Hector Cuper haberleri ilk çıktığında dalgaya alan çok oldu. Biz ise süreci sessiz bir şekilde bekledik. Ulusal medya bile alaycı ifadelerle gelir mi yea tarzında haberler yaparken Orduspor taraftarı Cuper faydalı olur mu olmaz mı onun istişaresini yapıyordu. Sonrasındaki süreç ise bildiğimiz seyirde ilerledi. Cuper'in gelişini çok iyi bir hamle ve prestij olarak görenlerde oldu kendisine verilen parayı dahi bilmeden Orduspor'un ekonomisini çökertip hemen Bank Asyaya düşürenlerde... Bloglarda, ulusal basında Cuper'in deyim yerindeyse makus kariyeriyle ilgili benzer cümlelerden oluşan onlarca yazı okuduk. Lakabıda vardı, Finallerin Kaybeden Adamı...
Hector Cuper'in kariyeri boyunca takımlarına oynattığı futbol hep benzer nitelikte olmuş. İtalyanlar'ın catenaccio dediği bizim ise basit bir şekilde defansif futbol dediğimiz akımın öncülerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu sistemin uygulayıcıları pek fazla sevilmezler ama Lucescu Galatasaray ve Beşiktaş'ı şampiyon yaparken bahsini ettiğimiz katı savunma anlayışıyla başardı. Bugün dünyanın en iyi hocası olarak gösterilen Mourinho'nun da Porto ve Chelsea'de oynattığı futbolu düşündüğümüz zaman bu sistemin kötü bir sistem olduğunu söyleyemeyiz. En uç örnek olarak ise Otto Rehhagel'in önderliğinde Avrupa Şampiyonu olan Yunanistan'dır sanırım. Bu kadar örnek verirken, Mallorca'yı darmadağınık bir takım olarak alan Cuper'in La Liga'da takımını 3. bitirtmesi ve Mallorca'nın Kral Kupasında final oynaması, Valencia'nun üst üste iki sezon Şampiyonlar Liginde final oynaması bu sistemin Cuper'in kariyerindeki başarı yansımaları olduğunu ifade etmeliyiz .
Hector Cuper'in gelişinden sonra irdelediğimiz tek bir nokta vardı. Cuper'in kariyeri, teknik direktörlüğü yada başarıları hakkında en ufak söyleyecek kötü bir cümlemiz zaten olamazdı ama baş aşağı giden bir kariyerden sonra Ordu'ya gelirken ne gibi bir psikoloji ile geldiğiydi bizi endişelendiren. Fakat takımın başında çıktığı ilk maçın ilk saniyesinden itibaren kulübedeki tavırları, 90 dakika maçı sahadaki futbolcularıyla beraber yaşaması, heyecanı ve arzulu halleri bizim endişemizi yerlebir etti.
Kariyeri boyunca benimsediği oyun anlayışını düşününce biz çok daha defansif bir anlayış bekliyorduk ama beklediğimizden daha dengeli bir takım yarattı Cuper. Savunma öncelikli ama hücum anlamındada işi şansa bırakma derdinde değil. Yani ben savunmayı doğru düzgün bir şekilde yapayım, rakip açık verirse atarım maçı alırım, atamazsam gol yemeden 1 puanı kurtarırım değil olay. Savunma bütünlüğü olan bir takımın kanat organizasyonlarıyla golü de bulup her ikisini başarılı bir şekilde yapabileceğini bizlere gösterdi bu kısa sürede. Tabi bunları yaparken, Cuper'in kendi doğrularını bile bir kenara bırakıp Türkiye ligine göre taktik anlamda değişiklikler yapması onun saplantılarının olmadığının bir göstergesi. Yapılan transferlerinde onun elini güçlendirdiği aşikar ama rotasyonu şimdiye kadar gayet iyi kullandığını söyleyebiliriz. Abdülkadir'i formaya ısıtması, daha önce hiçbir Süper Lig maçında forma giymemiş Ömer Kulga'yı sahaya sürüp Garcia yedek oturtması, gençlere aşıladığı güven duygusu gerçekten takdir edilecek cinsten. Takımdaki disiplin ortamı, kondisyon olarak sahadaki farkı görmemiz, kenardan oyundan müdahalelerini de ekleyince şuana kadar gördüğümüz Hector Cuper profili beklentilerimizin çok üstünde.
Hector Cuper takımın başında çıktığı 7 karşılaşmadan 14 puan çıkardı. 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet gibi bir istatistiğe ulaşarak tehlike bölgesinden uzaklaştık. Herşey rayına oturmuş değil henüz ama takımın gösterdiği gelişimin her geçen gün daha çok farkına varıyoruz. Türkiye ligini çok çabuk çözmesi bizim adımıza bir avantaj. Bu seneki öncelikli hedefimiz ligde kalmak ama takımın seyri bu düzeyde devam ettiği sürece ilk 8'e girmememiz için hiçbir neden yok. Cuper'in 4-5 sezon kötü giden kariyerini Ordu'da tekrardan parlatmak istediğini saha kenarındaki heyecanından anlayabiliriz. Bizde Orduspor olarak başarıya açız ve onun yaşadığı heyacanı aynı şekilde yaşıyoruz. Zorlu bir yol var. Umarız bu yolda istediğimiz şekilde ilerleriz...
Hector Cuper'in kariyeri boyunca takımlarına oynattığı futbol hep benzer nitelikte olmuş. İtalyanlar'ın catenaccio dediği bizim ise basit bir şekilde defansif futbol dediğimiz akımın öncülerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu sistemin uygulayıcıları pek fazla sevilmezler ama Lucescu Galatasaray ve Beşiktaş'ı şampiyon yaparken bahsini ettiğimiz katı savunma anlayışıyla başardı. Bugün dünyanın en iyi hocası olarak gösterilen Mourinho'nun da Porto ve Chelsea'de oynattığı futbolu düşündüğümüz zaman bu sistemin kötü bir sistem olduğunu söyleyemeyiz. En uç örnek olarak ise Otto Rehhagel'in önderliğinde Avrupa Şampiyonu olan Yunanistan'dır sanırım. Bu kadar örnek verirken, Mallorca'yı darmadağınık bir takım olarak alan Cuper'in La Liga'da takımını 3. bitirtmesi ve Mallorca'nın Kral Kupasında final oynaması, Valencia'nun üst üste iki sezon Şampiyonlar Liginde final oynaması bu sistemin Cuper'in kariyerindeki başarı yansımaları olduğunu ifade etmeliyiz .
Hector Cuper'in gelişinden sonra irdelediğimiz tek bir nokta vardı. Cuper'in kariyeri, teknik direktörlüğü yada başarıları hakkında en ufak söyleyecek kötü bir cümlemiz zaten olamazdı ama baş aşağı giden bir kariyerden sonra Ordu'ya gelirken ne gibi bir psikoloji ile geldiğiydi bizi endişelendiren. Fakat takımın başında çıktığı ilk maçın ilk saniyesinden itibaren kulübedeki tavırları, 90 dakika maçı sahadaki futbolcularıyla beraber yaşaması, heyecanı ve arzulu halleri bizim endişemizi yerlebir etti.
Kariyeri boyunca benimsediği oyun anlayışını düşününce biz çok daha defansif bir anlayış bekliyorduk ama beklediğimizden daha dengeli bir takım yarattı Cuper. Savunma öncelikli ama hücum anlamındada işi şansa bırakma derdinde değil. Yani ben savunmayı doğru düzgün bir şekilde yapayım, rakip açık verirse atarım maçı alırım, atamazsam gol yemeden 1 puanı kurtarırım değil olay. Savunma bütünlüğü olan bir takımın kanat organizasyonlarıyla golü de bulup her ikisini başarılı bir şekilde yapabileceğini bizlere gösterdi bu kısa sürede. Tabi bunları yaparken, Cuper'in kendi doğrularını bile bir kenara bırakıp Türkiye ligine göre taktik anlamda değişiklikler yapması onun saplantılarının olmadığının bir göstergesi. Yapılan transferlerinde onun elini güçlendirdiği aşikar ama rotasyonu şimdiye kadar gayet iyi kullandığını söyleyebiliriz. Abdülkadir'i formaya ısıtması, daha önce hiçbir Süper Lig maçında forma giymemiş Ömer Kulga'yı sahaya sürüp Garcia yedek oturtması, gençlere aşıladığı güven duygusu gerçekten takdir edilecek cinsten. Takımdaki disiplin ortamı, kondisyon olarak sahadaki farkı görmemiz, kenardan oyundan müdahalelerini de ekleyince şuana kadar gördüğümüz Hector Cuper profili beklentilerimizin çok üstünde.
Hector Cuper takımın başında çıktığı 7 karşılaşmadan 14 puan çıkardı. 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet gibi bir istatistiğe ulaşarak tehlike bölgesinden uzaklaştık. Herşey rayına oturmuş değil henüz ama takımın gösterdiği gelişimin her geçen gün daha çok farkına varıyoruz. Türkiye ligini çok çabuk çözmesi bizim adımıza bir avantaj. Bu seneki öncelikli hedefimiz ligde kalmak ama takımın seyri bu düzeyde devam ettiği sürece ilk 8'e girmememiz için hiçbir neden yok. Cuper'in 4-5 sezon kötü giden kariyerini Ordu'da tekrardan parlatmak istediğini saha kenarındaki heyecanından anlayabiliriz. Bizde Orduspor olarak başarıya açız ve onun yaşadığı heyacanı aynı şekilde yaşıyoruz. Zorlu bir yol var. Umarız bu yolda istediğimiz şekilde ilerleriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...