29 Haziran 2011

Bank Asya'dan Transfer Gelişmeleri


Süper Lige çıktık ama Bank Asya 1. Ligi de yakından takip ediyorum. Sonuçta öyle veya böyle 6 sezon Bank Asyanın kahrını çektik ve kopmak çok kolay olmayacak. Kadromuzdan ayrılacak isimlerin kendilerine takım bulma arayışları devam ederken ilk haber Mehmet Ayaz'dan geldi. Adı Giresunspor ve Adanademirspor ile anılan Ayaz Kartalspor'a imza attı. Birçok imza atıldı aslında ama ben bize aşina olan isimlerden ve biraz olsun dikkat çeken isimlerden bahsedeceğim. Diğer bir gelişme ise Ankaraspor'un tekrardan Bank Asya 1. lige katılması oldu. Bu sezon lig 19 takımla oynanacak ve 4 takım düşecek. Geçtiğimiz sezon Ankaraspor'un lige alınmaması, Diyarbakırspor'un ise erkenden havlu atmasından sonra deyim yerindeyse tek takım düşmüş gibi oldu ve kabak Altay'ın başına patladı. Geçtiğimiz sezon 17 takımla oynanan lig bu sene 19 takımla oynanacak ve 4 takımın düşecek olmasından dolayı çok daha farklı bir Bank Asya izleyeceğiz. Ligin iddialı takımlarına gelecek olursak, söylemlerden dolayı şuanda Karşıyaka'nın ilk 2 için iddialı olduğunu düşünüyorum. Adanaspor'un da bu sene ilk 2'yi zorlayacağını düşünüyorum. Kadrolar şekillendikten sonra Bank Asya ile ilgili yazılara devam edeceğiz. Birkaç isim analizi verelim ve transfer gelişmelerini aktaralım.


Mehmet Ayaz ---> Kartalspor
Mehmet'in Süper Lig kadrosunda olmasını ne kadar arzu ettiğimizi herkes biliyor ama Ayaz takımda tutulmadı. Kartalspor taraftarı ve yönetimi onun transferine çok sevindiler. Kendi internet sitelerinden Bank Asya'nın Saviola'sı Kartalspor'da diye bir haber girmişler. Ayaz çok yönlü bir oyuncudur. Asıl mevkisi sağ açık olmasına rağmen pivot bir santrafordan sonra 2. adam olarak oynadığı maçlarda süpriz çıkışlar yaparak gol attığı zamanlar çok olmuştur. Kartalspor'da sağ kanatta mı yoksa forvette mi oynatılır bilmem ama ileride oynarsa bence daha faydalı olabilir. Sağ kanatta oynadığı zaman da iyi işler çıkarabilir ama Kartallı arkadaşlar sağ kanatta 3 5 kişiyi çalımlayıp çizgiye inip keskin ortalar kesen bir kanat oyuncusu canlandırmasınlar kafalarında. Ümit Tütünci'yi kadrosuna katmış Kartalspor. Belki onunla iyi bir ikili oluşturabilir Mehmet Ayaz.

Alaattin Tosun---> Elazığspor
Bank Asya'nın yeni ekiplerinden Elazığspor eski bir tanıdık yüz olan Alaattin Tosun'u Şanlıurfaspor'dan kadrosuna kattı. Geçtiğimiz sezon ortasında Alaattin takımdan gönderilince hepimiz deyim yerindeyse şok olmuştuk. Sonrasında Alaattin'in Bank Asya'da başka bir takıma transfer olmasını beklerken 2. lige gidince başka bir şaşkınlık yaşamıştık. Alaattin geçtiğimiz sezon Şanlıurfaspor formasıyla 31 maçta forma giyip Bank Asya 1. lige geri döndü. Bu sezon Elazığspor'un orta sahasını toparlayan isim olacaktır. Alaattin'i belki unutanlar olabilir ama bu sene Murat Akın ile birlikte klasik ön libero mevkisinde dikkat çekecek birkaç isimden biri olacağını düşünüyorum. O yüzden Elazığspor adına çok olumlu bir transfer.

Akaem Agbetu, Caner Ağca---> Karşıyaka
Samsunspor'un diğer pırpır ismi Agbetu Karşıyaka ile anlaştı. İstatistiksel olarak Zenke'nin gölgesinde kalmış gibi görünsede Zenke'nin başarısında Agbetu'nun partnerliğinin de çok fazla katkısı var. İleri uçta partneri olduğu kişiye çok avantajlar sağlarken rakip defansı yıpratan bir isim ve Karşıyaka'da başarılı olacaktır. Geçtiğimiz sezon Samsunspor formasıyla 7 gol attı Agbetu. İşin diğer ilginç tarafı ise geçtiğimiz sezon kiralık olarak gönderilen Agbetu'nun Sivasspor tarafından yeniden bir Bank Asya takımına kiralanması. Agbetu çok rahat Süper Lig rotasyonunda Sivas'ın kadrosunda yer alabilirdi. Bu sezon sonu ise sözleşmesi sona eriyor. Karşıyaka istediği performansı gösterirse ondan faydalanmayı düşünmeyen Sivasspor'un elinden uçar gider sezon sonunda.

Caner Ağca'dan bahsedecek olursak Karşıyaka'da süreklilik sağlarsa takımın en önemli transferi olabilir. Levent Eriş geçtiğimiz sezon kendisinden çok daha fazla faydalanabilirdi ama Caner'i çok fazla kullanmadı. Direk skora etki edebilecek kalitede bir futbolcu.

Ksk'nın diğer transferlerinden Ufuk Bayraktar, Özgür Bayar ve Erhan Şentürk de ligin kalbur üstü futbolcularından ve takıma katkı sağlayabilecek isimler. Transfere devam ettiklerini düşünürsek şimdiye kadar takıma kazandırdıkları isimler bence gayet iyi. Tiago ile yola devam edilmeyecek denildi ama hedefi olan ve ligin başından şampiyonluk havasına girecek olan bir takımda Tiago takımın en önemli gücü olur. O yüzden o konuda KSK yönetiminin bir kez daha düşünmesi lazım.

İsim isim göze batan diğer transferler ;

Serkan Atak (Rizespor) , Veli Kızılkaya( Erciyesspor ) ---> Boluspor
Sinan Özkan ( Tokatspor ), Burak Akdiş ( Boluspor ) ---> Elazığspor
Evren Kürkçü ( Rizespor ) ---> Göztepe
Ferdi Elmas ( Karabükspor ) ---> Karşıyaka
Ümit Tütünci ( Erciyesspor ) ---> Kartalspor

En yeni, En küçük Ordusporlular : )

Onlar gerçekten çok şanslılar. Tuğçe ve Gökçe'den bahsediyorum. Kocaman Orduspor ailesinin en yeni üyelerinden... Çünkü daha annelerinin karnındayken Süper Lige çıktı tuttukları takım. 1 ay sonra da dünyaya gözlerini açtılar.

Hayat böyle bir döngü işte. Kimileri giderken yeni heyecanlar, yeni umutlar, yeni yaşamlar dünyaya gözlerini açıyor. Orduspor'un bir parçası olan Güven abiyi birkaç gün önce toprağa verdik ama hergün yeni umutlar, yeni yaşamlar dünyaya gelmeye devam ediyor. İkizler de o üzüntüyü biraz olsun azalttılar.

Bizde yaşlı kesimin kullandığı zaman dilimleri vardır ya hani eski zamanları belirlemek için. Ne zaman doğdun diye sorduğun zaman ; Bıldır Vakti, Fındık Vakti, Kara Kış derler. Tuğçe ve Gökçe'ye ne zaman doğdun diye sorulduğu zaman 26 yıllık özlemin son bulduğu zaman doğdum diyebilecekler gururla, ne güzel... Bu güzel bebekler dünyaya gelirken heyecana sürükledikleri bir kişi var, babaları. Kendi internet sitesinden uzunca bir zamandır şafak sayıyordu babaları. O isternet sitesindeki saat onların dünyaya geleceği güne ayarlı bir şekilde geriye doğru ilerliyordu hep. Büyük gün geldi ve o saat dün sıfırlandı. Nam-ı değer Doskida, kimilerinin deyimiyle Komutan, kimilerine göre çoğu internet sitesinde ve gazetelerde yazıları yayınlanan Orduspor'un en aktif yazarlarından Hüseyin Öztürk.

1 ay önceki mutluluğun üzerine doğan ikizler ballı kaymak etkisi yapmıştır sanırım. Zaten kendisi de çok mutlu ve heyacanlıymış.

Blog ekibi olarak Gökçe ve Tuğçe'ye hoşgeldin diyoruz. inşallah sağlıklı, başarılı ve mutlu bir hayat sürerler. Baba Hüseyin abiye ise malum bez ve diğer masraflardan dolayı hayırlı kazançlar diliyor ve hayırlı olsun diyoruz : )

28 Haziran 2011

Her Şey Senin Uğruna




Hummalı bir çalışma aldı başını gidiyor hem yönetim tarafından hem de futbol takımımız tarafından.

Bizde çalışmalarımıza başlayalım istedim taraftar olarak. Bu sene farklı bir kulvarda herkesin gözü önünde olacağız. Pankartlarımız olsun, kareografilerimiz ve tezahüratlarımız olsun bu lige yakışır ve güzel olmalı.

Blog ekibi olarak farklı güzel şeyler yapmayı da planlıyoruz.

Ben bi fikir atayım istedim ortaya, gerisini siz getirin.

Edip Akbayram'ın ''Her şey senin uğruna'' şarkısını bilenler vardır. Nakarat kısmını Orduspor'a uygun bi şekilde uyarlayabiliriz mesela. Evet, biliyorum bunu söyleyen takımlar var ama biz daha güzelini yapabiliriz. Yaptık da.

Divane aşık gibi bestemiz buna bir örnek.

Her şey Ordu uğruna,
Katlanmak boyun borcum
X2

Şampiyon olacaksın,
Başka yolu yok bunun.
X2

Buna benzer birşeyler yapabiliriz. Eminim aramızda çok yetenekli kardeşlerimiz vardır. Ben sadece fikrimi söyledim, hadi sıra sizde.

Her Şey Ordu Uğruna





26 Haziran 2011

Çernobil, Kazım, Güven...

Doğumdan kana bulasan saatli bi bomba Çernobil.. Bi zaman patlayan.. Kaç kanda vardı bilinmeyen.. Kaç kanda olacak bilinmeyen.. Çoğu kader der ölümlere.. Karadenizimin kaderi,, hep aynı kader.. 6 sene önce bugün Kazım Abimize uğrayan kader(!), dün Güven Abimize de uğradı.. Acımız da büyük, öfkemizde.. Boşuna Karadeniz isyanda değildir..

Tarih 26 Nisan 1986..Çernobil nükleer santralinde meydana gelen patlama sonucu atmosfere bol miktarda radyasyon salınır.. Çayımıza, suyumuza, toprağımıza, fındığımıza karışır.. Yabancı olduğumuz nükleer felakete karşı çaresizizdir.. Daha da acısı, tarafından korunmayı beklediğimiz devlet de çaresizdir.. Dönemin sanayi bakanı Cahit Aral, ekranların karşısına geçer ve “bakın ben içiyorum, siz de için.” diyerek çay içer.. İçtiği çayın hasadı Çerbobil’den önce yapılmıştır..

Bakan, geçtiğimiz günlerde verdiği bir demeçte o anları şöyle anlatır..

“Para çıkarıp çay aldırdım. Masanın üzerine torba torba koyduk, aleti getirdim hiçbirinde alarm vermedi. Bir televizyon getirttim. Açtırdım televizyonu ve ona doğru yürümeye başladım. Cihaz ötmeye başladı. Televizyonun yaydığı radyasyon daha fazlaydı.”

Demecinin devamında Türkiye’ye 3 değil 10 tane nükleer santral kurulması gerektiğini belirtir ve son noktayı da kendisine yakışacak bir biçimde koyar. “Karşı olan kutupta yaşasın.

25 sene öncenin bakanından, bugünün başbakanına geldiğimizde içimiz daha da yanar.
Japonya’da yaşanan radyasyon tehdidi ile gündeme gelen bazı ülkelerin nükleer enerji projelerini askıya alması konusunda Başbakan’ın yorumu;
”Nükleer enerji konusunda takvim işliyor, askıya alma gibi bir durum söz konusu değil. Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de koymamak gerekir. Veya bir doğalgaz hattı çektirmemek gerekir. Ülkeden ham petrol hattının geçmemesi gerekir. Çünkü bunlar hangisi olursa olsun herhangi bir tehditle veya saldırıyla karşı karşıya kaldığı zaman bunların az veya çok bir bedeli olur”

Radyasyonlu çay içmeye teşvik eden bir bakanın yerini, nükleeri Aygaz tüpüyle aynı kefeye koyan bir başbakan alır.. Hiç bir şey olmamışcılık 25 sene boyunca oynanmaya devam etmiştir.. Öyle ya, Hopa’da her üç ölümden biri kanserden değildir.. Çernobil çocukları hiç olmamışlardır.. Daha çocuk bile değilken, tiroid kanserinden, kan kanserinden ölmemişlerdir.. Kazım abi ölmemiştir mesela.. Güven abi ölmemiştir………………………………..

Oysa….Yaşayabilirlerdi……..

Güven abi dün Altınyurt Köyünde son yolculuğuna uğurlandı.. Orduspor bayrağı örtüldü üstüne, atkısı sarıldı boynuna.. Bu acı Orduspor tribünleri için bir dönüm noktası..
Toplumsal duyarlılığı olmayan tribün, futbolu halk üzerinde uyuşturucu gibi kullanan sistemin kirli oyununun parçası olmaya mahkumdur.. Her tribün, kendi yerel coğrafyasının aynasıdır.. Şehrin ayrı ayrı, aynı aynı bütün acıları, sorunları tribündeki yerini almıştır.. Hal böyleyken tribünün önce yerel halkına, sonra topluma duyarsız kalması hayatın doğasına terstir..
Güven Abiyi tribünde ne şekilde yaşatacağımız, kendimizi bu toplumsal, insanlığa dair mücadelenin neresine koyduğumuzu da belirleyecek.. Ya “Güven Abi ölmedi, kalbimizde yaşıyor!” diye birkaç tekrar yapıp, maçımıza döneceğiz,, ya da onu öldüren şeye, Çernobil’e, nükleere, sermayeyi insan hayatına tercih eden sisteme, onun küstah yöneticilerine, farkında olduğumuzu haykıracağız.. Ölümlerin kader olmadığını haykıracağız.. Avaz avaz bağıracağız,, gün gelecek yazacağız,, gözlerinin içine sokacağız,, hesap soracağız.. “Güven Abi ölmedi!” pankartının yanına “Çernobili unutma, Nükleere bulaşma!” pankartını koyacağız..

İşte o zaman, “uyuşturucu” değil, “UYARICI” olacağız..







............................

25 Haziran 2011

Kazım Koyuncu | Şair Ceketli Çocuk


6 sene bitti sen o diyarlara gideli. Sesin hep yüreğimizde.

Her Karadenizli'nin ailesinin bir ferdi gibisin. Kiminin abisi, kiminin kardeşi, kiminin evladı...

Duygularımızın tercümanısın şarkılarınla.

Lanet olası Çernobil ayırdı sanma bizi ,

Ölüm sadece bedenlere gelir.

İyi ki varsın Kazım Koyuncu...

24 Haziran 2011

Biz Gelirken, Gidenler I Ve Goze Batanlar

Super Lig`in en kotu yani bu olsa gerek… Cikmak heyecanli da dusmek bir o kadar aci. Avrupa`da dusen takimlar alkislarla bir alt lige yollanirken biz de genelde tersi yasanir bu durumun. Bu sene ligin dibi cok da cekismeli olmadi aslinda. Zaten kalite olarak ligi 15. bitiren Sivasspor ve sene basinda kimsenin beklemedigi cikisi yapan, fakat bence seneye cok zorlanacak olan Karabukspor disinda bu listeye ekleyebilecegimiz bir 6. takim yok. Dusenler de cogu kisinin tahmin ettigi gibi gecen sene direkten donen Kasimpasaspor, supriz bir sekilde kendini Super Ligde bulan Bucaspor ve gereksiz Ziya Dogan ve sacma transferlerle toplama takim olan Konyaspor oldular.




BUCASPOR:
Alt yapidan yetismis bir kac iyi oyuncusuyla ve fizigiyle Bank Asya`yi domine etmis Mehmet Battal`iyla Super lige cikan Bucaspor, Battal`in gitmesi ve yetersiz transferleriyle Izmir`in Super Ligdeki tek takimi olmasina ragmen ligde tutunma sansini elinin tersiyle itti. Son 4 senesini Battal`la oynamaya alismis bir takimdan bir oyuncuyu bir anda cekerseniz takimin butun dengeleri bozulur ve bu dengeyi kurmak uzun zaman alir. Isim olarak bir kac isim parlasa da takim oyununu oturtamadiklari icin lige veda etmek zorunda kaldilar.








Goze Batanlar:


Orhan Ak:


Yasina ve kotu teknigine ragmen takim icerisinde hala ayakta kalan isimlerden oldu. Sol bek mevkimizde Selcuk ve Emre olmasa kesinlikle en azindan yedek olarak dusunulmesi gereken bir isimdi. Kendisinden stoper mevkisinde de yararlanma sansimiz var.



Musa Aydin:


Kesinlikle takimin yildiziydi, ligi 10 golle bitirdi. Sivasspor`un yasadigi dususten sonra Bulent Uygun`la beraber gelenlerdendi. Hocasina inanip gelen Musa`nin yeri kesinlikle burasi degildi zaten sezon bitmeden guneye dogru (Antalyaspor) yolcuguluna cikti bile. Sag kanadimiza kesin cozum olabilecek birisiydi.



Erkan Taskiran:


Genc yasta takimin kaptanlik pazubandini koluna gecirdi. Hucum anlaminda takimina cok sey katan, fizik kondisyon sorunu yasamayan genc yasta sorumluluk alabilen basarili bir isim kendisi. Bucaspor`da basarili bir sezon gecirip takimdan su ana kadar ayrilmayan ender isimlerden. 25 yasinda olmasi sebebiyle bizim icin basarili bir transfer olabilecegine inaniyorum. 750 milyar bonservis bedeli belirlenen Erkan`a 500 milyara kadar verilen para yerinde bir paradir.



Sercan Kaya:


Takimin ozellikle son haftalarinda parlayan genc yildizi. Yasi itibariyle gelecek vaad eden kategorisine alabilecegimiz Sercan zaten Trabzonspor`a transferiyle potansiyelini gosterdi. Ustune koyabilecegi bir hoca ve sehirde olucak olan Sercan kendisi de calismaya devam ederse Turk futbolu basarili bir hucumcu daha kazanacaktir.



KONYASPOR:


Herhalde bana turk futbolunda en az sevidigin hoca diye sorsalar Ziya Dogan derim. Bu adama hala nasil takim emanet ederler anlamakta zorluk cekerim. Her sene klasik bir Ayman(ilk defa Konyaspor`a gelmedi) transferi ve asiri savunma futboloyla ilk 10 dan yukariyi asla hedeflemeyen bir futbol anlayisi. Goze batan oyunculari yazarken bile olesine zorlandigimiz toplama bir takim ve Ziya Dogan`la yola cikan Konyaspor ligi hak ettigi yerde bitirdi.







Goze Batanlar:


Hakan Aslantas:


Performansi icin cok iyi diyemeyiz fakat standardini bozmadan devam eden ender oyunculardan kendisi. Ozellikle Selcuk gibi yere saglam basan ayaklari sayesinde savunma olarak takima ekstra guc katan isimlerden. Jerry ve Abdullah`in ayrilisindan sonra tamamen bos kalan sag bek bolgemize en azindan yedek olarak dusunulebilir,



Musa Cagiran:


Bir sene once Bank Asya`nin genc yildizi Musa Galatasaray`da bosa gecirdigi 6 aydan sonra kalan aylarini dogru bir is yaparak Konyaspor`da gecirdi. 1992 dogumlu olan Musa bu yasta Super Lig tecrubesini edinmeye basladi ki kendisi onumuzdeki sene de Galatasaray`da forma bulamayip kiralik olarak verilecektir. Kesinlikle orta saha rotasyonumuzda ihtiyacimizin olacagi 2 sene bile kiralayabilecegimiz uygun bir isim. Umarim Galatasaray`dan Musatafa Sarp`in konusuldugu su gunlerde, anlasilan isim Musa olarak cikariz.



Ali Dere:


Bir 1992 dogumlu isim daha. Aslinda kendisi Konyaspor`un gerilemesinden sonra formayi sirtina gecirenlerden. Kendisinin potansiyeli bizi biraz asiyor. 4 buyukte oynayabilecek potansiyelde bir isim. Kendisini alma sansimiz olursa rahatlikla 2-3 sene icerisinde fiyatini katlayarak bir buyuk takima verebiliriz. Dusunulurse akillica, alinirsa buyuk transfer olur.



KASIMPASA:


Sene basinda Yilmaz Hoca`nin tecrubeli oyuncularindan vazgecip tamamen genclerine guvendigi sacma! politikasi yuzunden ligi son sirada bitiren Kasimpasa bize uygun isimler acisindan ise en zengin takim. Gecen sene bizde basariyla forma giyen ve Ali`yle cok basarili bir uyum yakalayan Murat Akin`in da hala Kasimpasa`nin oyuncusu oldugunu unutmayalim.










Goze Batanlar:



Firat Kocaoglu:


Galatasaray`dan Yekta karsiliginda Kasimpasa`ya gecen Firat ligin son maclarinda forma giyse de basarili performansiyla goz doldurdu. Kaleci mevkimiz dolu olsa da kendisini Super Lig`deki her takima en azindan yedek kaleci rotasyonundan oneriririm.



Baris Basdas:


20 yasinda olup tam bir stoper kimligine sahip olan Baris bundan 4-5 ay once 4 buyukler icin konusuluyordu. Takimin bozuk yapisi onun da performasini etkiledi. Yuksek bonservis bedeli olmasa kesinlikle Numan-Kursat-Yabanci rotasyonuna eklenicek 4. isim olabilecek kumasta.



Christian Keller:


Kasimpasa`da kalacagina pek inanmadigimi tecrubeli ve basarili sag bek. Ligi 31 macla bitiren Keller tecrubesi ve akilli oynuyla bu ligde kalmasi gereken isimlerden.



Fernando Varela:


Sene basinda Kasimpasa`dan beklenmicek bir transferdi. Ligi de az mac fakat guzel istatistiklerle bitirdi. Turkiye`de kalacagina inanmiyorum fakat keske bizim kadromuzda olsaydi diyebilecegim basarili isimlerden.




Sahin Aygunes:


Son vurus yetenegiyle beni kendisine hayran birakan ve daha 20 yasinda olan Sahin Yilmaz Hoca zedelerinden. Gecen senenin sonu basarili bir sekilde bitiren Sahin, ligin sonlarindaki hoca degisimine kadar formaya hasret kalan isimlerden. Yilmaz Hoca`nin gonderilmesinde de buyuk rol alan (Hoca`nin onu begenmemesi ve yonetimin ters tavri) Sahin genc yasina ragmen neler yapabilecegini fazlasiyla kanitladi. Bize bir kac lokma buyuk gibi dursa da durulan transfer piyasasinda Kasimpasa paketine ilk eklenmesi gereken isimdir Sahin Aygunes.

23 Haziran 2011

Transfer Dosyamız


Garcia, Fornezzi ve Youla resmi imzayı attı. Sergio Zijler ve Daniel Georgiev ile anlaşıldı, imza yakın. Ön protokol yaptığımız Belay'da ise Bordo ve PSG'nin devreye girmesi üzerine sıkıntılar var. Ön protokol'un yaptırımının boyutu nedir bilmiyoruz ama Belay'ı gelecek sezon Orduspor'da görmek en büyük temennilerimizden biri.

Yabancı transferinde görüşülen ve transferi son noktaya getirilen isimler var ama bu transferlerin seyrini değiştirmemesi bakımından isim veremiyoruz. Ayrıca yurt içi yerli transferiyle ilgili de görüşmeler yapılıyor ve 3-4 isim imzalamak için bekliyor. Herkesin yakından tanıdığı isimler. Onlar da hafta içinde açıklanmaya başlanır. Volkan Ballı yurt dışında ve yabancı transferlerini sonlandırmak için uğraş veriyor. Türkiye'ye dönünce yerli isimlerle masaya oturup o transferlerde sonuçlandırılacak.

Gidenler, gelenler, gelmesi gündemde olanlar, kalanlar derken kadromuzun son haline bir göz atalım.

GELENLER:
Miguel Garcia, Saso Fornezzi, Suleyman Youla

TRANSFERİ SONLANDIRILMASI BEKLENENLER:
Sergio Zijler, Daniel Georgiev, Maurice Belay

GİDENLER :
Mehmet Ayaz, Bilal Türkgüler, Emrullah Kokoç, Abdullah Çetin, Ahmet Kuru, Jerry Akaminko ve kiralık olan Murat Akın ile yollarımız ayrıldı. Murat bonservi sorununu çözer ise kadroya dahil edilebilir.

KALANLAR:
Sözleşmesi sona eren Fevzi ve Ali ile yeni sözleşme yapıldı. Numan, Kürşat, Selçuk, İbrahim Şahin, Sinan Turan, Müslüm Yelken, İrfan Başaran, Emre Özkan, Onur Bilgin takımda kalıyor. Kostovski konusunda ise belirsizlik var. Kendisiyle yolların ayrılacağı açıklansada sezon başı kampına götürülücek. Takımda kalacağını düşüyorum ama düşük bir ihtimal kiralık olarak başka bir takıma gönderilebilir.

KİRALIK GÖNDERİLECEK OLANLAR:
Ahmet Güven, Muarem Muarem, Caner osmanpaşa ve diğer takımlarda kiralık olan Hüsamettin gibi isimler tekrardan kiralanacaklar.

Şuandaki kadro yapımız ;

KALECİLER : Saso Fornezzi, Fevzi Elmas, Onur Bilgin
DEFANS : Kürşat, Numan Çürüksu, Miguel Garcia, Selçuk Şahin, Emre Özkan
ORTA SAHA : Ali Çamdalı, Müslüm Yelken, İrfan Başaran, Sinan Turan ( Sergio Zijler, Daniel Georgiev, Maurice Belay beklemede )
FORVET : Süleyman Youla, İbrahim Şahin, Kostovski

Son transferler ve eldeki mevcut isimlerden sonra ortaya çıkabilecek ideal kadroyu her yeni gelişmeden sonra paylaşacağız. Şuanda transferi sonlandırmadık ama şuandaki mevcut durumu belirten ilk kadromuzu kuralım. Transferler ile birlikte kadroyu şekillendirip, değişiklikler yapacağız.

football formations


Sergio Zijler ve Daniel Georgiev Orduspor'da

Transferde son 1 haftadır sessizdik. Birçok isim gündeme geldi ve hala görüşmelerin yapıldığı isimler var. Bu gündem arasında iki isimin transferi sonlandırıldı ve Hollandalı sağ kanat oyuncusu Sergi Zijler ile Bulgar futbolcu Daniel Georgiev Orduspor kadrosuna katıldı. Hollandalı Zijler Ajax alt yapısından yetiştek sonra Hollanda'da Twente ve Willem formalarını giymiş. Hollanda'da 3 sezonda 75 maça çıkan Zijler, bu maçlarda 8 gole imza atmış. İlk parladığı zamanlar yıldız adayları arasında gösterilse de beklenilen patlamayı yapamamış. Sağ kanat ve sol kanatta görebv yapıyor ve boyu 1.65. Klasik pırpır, sprinter kanat oyuncusu tipinde bir kanat oyuncusu. Zaman zaman etkili şutları ile tehlike yaratabilen bir isim. 2009 - 2010 sezonunda Willem'de çok iyi bir sezon geçirmesine rağmen sezon sonunda Willem ile yolları ayırmış ve Hırvatistan'ın NK Rijeka takımına transfer olmuş. Hollanda'da geçirdiği o iyi sezonun ardından Hırvatistan'da yaşadığı sorunlardan dolayı pek fazla forma giyememiş. Sağ kanatın öncelikle adamı olarak transfer edilmedi diye biliyoruz. Çünkü bu ikisimin de 6+2+2'nin son iki ismi olarak alındığını düşünüyoruz.

Orta sahada oynayan Bulgar futbolcu Daniel Georgiev ise Zijler'e göre daha tecrübeli bir isim. Bulgar futbolcu 1.82 boyunda ve orta sahada ileriye dönük oynayan bir isim. Kariyerine Levski Sofya'da başladıktan sonra Vihren, Csk Sofya ve Varna formalarını giymiş. 2007 yılından bu yana forma giydiği Varna'da 101 maçta forma giymiş ve 15 gol atmış. Varna'nın geçtiğimiz sezon Uefa Kupasında oynadığı maçlarda da forma giymiş. Kariyerine baktığımız zaman boş sezonunu göremiyoruz. İstikrarlı ve sürekli yukarıya taşıdığı bir kariyeri vaar Daniel'in.

Transferlere genel bir analiz yapacak olursak, Zijler genç ve kendini kanıtlamak isteyen bir isim. Yetenekleri konusunda şüphemiz yok. Willem ve Twente gibi takımlarındaki istatistikleri kötü değil. Henüz 87 doğumlu olmasından dolayı kendisine Türkiye'de yeni bir yol çizebilir. Daniel ise çok daha tecrübeli bir isim. Bulgaristan'da şampiyonluğa oynamış ve 2 sezondur Uefa kupasında mücadele bir ekipten geldiğini ve o ekipte sürekli forma şansı bulduğunu düşünürsek genel açı itibariyel olumlu bir transfer. Yalnız bu isimlerin 10 yabancı kontenjanının son iki ismi olduğunu söyleniyor. Özetle, maliyeti fazla olmayan isimler. Süper Lig kadrosunda derinliğin önemli olduğunu düşünürsek, ilk 11 için alınan 6 yabancıdan sonra yedek kulübesinde oturacak 2 yabacı ve tribünde olacak diğer yabancının da katkı sağlayacağı zamanlar gelecek. Orduspor için mali açıdan 2 yabancıyı tribünde oturtmak ilk bakışta saçma bir uygulama olsa da federasyon seçimlerinden sonra yabancı sınırlandırılmasının kalkacağı yönünde dedikodular olduğu bu ortamda bu isimlerden fayda sağlama şansına sahip olabiliriz. En kötü ihtimalle rotasyonun bir parçası olacaklar. Süper Ligden transfer edilecek ortalama bir futbolcunun bile 1 trilyondan kapı açtığını düşünürsek bu tarz transflerlere ayrılan bütçe o paralara göre çok daha cüzi rakamlar. O yüzden bu iki isme bakış açısı bu yönde olmalı. İki isim de hayırlı olsun Orduspor'umuza.

***

Dip not olarak transfer çalışmalarının devam ettiğini söyleyebiliriz. 3 4 yerli isim ile anlaşma sağlandı. O isimler de ileriki günlerde açıklanacaktır. Bu transferlerin seyrini değiştirmemek adına imza aşamasına gelmeden isimlerden bahsetmeyeceğiz. Belay konusunda Fransa'nın Bordı kulübünün de devreye girdiğini öğrendik. Kendisi ise yaptırımı olan bir ön protokol imzalandı ve şartlardan dolayı Orduspor'dan farklı bir kulübe imza atarsa ön protokol'un şartlarına uymadığı için belli yaptırımlar olacaktır. Kendisini takıma katmayı çok istiyoruz. Umarız Belay'ı da takımda görürüz.

22 Haziran 2011

Gidenlerin Ardından # 3 Emrullah Kokoç

Bu sezon değil önceki sezonun devre arasında katıldı takıma Emrullah. 28 yaşında transfer oldu Orduspor'a ve o yaşına kadar kariyerine hep alt liglerde devam ederken kendini birden bire Bank Asya 1. ligde buldu. Ofspor'dan takıma kattık kendisini. Görünüş itibariyle hepimizin ne alaka dediği bir transfer idi aslında ama bizim o bölgeden yaptığımız isimler her zaman Orduspor'da önemli isimler oldular. Direk aklımıza 2. lig takımlarından kadromuza kattığımız ve maksimum verim aldığımız Numan ve Hakan Macit gelir. Onlar da alt liglerde mücadele eden Trabzon takımlarından geldi ve çok başarılı oldular. Bu isimlerde sağlanan başarıdan dolayı Emrullah'dan da bizler aynı beklentiler içindeydik. Geçen sene devre arasında geldiği harabe takıma ligde kalma yolunda önemli katkılarda bulundu. Sahada gösterdiği mücadele, hırsı bizlere onu sevdirdi. Kimi zaman oynadı kimi zaman yedek kaldı ama formayı sırtına her geçirişinde verdiği mücadele ile takıma her zaman katkı sağladı.

Değişik futbolcu profilleri vardır. Kimisi çok yeteneklidir ama o yeteneklerini sahaya yansıtamaz. Karakter sorunları yaşar. Kimisi ise kısıtlı yetenekleri olmasına rağmen giydiği formayı yüreğiyle taşır. Emrullah da bu futbolcu profiline uyan bir futbolcuydu. 28 yaşında kadar 2. ve 3. ligde mücadele etmesine rağmen geçen sene devre arası oynamaya başladığı Orduspor'da 9 maçta forma giydi ve görev aldığı dakikalarda elinden gelenin en iyisini takıma yansıtmaya çalıştı. Bu sezon ise rotasyonun 2. 3. adamı durumundaydı. 20'nin üzerinde maçda forma giydi. Çoğu maçta sonradan oyuna dahil olarak yorulan orta sahada ayak basmadık yer bırakmadı. Mücadelesi, savaşçılığı ve azmi ile yüreğiyle oynadı. Kadromuzda yer alan her futbolcumuz gibi onun da şampiyonlukta payı vardı. Kendisiyle 2.5 yıllık anlaşma yapılmıştı ve 1 yıllık daha kontratı vardı. Ama Süper Lig kadrosunda düşünülmeyen diğer isimlere eklendi ve yollarımız ayrıldı.


Emrullah'a bu seneki şampiyonluğa sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ederiz. Bank Asya'da rahatlıkla oynayabileceği takımlar var. Belki memleketine dönüp Trabzon takımlarından birine imza atabilir ama 2-3 yıl daha Bank Asyada oynayabilecek yürek onda var. Bundan sonraki futbol hayatında başarılar dileriz.

21 Haziran 2011

Taner Arı'dan Saso Fornezzi Yorumu

Saso Fornezzi hakkındaki genel görüşümüz çekimser. Uzun yıllar Avusturya Bundesliga'da forma giymesine rağmen takip etmediğimiz bir lig olduğu için kendisi hakkında bazın endişelerimiz vardı. Transferin direk yapılması aceleye mi geldi acaba diye düşündürse de Nedim Türkmen uzun zamandır kendisini takip ettiğimizi ve Süper Lige çıkışımızla birlikte direk olarak irtibata geçtiğimizi belirtti. Takip edilerek alınmış bir isim olması biraz olsun içimizi rahatlattı.

Saso'yu birde onu daha yakından tanıyan birine sormak istedim ve eski futbolcumuz Taner Arı'ya onun hakkındaki düşüncelerini sordum. Taner de Avusturya Bundesliga'dan bize gelmişti ve bir ara Saso Fornezzi ile aynı takımda forma giymişti. Taner kısa da olsa Saso hakkında içimi ferahlatan şeyler söyledi.

Taner Arı ;

Saso Fornezzi benim arkadaşımdır. Wiener Neustadt ile şampiyon olup birinci lige çıktığımızda aynı takımdaydık. O sezon Avusturya Bundesliga'ya yükseldik. Kendisi çok tecrübeli ve iyi bir kalecidir. Şampiyon olduğumuz sezon bizi az kurtarmadı : ) Orduspor'un 1. kalecisi olacak tecrübede bir kaleci ve Orduspor'un birinci kalecisi de olacaktır. Başarılı olacağına inanıyorum.

Taner Saso hakkında kısaca bunları söyledi. Taner Arı'nun durumunu merak edenlere ise bilgi verelim. Kendisi Tavşanlı Linyit Spor ile sezon sonuna kadar anlaşmıştı. Sözleşmesi sona ermiş ve şuan boştaymış. Görüşmede olduğu bir kaç takım varmış ve bir iki hafta içinde durumu netleşecekmiş.

Kendisine görüşleri için teşekkür ediyoruz. İnşallah önümüzdeki sene başarılı bir sezon geçirir.

18 Haziran 2011

Gidenlerin Ardından # 2 | Bilal Türkgüler

Bilal Türkgüler :

Orduspor olarak Süper Ligi hakettik ve çıkmayı başardık. Orduspor taraftarına gerçekten çok teşekkür etmek istiyorum. Onlar her zaman bana destek oldu ve her zaman benim yanımda oldular. Geçen seneki bazı maçlarda benim adımı hep bir ağızdan haykırarak beni oyuna aldırmalarını hayatım boyunca unutamam. Ordu şehrini, Ordu halkını ve taraftarını, Orduspor camiasını her zaman özleyeceğim. Süper Ligde kalıcı ve başarılı olmasını canı gönülden istiyorum. Benim bir hakkım geçtiyse helal olsun, herkes hakkını helal etsin.


Bu cümleler Bilal Türkgüler'e ait. Geçtiğimiz sezon devre arası takıma katıldı Bilal. İlk geldiği zamanlar durumumuz iç açıçı değildi. Takımın formasını giydiği ilk maç Türkiye Kupasında Galatasaray ile oynadığımız maçtı. İlk geldiği andan itibaren olumlu futbolu ile hepmizin gönlünü fethetmişti Bilal. 14'ü lig, 3'ü Türkiye Kupası olmak üzere 17 maçta forma giymiş ve 3 gol atıp birçok asist yaparak takımın ligde kalmasını sağlayan en önemli isimlerden biri olmuştu. Onun belkide en şanssız yanı takıma kötü zamanda gelmesi ve antrenörün Ahmet Akçan olmasıydı. 17 maçta forma giymesine rağmen çoğu zaman yedek kulübesinden gelerek oyuna katkıda bulunmuştu. Ahmet Akçan'ın göremediğini taraftar görmüş, neredeyse her maç 2. yarınının başlarında Bilal diye haykırarak onu oyuna aldıran güç olmuştu. Ahmet Akçan o hamleyi yapmakta ne kadar gecikirse o kadar taraftar tarafından tepki alıyordu. Böyle bir ortamda Orduspor forması giydi Bilal ve onun oyuna girmesini sağlayan taraftarın hiçbir zaman yüzünü kara çıkarmadı. Çünkü oyuna dahil olduğu her karşılaşmada yada ilk 11 çıktığı her maçta sahada her yönüyle varlığını hissettiren isim olmuştu. Bilal'i bizler bu yüzden çok sevdik ve bağrımıza bastık. Ona da gönlümüzde ayrı bir köşe verdik.

Bu sezona başlarken bizim gözümüzde Bilal Türkgüler'in yeri hiç değişmemişti. Hala onun takım için ayrı bir güç olduğunu düşünüyorduk. Bu süreçte onun değerini bilmeyen futbol yoksunu Ahmet Akçan gitmiş şaampiyonluk hedefiyle başladığımız yeni sezonda takımın başına Uğur Tütüneker gelmişti. Yapılan yeni transferler ile her ne kadar arka planda kalmış olsada biz Bilal'e rotasyonun en önemli parçası olarak bakıyorduk. Fakat maalesef Uğur Hoca hiçbir zaman hak eden kişiye formayı veren bir hoca olmadı. Bilal Türkgüler'in Orduspor macerası Ahmet Akçan yüzünden soluk başlamış iken Uğur Tütüneker'in de kendisine uzak durması ile yine hak ettiği şansı bulamamıştı. Zaman zaman performans düşüklükleri ve sakatlıklar olmasına rağmen Uğur Hoca'nın kafasında oluşturduğu 13 14 kişilik futbolcu topluluğu dışında kalanlara şans vermemesi onun da önünü kesti. Nitekim bu rotasyon örneğine İrfan Başaran ve Ahmet Kuru ismini de verebiliriz. Bütün bu olumsuz sürece rağmen, Bilal eksikliklerden ve cezalılardan dolayı şans bulup ilk 11'de başladığı 5 maçta 3 gol atmış, deplasmanda oynadığımız Mersin ve Akhisar maçlarında yıldızlaşmıştı ve 2 maçın kazanılmasında başroldeydi. Fakat bir yerde yine kendisine dur denildi ve Mersin maçında takıma uçuran Bilal bir sonraki hafta Adanaspor maçında yine yedek kulübesindeydi...

Bazen ağzınızla kuş tutsanız yaranamazsınız diye bir durum vardır ya Bilal'in Orduspor kariyeri de o ayarda devam ediyordu. Hemen hemen oynadığı maçların %90'ında sahada en göze batan isim olmasına rağmen hocalardan yana yüzü hiç gülmedi Bilal'in. Uğur Hoca'nın o karşı bakış açısını 2 gol atıp yıldızlaştığı Mersin maçından sonraki hafta yedek oturtmasını söyleyerek ap açık ortaya koyabiliriz. Performansını zirveye taşıdığı dönemde bile yedek kalmasından sonra oda biraz kendini geriye çekti. Uğur Tütüneker'in bırakması takımın başına Metin Diyadin'in gelmesiyle zaman zaman yer aldığı ve bir parçası olduğu rotasyonun hep dışında kaldı. Metin Hoca'nın Uğur Tütüneker zamanında hiç forma şansı bulamayan İrfan Başaran'ı takıma monte etmesi ve İrfan'nın da çok iyi performans göstermesiyle Bilal'in forma şansı biraz daha azaldı.

Bilal bu sezon Orduspor'un şampiyonluğunda emeği geçen isimlerden biridir. Bu sezon kadroda çok daha fazla yer almayı istedi belkide ama çoğu zaman yedek kalmasına rağmen geride bıraktığı 1.5 sene sonunda Orduspor taraftarının en çok sevdiği isimlerden biri oldu. Öylesine sevdiki bu taraftar onu kenarda kulübede oturan hocaya küfredip oyuna bile soktu.


Bu taraftar içinde art niyet olmayan, giydiği formanın hakkını veren futbolcuyu her zaman başının üzerinde taşıdı. Bilal o kutsal formayı her giyişinde elinden geleni yaptı. Bu şampiyonluğun onu ne kadar sevindirdiğini şampiyonluk kutlamarında açıkça gördük. Oynamamasına rağmen formaya, taraftara hiç küsmedi. Hep hazırda bekledi.

Blog ekibi olarak Orduspor taraftarı adına çok teşekkür ediyoruz.
Umarız futbol kariyerine kendisini anlayan, onun potansiyelinin farkında olan hocalarla çalışarak devam eder.
Yolun açık olsun Bilal. Bu taraftar seni unutmayacak...

Futbol Güzeldir #7




Barajdaki bir iki arkadasin sanirim farkli sorunlari var futbol disi ne dersiniz?

Amerika profosyenel futbol ligi MLS Real Salt Lake-Portland Timbers Macindan bir kare.

İstanbul Tamam Ama Ordu?









Böyle diyormuş almak istediğimiz yabancı futbolxcular, öyle dedi başkan TRT'de bugün. Biz birşey kaybetmeyiz. Onlar yansın dertlerine bu güzellikleri göremedikleri için...

Gidenlerin Ardından # 1 | Mehmet Ayaz


Yönetim daha resmi olarak açıklanmadı ama takımdan ayrılacak olanlar %99 ihtimalle belli oldu. İlk veda yazımız atom karıncamız Mehmet Ayaz için. Gönül isterki bu takımı hiç bozmayalım, hepsi bizimle kalsın ama bu ayrılıklar can sıksa da devamı gelecek. Dile kolay 26 yıllık bir özleme son verdi bu futbolcu grubu ve yollarımızı ayıracağımız isimler olsa dahi hepsinin bizde ayrı bir yeri var. Gidecek olan isimler arasından belkide herkesin yüreğini burkacak ilk isim Mehmet Ayaz. 2 senedir bizimle beraberdi ama taraftarın hep sevdiği bir isimdi Ayaz.

Gaziantep Belediye'den geldiği geçen sezon çokca forma şansı buldu. Kötü geçirdiğimiz sezonun iyi isimlerindendi. Zaten o futbolcu grubu içinde iyi olması bu seneki kadroda yer edinmesini sağladı. Zaman zaman düşüşler yaşasa da bazen saman alevi gibi ani parıldamaları bize çok kritik maçlar kazandırdı. Bir ara ligin dibine gören, düşecek mi dediğimiz takımın tekrardan dirilip son haftaları orta sıralarda geçirmesini sağlayan, ayakta duran isimlerden biriydi. Bu sezona ise yedek kulübesinde başladı. Sonrasında kendisine ihtiyaç duyulan ilk fırsatta Uğur Hoca'dan formayı kaptı ve sırtına geçirdi. Uğur Hoca'dan formayı kapmak öyle kolay değildir çünkü sabit görüşlüdür ve kafasındaki şablonun dışına çıkmaz. Ama Ayaz o ezberi bozdu. Mersin maçında sonradan oyuna girip oyunun kaderini değiştiren isim olmuştu. Bizim geçen sene sağ açık olarak aldığımız Mehmet öyle kritik maçlarda öyle goller attıki hepimizin hayallerini, umutlarını her defasında yeşertti. Erciyes maçında sonradan girip attığı gol ile galibiyeti getirmesi, Giresun deplasmanında kötü oynadığımız maçta 2 gol atarak yüreğimize su serpmesi ve son hafta Denizli deplasmanında yine sonradan girip galibiyet golünü atması ile 3 maçta takıma kazandırdığı o 9 puan belkide Play Off'a kalmamızı sağladı. Sezon boyunca verebileceğinden fazlasını verdi bu takıma. Onun gibi yedek kulübesinden gelen bir kişi daha aynı katkıyı yapsaydı belkide ilk ikiden çıkardı bu takım ama çok şükür herşeye rağmen mutlu sonu gördük.

Uğur Hocanın son zamanlarında takımı iteleyen, sürükleyen tek isimdi. Metin Diyadin'in gelişiyle daha az forma giymeye başladı. Oynadığı ve sonradan girdiği maçlarda maksimum fayda sağlamasına rağmen Metin Hoca Mehmet Ayaz'ı çok fazla tutmadı. Son zamanlarda Kostovski'nin sağ tarafta oynamaya başlamasından sonra Kostovski oyundan çıktıktan sonra Mehmet Ayaz yerine bir bek oyuncusu olan Abdullah'ı sahaya sürmesinden Metin Hoca ve Ayaz'ın yıldızlarının barışmadığını çoğumuz fark etmiştik zaten. Uğur Hocadan söke söke aldığı formayı Metin Hoca'nın gelişiyle yine kaybetmişti ama herşeye rağmen bir profesyonellik örneği gösterdi. Hep hazırdı. Her oyuna girişinde o formaya küsmediğini bizlerin gözüne soktu deyim yerindeyse.

Bir futbolcu için en önemli şeyin her zaman karakter olduğunu söylerler. Yetenek tabikide önemlidir ama karakter, yürek, iyi niyet her zaman önce gelir. Yeteneğin olduğu yerde adamlık yoksa o hiçbirşeye yaramaz. Bunun örneklerini bu sene de gördük. Karakter, adamlık dedik ya, Mehmet Ayaz adamın hasıydı. Tam anlamıyla bir profesyoneldi. Onca süre yedek oturmasına rağmen kenardan her gelişinde o formayı sürekli giyenlerden daha iyi performans göstermesi, formunun zirvesindeyken tekrardan kulübeye çekilmesine rağmen bu duruma hiç aldırış etmemesi, kibir ve gurur yapmaması, aksine kendini değil takımı düşünmesi, şampiyon olduğumuz o son düdükten sonra yüzünde gördüğümüz mutluluk ve bu sezon gösterdiği onca özveri, emek... Bir dünya şey yazıp, mütevaziliği, adamlığı hakkında bir o kadar daha şey söyleyebilirim.

Şuan Giresunspor ile adı anılıyor Mehmet Ayaz'ın. Gönül Süper Lig kadromuzda görmek isterdi onu ama Bank Asya 1. Ligde kariyerine devam edecek. Giresunspor veya başka bir takım olur oynayacağı takım ama hangi takım kadrosuna katarsa gerçekten büyük bir iş başarmış olur. İşallah Süper Lig hedefi olan bir takıma gider ve bir takımın taraftarının daha hayallerini gerçekleştirmekte emeği geçer. Futbol bir yana, adamlığı, profesyonelliği ile gittiği takımda yine gönülleri fethedeceğine, sevileceğine şüphem yok.



Yazının belkide en kötü yeri şuanki kısım. Son cümleler ve veda. Birçoğumuz takımda kalmasını isterdi Mehmet'in. Bence kalsa idi zaman zaman katkı verebilirdi ama yukarıda bahsetmiş olduğumuz uyum sorunu sanırım takımdan ayrılmasında etkili oldu.

Evet atom karıncamız ;
döktüğün her bir damla ter, verdiğin emek için bu taraftar sana minnettar. Yollarımız ayrılsa da biz sizleri gönlümüzün en güzel yerine koyduk.
Hakkını helal et.
Seni seviyoruz.
Yolun açık olsun Atom Karınca...

17 Haziran 2011

Güven'iyoruz Sana, PES ETME!

Ordu'da tribün, amigo denilince belkide akla ilk gelen kişidir. Ben kendimi bileli hep aynıydı. Hiç yaşlanmadı belkide... Hep Orduspor tribünlerinde vardı. Takım 3. liglerde Çubukspor gibi alakasız takımlarla oynarkende, Bank Asyaya çıkarkende...

Dedim ya sanki hiç yaşlanmadı hep aynıydı diye ama öyle değilmiş... Geçen hafta aldığımız bir haber moralimizi bozdu. Güven Reis Karadeniz'in o ocak söndüren hastalığına yakalandı. Kanser...

26 Nisan 1986 sonra bu hastalığa çok kurban verdik.
Çok ocak söndü ama bu amansız hastalığı yenip hayatına devam eden çok kişiye de şahit olduk.
Güven Reis'den de bunu bekliyoruz.
Mücadele etmesini istiyoruz.
Sonuna kadar, bu amansız hastalığı alt edene kadar savaşmasını, umudunu yitirmemesini istiyoruz.
İnanın dedik ya hep bu sene. Güven Reis sende İNAN.
Bu hastalığı yeneceğine, üstesinden geleceğine İNAN. Bizler gerçekten İNANIYORUZ.
Bu hastalığı yenenlerden hiçbir farkın yok.
Tekrardan tribünlerde görmek istiyoruz seni.

Arayı uzatma, bekliyoruz...

1. Lig'de 6 Sene #1


Şu geldi şu gitti şu gelecek şu gelsin şu gitsin... Ne dolu bi gündem. Çıkartabildik mi Süper Lig'in tadını doya doya?

6 sene sürdü 1. Lig maceramız. Bu bölümde transferlerden uzak, anılarımızı tazeleyeceğiz. Ve yaz boyunca devam edeceğiz serilerimize. Evet 6 sene... 6 sene çektik bu ligin kahrını, bu ligde bizim kahrımızı. Çocukluğumuzda ancak teleteksten takip edebildiğimiz Orduspor'umuzu, son senelerinde televizyonlarda izlemeye başladık bu lig sayesinde. Öyle güzel anılar bıraktık bu ligde, hatırlamak istemeyeceğimiz anlarlada birlikte. Çok kez umutlandık ama hep içimiz buruk ayrıldık. Bu seneye kadar... Bu sene umutlarımızı kaybettiğimiz zamanlarda çıktık Süper Lig'e. Belirteyim ki yaşananlar, yaşadıklarımız hala rüya gibi.

Liderlikte gördük bu ligde 6 sene, son sırayı da gördük. Genelde ortalama bir takım olmadık hep ortalamanın üstündeydik. Hedefsiz kaldığımız zamanlar pek olmadı diyebiliriz. Düşme tehlikesini ciddi anlamda hissettiğimiz zamanlarda bile ligin sonlarına doğru Play Off'u kovaladık. Ve mutlu son 6 sene sonra geldi...

Yıl 2005... Bir mucize şampiyonluk öyküsü. 18 maç üstüste kazanılmış şampiyon olunmuş tüm futbolcular tatile çıkmış... Bir karar açıklanır Orduspor'un şampiyonluğu geri alınır. Önümüzde bir maç vardır tekrar oynanacak. Beraberlik bile yetmeyecektir. Samsun'da oynanan şampiyonluk maçında Eskişehir karşısında bir yıkımı yaşamadık. Attığımız 4 golle aynı sezon içinde 2. kez şampiyon olduk. Sorsanız rengimizi bile bilmeyecek insanlara artık kendimizi daha da tanıtabilecektik bir üst ligde. Oysa bu takım 8 sene şimdinin Süper Lig'in de oynamıştı kim hatırlar? Ben daha dünyada yokmuşum...

Orduspor'umu ilk defa televizyondan izleme fırsatını o sene yakalamıştım. 1. Lig'in ilk kaymağı olsa gerek. Sivasspor bir Cumhuriyet Turnuvası düzenler İstanbul'da. Show Tv verir maçı, ne değişik duyguymuş. Daha 1. dakikada hafızam beni yanıltmıyorsa Volkan'ın golüyle 1-0 öne geçtiğimiz Sivas'a karşı 4-1 gibi bir skorla kaybediyorduk. Volkan'da takımın o sezonki yeni oyuncularından biri. Tıpkı Aydın Tuna gibi İlhan Var gibi Serkan Tanrınıan gibi Serkan Turhan Erkan Ergün gibi. Gerçi Erkan Ergün'ün ismi son zamanlarda pekte güzel haberlerle anılmıyor.İskelet kadroyu bozmayan Orduspor'umuzun o sene yaptığı transferler birçok kesim tarafından yetersiz bulunmuş ve ligin en büyük düşme adaylarından birisi olmamıza neden olmuş gözlerinde. Bu takımın güzel işler yapabileceğine bizden başka kimsede inanmıyordu belkide. Eskişehir maçlarından gelen 6 maçlık seyircisiz oynama cezası ise Ordu'da bu takımı lig başladıktan 3 ay sonra göreceğimizin habercisiydi, büyük bir dezavantajdı tabi. E lig başlasın o zaman... Ağustos ayının son günlerinde, 1. Lig'in ilk maçını, bir önceki sezon Süper Lig'e veda eden Akçaabat Sebatspor ile oynuyoruz. Akçaabat Fatih Stadyumu, Türkiye'nin en güzel en doğal manzaraya sahip stadyumudur belkide. Stadyumun altından geçen yoldan, arabaların üstüne hiç mi top düşmedi hep merak etmişimdir. 1. Lig maceramızın ilk maçında ilk 11 başlayan oyuncularımıza göz atalım kimler geldi kimler geçti zamanı olsun. O dönemde Gökhan'lar diyarı olan Orduspor'umuz Akçaabat maçında sahaya 3 Gökhan ile çıktı. Serkan Tanrınıan-Kasım Aras-Cumhur Akbay-Gökhan Günay-Volkan Başyurt-Gökhan Kolomoç-İlhan Var-Gökhan Gündüz-Serkan Turhan-Bülent Güler-Murat Aktaş...
1-0 geriye düştüğümüz maçı 2-1 kazanmayı bilmiştik Trabzon'da. 1. Lig'in ilk golünü şimdi Samsunspor ile Süper Lig'e çıkan Ufuk Bayraktar'dan yemiştik. 6 senenin başlangıç golunü ise 45. Murat Aktaş atmıştı bizim adımıza. O maçta Akçaabat ile ilk 11 başlayan Emre Aygün, yakın dönemde Orduspor'umuzun formasınıda giymişti...

Sezona genel itibariyle beklediğimizden iyi başlamıştık. Kendi sahamızda seyircisiz oynamanın ceremesini çok çekiyorduk ve kendi sahamızda sıkıntılar yaşıyorduk. Kupada 2. Lig takımı Pazarspor'a 3-0 kaybetmenin hüznünüde yaşadık o dönemde... Ligde ilk mağlubiyetimizi İstanbul Belediye'ye karşı aldık. Kendi sahamızda yaşadığımız sorunlardan bahsettik ya. Erken bir gol yedik Ordulu İbrahim Parlayan'ın ayağından. Yediğimiz golü çıkartamayınca 4. hafta sonunda hem galibiyet hem beraberlik hem de mağlubiyetle tanıştık. 5. haftada Karşıyaka deplasmanında son dakikalarda yenilen golle alınan mağlubiyet, 6. haftada her ne kadar izleyemesekte maçtan sonra bizim tarafın inanılmaz derecede hakemden şikayetçi olduğu ve hakeme rağmen 2-0'dan 2-2'ye getirdiklerine inandıkları bir Antalya maçıyla birlikte gelen beraberlik. 18 maç üstüste galibiyetle gelen şampiyonluk sonrası ardarda bu kadar maç kazanamamayı unutmuştuk. Lig içinde sıradan bir takım oluyorduk belkide?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...