Yıllar geçsede unutmayacağımız daha doğrusu unutamayacağımız kavramlar var önümüzde. Bunlardan ilki 2011 yılının Mayıs ayı. Bir diğeri ise Ankara ve yaşananlar...
2006 yılıydı ve yine bir mayıs ayıydı. Ve bizler yine Ankara 19 Mayıs Stadyumu'ndaydık. O zaman ki rakip, bu sene Spor Toto 2. Lig'e düşen Altay idi. Kötü anılar kalmıştı o günden bugüne bizlere. Yeni statüsüne geçtikten sonra ilk defa oynadığımız Bank Asya Ligi'nde Play Off'a kalmış bizler, o kadar heveslenmiş ama final yüzünü göremeden elenmiştik. O günden bugüne ise istediğimiz başarıları görememiş, hep Altay maçını anıp "ah Ankara" deyip durmuştuk.
5 sene sonra... Artık Ankara bizlere daha bir güzel. Bir tarihe tanıklık etmenin mutluluğu var üzerimizde. Bu anlatılacak birşey değil asla. Samsun'da yaşadığımız bir şampiyonluk vardı 2005'de. Bugünleri görmemizi sağlayan ilk adımdı o maç... 10 senedir bu takım hiç gerilemedi. Belki yavaş yavaş oldu ama 10 sene önce 3. Lig'de oynayan takımımız artık Süper Lig'de. 1 hafta geçti aradan. Hala rüyada gibiyiz. Ölmeden Süper Lig'i de görecek bu gözler. Avrupa'yı istiyoruz Avrupa'yı :)
Öykümüze başlayalım o zaman. Ordu'da oynadığımız Rize maçından sonra başlamıştı final heyecanımız. Rize'de ki rövanştan sonrada heyecanımız yerini tedirginliğe bırakmıştı. Kuracak cümleler bulamıyoruz, kahrolmayasıca pazar günüde gelmek bilmiyordu. Hiç yaşamadığımız duyguları yaşıyorduk. Nasıl davranılması gerektiğinide pek bilmiyorduk. Maçın konusu ne zaman açılsa içimizde heyecandan kaynaklanan bir ürperti. Sahi ne olacaktı maç? "Çıkabilecek miydik süperlerin ligine? Çıkarsak nasıl olur? Çıkamazsak nasıl olur? Son dakiakalarda golü bulursak güzel olur. Ama son 5-10 dakika 1-0, 2-1 gibi olmasın, dayanamayız. Hem Gaziantep'in Süper Lig'de takımı var. Biz daha çok inanmıyor muyuz ki? Biz haketmiyor muyuz?"
Bu sorular kafamızda, evet burası Ankara. Her köşe başında var bir Ordulu. Küçük Ordu'yu kurmuşuz 29 Mayıs günü Ankara sokaklarında. Her görülen Ordulu'ya verilen selamlar. Pek alışkın değiliz başka memleketlerde bu kadar fazla toprak kokusuna.
Bazen yağmur yağan bazen güneş açan garip bir Ankara havası. Türkiye'nin geneli aynı durumda gerçi. Bazen formamızla kalıyoruz yağmur geliyor hava soğuyor, bazen güneş açıyor yanıyoruz uzun kolluyu çıkarıp formayla kalıyoruz. Böyle böyle derken gün bitti. Daha hava kararmadı ama Ankara'da. Biz inanmıştık 17 bin 18 bin kişi gelmiştik oraya. Asmıştıkta tellere "İNANIN" pankartını. O pankart yapıldığından beri hiç kaybetmedik biz... Tribünlere hakim olan mor renk, çırpınıyor Karadeniz... Tribünlerdeki o mor renk getirmişti denizi olmayan şehre denizide. Hırçındı, yetmiyordu artık kendine. Maç saatide gelmek bilmiyordu. Her dakika 1 saat gibi geliyor, saatler 8'i vurmuyordu. Maç öncesi verilen desteği maç sırasında pek verebildiğimiz söylenemez. Keşke biraz maç içinede saklayabilseydik kenidimizi. Derken maç başladı oynandı ve bitti. Aradan 1 hafta geçtikten sonra maçı anlatacak değilim tabiki buralarda. Ama orada olmak ve o atmosferi yaşamak büyük bir şanstı bizler için. Ama Ordu'daki kutlamalarda olamamak ise büyük bir kayıp oldu bizlere. 6 yıl önce Samsun'da ki finalde de başımız öne eğilmemişti. 1 hafta önceki finalde de başımız öne eğilmedi. Sevindik, kutladık doya doya yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz Süper Lig coşkusunu. Artık TRT'de değil HD kalitesinde Lig Tv'den izleyeceğiz bizler maçlarımızı :)
Maça dair beni en çok eğlendiren olaylardan bir tanesi takım şampiyonluğu kutladıktan sonra stadyumda çalan "Bank Asya 1. Lig 1. Lig Bank Asya" marşına yapılan yorumlardı. Biz gidiyoruz Bank Asya. Hadi bize de eyvallah o zaman. 6 sene çektin kahrımızı, çektik kahrını. Yeni heyecanlar, yeni hikayeler. E başla artık Süper Lig...
Şunu da belirteyim ki, maç bittiğinde otobüse atlayıp geri döndüğüm yerin Gaziantep olması (Gaziantep B.B.) ve o şehirde Orduspor formasıyla dolaşmak ne büyük bir mutluluktur. Hele ki aldığın tebrikler insanı daha bir gururlandırıyor. Teşekkürler Orduspor'um bu mutluluğu bizlere yaşattığın için.
Mayıs 11' Ankara'nın bir diğer kısmına değinmek isterim kısaca. Şehrimiz bir bütün olarak 2 günde 2 şampiyonluk sevinci yaşadı. Ünyespor, Ankara'da oynadığı maçlar sonunda 2. Lig'e çıkmayı başardı. Sezon boyunca kendi sahası adında geçen ama her maçını 60-70 km uzakta Çarşamba'da oynayan Ünyespor, Çarşamba'da tuhaf puan kayıpları yaşamasa bulunduğu ligden lider olarak çok rahat çıkabilirdi. Onlarında kaderi bize çok benziyor. Şampiyonluk hikayeleri bile. Lider olarak olmasada play offlar sonunda çıktılar 2. Lig'e, Lüleburgazspor galibiyeti sonrasında. Lüleburgazlıların hakeme büyük tepkisi vardı maç sonunda... 2. Lig'e alışkın bir şehir Ünye. Yerine geri döndü. Darısı Fatsa'mızın ve diğer güzel ilçelerimizin başına. Ünyespor bizi sever sevmez, bizim insanımız onları sever sevmez ama aynı şehrin insanı olarak Ünyespor'u da bu satırlardan kutlamak isterim. Sizinde şampiyonluğunuz kutlu olsun...
Son satırıda bize ayıralım. Kendi aramızda yapamadığımız fotoğraf çekme işini TRT yapmış sağolsun. Bu da DAG ekibinin şampiyınluk kutlaması...
2006 yılıydı ve yine bir mayıs ayıydı. Ve bizler yine Ankara 19 Mayıs Stadyumu'ndaydık. O zaman ki rakip, bu sene Spor Toto 2. Lig'e düşen Altay idi. Kötü anılar kalmıştı o günden bugüne bizlere. Yeni statüsüne geçtikten sonra ilk defa oynadığımız Bank Asya Ligi'nde Play Off'a kalmış bizler, o kadar heveslenmiş ama final yüzünü göremeden elenmiştik. O günden bugüne ise istediğimiz başarıları görememiş, hep Altay maçını anıp "ah Ankara" deyip durmuştuk.
5 sene sonra... Artık Ankara bizlere daha bir güzel. Bir tarihe tanıklık etmenin mutluluğu var üzerimizde. Bu anlatılacak birşey değil asla. Samsun'da yaşadığımız bir şampiyonluk vardı 2005'de. Bugünleri görmemizi sağlayan ilk adımdı o maç... 10 senedir bu takım hiç gerilemedi. Belki yavaş yavaş oldu ama 10 sene önce 3. Lig'de oynayan takımımız artık Süper Lig'de. 1 hafta geçti aradan. Hala rüyada gibiyiz. Ölmeden Süper Lig'i de görecek bu gözler. Avrupa'yı istiyoruz Avrupa'yı :)
Öykümüze başlayalım o zaman. Ordu'da oynadığımız Rize maçından sonra başlamıştı final heyecanımız. Rize'de ki rövanştan sonrada heyecanımız yerini tedirginliğe bırakmıştı. Kuracak cümleler bulamıyoruz, kahrolmayasıca pazar günüde gelmek bilmiyordu. Hiç yaşamadığımız duyguları yaşıyorduk. Nasıl davranılması gerektiğinide pek bilmiyorduk. Maçın konusu ne zaman açılsa içimizde heyecandan kaynaklanan bir ürperti. Sahi ne olacaktı maç? "Çıkabilecek miydik süperlerin ligine? Çıkarsak nasıl olur? Çıkamazsak nasıl olur? Son dakiakalarda golü bulursak güzel olur. Ama son 5-10 dakika 1-0, 2-1 gibi olmasın, dayanamayız. Hem Gaziantep'in Süper Lig'de takımı var. Biz daha çok inanmıyor muyuz ki? Biz haketmiyor muyuz?"
Bu sorular kafamızda, evet burası Ankara. Her köşe başında var bir Ordulu. Küçük Ordu'yu kurmuşuz 29 Mayıs günü Ankara sokaklarında. Her görülen Ordulu'ya verilen selamlar. Pek alışkın değiliz başka memleketlerde bu kadar fazla toprak kokusuna.
Bazen yağmur yağan bazen güneş açan garip bir Ankara havası. Türkiye'nin geneli aynı durumda gerçi. Bazen formamızla kalıyoruz yağmur geliyor hava soğuyor, bazen güneş açıyor yanıyoruz uzun kolluyu çıkarıp formayla kalıyoruz. Böyle böyle derken gün bitti. Daha hava kararmadı ama Ankara'da. Biz inanmıştık 17 bin 18 bin kişi gelmiştik oraya. Asmıştıkta tellere "İNANIN" pankartını. O pankart yapıldığından beri hiç kaybetmedik biz... Tribünlere hakim olan mor renk, çırpınıyor Karadeniz... Tribünlerdeki o mor renk getirmişti denizi olmayan şehre denizide. Hırçındı, yetmiyordu artık kendine. Maç saatide gelmek bilmiyordu. Her dakika 1 saat gibi geliyor, saatler 8'i vurmuyordu. Maç öncesi verilen desteği maç sırasında pek verebildiğimiz söylenemez. Keşke biraz maç içinede saklayabilseydik kenidimizi. Derken maç başladı oynandı ve bitti. Aradan 1 hafta geçtikten sonra maçı anlatacak değilim tabiki buralarda. Ama orada olmak ve o atmosferi yaşamak büyük bir şanstı bizler için. Ama Ordu'daki kutlamalarda olamamak ise büyük bir kayıp oldu bizlere. 6 yıl önce Samsun'da ki finalde de başımız öne eğilmemişti. 1 hafta önceki finalde de başımız öne eğilmedi. Sevindik, kutladık doya doya yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz Süper Lig coşkusunu. Artık TRT'de değil HD kalitesinde Lig Tv'den izleyeceğiz bizler maçlarımızı :)
Maça dair beni en çok eğlendiren olaylardan bir tanesi takım şampiyonluğu kutladıktan sonra stadyumda çalan "Bank Asya 1. Lig 1. Lig Bank Asya" marşına yapılan yorumlardı. Biz gidiyoruz Bank Asya. Hadi bize de eyvallah o zaman. 6 sene çektin kahrımızı, çektik kahrını. Yeni heyecanlar, yeni hikayeler. E başla artık Süper Lig...
Şunu da belirteyim ki, maç bittiğinde otobüse atlayıp geri döndüğüm yerin Gaziantep olması (Gaziantep B.B.) ve o şehirde Orduspor formasıyla dolaşmak ne büyük bir mutluluktur. Hele ki aldığın tebrikler insanı daha bir gururlandırıyor. Teşekkürler Orduspor'um bu mutluluğu bizlere yaşattığın için.
Mayıs 11' Ankara'nın bir diğer kısmına değinmek isterim kısaca. Şehrimiz bir bütün olarak 2 günde 2 şampiyonluk sevinci yaşadı. Ünyespor, Ankara'da oynadığı maçlar sonunda 2. Lig'e çıkmayı başardı. Sezon boyunca kendi sahası adında geçen ama her maçını 60-70 km uzakta Çarşamba'da oynayan Ünyespor, Çarşamba'da tuhaf puan kayıpları yaşamasa bulunduğu ligden lider olarak çok rahat çıkabilirdi. Onlarında kaderi bize çok benziyor. Şampiyonluk hikayeleri bile. Lider olarak olmasada play offlar sonunda çıktılar 2. Lig'e, Lüleburgazspor galibiyeti sonrasında. Lüleburgazlıların hakeme büyük tepkisi vardı maç sonunda... 2. Lig'e alışkın bir şehir Ünye. Yerine geri döndü. Darısı Fatsa'mızın ve diğer güzel ilçelerimizin başına. Ünyespor bizi sever sevmez, bizim insanımız onları sever sevmez ama aynı şehrin insanı olarak Ünyespor'u da bu satırlardan kutlamak isterim. Sizinde şampiyonluğunuz kutlu olsun...
Son satırıda bize ayıralım. Kendi aramızda yapamadığımız fotoğraf çekme işini TRT yapmış sağolsun. Bu da DAG ekibinin şampiyınluk kutlaması...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...