İki hafta aradan sonra puanla tanıştık ve puanımızı 18'e çıkardık. İki haftadır 17 puanda takılı kalınca çoğumuzun aklına geçtiğimiz sezon geldi. Lige çok iyi başlamış, 17 puana ulaştıktan sonra 7 hafta üst üste kaybetmiş ve hoca değişikliği ile sonuçlanan bir kaos yaşamıştık. İçine girmiş olduğumuz zorlu fikstürün de etkisiyle iki hafta üst üste kaybedince kafamızda acabalar oluşsa da oynanan kötü futbola rağmen aldığımız bir puan ile Göztepe ve Beşiktaş maçları öncesi en azından nefes aldık.
Bugün sahada izlediğimiz Orduspor'un geçtiğimiz haftalardan çok da farkı yoktu. Özellikle ilk yarı ne yaptığını bilmeyen, üst üste üç pas yapmaktan aciz, kendi yarı alanından çıkamayan bir Orduspor vardı sahada. Kasımpaşa önde bastığı için de Agus ve İbrahim Kaş'ın top şişirmesinden başka bir hücum organizasyonumuz olmadı. İlk yarının sonlarına doğru yediğimiz son haftalardaki performansımıza yakışır gol de bu olumsuzlukların tuzu biberi oldu. Tehlikeli bölgede Hasan'ın yapmaması gereken şeyi yapıp topla oynayıp kaptırması, ters kademeye gelen Garcia'nın Uche'ye vuruş yaptırması, Fornezzi'nin çıkıp alabileceği bir topu beklemesi.. Bu hatalar zincirinden sonra Uche cezayı kesti ve bu sezonki 7. golünü bizim kalemize gönderdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse ilk yarı sahada gördüğümüz Orduspor'dan sonra ikinci yarıdan çok fazla bekletimiz yoktu. Hector Cuper ikinci yarıya karşılaşmanın ilk yarısı varlık gösteremeyen Hasan Kabze'yi çıkarıp Barral'ı sahaya sürerek başladı. İkinci yarının başlamasıyla ilk yarıya nazaran daha derli toplu, pas yaparak rakip kaleye giden bir Orduspor izlemeye başladık. Barral'ın girmesi ve rakip kaleye daha yakın oynamaya başlamamız ile birlikte Stancu da oldukça etkili oynamaya başladı. İlk yarı oyunu bizim yarı alanımıza yıkan Kasımpaşa'nın da ikinci yarı belki psikolojik belki de skoru koruma adına geri yaslanmasının da bizim ikinci yarı biraz daha ön plana çıkmamıza neden olduğnunu söyleyebiliriz. İlk yarıdaki aşırı olumsuz görüntüden sonra biraz kıpırdanan Orduspor gözümüze hoş gelmiş olabilir ama çok fazla pozisyon bulduğumuzu da söyleyemeyiz. Nitekim beraberlik golü bir duran toptan geldi. Nizamettin köşe vuruşunda oyuna sakatlanan Agus'un yerine giren ve bu sezon çok az süre alan Roversio güzel bir kafa vuruşuyla topu Kasımpaşa ağlarına gönderdi. Golden sonra Kasımpaşa galibiyet için kalemize gelmeye çalışsa da sonuç alamadı ve karşılaşma 1-1 sona erdi. İkinci yarı adına söyleyebileceğimiz diğer şey ise oyuna ikinci yarı giren Barral'ın sakatlanıp 70. dakika yerini Murat Torun'a bırakmasıydı. Barral sakatlık belasından yeni kurtulmuşken sakatlanıp oyundan çıkması canımızı sıksa da henüz üç gün önce profesyonel olan 18 yaşındaki Murat'ın ilk profesyonel maçına çıkması bizleri sevindirdi. Fizik olarak bir forvet duruşu var Murat'da, mental ve teknik açıdan da kendini geliştirirse alt yapımızdan bir futbolcu kazanmamamız için bir sebep yok. Umarız yakaladığı fırsatları değerlendirir.
Bireysel performanslardan bahsedecek olursak Fornezzi ve Stancu'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Yediğimiz golde ufak bir hatası olmasına rağmen çok iyi bir maç çıkardı Fornezzi. İlk yarı Uche'nin kafa vuruşunda çıkardığı pozisyonu bulunduğumuz yerden çok rahat gördük. O mesafeden köşeye uzanmasına diyecek bir şey yok. O kalemizde olduğu sürece içimiz rahat. Stancu'ya da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. İlk yarı topu ileriye taşıyamadığımız için çok fazla göze batmadı ama ikinci yarı yaptığı koşular, rakip stoperlere baskısı, hücuma çıkarken topu alışkın olmadığımız şekilde iyi taşıması ile oldukça etkili oldu. Gol atabilecek pozisyonlar da yakaladı ama bu hafta olmadı. Stancu zaten haftalardır olumlu oynuyor ama takım ona ayak uyduramadığı için çok fazla ön plana çıkmadı bu durum.. Stancu ve Fornezzi haricinde ise takım son haftalardaki çizgisini bozmadı. Garcia bizim bildiğimiz görüntüsünün çok uzağında. Şamil, Ali, Nizamettin yeterince üretken değilken defansif anlamda da tam anlamıyla konsantre değiller. Geçtiğimiz haftayı solbekte Ferhat ile geçiştirdik ama bu hafta oranın oyuncusu olmadığını hatırlattı bizlere. Fenerbahçe ve Sivas maçlarında önemli hatalar yapmış olmasına rağmen Ferhat ile günü kurtarmak yerine Atila'da ısrar etmesini isterdim ben Cuper'in. Ferhat defansif anlamda Atila'ya göre biraz daha sağlam gibi görünse de Atila'dan çok daha yavaş ve hücuma katkısı neredeyse sıfır..
Sonuç olarak oynadığımız kötü futbola rağmen aldığımız 1 puan bizleri mutlu etti. Yalnız haftalardır kötü oynayan bir Orduspor gerçeği var. Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarında mağlup olmamıza ve kötü oynamamıza, bugün de kötü oynamamıza rağmen ''gerçek'' taraftar takımı bağrına bastı. Takım Şükrü Saraçoğlu'nda da Kasımpaşa'da da yalnız kalmadı. Artık puan ve galibiyetlerden ziyade sahada iyi oynayan, rakibinden daha çok isteyen bir Orduspor görmeyi umut ediyoruz. Umarız Göztepe ve Beşiktaş maçları ile arzu ettiğimiz, görmek istediğimiz kimliğe yeniden bürünürüz.
1. Hasan Kabze'den sol kanat falan olmaz.
YanıtlaSil2. Stancu'yu tek forvet oynatıp ondan maksimum verim almayı düşünmek saçmalık.
3. Sahadaki misyonunun ne olduğu belli olmayan Şamil'in Süper Ligde Avrupa hedefi olan bir takımın direk oyuncusu olması şaka gibi..
4. Ferhat bu takımın solbeki olamaz.
5. Başkan 24 kişilik kadro, kolej havası vs diyor ama Cuper o 24 kişiden kaç tanesini kullanmış bir baksın bence!
6. Kadro çeşitliliği Süper Lig ortalamasının çok çok altında.
7. Devre arası kadroyu zenginleştirecek takviyeler yapmazsak orta sıra takımı olmaktan bir adım öteye gidemeyiz.
Grüyoruz ki, takımda ne Umbides'in ne de Monje'nin alternatifi var. Monje sezon başından beri sakatlıklarla boğuşuyor. Umbides ise benim adıma hayal kırıklığı.. Onu yedekleyen Yiğit oksijen israfı.. Vs vs.. uzayıp gider. Benim yaptığım tespitler bunlrdan ibaret
Analizler için teşekkürler,
YanıtlaSilBen ligtv ekranlarına yansıyan bir kareden bahsetmek istiyorum. Dün Samet Aybaba tirübünde haftaya oynayacakları Orduspor'u yakından görmek istemişti galiba. Bir karede yanındakilere gülerek "Orduspor da orta saha diye bişey yok" deyip keyifle sırıttı. Emin değilim elbette ancak velevki böyle birşey demese dahi, maç boyunca Orduspor'un orta sahası yok denecek kadar kayıptı. Şamil ve Nizamettin belki de çok iyi niyetli mücadele ediyor olabilirler, ancak orta alanda ortada kalan topların hiçbirini tutmayı başaramadılar. Veya tuttukları birkaç topu da yedikleri baskıya boyun eğerek rakibe kaptırarak tehlikeli ataklara dönüştürdüler. Belki Şamil ve Nizamettin'in dez avantajı ne defans bloğundan ne de hücüma dönük oynayan futbolculardan orta alanı kalabalık tutmak adına katkı sağlamamaları olabilir. Ancak Samet Aybaba'nın seyrettiği Orduspor orta alanda ciddi boşluklar bırakan ciddi olabilecek hiçbir oyun formatı sunmayan hatta rakibe kolay boyun eğen bir görüntüde idi. Bunun için Galatasaray maçında gösterilen orta alan hakimiyeti ve bunun için yapılanları gözden geçirebiliriz. Özellikle Ali Çamdalının defans bloğu yerine biraz daha ileriye dönük denenmesi defansta doğabilecek boşluk için ise oldukça ağı olduğunu gözlemlediğimiz Agus'un yerine Numan'ın oynaması düşünülebilir.
Bu çözümlerden bir tanesi, belki nice çözümler üretilebilir ve üretilmeli de. Ligin ilk yarısını bu şekilde kapatacak olmak bize telafisi mümküm olmayan puan kayıpları ve psikolojik kaos olarak yansıyabilir.
Bu takım hepimizin, sahip çıkalım.....