2 haftadır oynadığımız futbol geceyle gündüz gibi. Mersin maçında berbat bir ilk yarıdan sonra harika bir 2. yarı oynamıştık ama şans bizim yanımızda değildi. Geçen hafta Mersin karşısında bizim yaşadığımızı bu hafta Karşıyaka bize karşı yaşadı. 2. yarıda bizi o kadar çok bunalttılar ki son dakikaları izlemeye kalbim dayanmadı televizyonu kapattım. Neyse ki çok önemli bir 3 puanı hanemize yazdırdık...
Aslında bu maçı 2 bölüm halinde değerlendirmek lazım. İlk yarıda istediğimiz oyunu sahaya yansıtmıştık. 22. dakikada Anıl'ın kullandığı kornerden gelen topa kafayla vuran Ufukhan golünü attı. Uzun süren sakatlığı sonucu sahalara golle dönmesi Ufukhan için de ayrı bir sevinç kaynağı oldu. Bu arada şunu da es geçmemek lazım. Son yılların en iyi duran top organizasyonunu yapıyoruz. Tabi bunda Anıl ve Ferhat'ın payı çok büyük. Metin Diyadin zamanında Süper ligde bu tür organizasyonları iyi yapıyorduk ama Metin Diyadin'in istifası sonrası daha sonra duran toplardan pozisyon ürettiğimiz söylenemez. Bu sene ise korner veya serbest vuruş olduğunda heyecanımız geçen seneye göre katbekat artıyor. Burada Erkan hocanın da hakkını vermek lazım tabi ki... Attığımız golün sevincini yaşamaya devam ederken çok güzel bir gol yedik. Kaleci Alişan'ın yapabileceği hiç bir şey yoktu. "Acaba bu maçı kazanabilir miyiz?" diye düşünürken bu sefer de Landel çıktı sahneye. Bu sefer de yediğimiz golün üzüntüsünü yaşarken tekrar öne geçtik. Landel yaklaşık 30 metreden harika bir vuruşla kaleci Bicik'i avladı. Bir nevi Karşıyaka'da Okan'ın attığı gole cevap vermiş oldu. İlk yarı bu sonuçla bitti ve devreyi 2-1 önde kapattık...
2. yarı herkes biraz daha rölanti bir oyun beklerken iyice geriye çekildik ve baskı üstüne baskı yedik. Burada ise ilk golün sahibi Ufukhan tekrar sahneye çıktı. İlk yarı takımımızın ilk golünü atan Ufukhan bu sefer defansıyla ön plana çıkıyordu. Karşıyaka çok pozisyon vermiyorduk ama top sürekli onlardaydı. Tabir-i caizse nefes almamıza izin vermiyorlardı. Takımda top tutabilen oyuncular Anıl ve Landel'di. Anıl da 60. dakikada yerini Hasan'a bırakınca baskıyı iyice arttırdılar. Biz ise kontrataklarla 3. golü bulup rahatlamak istiyorduk ama o golü bir türlü bulamadık. 2. yarı çok kötü oynadık ama 3 tane neredeyse %100'lük gol kaçırdığımızı da belirtelim.İlk önce Ziya bomboş haldeyken vurduğu kafa kaleci Bicik'in üstüne vurdu. Subasic de kaleciyle karşı karşıya dışarı attı. Emre Aygün de yine müsait pozisyonda bir pozisyondan yararlanamadı.. Şu takımda adam gibi bir forvetimiz olsa şu anda çok daha iyi yerlerde olabilirdik ama Bruno ve Şadi'den sonra hiç iyi bir forvetimiz olmadı maalesef. Neyse ki futbol melekleri bizim yanımızdaydı ve maç sonunda gülen taraf biz olduk...
Bu maçtan hatta son iki maçımızdan önemli dersler çıkarmak gerek. Bir yarı iyi bir yarı kötü oynamamızın sebepleri neler? Konsantrasyon eksikliği, tedirginlik vs. her neyse bir an önce teşhis konulmalı ve tedavisi yapılmalıdır. Lig uzun bir maraton ama lig sonuna kadar böyle gitmemeli. Zira bizde bunları kaldıracak kalp yok...
Bu sene bizim kesinlikle Süper lige çıkmamız lazım. Başka kurtuluş yolumuz yok. Şu an çok ince bir çizgide gidiyoruz. Dengeyi kaybedip düşersek bir daha toparlayabilir miyiz meçhul.. O yüzden artık taraftarın da devreye girmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki bu takım belli bir kişinin veya belli bir grubun takımı değil BİZİM TAKIMIMIZ! "Şehir takıma küstü" deniliyor ama Allah aşkına bir şehir bir takıma nasıl veya neden küser? Onurlu bir ekiple onu mücadelesi verirken taraftarın takımı yalnız bırakması bize yakışmıyor. Takımla ilgilenen 2-3 yönetici kalmış zaten taraftar da destek vermezse tüm yük bu yöneticilerimize kalacak. Takıma destek vermeyerek kime zarar verdiğimizi düşünmemiz gerekiyor. Sene başında "Bu takım düşer" diyenler bile "Bu sene çıkabiliriz" dediği ortamda kenetlenerek neden Süper lige çıkamayalım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...