İlk defa yenilmiyoruz ama dün akşam yaşanan mağlubiyet çok üzdü bizleri. Üzerimizdeki aşırı özgüvendendi belkide, ya da haddinden çok güvendik takıma. İyi takımız hoş takımız ama bir yere kadar belki.
Hani birşeyler yapabilseydik, en azından geçen sene Kadıköy'de oynadığımız topun yarısını oynasaydık,
Cesur bir kadroyla çıktık ama hiçbir oyuncumuzdan istenilen verimi alamadık.
Hepsinden önce Fenerbahçe hakederek kazandı. Hakedeni tebrik etmek erdemliktir. Ama biz dün akşam sadece Fenerbahçe'ye yenilmedik, kendimize yenildik. Medyaya yenildik. Hakeme yenildik.
Hakem, inceden inceden kıydı maçı, bahane değil 2 pas yapamadık üstüste.
Medya, "erkek"lik yapmaya kalkıştı, dansöz kıyafetleriyle kaldılar sahnede.
Taraftar, orada değildim ama yaşananlar ortadayken, bu taraftara bu takım fazla.
Son bir cümle daha, geçen hafta Şamil'e salladım, bu hafta da Yiğit'e.
Geri git Yiğit Gökoğlan, geri git...
Oynanan 11 maçın 5'inde futbol şansı bu ya rakipler hep kırmızı kartla maçı eksik tamamladılar. Sadece Galatasaray maçında 90 dakikaya yayılan güzel oyun vardı. Fenerbahçe Perşembe günü tempolu Avrupa Kupası maçı oynadı, bir ümit son 15-20 dakika zorlarız diye umdum, ancak kaleci Fornenzi ve sağ bek Garcia dışında çok sıradan bir görüntü çizdi oyuncularımız. Takım oyunu hiç yok, defanstan oyun kurarak çıkamıyoruz, çağ dışı şişirme toplarla hücuma çıktık. Takımın yerli kalitesi geçen seneye göre maalisef düşük. (Yalçın, Sedat, Hakan Özmert, Abdurrahman iyi isimlerdi) Yabancı kalitesi geçen seneye göre çok iyi, bu lige yeter. Herşeye rağmen bu takım bizim, iyi de olsa kötü de olsa... Bu yenilgiden yönetimin, taraftarın/taraftarlık bilincinin, futbolcularımızın kısaca hepimizin ders çıkarması gereken şeyler var.
YanıtlaSilŞakir Kaya