23 Şubat 2014

Adım Adım, İnatla.. | Orduspor 3-0 Tavşanlı Linyit Spor


Yazının en sonunda yer alması gerekeni baştan yazalım. Dün daha bilinçli, durumun ciddiyetinin farkına varmış bir seyirci topluluğu vardı 19 Eylül'de. Arzu ettiğimiz gibi mi derseniz tabi ki değil ama özlediğimiz, alışkın olduğumuz havaya bürünmemiz için Tavşanlı maçını bir başlangıç olarak düşünebiliriz. Sadece maç günü değil çok daha öncesinden maçın havasına girmeli Ordu. Taraftar bazında Fethiyespor maçının neticesi ne olursa olsun bugünden itibaren Denizlispor maçında ne yapılabilir, takıma nasıl daha destek olunabilirin hesapları yapılmalı. Ordu'da oynayacağımız sadece beş maç kaldı. O beş maçta alınacak 15 puanı şimdiki puanımızın üstüne ekleyince mutlu son hemen yanı başımızda olacak ya o gerçeği görelim yeterli...

Küme düşmüş Maraş karşısında kaybedilen iki puandan sonra Mersin İdman Yurdu'na dört atmış Linyit maçına içimizdeki acabalarla çıkmış olmamız gayet normaldi. Fakat rakibimizin geçtiğimiz aldığı bu skor bence bizim adımıza çok daha iyi oldu. Mersin'e dört atan değil de dört yiyip gelen bir Tavşanlı bize çok daha fazla sıkıntı yaratabilirdi. Rakibin geçtiğimiz hafta aldığı ekstra galibiyetin takıma motivasyon anlamında olumlu yansıdığını söyleyebiliriz. 


Kağıt üzerinde oldukça zor görünen, golün gecikeceği her dakika rakibin direncinin bizim ise stresimizin artacağı bir karşılaşmaydı. Bu ciddiyetle çıktık maça ve 3-0 gibi net bir skorla sahadan ayrıldık. İkinci yarının çoğu bölümünde Tavşanlı'nın baskısı vardı. Maç hakkında söylenebilecek tek şey kendi sahamızda 2-0 önce geçtikten sonra maçı koparmakta zorlanmamız. 80. dakikaya kadar yenilebilecek bir gol ile oluşabilecek anlamsız senaryo aklımızın bir tarafını hep meşgul etti ama uzatma dakikalarında gelen gol ile maç içinde düşüncelerimiz bile uçtu gitti.

Anıl üç hafta sonra formasına kavuşurken Landel eski yerine geri döndü. Anıl'ın yokluğunda ön tarafta oldukça iyi işler yaptığını söyleyebiliriz Landel'in. Hatta daha da ileriye giderek bazı maçlarda Anıl'dan daha faydalı olabileceğini de gördük. Anıl takımdan bir hafta on gün ayrı kaldı ama fiziksel olarak içine girdiği durum hemen fark edilebilecek düzeyde. Bu kadar kısa sürede aldığı kilolar Anıl düzeyinde bir futbolcuya yakışmıyor. Eksiklerini hafta içi giderip Fethiyespor maçında 4-5 hafta önceki Anıl'ı görürüz. Erkan'ın yokluğunda Tuna uzun bir aradan sonra İBB maçında ilk 11'de sahaya çıkmıştı. Sonradan girdiği karşılaşmalarda pek güven verememişti ama iki haftadır ortaya koyduğu görüntü oldukça sevindirici. Yine isimler üzerinden gidecek olursak sezon başında oldukça acemi hareketler yapan Adem'in sahadaki duruşu, performans olarak geldiği nokta takdir edilecek cinsten. Formayı ilk giydiği zamanlar çok çalış Adem demiştik. Sakatlıklardan dolayı elde ettiği formayı vermedi Adem. Volkan ve Ufukhan iyileşmesine rağmen hala Soro'nun saha içindeki eşi durumunda. Umarım çizgisini bozmadan devam eder. Ligin uzunca döneminde neredeyse hiç kullanmadığımız Ziya'nın takımın artık bir parçası olması, Emre'nin üzerindeki kötü bulutları dağıtması, sonradan oyuna giren futbolcuların da olumlu katkı vermesi mutluluk verici şeyler. Tek eksikliğimiz Subasic ve Alex'in bu ahenge ayak uyduramaması. İki haftadır forma şansı bulan Reha'nın da bizim arzu ettiğimiz mertebeye ulaşması için oldukça fazla ekmek yemesi gerektiği aşikar... Subasic ve Alex'in saha içindeki en ufak bir olumlu hareketi bile bizim için ekstra olacak. Keşke bunun bilincine varsalar... Unuttuğumuz, aklımızdan uçup giden Eren Özen de yarın takımla çalışmalara başlıyor. Birkaç haftaya hazır olacağını var sayarsak onun kulübede oturması bile bizim için ekstra olacak. Erkan Hoca'nın oyuna müdahale anlamında bir jokeri daha olacağını söyleyebiliriz.

Bu hafta Fethiye deplasmanındayız. Rakibimiz kümede kalma mücadelesi veriyor. Nasıl her maç bizim için şampiyonluk yolunda hedefe bir adım yaklaşmak ise onlar için de alınacak her puan kurtuluş için ümitlerin artması demek. Bugün Mersin deplasmanından puansız ayrılan Fethiye kendi evinde can havliyle mücadele edecek. Zor maç. En az İBB maçı kadar zor... Belediye maçında melekler de bizim yanımızdaydı ve kazandık. Fethiye maçında işimizi şansa bırakmadan şampiyonluk isteyen, ligin zirvesindeki takıma yakışan şekilde oynamalıyız. 

22 Şubat 2014

Uyan Ordu Uyan!


Uyan güzel şehrim, uyan...
Hepimizin ilk haftadan beri ne zaman takılıp düşecek diye beklediği takım adım adım, 
usulca şampiyonluğa yürümek bir yana onur mücadelesi veriyor!

Ekonomik sıkıntılara, hakem facialarına, 
bizi yeniden yukarılarda görmek istemeyenlere rağmen dimdik bir şekilde, inatla yoluna devam ediyor!

Lig başlamadan şampiyon ilan edilen sermayesi ve sahipleri belli piyon takımların karşısında durup sonu belli olan oyunlarına çomak sokuyor!

Hakkı yenilmesine, yok sayılmasına, sezon başından beri ciddiye alınmamasına, 
hakem facialarına rağmen her hafta biz de varız, biz de bu yarışın bir parçasıyız diye haykırıyor!

İnanmamız, sahiplenmemiz, onların yüküne omuz vermemiz için daha ne yapmaları gerekiyor?
Ne bekliyoruz bu takımdan?
Ne istiyoruz onlardan?
Onların yanında olmadığımız her hafta, 
emeklerine sahip çıkmadığımız her dakika düşmanlarımızın, 
bizi istemeyenlerin ekmeğine yağ sürdüğümüzün ne zaman farkına varacağız!

Kahramanmaraş maçında uyuyan, tepkisiz, 
haksızlığı kabullenmiş ve boş bir taraftar topluluğu yerine takımının emeğinin bekçisi, 
hakemi ve rakibi baskı altına alıp maça yaşayan ve oyunun her anında varlığını hissettiren, 
tıklım tıklım, inanmış, inatçı, 
sahadaki futbolcular kadar kazanmayı isteyen bir tribün olsaydı eğer hakkımızı bu kadar kolay gasp edebilecekler miydi?

Tabii ki hayır!

Hayal edin... 
29 Mayıs 2011 gecesi gelsin aklınıza... 
Ahmet Kuru'nun golü ile gözlerimizden süzülen mutluluk yaşlarını, bir şehrin nasıl sokaklara döküldüğünü hatırlayın.
Ordu'daki Rize maçını, Ankara'daki stresten tırnaklarını kemiren, daha maç başlamadan sesi kısılmış binlerce kişiyi hatırlayın. 
Omuz omuza, kenetlenerek nasıl başardığımızı hatırlayın!

Anlatın! 
Zor olmadığını, bu takımın şehrin inanmadığı şeyi başaracak, 
mutlu sona ulaşacak iradeye sahip olduğunu anlatın. 
Takımı yönetenler şehir ile takımın birbirine yabancı olmasına sebep olsa da, küme düşmüş hayallerimiz yıkılmış olsa da açılan derin yarayı kapatabileceğimizi anlatın.

Eşinize, dostunuza, babanıza, sevdiğinize, arkadaşınıza, heyecanını kaybetmiş kim varsa ona anlatın. 
İnandırın onları... 
Tutun kollarından yarın 19 Eylül'e sürükleyin. 

Çok geç olmadan, 
Koca bir şehrin takımı sahipsiz bellenip daha fazla emekleri hiçe sayılmadan takımına sahip çık ORDU!
Uyan ORDU uyan!

Yarın 19 Eylül'de, 
gelecek hafta Fethiye'de ligin son haftasına kadar bu mücadelenin içinde, şehrinin takımının yanında ol! Emeğine sahip çık!

Hani en kötü günde, umutların kırıldığı anda bile demiştik ya,
''Bu takım bu sene Süper Lige çıkacak'' diye, yine aynı inanç ve inat ile, elele...

''BU TAKIM BU SENE SÜPER LİGE ÇIKACAK'' de ORDU!
Uyan, uyandır...
İNAN...

19 Şubat 2014

#26. Hafta | İstanbul bbsk - Orduspor


Kendi içimizden kaynaklanan sorunların haricinde bir de dış güçler çıktı karşımıza. Sezon başında kurdukları kadrolar ile henüz daha lig başlamadan şampiyon ilan edilen İstanbul Belediyespor ve Ankaraspor'a karşı ekonomik anlamda çok daha zor şartlarla mücadele eden Anadolu takımlarından sivrilenleri budama haftalarının başladığını söyleyebiliriz. Sezon başından beri bu iki takım haricinde kim ön plana çıksa bir hakem faciasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu iki takımın kendi arasında yaptığı maçta taraftardan çok güvenlik görevlisi vardı. İstanbul'da ikamet eden 1 milyona yakın da Ordulu'nun bir anlamda destek olduğu İstanbul Belediyespor'un asıl amacının  amatör sporlarda sporcu yetiştirmek olması gerekirken profesyonel anlamda yapılan bu ciddi yatırımların sebebini şimdiye kadar anlamış değiliz.. 

Maç hakkında çok fazla söylenecek bir şey de yok aslında. İki takımın kadro yapılarını karşılaştırmaya da gerek yok. Kağıt üzerinde oldukça zor bir deplasman. Manisaspor deplasmanına giderken çoğumuz bir puana razıydık örneğin ama maçın bir devresinde iyi oynayan Orduspor o maçı kazanmasını bildi. Bugün de iyi motive olmuş bir Orduspor'un kazanmaması için bir sebep yok. İlk yarıda Ordu'da oynadığımız İBB maçında da rakipten daha iyi olmamıza rağmen Ordu'da sahadan mağlubiyetle ayrılmıştık. O gün ilk mağlubiyetimizi almamıza rağmen bu takımı içselleştirdiğimiz, bağrımıza bastığımız gün olmuştu. Maç sonunda takımın tamamının yere yığılıp kalması da dün gibi aklımızda... 


Küme düşmemizin asıl nedeni yönetimsel hatalardı ama Orduspor'un aykırı duruşunun da geçtiğimiz sezon düşmemizde etkisi vardı. Ligtv'nin göz göre göre küme düşmeme mücadelesi veren diğer takımları ön plana çıkarması, zaten kötü olan takımın bir de hakem hataları ile uçuruma sürüklenmesi vs vs... Bu sezon da benzer şeyleri anladık ki Süper Lige çıkma yarışında göreceğiz. Geçtiğimiz sezonun ligtv'si Trt kılığında, Şansal'ı Tanju kılığında... Sezon başından beri hep bu takıma omuz çıkalım, onların yüklerini hafifletelim dedik ama mevcut görüntü içler acısı. Geçtiğimiz sezon Süper Ligde katledilirken sesimizi çıkardığımız zamanlar oldu ama yeterli olmadı. Bu sezon ise bırakın tepki vermeyi Ordu'da hakemi, rakibi baskı altına almaktan bile aciz bir taraftar topluluğuna oynuyor bu yürekli takım. Maç hafta içi, maçın saati 16:30. İstanbul'da yaşayan binlerce Ordulu takımını bekledi ama gün ve saat ancak bu kadar güzel denk getirilebilirdi. İmkanı ve zamanı olan herkes bir şekilde Olimpiyatta olmalı. Maçın hakemi Abitoğlu. Geçtiğimiz haftaki kırımın üzerine ancak böylesine abes bir atama yapılabilirdi. Hafızamızdaki yeri hiç de iyi değil! Bize antrenman sahasını açmayan, 80 bin kişilik stadta 15-20 kişiye oynayan İBB'nin de Orduspor taraftarına kale arkasını vermesi ayrı güzellik. Kazanamasak da kaybetmeyelim. Bugün sahada olacak olan güzel yüreklere inancımız, güvenimiz tam. Bu takımı her şeye rağmen Süper Lige çıkarak onlar!

17 Şubat 2014

Hakemler Böyle İstedi | Orduspor 0-0 Kahramanmaraşspor


Beklenmeyen bir puan kaybı. Hesapta olmayan... Bu ligde, ilk defa bir maçtan 3 puan alacağımıza o kadar emindim. Olmadı. Bu ligde her takım her takımı yenebilir. Her takım her takım sürpriz yapabilir. En iyi bilen takımlardan biride biziz, yabancı değiliz. Ama bu maç olmadı, bu maçta puan kaybı gerçekten beklemezdim.

Maç öncesi tribünler yine hayal kırıklığıydı. Şehirde çözemediğim bir isteksizlik söz konusu. Süper Lig, gerçekten çoğu kesim için tam bir hayaldi. Bu hayal gerçekleştikten sonra tekrar bir alt lige düşmek şehrin genelinde takıma karşı bir soğukluk olmasına neden oldu. Hoş değil. Ordu’nun en büyük markası Orduspor’dur. Değer verilmeli. Şehir takıma sahip çıkmazsa birazdan okuyacağımız sıkıntıları da yaşarız. Yaşadık da. Baskı kuramıyorsun ki, ne rakibe ne hakeme.  Anıl sorunu bir nebze çözüldükten sonra bu maç ilk 11 başlamasını bekliyorduk. Ama geçen hafta Manisaspor maçında, Anıl’sız Orduspor’u gördükten sonra ilk 11 başlamamasına da bir şey diyemiyorsun. Anıl  yeri geldiğinde haddinden fazla bencil olabilir ama bundan sonraki süreçte -ki eğer sorun da tamamen çözüldüyse- onu yedek çıkartacak lükse maalesef sahip değiliz. Durum çok net. Kahramanmaraşspor maçı Anıl olmadan kazanılabilir, takım Manisaspor maçıyla başlayan süreçte Anıl olmadan oynamaya da alışabilir. Belki de bu amaçlandı. Belki de bunlar benim saçma sapan düşüncelerimdi. Önemsiz…

Ben bu maçı saymıyorum. Belki puan olarak 2 puan kaybettik ligin son sırasında bulunanan Kahramanmaraşspor’a ama bu şekilde bir kaybetme olmaz. Kabullenemem. Nasıl ki en yakın zamanda Karşıyaka maçında aldığımız 3 puan içimize sinmiyorsa, bu şekilde kaybetmekte içimize sinmiyor. Nedir ki bu? İlahi adalet mi? Diyet mi ödettiniz bize ? Biz bu maçta ne yapılması gerekiyorsa yaptık. O yüzden diyorum bu maçı saymıyorum diye. Tek bir hatamız vardı sadece. Oda forvetsizliğimiz. Onu da saymıyorum artık. Kabullenmek mi bu? Bilmiyorum. Ionita diye bir adamı kakalamışlar bize, Bölgesel Amatör Lig’de oynatsan ilk 11 başlamayacak adam 1. Lig’de ilk 11’de başlıyor. Düşünebiliyor musunuz? Bu adam sahada oynadığı zaman “Subasic nerede” diye hayıflanıyoruz. Biliyoruz ki Subasic’i Bölgesel Amatör Lig’de bir takıma versen orada ilk 11 başlayacak kapasiteye sahip. Çünkü tek tük olsa dahi kafa topu alıyor, gol bile atıyor.

Ne ilahi adalettir bu ne de bir diyet ödettirme. Bu işin sorumlusu kim? Verilmeyen goller ve verilmeyen penaltımız bu kadar ortadayken giden 2 puan hesabını kim verebilir ki? 2 puanla şampiyonluk kaçarsa bunun altında kim kalır peki? Bu kadar basit mi yahu bir şehrin kaderiyle oynamak? Medyanın çok sevdiği takımlardan birinin geçen hafta Sivas’ta yaşadığı olayı hepiniz biliyorsunuz az biraz. Ne güç ama ülke 1 hafta bu olayı konuştu. O maçın hakemine yapılan yaptırım bizim maçın hakemine yapılacak mı ? Takipteyiz. İnanın ki takipteyiz. Mustafa ÖĞRETMENOĞLU’na bu maçtan sonra ceza mı gelecek yoksa ödül mü? Takipteyiz. Serdar AKÇER… Git kumda oyna. Takipteyiz…

Kahramanmaraşspor takımı Ordu’ya beraberliğe gelmişti. Hakemleri geçelimde 2 golümüz verilmediyse 3 yada 4.golü bir şekilde atabilmeliydik. Atamadık. Merak ediyorum Kahramanmaraşspor, ligin dibine demir atmışken, kendi sahasında dahi maç kazanamıyorken beraberlik alınca ligde mi kalacaktı ? 11 kişiyle kapanıp bu kadar zaman geçirmelerini anlamadım. Diren Maraş! Ligde kalırsın… Öfkeliyim. Öfkemi karşı takımdan almak istemiyorum. Defanslarını aşamadık. Nasıl aşacaksın ki, ceza sahası içerisinde 11 tane beyaz formalı oyuncu. Vuruyorsun dönüyor, vuruyorsun dönüyor. Açamıyorsun, aşamıyorsun. Tam aşıyorsun hakeme takılıyorsun. Olmuyor, olmadı da. Canınız sağ olsun.

Belki acısı hafta içerisinde İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında çıkar. Ah keşke…

15 Şubat 2014

Haftanın Maçı #25 | Orduspor vs Kahramanmaraşspor



Bu akşam saat 19:00’da Ordu’da, ligin son sırasında bulunan Kahramanmaraşspor ile oynuyoruz. Maç TRT Avaz’dan naklen yayınlanacak ve Mustafa ÖĞRETMENOĞLU maçı yönetecek. Mustafa ÖĞRETMENOĞLU ile toplamda 8 maça çıktık. Bu maçlarda 4 galibiyet ve 4 mağlubiyet elde ettik. Bu sezon oynadığımız ve Orduda 3:0 kazandığımız Fethiyespor maçının hakemi de aynı isimdi. Kahramanmaraşspor’un ilk defa maçını yönetecek olan Mustafa ÖĞRETMENOĞLU kart çıkartmayı seven bir hakem görünümünde. Bu sezon Süper Lig, 1. Lig ve Türkiye Kupası olmak üzere yönettiği 13 maçta 81 sarı ve 4 kırmızı kart çıkarttı.

Karşımızda 7 maçtır kazanamayan ve 5 haftadır kaybeden bir Kahramanmaraşspor var.  Bu sezon toplamda 22 gol atan Kahramanmaraşspor kalesinde 47 gol gördü. Atılan 22 golün 11’ini orta saha oyuncuları kaydetti. Bu sezon ilk kez karşılaşma fırsatı bulduğumuz Kahramanmaraşspor’a karşı ilk maçı 3:2lik skorla kazanmıştık. Attığı 3 golle takımın AZUKA’dan (Şimdi Gaziantep BBSK’de oynuyor.)  sonra  en golcü ismi konumunda olan Sinan TURAN aynı zamanda bizim eski oyuncumuz. Diyarbakırspor’da oynadığı dönemde çok parlak bir grafik çizse de yaşadığı sakatlıklar futbolunu olumsuz etkiledi, bizde de istenilen verimi veremedi. Kahramanmaraşspor attığı 22 golün 6’sını 46 ve 60.dakikalar arasında kaydetti.  Deplasmanda ise hiç maç kazanamamakla beraber sadece 2 puan toplayabildiler  (Karşıyaka 0:0, Fethiyespor 2:2). Bu maçta takımın önemli isimlerinden olan Adem AYDIN kart cezası nedeniyle forma giyemeyecek. Bu sezon 22 maçta forma giyen Adem, 2 gol kaydetti.  Rakipte bu sezon en çok forma giyen oyuncular 1845’ Mert ESTİK, 1773’ Sinan  TURAN (3 gol 2 asist) ve 1710’ ile kaptan Serkan ÖZSOY(1 gol).

Bu akşam ne mi olsun ?

1:0 olsun bizim olsun.

Net! Akıllarda bu maçtan daha çok İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçı var değil mi? Bizde böyle bir hava varken futbolcularda aynı havaya kapılırsa yandık. Rakibe bakmaksızın kendi oyunumuzu oynarsak ve bu oyunu bu sefer 90 dakikaya yayarsak 3 puan almamamız için hiçbir neden yok ortada. Ki alırız da. Takım içinde kaos ortamında gidilen Manisa deplasmanında 3 puan alan takım Kahramanmaraşspor’u da eli boş gönderebilir.

Destek için daha neyi bekliyoruz?

Küslükler, kırgınlıklar bir kenara. Burada mevzu Ordu şehri ve Orduspor,  şahıslar değil! Biz bu değiliz. Takım şampiyonluğa oynarken tribünler hala boş kalıyorsa, ayıp değil mi? 3. Lig’de dahi tribünlerde boş yer bırakmayan insanlar bugün maça gelmez olmuş.

Biz bu değiliz !

Tribünlerini doldurmuyor diye zamanında ayıpladığımız Denizli, Rize, Bolu vs. gibi takımlardan farkımız kalmadı. Yanıyorum da buna yanıyorum.
Korkuyorum bir gün olursa bir şampiyonluk maçında şehirde anonsla insanları maça çağıracaklar diye. Ölürüm. Maça gidin sevgili küçüklerim, büyüklerim.

Başka Orduspor yok…

10 Şubat 2014

Sessiz ve Derinden... | Manisaspor 1 : 2 Orduspor



Beklentilerin çok uzağında oldukça rahat geçen bir ilk yarı... İlk yarının aksine dokuz doğurduğumuz bir ikinci yarı... Geçtiğimiz hafta yaşanan Anıl krizi, Volkan ve Soro'nun yokluğu, maç içinde Ufukhan ve Subasic'in sakatlanması gibi olumsuzluklar zincirine rağmen deplasmandan alınan altın değerinde üç puan...

Maç başlamadan önce çoğumuz maç oynanmadan 1 puana razı olurdu belkide ama karşılaşmanın başlaması ile birlikte oyunu Manisaspor yarı alanına yığıp sağlı solu rakip kaleyi abluka alan bir Orduspor vardı sahada. Selçuk ve Salih gibi iki sigortanın önünde serbest oynayan Landel'in pozitif futbolu, Subasic'in geçtiğimiz haftaların aksine sahadaki pozitif duruşu, Emre ve Ziya'nın kanatlardaki olumlu futbolu ile ilk yarıdaki Orduspor bizlere ligin ilk haftasında Adanaspor deplasmanından 4-0'lık galibiyetle dönen takımı hatırlattı. İlk yarıdaki olumlu futbol ve rakibimiz Manisaspor'un ilk yarı boyunca yarı alanımıza dahi gelememesinden dolayı rahat bir ikinci yarı umut ederken maçı alışkın olduğumuz şekilde, şekilden şekile girerek bitirdik.


İkinci yarıya sarı kartı olan Selçuk'u oyundan alıp Bilal'i sahaya sürerek başlayan Erkan Hoca Selçuk'un girişken futbolundan dolayı bir sıkıntı yaşayıp eksik kalmamayı düşündü. 2-0'ın verdiği dezavantaj ile biraz daha önde oynamaya çalışan Manisaspor'un çok da etkili olduğunu söyleyemeyiz ama Ufuk'un bir anlık konsantrasyon kaybı ve Murat Gürbüzerol'un şık şutuyla 70. dakikada farkı bire indirdi. O dakikadan sonrasını ise yazmaya gerek yok. 20 dakika geçmek bilmedi diyebiliriz.

Normal şartlarda bu maç ile ilgili konuşulacak çok şey buluruz. Dün akşamın ilk yarısından ve ikinci yarısından ayrı ayrı kompozisyonlar çıkartırız ama blog ekibi olarak bizde yorgunuz. Manisaspor maçında alınan 3 puanın önemi haftalar geçtiğinde daha net ortaya çıkacaktır. Önümüzde Ordu'da oynayacak olduğumuz Kahramanmaraşspor maçı var. Sakatlarımız var. Bu andan sonra rakibimizin ligin son sıralarında yer alması ya da diğer nedenleri düşünecek dahi değiliz. Ordu'da oynanacak 7 maç var. Rakip ayırt etmeden, küçümsemeden hepsini de kazanmak zorundayız. 

Son olarak Anıl Taşdemir için iki kelam edelim. Anıl'ın Orduspor'a verdiklerini, yaptığı fedakarlığı en iyi Orduspor taraftarı bilir. Akhisarspor'da Orduspor'da yaşadığı sorunla benzer bir sorundan dolayı kadro dışı kalmış ve uzun süre forma giyememişti. Oyundan haksız yere alınmış olsa dahi yaptıklarının, söylediklerinin bir açıklaması olamaz. Üstelik bu futbolcu takım kaptanı ise hiç olmaz. Bizim gönlümüzü verdiğimiz futbolcuların çoğu sevgimizi hak etmedi. Ya biz gereğinden fazla değer verdik ya da onlar bizi yok saydı... Anıl'ı da çok sevdik. Ama ince bir çizgi vardır ya, Anıl o çizgide. Umarız kendini de bizleri de üzmez. Hem kendi emeklerini hem de yok saydığı arkadaşlarının emeklerini hiç etmez. 

9 Şubat 2014

Haftanın Maçı #23 | Manisaspor vs Orduspor



Bu akşam saat 19:00’da Manisa deplasmanına çıkıyoruz. TRTSpor ekranlarından yayınlanacak maçı Bülent YILDIRIM yönetecek.  Bülent YILDIRIM, Manisaspor maçı itibariyle takımımızın 10.maçını yönetecek. Bülent YILDIRIM yönetiminde çıktığımız 9 maçta 3 galibiyet 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet  aldık. Bu sezon PTT 1.Ligi’nde yöneteceği 4.maç olacak Manisaspor-Orduspor maçı. Yönettiği maçlara bakıldığında çok kart çıkartmayı seven bir hakem değil.

Direkt olarak rakibimizle oynayacağımız bir maça çıkacağız. Rakibimiz maç öncesinde ligde 6.sırada yer buluyor. İlk maçı Ordu’da 2:0 kazanmıştık.  Bu sezon Ankaraspor, İstanbul B.B., Balıkesirspor, Mersin İdman Yurdu gibi rakibimiz konumunda bulunan takımlara verdiğimiz puanlar hiç hoş bir tablo değil aslında. Manisaspor deplasmanında bu sıkıntıyı aşmamız gerek. Hem de ilk maçı 2:0 gibi net bir skorla almışken ikili averaj hesabına girildiğinde bir rakibimize karşı şimdiden üstte kalmayı başarabilmek bizim için önemli olacaktır. İlk 2’nin zor olduğunu artık hepimiz  kabullendik de, ilk 6 içerisinde puan bakımından erkenden rahatlama derdindeyiz. O yüzden bu tür maçlar çok önemli bir hal alıyor bizim için. Deplasmanlarda oynadığımız oyunu düşündüğümüz zaman, Manisa’dan 3 puan dahi getirmek zor olmasa gerek değil mi? Ama bazı olaylar can sıkıyor. Belli bir hava yakalamışken, takım içi arkadaşlık ve inanmışlık bu haftaya kadar en büyük artımız gibi duruyorken Anıl’ın kadro dışı bırakılması moralleri çok bozdu. Anıl mevzusu başlı başına konuşulacak bir konu olabilecek durumda ama belli bir hedef içerisinde kimseleri kırmak istemeyiz. Sosyal medyada çok keskin ayrılıklar var bu konuda. Erkan Sözeri’yi net haklı yada net haksız gören kesim arasında görüş ayrılıkları olsa da taraftar olarak bizim tek isteğimiz ve  tek ortak noktamız Orduspor’un menfaatleridir. Konu hakkında tek temennimiz, Orduspor’umuzun en az hasarla bu konuyu çözüme kavuşturmasıdır. Böyle sıkıntılı bir senede bizim taraftar, futbolcu, teknik heyet, yönetim olarak herkese ihtiyacımız var. Bu birlik beraberlik bozulmasının bozulması demek tüm emeğinin çöpe atılması demektir. Olmasın…

Ligin 6.sırasında bulunan Manisaspor  34 gol atarken kalesinde 22 gol gördü. Rakip attığı 11 golü 46’-60’ dakikaları arasında kaydetti.  Atılan 34 golün 21’ini forvet oyuncuları kaydederken, 21 golün 15’i ise ligin şu an itibariyle gol kralı Slavko PEROVIC’ten geldi. Manisaspor’un bu sezon en çok gol attığı takım Fethiyespor oldu. Fethiyespor maçında aldıkları 5:1’lik galibiyet sezonun en farklı galibiyeti olurken Tavşanlı Linyitspor maçında ortaya çıkan 3:3’lük skor ile Fethiyespor maçında çıkan 5:1’lik skor sezonun onlar adına en gollü maçları oldu.  Manisaspor bu sezon belli bir galibiyet serisi yakalayamadı. Mesela bu sezon 3 maç üst üste kazandıkları maç mevcut değil.  Sezon içerisinde 10 maç üst üste yenilmeme serisi yakalayan Manisaspor, ligin ilk yarısında Orduspor ve Karşıyaka maçlarını ardarda kaybettikten sonra 2 maç üst üste mağlubiyet yüzü görmedi.  Geçen hafta Mersin İdman Yuırdu’na 1:0 mağlup oldular.

Rakipte en fazla forma şansı bulan oyuncular  1980’ Bejamin FUCHS, 1893’ Murat GÜRBÜZEROL ile 1881’ Slavko PEROVIC. Skora en çok katkı yapan isimlere bakıldığında attığı 15 gol ve yaptığı 2 asistle atılan 34 golün 17’sinin içinde bulunan PEROVIC başı çekiyor. Bu sezon Manisaspor’da 5 oyuncu kırmızı kart gördü. Bunların içerisinde devre arasında Bursaspor’a transfer olan Bekir YILMAZ gördüğü 8 sarı kart ve 1 kırmızı kart ile takımın en hırçın oyuncusu durumundaydı. Bu sezona kadar 21 kez karşılaştığımız Manisaspor'a karşı 12 galibiyet 3 beraberlik alırken 6 maçtan da mağlubiyetle ayrıldık. İki takım arasındaki en gollü ve en farklı maçlar Manisa'da 1967/1968 ve 1970/1971 sezonlarında Manisaspor'un aldığı 4:1'lik galibiyetle geldi.

6 Şubat 2014

Altınordu değil ORDU!


Altınordu kelimesi çoğumuz için 3-4 sene öncesine kadar İzmir'in köklü bir geçmişe sahip güzide bir kulübü idi. Fakat geç kalan tepkimizde başarılı olamazsak çoğumuzun nüfus cüzdanında yerini altın harflerle alacak. Şehrimizin isminin başına altın eklenerek oluşturulan Altınordu isminin Ordu şehrinin tarihi ve kültürü ile bir ilgisi olmadığını söylemeye de gerek yok. Bir siyasi partinin seçim sloganı olarak kullandığı bu sözcük biz ne olduğunu anlamadan yasalaştı.

Tarihimiz ile şehrimiz ile bağdaşmayan, halkın fikri alınmadan dayatılan bu ismi bizler kabul etmiyoruz. Bir isim konulacaksa da bunu Ordu halkının belirlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sebeple atacak olduğunuz imza ile ben kabullenmedim, bu dayatmaya karşı durdum diyebileceksiniz.

Change.org'daki imza kampanyasına BURADAN ulaşabilirsiniz.


4 Şubat 2014

Kötü Oynarken Kazanmak.. | Orduspor 2 - 1 Karşıyaka


2 haftadır oynadığımız futbol geceyle gündüz gibi. Mersin maçında berbat bir ilk yarıdan sonra harika bir 2. yarı oynamıştık ama şans bizim yanımızda değildi. Geçen hafta Mersin karşısında bizim yaşadığımızı bu hafta Karşıyaka bize karşı yaşadı. 2. yarıda bizi o kadar çok bunalttılar ki son dakikaları izlemeye kalbim dayanmadı televizyonu kapattım. Neyse ki çok önemli bir 3 puanı hanemize yazdırdık...

Aslında bu maçı 2 bölüm halinde değerlendirmek lazım. İlk yarıda istediğimiz oyunu sahaya yansıtmıştık. 22. dakikada Anıl'ın kullandığı kornerden gelen topa kafayla vuran Ufukhan golünü attı. Uzun süren sakatlığı sonucu sahalara golle dönmesi Ufukhan için de ayrı bir sevinç kaynağı oldu. Bu arada şunu da es geçmemek lazım. Son yılların en iyi duran top organizasyonunu yapıyoruz. Tabi bunda Anıl ve Ferhat'ın payı çok büyük. Metin Diyadin zamanında Süper ligde bu tür organizasyonları iyi yapıyorduk ama Metin Diyadin'in istifası sonrası daha sonra duran toplardan pozisyon ürettiğimiz söylenemez. Bu sene ise korner veya serbest vuruş olduğunda heyecanımız geçen seneye göre katbekat artıyor. Burada Erkan hocanın da hakkını vermek lazım tabi ki... Attığımız golün sevincini yaşamaya devam ederken çok güzel bir gol yedik. Kaleci Alişan'ın yapabileceği hiç bir şey yoktu. "Acaba bu maçı kazanabilir miyiz?" diye düşünürken bu sefer de Landel çıktı sahneye. Bu sefer de yediğimiz golün üzüntüsünü yaşarken tekrar öne geçtik. Landel yaklaşık 30 metreden harika bir vuruşla kaleci Bicik'i avladı. Bir nevi Karşıyaka'da Okan'ın attığı gole cevap vermiş oldu. İlk yarı bu sonuçla bitti ve devreyi 2-1 önde kapattık...

2. yarı herkes biraz daha rölanti bir oyun beklerken iyice geriye çekildik ve baskı üstüne baskı yedik. Burada ise ilk golün sahibi Ufukhan tekrar sahneye çıktı. İlk yarı takımımızın ilk golünü atan Ufukhan bu sefer defansıyla ön plana çıkıyordu. Karşıyaka çok pozisyon vermiyorduk ama top sürekli onlardaydı. Tabir-i caizse nefes almamıza izin vermiyorlardı. Takımda top tutabilen oyuncular Anıl ve Landel'di. Anıl da 60. dakikada yerini Hasan'a bırakınca baskıyı iyice arttırdılar. Biz ise kontrataklarla  3. golü bulup rahatlamak istiyorduk ama o golü bir türlü bulamadık.  2. yarı çok kötü oynadık ama 3 tane neredeyse %100'lük gol kaçırdığımızı da belirtelim.İlk önce Ziya bomboş haldeyken vurduğu kafa kaleci Bicik'in üstüne vurdu. Subasic de kaleciyle karşı karşıya dışarı attı. Emre Aygün de yine müsait pozisyonda bir pozisyondan yararlanamadı.. Şu takımda adam gibi bir forvetimiz olsa şu anda çok daha iyi yerlerde olabilirdik ama Bruno ve Şadi'den sonra hiç iyi bir forvetimiz olmadı maalesef. Neyse ki futbol melekleri bizim yanımızdaydı ve maç sonunda  gülen taraf biz olduk...

Bu maçtan hatta son iki maçımızdan önemli dersler çıkarmak gerek. Bir yarı iyi bir yarı kötü oynamamızın sebepleri neler? Konsantrasyon eksikliği, tedirginlik vs. her neyse bir an önce teşhis konulmalı ve tedavisi yapılmalıdır. Lig uzun bir maraton ama lig sonuna kadar böyle gitmemeli. Zira bizde bunları kaldıracak kalp yok...

Bu sene bizim kesinlikle Süper lige çıkmamız lazım. Başka kurtuluş yolumuz yok. Şu an çok ince bir çizgide gidiyoruz. Dengeyi kaybedip düşersek bir daha toparlayabilir miyiz meçhul.. O yüzden artık taraftarın da devreye girmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki bu takım belli bir kişinin veya belli bir grubun takımı değil BİZİM TAKIMIMIZ! "Şehir takıma küstü" deniliyor ama Allah aşkına bir şehir bir takıma nasıl veya neden küser? Onurlu bir ekiple onu mücadelesi verirken taraftarın takımı yalnız bırakması bize yakışmıyor. Takımla ilgilenen 2-3 yönetici kalmış zaten taraftar da destek vermezse tüm yük bu yöneticilerimize kalacak.  Takıma destek vermeyerek kime zarar verdiğimizi düşünmemiz gerekiyor. Sene başında "Bu takım düşer" diyenler bile "Bu sene çıkabiliriz" dediği ortamda kenetlenerek neden Süper lige çıkamayalım?

2 Şubat 2014

22. Hafta | Orduspor vs Karşıyaka


1 haftalık bir aranın ardından yarın akşam 19 Eylül'de Karşıyaka'yı konuk edeceğiz. Mersin deplasmanında ilk yarının son haftaları da dahil olmak üzere uzun zamandır izlediğimiz Orduspor'dan çok daha pozitif, ligin ilk haftalarını anımsatan bir takım vardı sahada. Özellikle maçın ikinci yarısında oyunu Mersin İdman Yurdu yarı sahasında oynamamıza rağmen gol yollarındaki beceriksizliğimiz puan almamıza engel oldu diyebiliriz. Mersin maçının ardından Bay haftası bir nebze iyi oldu diyebiliriz. Hem mevcut sakatlıkların düzelmesi hem de oynanan iyi futbolun karşılığının alınamamasından dolayı yaşanan psikolojik travmanın atlatılması adına 1 haftalık ara imdadımıza yetişti.

Psikolojik olarak ara iyi gelse de sakatlıklar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Geçtiğimiz hafta takımdan ayrı çalışmalara başlayan Eren Özen'in ağrıları yeniden tekrarlayınca tedavi için İstanbul'a gitti. Kaleci Ferhat'ın sakatlığı devam ediyor. Bu isimlere ek olarak Volkan'ın da sakatlanması canımızı sıkan diğer bir unsur oldu. 

Mersin maçında rakibimize kaybetmemize ve ardından BAY haftasını atlatıp maç oynamamıza rağmen bu haftayı galibiyet ile kapatmamız durumunda ilk iki ile olan puan farkı 2'ye düşecek. Geçtiğimiz hafta oynanan maçların neredeyse tamamı bizim dilediğimiz şekilde sonuçlandı. İlk 6 içindeki takımlar ve hatta ilk 6 dışında kalan Samsunspor'un dahi ilk iki hesapları yaptığı bir ortamda kazanılan her puan altın değerinde olduğu gibi kaybedilen puanların telafisi de imkansız değil. Bu durumun da bilincinde olarak elimize geçen fırsatları değerlendirdiğimiz sürece yarışı sonuna kadar sürdürebiliriz. Rakiplerimizin birbirleriyle oynadığı ve puan kaybettiği haftalarda kayıp yaşamamalıyız. 


Rakibimiz Karşıyaka ligin ikinci yarısına oldukça iyi başladı. Şanlıurfa ve deplasmandaki Adanaspor galibiyetlerinin ardından İzmir'de Mersin İdman Yurdu ile golsüz berabere kalan Kafkaf'ın Yusuf Şimşek ile oldukça olumlu bir hava yakaladığını söyleyebiliriz. İstatiksel olarak baktığımızda Ordu'da Karşıyaka'ya bariz bir üstünlüğümüz var. 19 Eylül'de geride kalan 11 karşılaşmanın 7'sini kazanıp 4 maçta ise berabere kaldık. Kafkaf'da takımın önemli isimlerinden Rıdvan Şimşek cezalı olması sebebiyle forma giyemeyecek. Kafkaf sahaya öncelikle 1 puan içip çıkacağını söyleyebiliriz. Öncelikle gol yememeyi düşünüp Ars'ın yan toplardaki üstünlüğü ve Ofoedu'nun hızı ile gol arayacaklardır. Biz ise Mersin İdman Yurdu maçının ikinci yarısındaki olumlu futboldan dolayı son haftalardaki olağan kadrodan daha değişik bir dizilimle sahaya çıkabiliriz. Alişan kalede alternatifsiz. Defans dörtlüsü Erkan Sekman-Soro-Ufukhan(Adem)-Ferhat, sağ kanatta Ziya, ortada Salih ve Landel, solda Emre Aygün ileride ise Anıl ve Subasic 11'i ile sahaya çıkacağımızı düşünüyorum. Mersin maçında Landel'in orta alana geldikten sonra takımın hareketlenmesi, Ziya'nın maçın ikinci yarısında takıma olumlu katkı yapmasından dolayı hafta içi antrenmanlarda Erkan Hoca genel itibariyle bu dizilim üzerinde durdu. Tandemde ise Soro'ya sakatlığı geçen Ufukhan mı yoksa Adem mi eşlik edecek şimdilik soru işareti...

Ligin ikinci yarısını galibiyet ile açtığımız 19 Eylül'de yarın yolumuza kayıpsız devam etmek en büyük temennimiz. Herşey formamızı terleten futbolcuların ve Ordu şehrinin elinde. Futbolcularımız yüreklerinden inanıyorlar ve mutlu son için mücadele ediyorlar. Bu onurlu yürüyüşde onları yeterince yalnız bıraktık. Yarın yanlarında olalım. Yüklerine bir omuz verelim. Yolun açık olsun Orduspor'um...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...