ama rakibin 10 kişi kalmasından dolayı çok fazla tereddüte düşmedim açıkçası. Nitekim,kalecinin çeldiği toptan kazanılan köşe vuruşunda Barral iki kişinin arasından kafayı vurarak kaçan penaltının şokunu unutturdu taraftarlarımıza. 45+1'de yine kullandığımız köşe vuruşunda paslaşmadan sonra yapılan ortada Garcia müthiş vurdu kafayı. Direkten seken top Hasan'ın önüne düştü ona da dokunup maçı koparmak kaldı. Bu gol Hasan'ın bozulan moralinin de düzelmesi açısından iyi oldu.
Eskişehirspor'un maçın büyük bölümünde 10 kişi olmasından dolayı biz de takım olarak çok fazla sıkmadık açıkçası. İlk golden sonra oyun gayet rölantide gitti. Net bir posizyon vermeden de maçı bitirdik diyebilirim.
İkinci hafta sonunda 4 puana ulaştık. İki gol attık,henüz gol yemedik. Bu oyun anlayışıyla da çok fazla gol yiyeceğimizi düşünmüyorum geçen sezon olduğu gibi. Yalnız bu sezon daha fazla gol atacağımızı Barral'ın performansına bakarak söyleyebilirim.
Barral demişken ona Ispanya'da yapılan tezahüratı hatırlatayım;
Pasala a Barral que mete gol, pasala a Barral que mete gol, pasala a Barral, Pasala a Barral, Pasala a Barral que mete gol ! Yani Türkçesi, Barral'a pas ver ki gol atsin, Barral'a pasi ver ki gol atsin,ver pasi Barral'a, ver pasi Barral'a,ver pasi Barral'a ki gol atsin.
Genel olarak güzel bir başlangıç yaptık lige. Bundan sonra da daha da üzerine koyarak devam ederiz inşallah. Daha önce stadlarda Mor-Beyaz En Büyük Ordu diye bağıran taraftarımız artık Mor-Beyaz Şampiyon Ordu demeye başladı.
Güzel bir hedef ve hayalin peşinde koşturmaya devam ediyoruz. Futbolcu kardeşlerime,hocamıza ve yönetimin her kadrosuna bu güzel galibiyet için teşekkür ediyorum.
Barral , monje ve umbides 3lusu biraz kapalı kutuydu bizim icin ama ilk 2 hafta cok iyi oynadılar. Eğer ilerleyen haftalarda form düşüklüğü olmazsa ilk 10 da tamamlarız ligi. Ha bir de transferleri kampa yetistirip cuper'in elini rahatlatip ona daha iyi bir calisma imkanı sunan nedim baskana da tebrikler
YanıtlaSil