Devam Eden Kadro İstikrarı ve İlk Deplasman Galibiyeti

Herşeyden önce kazanmak, 3 puan almak gerçekten çok güzel. Hele bu 3 puan deplasmanda alınıyorsa olay daha da bir güzel. Karabük'e aklımızda soru işaretleriyle gittik aslında. Samsun maçında oynanan kötü futbol ve bir süredir düşüşte olan performansımızdan dolayı biraz huzursuzduk. Rakibimizin de lige iyi başlayamamış olması ve kendi evinde kazanması gerektiğinden dolayı bizi zor bir deplasmanın beklediğini düşünüyorduk ama son 6-7 dakikalık süre hariç çok da beklediğimiz gibi olmadı...

Karabükspor maça aslında iyi başladı. İlk 10 dakika Shelton üzerinden oynayarak pozisyon bulmaya çalıştılar. Cernat'ın Shelton'u topla buluşturma çabaları ile oyun geçecek derken bizim adımıza şanslı Karabük adına şanssız bir durum oldu ve Shelton sakatlanarak oyundan çıktı. Bu dakikadan sonra oyunun hakimiyeti tamamen bizim elimize geçti. Shelton'un yerine giren Mehmet Battal her ne kadar etkili bir futbolcu olsa da Cernat ile zerre kadar uyumu olmamasından dolayı tehlike yaratıp belki de gole dönüşecek pozisyonlar bu ikilinin birbirini anlama çabaları içinde daha pozisyona dönüşmeden eriyip gitti.

Bizde ise değişen bir şey yoktu. Her zamanki gibi yine aynı kadro ile sahadaydık. Saha içinde göze çarpan tek değişiklik ise Dalmat'ın solda, Stancu ise sağ kanatta oyuna başlamasaydı. İlk yarı boyunca da bu düzende oynadık. Ama Stancu ilk yarı boyunca klasik bir sağ konut oyuncusu gibi değildi. Çoğu zaman Fatih'i ikiledi. Arkasında Garcia'nın oynamasının avantajını çok iyi kullandı diyebiliriz.

12. dakikada Shelton'un sakatlanarak oyundan çıkmasıyla oyunun sahadaki tek hakimi biz olmuştuk. Nitekim o dakikadan sonra Karabükspor yarı alanında daha fazla görünmeye ve pozisyonlar bulmaya başladık. 21. dakikada ve 24. dakikada peş peşe gelen gollerle ilk yarıyı 2-0 önde kapattık ama ilk yarıyı çok daha farklı bir şekilde önde bitirebilirdik. İlk yarıdan diğer bir ayrıntı ise Numan'ın sakatlanıp yerine Sedat'ın girmesi oldu. Numan'ın durumu bugün çekilecek olan mr'ından sonra belli olacaktı. Umarız ciddi bir şeyi yoktur. İkinci yarı bizim tahmin ettiğimiz gibi başladı yine. Psikolojik olarak bizim takım geri çekildi. İkinci yarının başlarında kendi kendimize yaratıp kendimizi sıkıntıya soktuğumuz baskı ile geçen zamanlarda yine Fornezzi ön plandaydı. Bir topu da Garcia çizgi üzerinden çıkardı ve baskı dakikalarını atlattık. Maç al gülüm ver gülüm şeklinde geçerken Mehmet Battal kişisel çabalarından golü yedik. Arkasında 2 futbolcumuz olmasına rağmen ceza sahasına girip çok iyi bir vuruş yaptı. Top aslında kaleye çok yavaş yönelmesine rağmen Mehmet resmen ölü noktaya yaptı vuruşunu. Golden sonra ciddi bir tehlike yaşamasak da yaşadığımız 5 - 6 dakikalık gerilim bize yetti. İlk deplasman galibiyetimizi alıp puanımızı 8'e çıkardık ve ligde de 8. sıraya yerleştik.

Galibiyet güzel şey dedik aslında ama önemsiz görünen satır aralarını biraz olsun irdelemekte fayda var. Takım kaptanımız Gosso'nun gereksiz yere gördüğü sarı kart mesela. Gosso'nun oynadığı futbola söylenebilecek tek bir kelime dahi yok. Yine dört dörtlük oynadı ve sahanın her yerindeydi. Ama Orduspor kaptanının böyle bir kart görmeye hakkı yok. Yabancı futbolcuların çoğunda vardır bu. Milli takım arası öncesi kart görüp geri dönüşü uzatmak için böyle bir yola girebilirler. Ama bu cezanın içerde oynayacağımız Eskişehir maçına denk gelmesi pek iyi olmadı. En azından birileri Gosso'yu karşısına alıp cezalı duruma düşmesi durumunda oynayamayacağı Eskişehir maçının öneminden bahsetseydi böyle bir kart görüp takımı yalnız bırakacağını düşünmüyorum. Bunlar aslında basit şeyler gibi görünebilir ama önemli şeylerdir. Umarız bundan sonra biraz daha dikkat edilir bu hususlara...

Es geçilmeyecek diğer bir konu ise Emre Özkan’ın ve Fornezzi’nin devam eden performansı. Fornezzi’ye artık methiyeler düzmek istemiyorum. Nazar değecek diye hakikaten korkmaya başladım. İnşallah aynı şekilde devam eder. Emre Özkan konusunda gelince 5 haftadır gösterdiği gelişim hakikaten parmak ısırtan cinsten. İlk haftalardaki güven vermeyen eli ayağına dolaşan Emre gitmiş yerine başka bir Emre gelmiş idi Karabükspor maçında. Dalmat veya Stancu’dan daha fazla bindirme yaptı sol kanattan. Sıfır hata ile oynadı resmen. Geçtiğimiz sezonun neredeyse tamamını yedek kulübesinde geçirip Süper Ligde birden forma giymek kolay olmasa gerek. Metin Hoca Emre’de ısrar ederek onu takıma kazandırdı. Emre’nin bizde 3. Sezonu ama 88 doğumlu olduğunu belirtmekde fayda var. Umarız Metin Hoca Emre’de gösterdiği cesareti Banahene’de ve İrfan’da gösterebilir.

Diğer bir konu ise kadro yapımız. İlk 11 için bir şey demeyeceğim. Metin Hoca bir şeyleri oturtmak bir takım yaratmak istiyor ama her hafta kadroda aynı yedek futbolcuların bulunmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum. Herkesin merak ettiği bir konu var. Banahane Osei nerede ? Hakan Özmert neden Karabük'e götürülmedi. ? Hadi Hakan'ı geçtim. Sezon başından bu yana zaman zaman sonrada oyuna dahil oldu ve çoğu maçın 18'ineydi ama Banahane'nin sakatlığı vs bulunmamasına rağmen neden 5 haftadır 18'e giremediği konusunu gerçekten çok merak ediyoruz. Trabzspor maçında ilk 11'de sahaya çıkan Banahane'nin 5 haftadır 18'e dahi giremeyecek kadar kötü bir futbolcu olduğunu düşünmüyorum. En azından Orkan Balkan kafileye dahil ediliyorsa Banahene'nin de yavaş yavaş forma giymesi gerektiğini en azından şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yanlış mı düşünüyorum ama potansiyeli olan bir futbolcu olduğunu düşünüyorum.

Neyse, durup dururken 3 puanın ve bu galibiyetin üstüne limon sıkmaya gerek yok. İlerleyen haftalarda daha ayrıntılı konuşuruz buralarda.

Lige güzel başladık. Milli Takım maçlarından dolayı 15 günlük bir ara olacak. Sonrasında içerde Eskişehirspor ile oynayacağız. 5. hafta geride kalırken genel bir değerlendirme yapmak için takım ve teknik ekip adına bulunmaz bir nimet olsa gerek bu ara. Sonrasında Ordu'da galibiyet haricindeki ihtimaller bizi memnun etmez bu bir gerçek...