Hector Cuper'in Gaziantepspor maçından sonra söylediği gibi, kaybedilen bir maçtan sonra oynayacak olduğunuz ilk maç çok önemlidir. Bunun takımın psikolojisi için ne kadar önemli olduğundan bahsetmiş ve bu maçı mutlaka kazanmamız gerektiğini söylemişti. Bunun bilincinde olan taraftarımızında itelemesiyle aslında biz maçı maç öncesi takımı Postane önünde karşılarken kazandık diyebiliriz. Kolay bir galibiyet olmadı aslında ama herşeye rağmen içerde kazanmaya devam etmek, kaybedilen bir maçın ardından tekrardan dirilmek çok güzel oldu.
Eksiklerimizden dolayı maç öncesi yazımızda Hector Cuper'in sahaya çıkaracağı 11 üzerinde bir iki kelam etmiştik. Birinci öngörü aynı sistemin devam edeceği yerine Bruno veya Fatih Tekke'den birinin geçeceğiydi. Diğer öngörü ise Hector Cuper'in tekrar 4-2-3-1'e dönüp Hasan Kabze gelmeden önce oynattığı sistem ile sahaya çıkmasıydı. Aslında 4-2-3-1'i çok iyi oynayabilecek donanıma sahibiz. Çünkü Ali, Gosso gibi bir ikilinin önünde Culio-Hakan Özmert-Javito üçlüsü bu sistemi hakkıyla oynamaya yeterde artar. Fakat bir sistemin tam anlamıyla işleyebilmesi için bütün elemanların uyum göstermesi gerekir. Ön Libero ve orta üçlüde yakaladığımız mükemmel uyum ileri uçta statik bir forvet olmayan Stancu'nun oynamasıyla suya düşüyor. Bu sistemin ileri ucundaki isim Hasan Kabze olsa, veya bizim eski günlerini hatırladığımız bir Bruno olsa her türlü içerde dışarda gol ve pozisyon sıkıntısı yaşamadan maçları tamamlarız. Ama dediğim gibi Stancu bu şablonun en ucunda oynayabilecek isim değil. Hasan Kabze iyileşene kadar Cuper'in tercihleri bu çerçevede olduğuna göre iyi bir Fatih Tekke veya Bruno Stancu'nun verebileceklerinden çok daha fazlasını verir bize ileri uçta.
Maçin ilk yarisina değinecek olursak hem rakip hem de biz ileri uçta kismen uretken olurkenz aman zaman hem Kayseri hem de biz top kayiplari yaptik. Kayserispor Amrabat ve Sefa ile etkili pozisyonlara girdiler. İlk yarının son anlarına kadar topla daha fazla oynayan taraf Kayserispor olmasına rağmen ilk yarının sonlarına doğru ipleri eline alan ve daha olgun ataklar ile kaleeye giden taraf bizdik. Bizim adımıza ilk yarının son dakikalarına rağmen 5 saniye içinde topun iki defa direğin aynı yerinden dönmesi nasıl bir şanssızlıktı anlam veremedik. Kanatlardan Culio ve Javito'nun taşıdığı toplarla etkili olmaya çalıştık ama neredeyse çoğu pozisyonda pozisyonun baş aktörü olması gereken Stancu'nun ceza sahası içinde dahi olmaması sebebiyle çok fazla etkili olamadık. Yine maç öncesi belirttiğimiz Gosso'nun gelmesiyle Ali'nin daha fazla öne oynayıp sorumluluk alacağız tezini çokça gördük. Ali'yi sezon başından beri ilk defa bu kadar topla olumlu oynarken gördüm diyebilirim. Çoğu zaman sorumluluk alıp Bank Asya'dan görmeye alışkın olduğumuz hücum yönünü değiştirme, ani uzun toplarla etkili olma girişimleri benim oldukça hoşuma gitti. O bölgedeki tek eksikliğimiz Gosso'nun beklediğimiz şekilde olmamasıydı. Afrika kupasından kafa olarak döndüğünü söyleyemeyiz. Bildiğimiz Gosso'nun uzağındaydı.
İkinci yarıya başlarken kafamızda hala ilk yarının son dakikalarında iki defa ddirekten dönen top vardı. Golü bulacağımızı hissediyorduk ama çok kolay olmayacağını biliyorduk. Fakat beklediğimizden daha çabuk ve kolay ulaştık gole. İlk yarı ceza sahasına yakın yerlerden ve kornerlerden bir çok duran top kullanmış olmamıza rağmen etkili olamamıştık. İkinci yarının başında kazandığımız duran topta Culio'nun ortasına Yalçın kafayı öyle güzel vurduki, kalecide çaresiz kaldı pozisyonda. Golü ikinci yarının hemen başında bu kadar çabuk ve kolay bulmamız Kayserispor'un moralini biraz olsun bozdu. Kayserispor topun hakimiyetini ele geçirip kaleye gelmeye çalışsada oyunu çok iyi daraltıp pozisyon bulmalarını engelledik. Klasik topun hakimiyetini rakibe verip pozisyon vermeme özelliğimizi sürdürdük diyebilirim. İki ağır bek'imiz Selçuk ve Abdurrahman'a rağmen Amrabat'ın çok etkili olduğunuda söyleyemeyiz. Çoğu pozisyonda bu ikiliyi geçti ama tehlike yaratmasına imkan vermeden Yalçın ve Garcia kademeye çok zamanında girerek Amrabat'ın etkinliğinide en aza indirgemeyi başardı.
Maç öncesi Hector önceki yazımızda Hector Cuper'in odasında biz bu maç kazanacağız diye bağırmasına Sportif Direktörümüz Arhan Akün'ün şahit oluşundan bahsetmiştik. Takımın ve teknik heyetin hırsı, kaçan gollerden sonra ve attığımız golden sonra verdiği reaksiyon. Kulübenin tamamının maçı deyim yerindeyse sahada oynuyormuş gibi yaşaması, tribünlerin eski günlerimizde olduğu gibi ağzına kadar dolu olması ve takımı itelemesi, hepsi bir bütün oldu ve Kayserispor maçını kazanmamıza yardımcı oldu. Fikstürümüz her ne kadar zor olsa dahi bu birlik bütünlüğümüz devam ettiği sürece bu takımın kazanamayacağı maç yok. Yeterki Orduspor taraftarı ve futbolcuları aynı birlik ve bütünlüğü lig sonuna kadar devam ettirebilsin. Kayseri ile oynanan maçın ardından puanımızı Kayserispor'un plaka numarası olan 38'e yükselttik. Tres Puntos dedik. Lig sonuna kadar aynı güzellikleri görmeye devam ederiz umarım.
Eksiklerimizden dolayı maç öncesi yazımızda Hector Cuper'in sahaya çıkaracağı 11 üzerinde bir iki kelam etmiştik. Birinci öngörü aynı sistemin devam edeceği yerine Bruno veya Fatih Tekke'den birinin geçeceğiydi. Diğer öngörü ise Hector Cuper'in tekrar 4-2-3-1'e dönüp Hasan Kabze gelmeden önce oynattığı sistem ile sahaya çıkmasıydı. Aslında 4-2-3-1'i çok iyi oynayabilecek donanıma sahibiz. Çünkü Ali, Gosso gibi bir ikilinin önünde Culio-Hakan Özmert-Javito üçlüsü bu sistemi hakkıyla oynamaya yeterde artar. Fakat bir sistemin tam anlamıyla işleyebilmesi için bütün elemanların uyum göstermesi gerekir. Ön Libero ve orta üçlüde yakaladığımız mükemmel uyum ileri uçta statik bir forvet olmayan Stancu'nun oynamasıyla suya düşüyor. Bu sistemin ileri ucundaki isim Hasan Kabze olsa, veya bizim eski günlerini hatırladığımız bir Bruno olsa her türlü içerde dışarda gol ve pozisyon sıkıntısı yaşamadan maçları tamamlarız. Ama dediğim gibi Stancu bu şablonun en ucunda oynayabilecek isim değil. Hasan Kabze iyileşene kadar Cuper'in tercihleri bu çerçevede olduğuna göre iyi bir Fatih Tekke veya Bruno Stancu'nun verebileceklerinden çok daha fazlasını verir bize ileri uçta.
Maçin ilk yarisina değinecek olursak hem rakip hem de biz ileri uçta kismen uretken olurkenz aman zaman hem Kayseri hem de biz top kayiplari yaptik. Kayserispor Amrabat ve Sefa ile etkili pozisyonlara girdiler. İlk yarının son anlarına kadar topla daha fazla oynayan taraf Kayserispor olmasına rağmen ilk yarının sonlarına doğru ipleri eline alan ve daha olgun ataklar ile kaleeye giden taraf bizdik. Bizim adımıza ilk yarının son dakikalarına rağmen 5 saniye içinde topun iki defa direğin aynı yerinden dönmesi nasıl bir şanssızlıktı anlam veremedik. Kanatlardan Culio ve Javito'nun taşıdığı toplarla etkili olmaya çalıştık ama neredeyse çoğu pozisyonda pozisyonun baş aktörü olması gereken Stancu'nun ceza sahası içinde dahi olmaması sebebiyle çok fazla etkili olamadık. Yine maç öncesi belirttiğimiz Gosso'nun gelmesiyle Ali'nin daha fazla öne oynayıp sorumluluk alacağız tezini çokça gördük. Ali'yi sezon başından beri ilk defa bu kadar topla olumlu oynarken gördüm diyebilirim. Çoğu zaman sorumluluk alıp Bank Asya'dan görmeye alışkın olduğumuz hücum yönünü değiştirme, ani uzun toplarla etkili olma girişimleri benim oldukça hoşuma gitti. O bölgedeki tek eksikliğimiz Gosso'nun beklediğimiz şekilde olmamasıydı. Afrika kupasından kafa olarak döndüğünü söyleyemeyiz. Bildiğimiz Gosso'nun uzağındaydı.
İkinci yarıya başlarken kafamızda hala ilk yarının son dakikalarında iki defa ddirekten dönen top vardı. Golü bulacağımızı hissediyorduk ama çok kolay olmayacağını biliyorduk. Fakat beklediğimizden daha çabuk ve kolay ulaştık gole. İlk yarı ceza sahasına yakın yerlerden ve kornerlerden bir çok duran top kullanmış olmamıza rağmen etkili olamamıştık. İkinci yarının başında kazandığımız duran topta Culio'nun ortasına Yalçın kafayı öyle güzel vurduki, kalecide çaresiz kaldı pozisyonda. Golü ikinci yarının hemen başında bu kadar çabuk ve kolay bulmamız Kayserispor'un moralini biraz olsun bozdu. Kayserispor topun hakimiyetini ele geçirip kaleye gelmeye çalışsada oyunu çok iyi daraltıp pozisyon bulmalarını engelledik. Klasik topun hakimiyetini rakibe verip pozisyon vermeme özelliğimizi sürdürdük diyebilirim. İki ağır bek'imiz Selçuk ve Abdurrahman'a rağmen Amrabat'ın çok etkili olduğunuda söyleyemeyiz. Çoğu pozisyonda bu ikiliyi geçti ama tehlike yaratmasına imkan vermeden Yalçın ve Garcia kademeye çok zamanında girerek Amrabat'ın etkinliğinide en aza indirgemeyi başardı.
Maç öncesi Hector önceki yazımızda Hector Cuper'in odasında biz bu maç kazanacağız diye bağırmasına Sportif Direktörümüz Arhan Akün'ün şahit oluşundan bahsetmiştik. Takımın ve teknik heyetin hırsı, kaçan gollerden sonra ve attığımız golden sonra verdiği reaksiyon. Kulübenin tamamının maçı deyim yerindeyse sahada oynuyormuş gibi yaşaması, tribünlerin eski günlerimizde olduğu gibi ağzına kadar dolu olması ve takımı itelemesi, hepsi bir bütün oldu ve Kayserispor maçını kazanmamıza yardımcı oldu. Fikstürümüz her ne kadar zor olsa dahi bu birlik bütünlüğümüz devam ettiği sürece bu takımın kazanamayacağı maç yok. Yeterki Orduspor taraftarı ve futbolcuları aynı birlik ve bütünlüğü lig sonuna kadar devam ettirebilsin. Kayseri ile oynanan maçın ardından puanımızı Kayserispor'un plaka numarası olan 38'e yükselttik. Tres Puntos dedik. Lig sonuna kadar aynı güzellikleri görmeye devam ederiz umarım.
Eren Albayrak niye hic oynamiyor sakat mi ?
YanıtlaSil