31 Mart 2011

4 - 5 Haziran Avrupa Voleybol Ligi İkinci Tur Maçları Ordu'da

Avrupa Voleybol Ligi İkinci Ayak A Milli Bay ve Bayan Voleybol müsabakaları Ordu’da yapılacak. Bugün basından durumu öğrenince bize de konu hakkında birkaç şey söylemek düşer. Malum Ordu'da profesyonel olarak sadece bir futbol takımının varlığını düşününce arada sırada Milli Maç yada Tr Kupası gibi organizasyonlar şehirde ayrı bir heyecan yaratıyor. Daha önce de zaman zaman Basketbol Türkiye Kupası maçları Ordu'da yapılmıştı. Voleybol'da ve Basketbol'da profesyonel bir takımımız olmaması durumuna doğru giden yazıyı toparlayalım hemen. :)

2. tur eleme maçlarında Ordu'daki rakibimiz Romanya. Hem Erkek hem de Bayan Milli Takımımız Romanya Bay ve Bayan Milli Takımı ile karşılaşacak. 2009'dan bu yana Romanya ile yapılan maçlara baktığımızda Romanya ile yapılan son 8 maçta sadece 1 defa mağlup olmuşuz. Erkek Milli Takımımız Romanya ile yaptığı son 6 maçı kazanmış ve sadece 2 set vermiş rakibe.

Filenin Sultanlarının performansı Erkek takımına göre çok iyi olmasada, onlarda başarılı bir görüntü çizmişler Romanya'ya karşı.

Aslında işin özüne gelirsek, istatistikleri çok fazla debertmeye gerek yok. Malum futboldan anladığımız kadar halk olarak salon sporlarından çok anlamıyoruz. Bu durum Ordu'da biraz daha gerilerde. Her ne kadar konuyu oraya bağlamayacağız desekte Ordu şehrinin profesyonel bir salon takımına ihtiyacı var. Burdan Ordu İl Gençlik Spor Müdürü İsmail Çağlıyan'ın da kulaklarını çınlatalım. Belki bu konu hakkında biraz destek verebilir. Bu organiazsyonun kesinleşmesinden sonra kendisinin ağzı kulaklarında ama 19 Eylül'ün ışıklandırılmasında gösterdiği üstün yöneticilik (!) yeteneği aklımızda.


Çok fazla kurcalamayalım. Bu organizasyonu Ordu'da gerektiği şekilde duyuralım. Ailecek Vali Kemal Yazıcığolu Spor Salonunu doldurup Bayan ve Erkek Milli Takımızı yanlız bırakmayalım. Bu organizasyondan 5 gün sonra da VosVos şenliğini şenlendirelim. : )

Umarım bu tür organizasyonların devamı gelir. Darısı Futbol ve Basketbol Milli maçlarına diyelim...

Bruno'dan Haber Var

Bruno Ferreira Mombra Rosa! Hangimiz özlemiyoruz onu oyle degilmi? Brunoyu şu gunlerde aramiyor degiliz hani, ilk geldigi zamani hatirliyorum. Kizilcahamamda ki kampta ilk izledigimde cok silik bir oyun sergilemişdi ve donemin hocasi Ahmet Suphi Evke tarafindan beğenilmemişti. Bunlara rağmen yönetim insiyatif kullanılnış ve Bruno'yu kadroda tutarak o seneni müthiş futboluna olanak sağlamışlardı. Evet Bruno gitti ve o hala tek ve ligin ilk yabanci gol krali olma ozelligini tasiyor. Brunonun Ordu şehrine kendini sevdirmesi golden onceki dua ve sevincleri ile unutamadik onu.

Başlikta yazdigimiz gibi haber var Bruno'dan.

Ordu’nun Adriano’su dediğimiz golcü Flamengo’dan kiralık olarak Orduspor’a gelmişti. Turkiyede bizim ligi takip edenler ona hayran kalmişti. Kiralık gecirdigi donemden sonra bizler ve Ordu şehri onun kalmasini istiyordu. Donemin baskani Şükrü bodur onun icin "Brunoyu bulup getirenden Allah razi olsun demisti." Fakat Ordu’ya sezon sonunda veda etmek zorunda kalan 22 yaşındaki Brezilyalı, bizden ayrildikdan sonra Flamengo forması ile Vagner Love ve Adrianonun arkasinda beklemek zorunda kalmisti oysa ki zaman zaman sureler almiş goller de atmişti. Sonra Legia Varşova’ya kiralık olarak gönderilmişti. Cok uzattim ama bilmeyenler icin soyle bir hatirlatmis olalim tekrardan hafizalarda kalan Brunoyu ve sizleri maziye gotureyim istedim.

Aslında ben düne kadar kendisini hala Legia'da sanıyordum ama Emrah Hamurcu'nun maraton.com.tr'deki ''Bir zamanlar Kraldılar'' yazısı üzerine durumu kalema almaya karar verdim.

Gelelim verecegimiz habere Bruno şuanda ne ulkesinde top koşturmakta ne Legiada devam etmekte. Bruno Arbil SC’nin kadrosunda yer alıyor bu gunlerde. Arbil SC Irak birinci liginde bir takim ve bu takim gecen sezonu 4. sirada bitirmiş gorunuyor. Irakda ne yapiyor cok merak ediyorum sezon başında hiçbir kulübümüzün dikkatini çekmedigi gibi bu sezon oncesi bizim yoneticilerimiz tarafindan girişimde bulunululmasına rağmen kadroya kazandırılamamıştı. Bizim teklifimizi geri çevirdikten sonra Irak gibi karişik bir memlekette futbol oynamasina gercekten cok şaşırdım ve üzüldüm. En azından bildiğimiz Bruno'nun çok daha kaliteli bir ligi hak ettiğini düşünüyorum.

Diğer bir taraftan bakınca, maddi imkansızlıklar yüzünden biz kadromuza katamadık ama Süper Lig takımlarının saçma sapan yabancı transferlerini gördükççe neden Bruno hiç düşünülmedi diye düşünmeden edemiyorum. Türkiye'de oynayadığı futbolu izleyen herkes onun potansiyelinin, gol vuruşlarının farkında olmalı. Hatta Bruno'dan sonra Bank Asya'da gol vuruşu onun kadar iyi olan başka bir futbolcu görmedim desem yalan olmaz. 2 senedir forvet kıtlığı çektiğimizi düşününce onun ne kaddar değerli olduğunu şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.

Umarım bu sene Süper Lig'e çıkarız ve Bruno'yu da oralardan kurtarırız : )
Başkanın bize ilk hediyesi Bruno olsun, Mutu'yu falan gözümüz görmez...

30 Mart 2011

Masal Devam Ediyor... | 11. Vosvos Şenliği

Vosvos seven herkes için ayrı bir yeri vardır bu şenliğin. Aksatılmadan düzenlendiği zamanlarda dikkatleri Ordu'ya çeken, çok güzel görüntülerin ortaya çıktığı şenlik nihayet 2 yıl aradan sonra tekrar yapılacak.

9 yıl çeşitli mücadelerle gerçekleştirildikten sonra kısa bir aradan sonra 10.su yapılan ve ardından 2 yıldır gerçekleştirilemeyen Vosvos Şenliğinin bu yıl 11.si yapılacak.

Her sene belli bir maddi imkansızlık çevresinde ha yapılacak ha yapıldı derken ya şenlik yapılmadı, yada hak ettiği gibi organize edilemedi. Ordu'nın geleceği Turizm'dir diyenlerin neden böyle bir etkinliği hak ettiği gibi organize edemediğini kendime sorar dururum hep.

Şenlik ile ilgili ön toplantı geçtiğimiz günlerde yapıldı ve büyük ihtimalle Vosvos şenliğinin 11. si 02-09 Temmuz'da yapılacak. 1 hafta sürecek olan organizasyon yine yaylalarımızda gerçekleşecek.

Bu tarz organizasyonlara Ordu'nun ihtiyacı var. Umarım bundan sonra layıkıyla yaparız ve bu şenliği evrensel bir boyuta ulaştırırız.

Euro 2012 Elemeleri | Türkiye: 2 - Avusturya: 0



Euro 2000 Çeyrek Final
World Cup 2002 Dünya 3. lüğü.
Euro 2004 Play-Off'larda elenme.
World Cup 2006 Play-Off'larda elenme.
Euro 2008 Avrupa 3. Lüğü
World Cup 2010 Elemeleri Geçemedik.
Euro 2012 ???

Şu üstteki tablo bile aslında üzerine paragraflar dökülmesi gereken bir yazı konusudur. Ülkemizin sadece futbolda da değil sporun her branşında (Güreş hariç), Ekonomide, Turizm'de hatta sosyal yaşantımızda gösterdiğimiz inişli çıkışlı ruh halinin bir örneği. 2000 yılında UEFA kupasını alıp Dünya'nın en iyi takımı olarak gösterilen Galatasaray'ın bugünkü hali, Sivasspor'un iki sene üst üste şampiyonluğa oynayıp bir sonraki sene düşme potasının tam üstünde olması Türk futbolunda sistemsizliği, uzun dönem strateji eksikliğini ve yenilikleri yakalayamamanın verdiği olumsuzluklarla alakalı bence.



Peki bu kadar olumsuzluğu 2-0 ve herkesin keyifle izlediği bir maçtan sonra neden yazıyorum? Çünkü milli takım değişiyor.. Türk futboluna oluşturduğu sistem ve kattığı gençlerle çok şeyler katan ama bir o kadarını da takımı ve sistemini yenilemediği için alıp götüren Fatih Hoca'dan sonra Hiddink ciddi şekilde koyuyor farkını. Geçiş dönemini minimum kayıpla halledip yeni bir takım yaratmak için kollarını sıvamıştı Hiddink ve ekibi. Guus Hiddink'in ülkeyi, oyuncularımızın yeteneklerini ve Avrupa Gurbetçi pazarını tanımasıyla ve çoğu futbol doğrularını bizim futbolcularımıza dayatmasıyla Türk Milli Futbol Takımı için bir sistem oluşturmaya başlıyor. Benim gözümde sistem sadece kağıt üzerindeki 4-4-2 ya da 4-3-3 değildir. Bugün Nuri'yi Mehmet'i Serdar'ı hiç korkmadan takıma monte edebilmesidir sistem. Ara koşularıyla parlayan Burak'ı tek forvet olarak kullanıp, arkasında ona servis yapabilecek 5 oyuncuyu oynatabilmektir sistem. Avusturya'ya karşı önliberolu defansif bir sistemle oynamak yerine 2 Box-To-Box (Selçuk ve Nuri) oyuncuyla daha çok hücumu düşünerek oynayabilmektir sistem.Ya da ayağa pası yani basit ama güzel oyunu hedefleyen isimleri takıma almasıdır sistem.

Bugün de bu sistemin başlangıcıyle ilgili bir fragman izledik diyebiliriz. İlk 11'deki herkesin ayağına çok hakim olması, her pasın düşünürek ve belli bir sistem aritmetiğinde atılıyor olması beni çok mutlu etti. Bugün sahada olan oyuncularımızdan Servet dışında (ki kendisi de 30 yaşında) 30 yaşından büyük hiç futbolcumuzun olmaması da dikkat çekilmesi gereken bir nokta. Bu takıma Cenk Tosun'un, Volkan Şen'in, Hasan Ali'nin, Onur'un, Tunay'ın da gireceğini düşünürsek önümüz çok açık. Önümüzdeki süreçte bu yeni Türkiye'nin üstüne koyarak gideceğinden emin olabiliriz. 2012 için başlangıcı kötü yapsak da, sonunun iyi olmaması için hiç bir neden yok. Bu kadro yapısının ve bu sistematiğin korunmasıyla 2012 olmasa bile 2014'te kalıcı başarıların gelebileceği çok açık.



Ben bugün alınan 3 puana sevinmiyorum aslında. Bundan sonra bu sistemin bize gösterdiği o ışığa seviniyorum. Ve inanıyorum ki zor durumların takımı olan Milli Takımımız'ın yazımın başında ? olarak bıraktığım yeri en az bir yarı finalle doldurması için bütün imkanlar mevcut. Yeter ki biz kendimize inanalım, yeter ki biz eğitilmeyi kabul edelim ve doğru adımları atmaya devam edelim. Orduspor'umuza da dediğimiz gibi;

Yürüyedur Türkiye, Çünkü Biz Bunu Hak Ediyoruz.


29 Mart 2011

Euro 2012 Elm. | Türkiye vs Avusturya



Maça ; Volkan, G.Gönül, Servet, Serdar, H.Balta, Hamit, M.Ekici, Selçuk, Nuri, Arda ve Burak 11 ile çıkacağız. Kadro konusunda bakınca göze ilk batan isim Hakan Balta ama o da mecburiyetten oynuyor. Orta saha gayet iyi olmuş. Bu orta saha ile iş yaparız. İleri uçta Burak yerine Cenk Tosun veya Semih tercih edilebilirdi ama Burak da iş görür.

Teknik, taktik konuşmayacağım. Kadroyu çok fazlada debertmeyeceğim. Kazanmamız gerek. Bir şampiyonayı daha Milli Takımsız izlemeyi bünyemiz kaldırmaz.

Alın çocuklar bu maçı!

28 Mart 2011

Mutlu Yıllar Selçuk

Cumartesi günü Selçuk Şahin'in doğum günüydü. Kendisini takıma Uğur Hoca mı yoksa yönetim mi kazandırdı bilmiyorum ama bu sene takıma çok şeyler kattı. Neredeyse maçların tamamında forma giyerek sezon başında forma giymesine kesin gözüyle baktığımız, hatta takıma kazandırmak için bir bir sürü uğraş verdiğimiz Emre Özkan'ı dahi unuttuk. Emre kötü bir futbolcu değil hatta forma giydiği maçlarda çok iyi oynamasına rağmen Selçuğun performansından dolayı kendisine yer bulamadı.

Keşke takım arkadaşları ile birlikte Boluspor maçını kazansalardı da onun için çok daha anlamlı bir doğum günü olsaydı. Yinede taraftarımız kendisine hoş bir sürpriz hazırlamış. Maçtan önce ısınma hareketleri sırasında kendisi tribüne gelerek mumları üfledi ve belkide hayatında hiç unutamayacağı bir doğum günü partisi yaptı. Üstelik 11 bin kişinin önünde : )

Kendisinin doğum gününü tekrardan kutlar, bu güzel jesti yapan Akıncılar Taraftar Grubu'na da güzel düşüncelerinden dolayı selam ederiz...




26 Mart 2011

27.Hafta | Orduspor 0-0 Boluspor


Hafta içi hocamiz değişmiş ve Metin Diyadin ile anlaşmıştık. Bizlerde Boluspor maçına yeni bir umut, yeni hoca ve 3 puan ümidi ile ve klişe olmuş "yeni hoca 3 puan" olayına kendimizi endekslemiştik ama olmadı. Ligin en fazla gol atan ekiplerinin karşılaşması idi bu maç ve gol sesi çıkmadı. Boluspor için 1 puan deplasmanda iyidir ama onlarda kalan son haftalarda ilk 2 iddasını sürdürmek istiyorlar. Aldıkları bu 1 puan bir nebzede işlerine yarayacaktır. Galip gelmiş olsalardı onlar icin ekstra bir motive olacaktı ve daha çok gaza geleceklerdi.

Bizim takımın oyun yapısı geçen hafta ve bu haftanın ilk yarısı itibari ile aynıydı. Kartal maçının ilk 45 dakikasinda oynanan pozitif oyun ve bugün ki maçta oynanan oyunumuz gayet iyiydi. İlk yarısı daha çekişmeli daha çok pozisyonlarin geliştiği bir maç izledik. İkinci yarıda 65. dakikadan sonra golü bulamayan her iki ekipte puanı kurtarmak açısından daha çok kontrollü oyunu tercih ettiler.

Orduspor'umuz bugün 4-4-2 ile çıkmıştı sahaya. Hoş bu saatten sonra şablon yada oyun düzeni ne kadar ilgilendirir orası ayrı konu ama herkesin görmek istediği çift forvet sistemine Metin hoca ilk maçta geçmişti. Gol beklediğimiz ayaklar Ibrahim ve Kovstovski'nin ilk yaridaki uyumlu hallerini, ikinci yarida ortasaha ile irtibatlarını kopuk gördüm. Metin hocada bunu fark etti ve ikisinide oyundan alarak Bilal-Ahmet Güven ikilisini oyuna aldı. Bu ikilinin ilerde etkili oldukları pozisyonlar oldu ama son vuruşlardaki şansizlığımız mı diyelim becereksizliğimiz mi diyelim olmadi iste. Ibrahim icin bir kac kelime daha söylemek istiyorum. .Kendisinin kilo problemi var ve koşamıyor. Topu alışında dönüşleri çok ağır. 10 maçtır sakat ve cezalı olduğu maçlar hariç Akhisar maçından başka pozitif manada oyununu göremedik. Kovstovski için ise diyecek pek birşey bulamıyorum artık. Karşı karşıya kaçırdığı ve Selçuk'un ortasına yaptığı kötü vuruş... Forvetsen atacaksın işte arkadaş. Görevin bu.

Oynadığımız oyun içerisinde muthiş irtifa kaybeden Müslüm'e ne olduğunu hala anlayamadım. Bire birde bu kadar etkili adama ne olduğunu çözemiyorum. Tribunlede kısa bir elektriklenme durumları oldu ki umarim tekrar etmez. Böyle gitmez Müslüm efendi. 6 maç kaldı ve sen hala saldım çayira mevlam kayıra modundasın. Son 6 haftada kendine gelmen dilegiyle... Bugün oynadığı oyunla alkış alan isimleride unutmayalım. Onları en sona sakladım. Emre, Selcuk, Jerry, Mehmet Ayaz'dır bugun takimda göze batan isimler. Mehmet'in son 10 dakika gösterdiği çaba ters etki yaptı. Artık aldığı topların rakibe gitmesi ve rakibin sert müdahaleleri ile oda maçın son 10-15 dakikasinda bitti. Emre'nin stoperde bazı topları ileri vurmasi iyi olmadi ama mücadelesi ve oyun içindeki hamleleri ile iyi gördüm kendisini. Jerry, bugün Ferhat'ı çok iyi kontrol altinda tuttu. Ki Ferhat'ı tutabilirsen Bolu'nun bir kanadını kırmış olursun. Jerry sadece 8. dakikada çaprazdaki pozisyon hariç Ferhat'a maç boyunca aman vermedi. Selçuk ise geldiği günden bu yana hep oynadığı oyunun üzerine birşeyler kattı. İleri çıkışları olsun defansta ki pozitif oyunu olsun taktiri hak ediyor.

Kaldı 6 hafta. Hesaba kitaba gerek yok. Biz pozitif oyunumuzu oynayıp son vuruş eksiğimizi bay haftamızda giderirsek icerdeki Adana maçında 3 puan gelecektir. Bekliyoruz. Ümitlerimiz tükenmedi yasatiyoruz...

25 Mart 2011

Haftanın Maçı | Orduspor - Boluspor


Tarih: 26 Mart 2011 Cumartesi
Saat: 14:00
Stad: Ordu 19 Eylül
Hakem: Aytekin Durmaz (Balıkesir)
Yayın: TRT 1

Hareketli bir hafta içinin ardından solukları kesecek bir maça çıkıyoruz memleketimizde. Rakip en az bizim kadar Süper Lig'i arzulayan Boluspor... Birbirine çok benzeyen iki takımın karşılaşması olacak bu hafta. İki takımda "zurnanın zırt dediği yerde" maçlarını kazanamıyor. İki takımda birçok maçta oynadığı güzel futbolu sonuç olarak lehlerinde bitiremedi. Boluspor'un 3 maçlık kazanma serisi geçen hafta Erciyes maçında sona erdi. En fazla 4 maçlık seri yakalayabilen Bolu toplamda aldığı 41 puanla 5. sırada. Bay haftasını da oynadıklarını belirteyim...

Dedik ya hareketli bir hafta içi geçirdik diye. Uğur hoca "ben gidiyorum ağalar" dedi ve gitti. Kimilerine göre gitmesi doğruydu kimilerine göre yanlıştı. Benimde kendime göre bi görüşüm var bu konuda ama çok konuşuldu buralarda da bu konu. Artık uzatmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Artık Metin Diyadin ile yola devam ediyoruz. Bu değişiklik mutlaka takıma olumlu yansıyacaktır. Hep böyle olmamış mıydı zaten? Teknik direktörünü değiştiren takımlar ilk maçlarında bir şekilde ihtiyacı neyse onu almıyor mu? Bizim bu sene Altay'a ve Adana'ya yenilmemizin en büyük nedeni de bizim maç öncesi değiştirdikleri teknik direktörler değil miydi? E... Bırakalımda hep bize dezavantaj olan bu durum bu sefer rakibe dezavantaj olsun. Metin Diyadin'in taktiksel anlamda ne kadar iyi bir hoca olduğunu tartışamayız sanırım. Bu konuda güveniyorum kendisine. Ama Metin Diyadin'in gittiği takımlarda bir süre sonra tutunamamasının nedeni futbolcularla yaşadığı anlaşmazlıklardı. Şimdi önünde fazla bir süre yok. Kalan 7 haftada futbolcularla böyle bir sorun yaşayacağını sanmıyorum. İlk defa yarı yolda bir takımın başına geçen Diyadin'in de demek ki güvendiği birşeyler var ki geldi başa. Napalım. İnanmakatan başka çaremiz var mı şu saatten sonra?

Düşünmek bile istemiyorum ama kaybedersek gerçekten zor günler bekler bizi. Kazanırsak ilk 2'den kopmamış oluruz bay haftasına bi nebze daha rahat gireriz. Takımın kaybettiği özgüven geri gelir. Herşey bizim elimizde, kimseye muhtaç değiliz hala. İçerde oyanayacağımız Bolu ve Samsun maçlarından alınacak 3 puan bu rakiplere karşı bizi avantajlı duruma getirir. Ama toplamda o 6 puanı alamazsak durumlar beter... Ordu'ya Bolu sıkıntılı geliyor. İşte herşeyden çok gözümü korkutanda bu. Eksikler listesine bakıyoruz cezalı Gökhan Güney ve Ramazan Sal bu maçta yoklar. Burak Akdiş sakat Ferhat Kiraz büyük ihtimalle oynamayacak sakatlığı söz konusu. Bu 4 isimde Bolu'da devamlı forma şansı bulan isimlerdi. Rakipler böyle ciddi eksiklerle gelince hep puan yada puanlar alıp gittiler bizden. Bizde ise Numan cezalı Sinan ise sakatlığı dolayısıyla yok.

Bolu'nun deplasmanda 6 galibiyeti 3 beraberliği ve 3 mağlubiyeti bulunuyor. Temennimiz mağlubiyet sayıları 4 olsun bu maç sonrasında. Takımın en çok gol atanları listesinde, 11 golle başı Ferhat Kiraz çekiyor. En çok oynayanlar listesinde ise 1980 dakikayla Ramazan Sal, 1888 dakikayla Ferhat Kiraz ve 1867 dakikayla Erdem Özgenç bulunuyor. Attıkları 42 golün 12'si maçların son 15 dakikalık bölümünde geldi. Özellikle 2 hafta önce Denizli'de ve ilk devrede oynadıkları Mersin maçlarında attıkları son dakika golleriyle aldıkları 3 puanlar hala hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor. Dikkat etmek gerek son dakikalarda.

Boluspor ile şu tarihe kadar liglerde 31 maç yaptık. Şu satırlarda o maçlara bakalım;
1975-1976 (1. Lig): Ordu 0:0 Bolu , Bolu 2:1 Ordu
1976-1977 (1. Lig): Ordu 4:0 Bolu , Bolu 3:1 Ordu
1977-1978 (1. Lig): Ordu 0:3 Bolu , Bolu 2:0 Ordu
1978-1979 (1. Lig): Ordu 1:0 Bolu , Bolu 1:2 Ordu
1980-1981 (1. Lig): Ordu 1:1 Bolu , Bolu 1:0 Ordu
1983-1984 (1. Lig): Ordu 1:0 Bolu , Bolu 1:1 Ordu
1984-1985 (1. Lig): Ordu 3:1 Bolu , Bolu 0:1 Ordu
1993-1994 (2. Lig Kademe 4. Grup): Ordu 2:5 Bolu , Bolu 4:1 Ordu
1995-1996 (2. Lig Kademe 4. Grup / Klasman 4. Grup): Ordu 1:1 Bolu , Bolu 1:3 Ordu , Ordu 1:0 Bolu , Bolu 4:1 Ordu
1998-1999 (2. Lig Kademe 4. Grup / Klasman 4. Grup): Ordu 2:1 Bolu , Bolu 2:1 Ordu , Ordu 4:1 Bolu , Bolu 3:0 Ordu
2007-2008 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 0:0 Bolu , Bolu 3:1 Ordu
2008-2009 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 1:0 Bolu , Bolu 2:0 Ordu
2009-2010 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 0:1 Bolu , Bolu 2:4 Ordu
2010-2011 (Bank Asya 1. Lig):
Bolu 1:2 Ordu

Son olarak 27. haftanın diğer maçlarına bakalım;
27 Mart 2011 14:00 | Güngören B. - Kartalspor
: Tahmini son derece zor bir maç. Şunu diyebilirim ki kaybedenin çok şey kaybedeceği bir maç olabilir.
27 Mart 2010 14:00 | Çaykur Rizespor - Altay : Maçın favorisi Rize. Altay'da can çekişiyor ve zorlu fikstürleri var. Rize'de maçın sonucuna tesir edebilecek isimler Altay'a göre daha çok. 3 puan muhtemelen Rize'nin olur. Çıkacak aksi bir sonuç ise bizi sevindirir.
27 Mart 2011 14:00 | Giresunspor - Akhisar B. : Güngören-Kartal maçıyla ilgili dediklerim bu maç içinde geçerli. Ama bu maçın o maçtan farkı Giresunspor'un rakibine deplasman havası yaratabilmesi. Beraberlik ön planda gibi.
27 Mart 2011 14:00 | Karşıyaka - Tavşanlı Linyit : Geçen hafta sonunda artık ligin tek iddaasız takımı haline gelen Karşıyaka'nın bu maça nasıl bir havayla çıkacağı önemli. Tavşanlı'nın yenileceğini sanmıyorum yinede.
27 Mart 2011 14:00 | Diyarbakırspor - Samsunspor : Klasik bir Diyarbakırspor maçı yorumu olacak. Rakibi kim olursa olsun kazanamaması süpriz şu durumda.
27 Mart 2011 14:00 | Gaziantep B.B. - Mersin İ.Y. : Antep deplasmanaı bu ligde her takım için zordur. Mersin iyi bir hava yakaladı. Taraftar desteğide azımsanmayacak derecede olacaktır. Şu takım daha baskındır diyemiyorum. Sonucu bekleyip görelim gönlümüz Gaziantep'den yana.
28 Mart 2011 20:00 | Denizlispor - Adanaspor
: Gittikçe hedeflerinden uzaklaşan Denizli ile bu işin şakası olmadığını anlayan ve kendisini düşme potasının üstünde bulan Adana'nın maçı. Beraberlik iki takımıda sevindirmez. İlk aklıma gelen Denizli'nin galibiyeti oluyor.

24 Mart 2011

Yine Bir Milli Maç Arası


Yine bir milli maç arası ve çağırılan çağırılmayan oyuncular etrafında dönen muhabbetlerin maksimum seviyeye ulaştigi günlerdeyiz. Ülkemizin A Milli futbol takımına yerli yada yabancı her kim gelirse gelsin bu tartışmalar son bulmayacağı gibi yabancı hocamızın olması, görmezden geldigi oyuncular olduğunu ve diğer nedenleri burdan uzun uzadıya yazabiliriz.

Engel olan birileri var oyuncularımuza, hocamıza. "Kim bunlar acaba" deyip duruyorum kendimce. Yerli hocalarımız karşısında engeller var diyenler, yerli oyuncularımız çok iyi diyenler, yabancı sayısının artması yerlilerin önünü kesen en büyük etkendir diyenler diye uzar gider bu.. Gel gelelim şimdi Milli takımın kadrosunda ki geri 4'lünün 3'ünün paket halinde Zan- Balta - Servet olması ve bu defansın ortalama altı performansı ile beraberinde A Milli kadroya çagırılmalari nedeniyle G.Hiddink'in bir açıklama yapması gerek, bu veya şu yüzden cağrıldılar kadroya diye. Hoş baktığımızda bu 3'lünün paket halinde gelmesi bizim o bölgedeki eksigimizden de kaynaklanmıyor değil .Çok uzatmayacağım ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Artık milli takım kadrosunda “Aman başka milli takım kapmasın” diye alınan gurbetçiler hariç biraz daha ezber bozucu isimler görmeyi bekliyorum.

Altyapilarini Almanya'da almış arkadaşlarımız azımsanmayacak kadar fazla bu Milli takim kadrosunda. Serdar Kesimal’ı görüyoruz altyapıyı Almanya’da almış. Cenk Tosun da öyle. Nuri Şahin, Mehmet Ekici, Hamit Altıntop, Tunay Torun'da yine altyapılarını Almanya’da almış ve futbol hayatlarını burada sürdüren isimler. Bir Belçika altyapılı kalecimiz var Sinan Bolat, bir de haylaz Colin Kazım İngiltere altyapılı. 24 oyuncunun 9 tanesi futbol oynamayı ülke dışında öğrenmiş.

Gelelim şimdi yabancı yerli durumlarına. Yazının başında bahsetmiştik bu iş yabancı oyuncuları alıp takımlarda doldurmayla olmaz. Süper Lig'de havuz gelirlerinin artması ve dağılımının puana endekslenmesiyle birlikte artan bir yabancı oyuncu kalitesi varken, işi temelsiz bir yabancı oyuncu kısıtlamasına getirip asıl sorunu saklamaya çalışmayı bırakmalıyız. Bu yolda gidersek kısa vadede bunun semeresini alamayacağımız gibi geleceğimizde pek parlak olmayacaktır.

Aykut Aramızdan Göç'tü


Ailesinin ve camiamızın başı sağ olsun.

23 Mart 2011

“Metin” Ol, Şampiyon Yap Bizi!

Hedef kaçtı kaçıyor derken, havamızı, heyecanımızı kaybetmeye başlamışken.. Her maç efkarlı bir müzik..hoca inançsız, takım ayarsız.. Sonra “çölde bir vaha” gibi.. Metin Diyadin .. : ) Hoş geldin hocam.. Orduspor’un her hoca arayışında başroldeydin, çok kez kapımızdan döndün.. En tarihi dönemeçte buluşmak varmış.. Bu takımın başına gelmiş en iyi hocalardan biri olduğunu, fazla değil birkaç hafta içinde herkes anlayacak.. Ben eminim.. İyi gelceksin biliyorum..

Hocam takımdan bahsedeyim biraz.. Dış sahada iyiyiz,bir şekilde yenilmiyoruz.. Mabedimizde derbederiz.. İç sahada kaderimizi direk etkileyecek 4 kritik maçımız var hocam.. Sen ki kariyerindeki 51 iç saha maçında 1 kez yenilmişsin.. Oftaştaki gibi yalnız da değilsin mabedinde.. 19 Eylül’de seninleyiz,,,hayallerimiz ve biz..
SONUNA KADAR..!

21 Mart 2011

Uğur Hoca Bıraktı, Metin Diyadin Yolda

Daha sabah Uğur Hocaya bir kamyon eleştiri yaptım ama haberi duyunca buruk bir sevinç yaşadım diyebilirim. Gitmesine üzüldüm mü sevindim mi tam olarak kestiremiyorum. Bu noktaya kadar getirdikten sonra keşke kendisine olan güveni sağlam olsaydı ve lig sonuna kadar bu takımı günahıyla sevabıyla götüreceğim diyebilseydi. Ama ne yazıkki artık o da birşeylerlerin düzgün gitmediğinin farkına vardı. Umarım hayırlısı olmuştur.

''Çok daha fazla şey yazabilirim ama sezon başında verdiği sözü unutmasın diyorum sadece. Bu haftalarda kendisi çok işallah maşalllahlı konuşmaya başladı. İşallah çıkacağız süper lige yerine sezon başındaki gibi ADAM GİBİ çıkacağız desin, kendine güvensin!''

Sabah yukardaki satırları yazmıştım. Uğur Hocadan bir nevi söz istemiştim ama maalesef sezon başındaki tavrının arkasında duramadı.

Metin Diyadin büyük ihtimal yarın açıklanacak ve hafta sonu takımın başında Boluspor'a karşı hocamız olarak görev alacak. Cumartesi akşamı Metin Diyadin ismini duydum ama Uğur Hoca'nın bırakma ihtimalini pek fazla düşünmedim. Metin Hoca sezon boyunca Orduspor'u yakından takip etmiş bir hoca. Ligide bilen bir hoca. Bu noktadan sonra kendisinden devrim yapmasını beklemiyoruz. Zaten iyi bir kadroya sahibiz. İyide oynuyoruz ama bazı püf noktalarda sorun var. Takımda büyük değişiklikler yapmak bu noktadan sonra intihar olur. O yüzden çok fazla mevcut düzen içinde değişiklik yapacağını sanmıyorum. Genel olan kanı umarım bizde de geçerli olur ve bu kan değişikliği ile tekrardan çıkışa geçeriz.

Zaman içinde konu hakkında daha çok yazar çizeriz.

Uğur Hocamıza Divane Aşık Gibi ekibi olarak teşekkür ediyoruz. Kendisini eleştirdiğimiz kadar övdüğümüz zamanlar da oldu. Kötü bir şekilde ayrılmasına rağmen Orduspor taraftarı kendisini kötü bir şekilde hatırlamayacak. Yolu açık olsun.

John Terry & Gianfranco Zola


Her iki futbolcunun da Chelsea icin ozel oyuncular oldugunu belirtmeye gerek yok. Zola'dan sonra Chelsea taraftarı için Terry gibi bir bayrak futbolcuya sahip olmak çok güzel bir şans olsa gerek. Bu tarz futbolcular hep sevilmiştir ve taraftar için çok ayrı bir yere sahip olmuşlardır. Terry'nin tekrardan İngiltere Milli Takımı kaptanlığına getirilmesi üzerine bu yazıya başladım belki ama kendisini Chelsea taraftarı kadar sevmediğimi açıkça söyleyebilirim...


***

Gianfranco Zola. Bir döneme damga vurmuş, Maradona ile birlikte Napoli'de forma giyme şansı bulmuş dönemimin yetenekli bücürlerinden. İngiltere'de forma giyen unutulmayacak italyan futbolculardan bir tanesi diyebiliriz kendisi için. Dile kolay, Chelsea forması altında çıkılan 229 maç ve 59 gol. Attığı gollerden sonraki sevimli halleri, muhteşem frikikleri unutulmayacak. Onun futbol dünyasındaki yerini aslında en iyi açıklayan şey, Chelsea'de giydiği 25 numaralı formanın ve Cagliari'de giydiği 10 numaralı formanın emekliye ayrılmış olmasıdır. Dünyada resmen emekliye ayrılmış forma sayısının 18 olduğunu ve 2 tanesinin Zola'ya ait olduğunu düşünürsek onun adına ne kadar gurur verici olduğunu az çok açıklayabiliriz.


Futbol kariyerini memleketi Cagliari'de sonlandırdı Zola. Aslında futbol yaşantısının zon zamanlarında adı sık sık Türk takımlarıyla anılmıştı. Keşke 1 2 sene olsun Türkiye'de izleme şansımız olabilseydi kendisini. Jübile bile yapmadan Cagliari'de futbolu bırakması belki biraz buruk bir son olabilir ama herşeye rağmen futbol yaşamı boyunca ve sonrasında saygı duyulacak bir isim olmayı başardı.

Futbolculuk sonrası ilk hocalık deneyimi kendisi için Ada'da başladı. 2008'in Eylül ayında Westham United ile çok iyi bir sezona başlamasına ve sözleşmesi bu güzel başlangıç sonrası uzatılmasına rağmen, sonrasında bazı şeylerin ters gitmesine üzerine 1.5 yıl kaldığı Westham teknik direktörlüğünden gönderilmişti. Bazı futbolcular için ilk hocalık deneyimleri pek parlak olmayabiliyor ama Zola'nın ileriki zamanlarda güzel imkanlar dahilinde iyi işler çıkarabileceğini düşünüyorum.

Futbol Nedir Uğur Hoca'm ?

Cevabı çok basit be hocam. Herkes söyler ya, futbol basit bir oyundur diye evet tamda budur futbol. Gerçi bize ne hacet sana futbolu sormak ama bence biraz olsun hatırlatmakta fayda var.

Ligin 2. yarısı başladığından beri bu takım futbol falan oynamıyor. Uğur Hoca ise kenarda kendisinin yapması gereken şeyleri yapmıyor. İlk yarıda takım olma ruhuyla ve başladığımız gaz
ile beraber çok iyi maçlar çıkardık ama saha kenarında duran hoca takımın kötü gittiği anlarda kendini hissettirebilmeli. Uğur Hoca kulübedeyken ben tribünde hoca bişey yapar olayı döndürürüz tersine diyemiyorum. Hoca dediğin o kulübenin hakkını verebilmeli dimi hocam ?

İlk yarıda Güngören maçında Muarem gol attıktan sonra sahaya dalıp onun kucağına atlayan hoca mı hala takımın başındaki ? Uğur hocada ne ruh kalmış, ne heyecan... Tavşanlı maçından sonra giden 3 puan ile maselef ruhunuda teslim etmiş.

Bu haftaki maç, Güngören maçını hatırlattı. İki maçta da saha kenarında oyuna müdahele edebilecek bir hocamız olsaydı 3 puan ile ayrılabilirdik. Güngören'de takım 35 dk yerlerde süründü ama oyuna müdahele etmeyi 82. dk'da yediği golden sonraya bıraktı. Biraz oyuna hakim olsaydı oynanan kötü futbola rağmen 3 puan ile dönerdik. Kartalspor maçında 2-0'dan sonra hadi diyelim fazla zaman olmadı ama 2-1 sonra oyuna müdahele edebilmeli bir hoca. Herşeyi geçtim maç 2-2 olmuş ve önünde koca bir 20 dk var. Bu noktadan sonra bile yapacağı 2 hamleyle maçın gidişatını değiştirebilecekken önce 5 dk sonra Kostovski'yi sonra ise maçın bitmesine az bir zaman kala Ahmet Kuru'yu oyuna alıyor hocamız. Kusura bakmasın ama 2-2 olduktan sonra o dakika içinde oyuna müdahele etmeyen benim gözümde hoca falan değildir.

Güngören maçından sonra ; '' Takım anlamadığım bir şekilde geriye yaslandı'' dedi. Anlayıp müdahale etmesi gereken kendisiydi halbuki.

Mersin maçından sonra ; '' İlk 2 olmazsa bunun 3 4 5 6'sı var'' dedi. HELAL OLSUN!

Kartalspor maçından sonra ise yine klasik açıklamalar, aynı cümleler...

Bu takım tam anlamıyla takım olduğu için bu noktaya kadar gelebildi. Uğur hoca da bulunulan bu konum içerisinde pay sahibidir fakat tam anlamıyla oturduğu koltuğun hakkını artık verdiğini söyleyemeyiz.

Bu noktadan sonra malesef ki takımı ayağa kaldıracak yada tam anlamıyla çöküşe götürecek kişi de kendisidir. Bu noktadan sonra gitse veya kalsa ne olur bilmiyorum ama en azından bizim inandığımız kadar inanıp o inancı takıma aşılamakla başlayabilir bence olaya. Çok çok ahım şahım bir hoca olmasını gerektirecek bir durum yok artık. Futbol ne gerektiriyorsa onu yapsın sadece. Ama yapsın, yapabilsin.

Çok daha fazla şey yazabilirim ama sezon başında verdiği sözü unutmasın diyorum sadece. Bu haftalarda kendisi çok işallah maşalllahlı konuşmaya başladı. İşallah çıkacağız süper lige yerine sezon başındaki gibi ADAM GİBİ çıkacağız desin, kendine güvensin!

Haftanın Ardından #26


Yazıya başlamadan belirteyim ki, haftanın maçlarını yorumladığım bu haftaki yazıda bazı karışıklıklar olmuş biraz geç farkettim. Okuyupta "ne saçmalamış bu ya" diyenleriniz varsa şimdiden kusura bakmasınlar :)

***

26. haftayı bitirdiğimiz bugünde yine lider değişti. Haftanın yeni lideri Samsunspor... Herkesin şu sıralarda sorduğu "bu nasıl lig?" sorusunu sormayacağım. Böyle bir lig işte. Alıştık biz 6 senedir burdayız sonuçta. Her takım belli bir hedef peşinde. 5 6 hafta sonra başlamasını beklediğimiz kopmalarda olmadı. Ligin son haftalarında çok canlar yanacak çok... 2 haftadır yaşadığımız hayal kırıklıkları ligin sonunda mutlu sonla biter inşallah...

Samsunspor 1-0 Giresunspor
Her maçın kendi içinde bir önemi var artık. Onun için hiçbir maça en önemli maç yakıştırmasını yapamıyoruz. Samsunspor liderliği istiyordu, Giresunspor ise rakiplerinin kaybettiği haftada bu zorlu deplasmanda puan yada puanlar almak istiyordu. İlk yarı Samsun'un yoğun baskısı içinde geçti. Samsun bağıra bağıra "ben golü atacağım" diyordu. Müthiş bir gol geldi Dilaver'den ilk yarının sonunda. Şüphesiz ki haftanın en güzel golüydü. Seneninde en güzel golleri içerisine girer. 2. yarıya 1-0 mağlup başlayan Giresun tüm riskleri aldı. Pozisyonlarda buldu ama gol gelmedi. Maç sonunda Samsun liderliği elde ederken Giresun 16. sırada kaldı.

Akhisar B. 0-2 Çaykur Rizespor
En son deplasaman galibiyetini 12. haftada alan Rize için deplasman fobisini yenmesi açısından önemli bir galibiyet oldu. Akhisar'da kaleci Gürkan elindeki topu kaçırdı Rize'nin devre arası transferi Adu golü attı. Akhisar 71. dakikada 10 kişi kalana kadar Rize'de farkı açabilirdi Akhisar'da golü bulabilirdi bulunan karşılıklı pozisyonlarla. Son dakikada verilen penaltıyı Mehmet Al filelere yolladı Rize maçı 2-0 kazandı. Akhisar ise düşme savaşında kendi sahasında kaybettiği 3 puanla ağır yara aldı.

Tavşanlı Linyit 4-0 Diyarbakırspor
Tavşanlı, beklenildiği gibi galibiyeti aldı Diyarbakır karşısında. Geçen hafta aldığı 3 gollü mağlubiyeti bu hafta attığı 4 gollü galibiyetle telafi etti. Bu sezon ilk defa 4 golü bir arada gördüğünü belirtelim Tavşanlı'nın. Diyarbakır ise üst üste 5. mağlubiyetini aldı.

Mersin İ.Y. 1-0 Güngören B.
Mersin iyi yolda gidiyor. Şehir olarak özledikleri havayada girdiler. Yine pek yorumunun yapılamayacağı bir maç oldu hafta sonu. Beklenen bir sonuçtu Mersin'in galibiyeti. Ama Mersin'in bu sonucu alması kolay olmadı. Gol gelmedikçe stres arttı ve eski Ordusporlu Fatih Şen çıktı sahneye. Düşme hattında herkesin kaybettiği bir haftada Mersin'de 3 puanı bırakan Güngören pek birşey kaybetmemiş oldu. Kaderleri hala kendi ellerinde. Bu hafta kendi sahalarındaki Kartal maçı aşağı taraflar için çok önemli bir maç haline geldi.

Boluspor 0-1 Erciyesspor
Haftalar geçtikçe koptu dediğimiz takımlarında tekrar potaya girmesi bizimde işimizi zorluyor. Boluspor kırılma maçlarından birinde kendi sahasında kaybettiği bu 3 puanı çok arar. Bize benziyorlar zaten kırılma maçlarını kazanamamaları ve iyi oynadıkları birçok maçta puan kaybetmeleri konusunda. Ergün Penbe'yle çıkışa geçen Erciyes bu galibiyetle 3'de 3 yaptı ve kendisini tekrar Süper Lig potasında buldu. Gerçekten ileri ki haftalarda çok canlar yanacak bu ligde.

Altay 0-0 Gaziantep B.B.
Önündeki 7 maçın 5ini deplasmanda oynayacak Altay'ın fikstür dezavantajı olduğu aşikar. Deplasmana gideceği takımlarda ligde şampiyonluğa oynayan takımlar. Bu yüzden bu maçı kazanıp kredi kazanmak istiyorlardı ama olmadı. Zor günler bekliyor İzmir'in köklü takımını bundan sonra. Hiç hesapta yokken kendilerini 2. Lig'de bulabilirler.

Adanaspor 0-2 Karşıyaka
TiaGol çıktı sahneye Adana'da. Oynadığı zaman tek başına bir takım olabiliyor Karşıyaka için. Aldığı bu galibiyetle bence Karşıyaka için bu lig bitmiştir. Düşme tehlikesi kalmadığı gibi play off işi ise biraz zor. Adana ise Altay gibi kendi sahasında böyle puanlar vermeye devam ettikçe o potadan çıkamayacak. Adana gibi şehir takımları kalmalı bu ligde.

20 Mart 2011

Avrupanın En Büyüğü


Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom tarihi bir başarıya imza attı. Rabita Bakü'yü yenerek ülkemize ilk Şampiyonlar Ligi zaferini yaşattı.. İstanbul'da gerçekleştirilen Voleybol Bayanlar Avrupa Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali'nde şampiyon olan Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom, bu kupayı kazanan ilk Türk takımı olarak tarih yazdı. Türk spor tarihinde bir ilki gerçekleştiren Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom'u tebrik ediyoruz...

19 Mart 2011

Orduspor 44.Yıl Balosu


Bu akşam Orduspor'umuzun balosu vardı İstanbul'da. TV 52'den de canlı yayınladı... Biz maçtan bu yana kendi kendimizi yerken ve yemeye devam edecekken orada bulunanlar o kadar güler yüzlü ve o kadar neşeliydiler ki.... Gülüyorlardı bir o kadarda eğleniyorlardı. Onların içinde futbolcularimizda vardi ne yazikki... Morallerini yüksek tutmak gerek tabi paşazadelerimizin. Aslında hayat sizlere güzel be.

26. Hafta | Kartalspor 2-2 Orduspor


Psikolojik sorunlar var. Ligin başından beri aynı senaryolar, saçma sapan işler işte. Ordu'da kazanamıyoruz stres var. Gol yiyoruz motivasyon kaybımız var. 2. yiyoruz. Kaçıncı oldu bu sene 5 dakikada verdiğimiz maçlar ? Kaç oldu ?... Napalım bizde umutlu geçirdiğimiz 22 23 haftayı kâr sayarız kendimize. Çünkü artık vakit rüyadan uyanma vakti. Gerçekleri görme vakti...

İlk 2 hayali şu saatten sonra bitmiştir. Daha bay haftamız var ki bay haftası sonrasında ilk 2 ile puan farkı 7'ye bile çıkabilir. Bundan sonra daha gerçekçi hedeflerle ilk 6'yı kovalamak zorundayız. Çünkü paraşütsüz düşüyoruz ki ilk 6 bile hayal olabilir bize.

Abdullah'ın sakatlığı sonrası Jerry uzun bir aradan sonra ilk 11'de başladı sağ bekte. Emrullah ise kesiği yedi e nihayet. İlk yarı itibariyle ortada geçen bir maç oldu. Ortada geçme işi baya abartıldı kendi takımımın maçını izlerken sıkıldım. Televizyon başında izleyen bizlere masal saati gibiydi maç, uykumuzu getirdi. Sayılı pozisyonlar oldu bu devrede. Kartal'da Oktay vurdu bizim Fevzi çıkardı. Kaleci Ziya hata yaptı Mehmet Ayaz iyi vuramadı boş pozisyonda. Gole kadar bunlar akılda kaldı... 34. dakikada Murat ortaladı Mehmet vurdu kafayı 0-1... Orta olsun son vuruş olsun her haliyle güzel bir gol oldu. Kartal zaten kolay gol atabilen takım değil şu saatten sonra 1 gol daha atarsak bu maçı kopartırız dedik 2. yarıda da bulduk bu golü. Kopardık değil mi maçı ? Yaşaa... Şampiyonluık geliyor... Kendi sahamızda kazanamıyoruz ama deplasamanlarda telafi ediyoruz. Arkadaşlarımızla gırgıra başlıyoruz "her maçımız deplasman olsun yahu" diye. Tribünde bağırıyoruz "üç üç üç" diye. 2. gole sevinemeden golü görüyoruz kalemizde. Evet, 2. gole kadar kötü futbol oynayıp 2 gol bulduk. Bi nevi topu orta sahada tutarak rakibi uyuttuk. Uyuyan rakibede 2 gol attık ama 2. golden sonra uyandılar ve hemen golü buldular. Şu saatten sonra kolay maç olmayacağı aşikardı. Kenarda 52 numarasıyla Şadi'yi gördük. Bu arada belirteyim bu şehir arıyor seni Şadi. Eski halini arıyor tabi. Çok dertliyiz son vuruşlarda çook... Şadi'yi gördük derken yan toptan golü yedik 2-2... Dedim ya daha demin tribünde "üç üç üç" diye bağıran arkadaşlarımız kendi takımının 3 yemesini izleyebilirlerdi orada. Ne utanç verici bi durum değil mi ? Teşekkürler çocuklar. Umutlandırmayı güzel yaptığınız gibi utandırma işinide bir o kadar güzel yapıyorsunuz...

2-2'den sonra Kartal'ın güvenide kendine geldi orta sahayı boşalttı. Bizde 2-0'dan maçı vermenin psikolojisiyle var gücümüzle bastırdık. Net goller kaçırdık. Bu arada zemine değinmeden geçilir mi hiç ? O zeminde futbol oynatmak tam bir iş bilmemezlik örneğidir. İyi yapıyorsunuz bu işi TFF. Bu yolda devam... Kostovski'yle olsun Mehmet Ayaz'la olsun kaçan goller sonrası ahlar vahlar içinde 1 puana razı olup dönüyoruz İstanbul'dan...

Şu saatten sonra hakkımızda hayırlısı neyse o olsun. İlk 2 hayallerine kapılmışken hiç beğenmediğimiz ilk 6'da elden gitmesin. Kaldıramayız bu kadar çok hayal kırıklığını...

18 Mart 2011

Haftanın Maçı | Kartalspor - Orduspor


Tarih: 19 Mart 2011 Cumartesi
Saat: 14.00
Stad: Kartal İlçe
Hakem: Koray Gençerler
Yayın: TRT 1

Yeni bir maç haftasına daha geldik. 25. haftada Kartal'dayız. Kartal'a karşı oynadığımız son 7 maçta sadece 1 galibiyet elde edebildik. Kartal'da oynanan maçlarda ise rakibimize kolay kolay şansımız tutmuyor...

Geçen hafta Mersin maçında alınan mağlubiyet, Kartal maçını telafisi olmayan bir maç haline getirdi. Madem iç sahada kazanamıyoruz bari deplasmanda (-ki rakip kim olursa olsun) kazanalım. İç sahada topladığımız puanları ekstra sayalım. Bir takımın en büyük dezavantajının kendi taraftarı olması ne kötü birşeydir bilir mi futbolcularımız bilmem. Sormak gerek. Daha önceki bi yazımda demiştim, 2 sene önceye kadar bu takım kendi sahasındaki her maça favori çıkıyordu. En azından deplasmanlarda sonuç alamıyorduk ama kendi sahamızda o stada gelen insanların boynu kolay kolay önlerine eğilmiyordu. Bizi buna alıştırdınız. Teşekkürler... Her fırsatta yanınızdayız, yanınızda olmaya devam edeceğiz ama yanınızda olmamız tepkimizi içimize atıp kendi kendimizi yememiz anlamınada gelmez. "Stres" deyip geçiştirilmez bu iş. Kaybedilmiş birşey yok ama önümüzdeki Bolu ve Samsun maçlarını kazanamazsak iç sahada "hadi bize eyvallah". Play off'larla uğraş dur.

Bir şehrin en büyük heyecanı sizlersiniz. Sizlerden her maçınızı kazanmanızı istemiyoruz ama sahada futbol görmemek koyuyor adama inanın. Bir haftamızın nasıl geçeceği sizin elinizde, böyle birşey işte futbol. Bloga bile giresim gelmedi şu 1 hafta. "Haftanın Maçları"nı yazayım dedim kaç kere elim gitti ama olmadı. Şehrin genel havasıda böyle. Evet klasik olacak ama umutlandırdınız bizleri utandırmayında şu saatten sonra.

Kartal'ın durumu hakkında kısa bilgiler vereyim. Geçen hafta Erciyes'e boyun eğen Kartal, Engin Korukır ile çıkışa geçti ama hala kendisini düşme potasından kurtaramadı. Erciyes maçı sonrası yaşanan olaylarda teknik direktör Engin Korukır'a 2 maç ceza verildi. Bu hafta bize karşı takımının başında bulanamayacak. Bunun yanında yine aynı maçta kırmızı kart gören kaleci Kaya Tarakçı'da bu maçta yok. Bizde ise Abdullah Çetin sakatlığı dolayısıyla bu maçta oynayamayacak. Kartal'ın yaş ortalaması 25,9. Bu haftaya kadar 11 gol atan Kartal, bu gollerden 5 tanesini 76'-90' arasında attı. Takımın en golcü ismi ise attığı 4 golle Erhan Şentürk... En çok oynayanlar listesinde 2070' ile Kaya Tarakçı, 1936' ile Mehmet Uslu ve 1800' ile eski futbolcumuz Hamza Gezmiş...

Kartalspor ile toplamda 19 maç yaptık, alınan sonuçlar şöyle;
1989-1990 (2. Lig Grup A): Ordu 0:1 Kartal , Kartal 4:2 Ordu
1990-1991 (2. Lig Grup A): Ordu 3:1 Kartal , Kartal 0:2 Ordu
1991-1992 (2. Lig Grup A): Ordu 1:1 Kartal , Kartal 2:2 Ordu
2002-2003 (2. Lig B Kategorisi Grup B): Ordu 2:2 Kartal , Kartal 2:1 Ordu
2003-2004 (2. Lig B Kategorisi Grup B): Ordu 1:1 Kartal , Kartal 2:0 Ordu
2004-2005 (2. Lig B Kategorisi Grup B): Ordu 2:1 Kartal , Kartal 1:3 Ordu
2007-2008 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 2:5 Kartal , Kartal 3:0 Ordu
2008-2009 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 1:0 Kartal , Kartal 1:1 Ordu
2009-2010 (Bank Asya 1. Lig): Ordu 0:0 Kartal , Kartal 1:0 Ordu
2010-2011 (Bank Asya 1. Lig):
Ordu 0:0 Kartal

Ve haftanın diğer maçları;
19 Mart 2011 13:30 | Altay - Gaziantep B.B.
: Ligde kalmak için uğraş veren Altay ile Süper Lig hayalini sürdüren Gaziantep'in maçında beraberlik daha ağır basıyor.
19 Mart 2010 13:30 | Mersin İ.Y. - Güngören B. : Kesin favori Mersin gibi görünüyor. Ama bize benzer durumları yaşıyorlar. En büyük rakipleri stres. Puan kayıplarıda süpriz sayılmaz.
20 Mart 2011 13:30 | Boluspor - Erciyespor : Maç boyunca ciddiyeti elden bırakmazsa Bolu maçın ağır favorisi.
20 Mart 2011 13:30 | Tavşanlı Linyit - Diyarbakırspor : Geçen hafta Samsun'da dağılan Tavşanlı için iyi bir moral maçı olacaktır. Alırlar maçı.
20 Mart 2011 13:30 | Adanaspor - Karşıyaka : Böyle maçların sonucunu kestirmek zor. Adana kendi sahasında iyi oynuyor. Beraberlik ilk planda gibi gözüksede bir kazanan olursa oda Adana olur.
20 Mart 2011 19:00 | Samsunspor - Giresunspor : Giresun'un Samsun'da iyi direneceğini ama puan çıkartabileceğini sanmıyorum.

18 Mart Çanakkale müdafilerine ithaf olsun




‎18 Mart günü karayı düşmana dar eden Çanakkale müdafilerine ithaf olunur.



Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber....

15 Mart 2011

Bizden Size Son Anlayış!


Hem sözün bittiği yerdeyiz…
Hem söylenecek çok şey var…
Söylesem tesiri yok… Sussam gönül razı değil…
Çektiğim ızdırabı, bir ben bir Allah’ım bilir…






Takım için sistem tartışmaları artık boş… Tek forvetmiş,çift forvetmiş..Boş… Sistem tartışması için önce takımın futbol oynaması lazım.. Samsun’un, Bolu’nun bir devrede en az 10 sefer cayır cayır indiği çizgiye, biz kendi sahamızda ilk ve son kez 85.dkda inebildik. Yanlış anlaşılmasın, karşımızda 1 puan almaya gelmiş, 10 kişi savunma yapan bir Mersin takımı da yoktu… Ama biz 1 puan için çıkmıştık sahaya! İkinci yarı Mersin kalecisi Kerem, Fevzi’den daha hızlıydı topları oyuna sokarken… Çünkü görünen köy kılavuz istemezdi… Mersin uyanmıştı... Karşısında 1 puanı muhafaza etme paniğinde olan, ne yaptığını bilmez halde bir Orduspor takımı vardı ve 1 puana razı olmak mantıksızdı… İkinci yarı takımın en kötüsü Murat hala sahadaydı… 3 oyuncu çıktı… Murat çıkmadı… 63’te gol geldi, takım 83’te çift forvete dönebildi. İkinci forvet oyuna girerken, Uğur hoca irtifa kaybeden uçağın sol kanadını kopardı ve Müslüm çıktı… 4-4-2 ye yine dönemedik… Neye döndük kimse bilemedi… Son dakikalarda 10 kişi rakip karşısında Selçuk’un sol kanattaki yalnız ve çaresiz bindirmelerini izledik… Yenildik… Uğur Hocanın tabiriyle “Oyunun değil, puanın önemli olduğu” haftalarda, oyunsuzduk, puansızdık… Takır takır top oynayarak maçlar kazanan takımların varlığında, oynamadan puan derdindeydik…

Rezil futbola rağmen, takım, taraftarından hiçbir tepki almadı. Sessiz çığlık, kulakları sağır etti… Artık stres bizde gençler! Göte bala gol de yok artık! Takır takır oynayıp, Kartal’ı yeneceksiniz! Boş bir hayalin peşinden koşmadığımızı göstereceksiniz! Bizden size son anlayış!

13 Mart 2011

Kopup Gidememek | Orduspor 0 Mersin İdman Yurdu: 1


İlk yarının son maçı olan Denizlispor macindan ne farki vardi bu macin? Yine bir İzmir deplasmanı dönüşü idi. O zamanda aynı skor vardi 2-0 galip gelmiştik. Bugun ortasahası bitik, golde poposunu dönen gayrinizami bir savunma yapan, haftalardir formsuz bir Müslüm'e ve Muarrem'e dayanan sabreden Ugur hocam Sinan'ı kazanmayı neden düşünmez? Çok uzatmaya gerek yok aslinda. Bizim takım kopup gidemiyor. Bunu beceremiyoruz. Bu tür maçlarda gerekli olan hamleleri yapamıyoruz. Oyun içinde hep bir sorunlar karşımıza çıkıyor, bireysel yada takimsal manada.
Ve biz 2. fırsatıda elimizin tersiyle itiyoruz bu hafta. Bay haftamıza 2 hafta kaldı. Biri Kartal deplasmanı digeri içerdeki Boluspor maçı ve bizim bu içerdeki kazanamama hastalığımız devam ediyor. Kötü bir haftasonu oldu bizler icin ama yinede kafana gore Orduspor'um...

11 Mart 2011

Haftanın Maçı | Orduspor - Mersin İ.Y



Tarih: 13 Mart 2011 Pazar
Saat: 13:30
Stad: Ordu 19 Eylül

Hakem: Mustafa Kamil Abitoğlu (Antalya)

Yayın: Yok


Bank Asya 1. Lig'in 24. haftasında kendi sahamızda Mersin İdman Yurdu ile karşılacağız. Zorlu bir sürece girdik şu saatten sonra. 3 hafta sonra "bay" haftamız geliyor. O haftaya avantajlı girebilmemiz için birbirinden önemli 3 maç oynayacağız. Bunların 2'si kendi sahamızda ve direk rakiplerimiz olan takımlar. Ve ilk takımda Mersin İdman Yurdu... 2'de 2 yaptık galibiyetlerde, bu hafta öncesi. Ama o galibiyet serisi bu sene hiç 3'de 3 olmadı. Peki 2'de 2'lerden sonra ne yaptı bizim takım? Hemen hafızalarımızı yoklayalım... Ligin 2. ve 3. haftasında aldığımız Giresun ve Güngören Belediyespor galibiyetlerinden sonra oynadığımız 3. maçta Gaziantep Büyüykşehir Belediyespor maçında deplasmanda 0-0 berabere kaldık. 15. ve 16. haftada aldığımız Diyarbakırspor ve Karşıyaka maçlarından sonra evimizde devrenin son maçında Denizlispor ile 0-0 berabere kaldık. Ve 2. devrenin ilk ve 2. maçında aldığımız Erciyesspor ile Giresunspor galibiyetlerinden sonra deplasmanda Güngören Belediyespor ile 1-1 berabere kaldık... Şu tablo çerçevesinde istatiktikler bizi yanıltmazsa muhtemel bir beraberlik maçı gibi bir tablo çıkıyor ortaya. Ki bu sene kendi sahamızda kafaya oynayan takımlara karşı galibiyet alamadığımızı düşünürsek, bu maç için beraberlik daha ağır basıyor. Ama beraberlik değil galibiyet istiyoruz biz takımdan. İstatistiklerin bu sefer yanılmasını bekliyoruz dört gözle. Hem Mersin'e de şansımız tutuyor son senelerde. Gönül istiyor bu gelenek bozulmasın...

Nurullah Sağlam'lı Mersin çok önemsiyor bu maçı. Hedeflerini belirleme açısından önemli bir deplasmana geliyorlar. Mersin, en kötü ihtimal zaten play off'lara kalacaktır ama ilk 2 istiyorlarsa kaybetmemeye çalışacaklar Ordu'da. Genel görüş, kaybeden taraf biz olursak pek birşey kaybetmeyiz (-ki bence öyle değil) ama Mersin bu maçı kaybederse ilk 2 hedefleri sapmış olur şeklinde. Mersin bu sezon 2 defa 4'de 4 yapma başarısını gösterdi. Ve her 4'de 4 yapmasının ardından çıktığı 5. maçlarda acı mağlubiyetler aldı Bolu ve Erciyes karşısında. Geçen hafta şansları yanında değildi, müthiş gaza gelmiş, tribünü tıklım tıklım doldurmuş sevenlerine karşı futbolcular galibiyeti hediye edemediler ve son dakikada yıkıldılar. Tabi son dakikada gelen bu gol tüm Mersinlilerde hayal kırıklığı yarattı ama bizi ve zirveye oynayan diğer takımları sevindirmedi de değil hani...

Keşke hep yensek, her maçı kazansak, rahat rahat Süper Lig'e çıksaık. Hayal bu kurması bedava ya... 2'de 2 yapan takımımız önündeki 3 maçıda kazansa mesela... Zor ya hani oldu diyelim 5'de 5 yaptık... İşte o zaman Süper Lig'in "Süper" kısmını geçmiş oluruz. Diğer bir ifadeyle okyanusu geçeriz kalan haftalarda engel olarak karşımızda sadece dere kalır. Ama işte olur mu? Bu maç önemli. Hep dedim bunu, bizleri buralara getirenler bu futbolcular bu teknik heyet... Kalpler kırılmasın yeter ki. Daha 30. dakikada ıslıklar başlamasın. Sıkıntılı bir maç olacak, tribünde bizlere çok iş düşecek. Sadece 9 hafta kaldı. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Dikkat etmeli şu saatten sonra. Eğer bu takım şampiyon olursa sahadakilerin veya kenardakilerin yüzlerine bakacak yüzümüz olmalı mesela. Alınan her olumsuz sonuçta birileri suçlanmamalı. "Bunu niye oynattın?" "Bunu niye oynatmadın?" dönemi bitti artık. Bir olmak gerek bu yolda. Çok zor birşey istediğimi biliyorum ama...

Hafta içinde yaşanan bazı gelişmeler can sıktı bu maç öncesinde. Blogda da bahsettik TRT'nin bir anlık iş bilmemezliği Mersin tarafında sıkıntı yarattı. "Bu maç için şüphelerimiz var" gibi söylemlerde bulundular. Zira TRT maçı yayınlamasada zaten en az 2 kamerayla orada olacaktır. DSmart zamanları bitti artık. Ortamı germeye ne gerek var? Neden bu hakemi baskı altına alma çabaları. E madem komplo teorileriyle yürüyor bu iş bende kendi komplomu yazarım. Böylesine bir maça yönettiği skandal bir maç sonrası kendisine 40 gündür maç verilmeyen bir hakemi bu maça atamak nasıl bir mantıktır? Peki bu hakemin Antalya bölgesinden olması?...

Yine hafta içinde Jerry'nin "artık eskisi kadar mutlu değilim." şeklinde demeci düştü spor sitelerine. Daha sonrada klüp tarafından yalanlandı. Hiç zamanı değil böyle şeylerin aman dikkat! İlk maçta Mersin'de ilk yarısında aşırı kötü oynadığımız maçı 4-1 gibi bir sonuçla almıştık. Yüksel Yeşilova'nın son maçı olmuştu. Zaten Mersin'i bu sene lige tekrar döndüren maç olmuştu bizim maç ve sonrasında olanlar. Ki Mersin bi şekilde lige Nurullah Sağlam ile başlasaydı bugün 4 5 puan fazlası olurdu diye düşünüyorum...

Eldeki kadroyla 26.90'lık bir yaş ortalaması olan bir takım Mersin. Takımlarında Ernani, Musa Kuş ve Fatih Şen gibi tanıdığımız isimler mevcut. İlk maçtaki yazıda da demiştim rakibin en zayıf halkası bence kalesidir. Yeter ki şutlarımız kaleyi bulsun. İlk yarının ortada iki takımında birbirini tartarak geçeceğini düşünüyorum. 2. yarıda iki takımda belli zamanlarda gol arayacaktır. Sanmıyorum Mersin'in kapanayımda 1 puanı alayım şeklinde oynayacağını. Kontralara dikkat etmeliyiz özellikle... Rakipte Hüseyin Yoğurtçu kart cezalısı. Murat Behram'ın ise sakatlığı söz konus, bu maçta yoklar. Şehmus Özer ve Eren Şen'in ise durumları şüpheli. Bizde ise Akaminko'nun sakatlığı devam ediyor.

Mersin bu sezon rakip kaleye 25 gol bıraktı. Bu gollerin 5'ini Adem Büyük, 5'ini ise Yunus Altun kaydetti. Takımda en çok süre alan oyuncular 2070 dakikayla Kerem İnan, 1600 dakikayla Fatih Egedik ve 1533 dakikayla Hüseyin Yoğurtçu. Ayrıca Mersin'de bu maça kadar 5 futbolcu kırmızı kart gördü.

Mersin İdman Yurdu ile bu maça kadar toplam 15 maç yaptık. Alınan sonuçlar şöyle;
1974-1975 (2. Lig Kırmızı Grup) : Ordu 2:1 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 2:1 Ordu
1976-1977 (1. Lig) : Ordu 1:1 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 1:1 Ordu
1977-1978 (1. Lig) : Ordu 2:1 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 1:1 Ordu
1980-1981 (1. Lig) : Ordu 1:0 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 1:0 Ordu
1986-1987 (2. Lig Grup B) : Ordu 2:0 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 0:0 Ordu
2005-2006 (İddaa Lig A) : Ordu 4:1 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 0:1 Ordu
2009-2010 (Bank Asya 1. Lig) : Ordu 0:2 Mersin İdman Yurdu , Mersin İdman Yurdu 0:1 Ordu
2010-2011 (Bank Asya 1. Lig) : Mersin İdman Yurdu 1:4 Ordu

24. Haftanın diğer maçları;
12 Mart 2011 14:00 | Samsunspor - Tavşanlı Linyit
13 Mart 2010 13:30 | Diyarbakırspor - Adanaspor
13 Mart 2011 13:30 | Erciyesspor - Kartalspor
13 Mart 2011 13:30 | Güngören B. - Altay
13 Mart 2011 13:30 | Giresunspor - Çaykur Rizespor
13 Mart 2011 13:30 | Denizlispor - Boluspor
14 Mart 2011 20:00 | Gazianteep B.B. - Akhisar B.

Draft'ta üç Türk!

1998 yılında Mirsad Türkcan'ın açtığı kapıdan 2011 yılında yeni isimler geçmek üzere... Enes Kanter, Doğuş Balbay ve Furkan Aldemir, 2011 NBA Draftı'nda Türkiye'yi temsil edecekler.


Bu sene biraz farkli Türk oyuncular açısından. Enes Kanter için söylenenler çok olumlu ve gelen haberler ise şöyle; Bireysel çalışmalarını ABD'de sürdüren Enes Kanter'in ilk 10 sıradan seçilmesi bekleniyor haberleri internet sitelerinde söylenmekte. Son olarak Utah Jazz genel menajeri Kevin O'Connor'ın izlediği özel bir idmana çıkan 1992 doğumlu pivot, haziran ayına kadar özel antrenmanlarda göstereceği performansa göre ilk üç sırada bile seçilebilir.


Gelelim Doğuş Balbay'a. İsimler içinde benim icin en dikkat çekeni olan bu arkadaşımız. Big 12 Konferansında en iyi savunmacısı ödülünü alan Doğuş Balbay Porstmouth Invitational Turnuvası'na davet edilmesi bekleniyor, eğer bu hazırlık turnuvasına cagirildigi takdirde iyi bir oyun sergilerse 2011 Draftı'nda kendine ikinci turdan bir yer edinebilir.



2 sezondur gayet iyi bir performans gosteren Furkan Aldemir icin NBA yetkilileri Spartak St. Petersburg ile Izmir de oynanacak maç için izlemeye gelecekleri soylenmekte. Aldemir'in Karşıyaka ile 2013 yılına kadar sözleşmesi devam ediyor.NBA takimlari bu sene fazla fazla Türk oyunculari izlemekteler. Aldemir, Kanter ve Balbay hariç iki isim daha var biri TOFAŞ'da oynayan İlkan Karaman ve Efes Pilsen'in Sırbistan'da kiralık gönderdigi Duşan Cantekin ile de yakından ilgileniyorlar. Her iki oyuncunun da isimlerini yazdırmaları halinde bu sene draft edilmeleri beklenmiyor. Ama 2012 yada 2013 draftlarinda Cantekin yada Karamani gorebiliriz. Bir yerlere not edelim.

10 Mart 2011

Tabya başında üç kız yan yana


Tam olarak ne diyeceğime ne yazacağıma karar veremedim ama bu güzel renkdaşlarımızı sizlerin de tanımasını istedim. Orda 5 kız falan var demeyin. İsimleri cisimleri belli değil diğer ikisinin. Siz ön plandaki 3 arkadaşa odaklanın.

Bu fotonun altına çok yaratıcı şeyler yazabilirdim ama Mutu yazısı çok ciddiye alındığı için yaratıcı yorumlarınızla fotoğrafa anlam kazandırmak sizlere kalsın.

Bakalım ne kadar yaratıcı şeyler çıkacak, haydin bakalım :)

***

Taaabya başında üüüç kız yan yana,
İçlerinden birrii hişt dedi bana :)

Kararsızlık


TRT bu haftaki maç yayını konusunda hangi maçı yayınlayıp hangisini yayınlamayacağına bir türlü karar veremedi. Normalde programda yer almayan Orduspor Mersin İdman Yurdu maçını ilk önce programa dahil etti. Daha sonra sebep belirtmeden programdan çıkardı ve Giresunspor - Ç. Rizespor maçının yayınlanacağını belirtti. Tabi bu açıklamanın ardından Mersin kanadından saçma sapan açıklamalar geldi. Verilen kararın değiştirilmesi çok uzun sürmedi. Dün akşam saatlerinde 2 maçın dönüşümlü olarak yayınlanacağı bildirildi. İlk önce Giresunspor - Rizespor maçının ilk yarısı sonrasında ise Orduspor - Mersin İdman Yurdu maçının 2. yarısı yayınlanacak denildi. Gündem tam durulmuştu ki bu sabah Orduspor - Mersin İdman Yurdu maçı tekrardan yayın akışından çıkarıldı. Ne denir, ne söylenir hakikaten birşey bulamıyorum son zamanlarda böyle bir saçmalığa pek fazla rastlamadık.

3 gün içinde maç defa yayın programına konulup, kaldırıldı. Bu kararsızlığın sebebi nedir bilmiyoryuz. Bir yerlerden baskı mı yapılıyor, bu maç yayınlanacak diğeri yayınlanmayacak diye telkinler mi veriliyor bilmiyoruz ama Trt kendi kendini komik duruma düşürüyor.

Karar kaç defa daha değiştirilecek gerçekten merak ediyoruz. Bu yapılan saçma sapan değişikliklerden dolayı da saçma sapan ithamlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Artık bir karar verin. Yayınlayın veya yayınlamayın ama SABİT bir karar verin. Ve bu değişikliklerin nedenini bir açıklayıverin.

Çok şey istemiyoruz...

Masal Bu Ya...



Masal bu ya,
Nil bizim Gödencan'ı öper veeeee,

***

Gödencan, Emrullah'a dönüşür.
Böylece bizde Gödencan'dan kurtulmuş oluruz...


***
Sevdim ben bu masalı vallahi,
: )

9 Mart 2011

Öküz Altında Buzağı Aramak...

Evet evet tam olarak bu deyim şuandaki duruma cuk diye oturuyor. Trt hafta başında yayın akışında yayınlanacağı söylenen Orduspor - Mersin İdman Yurdu maçını çıkarıp, Giresunspor - Ç. Rizespor maçını yayın akışına dahil etti...

Bugün bu durumun kesinleşmesinden sonra, Mersin İdman Yurdu Şeytanlar Derneği başkanı ve Mersin İdman Yurdu Futbol Şube Sorumlusu ardı ardına açıklamalar yaptı.

O açıklamalardan ufak kesitler ;


''Şeytanların lideri Aydın Demirci, “ Bu karara bir anlam veremedik.
Orduspor’un bu maçın yayınlanmaması ile ilgili talebini daha önceden biliyorduk. Orduspor’un TRT’den gelecek olan maç gelirini bile görmezden gelerek yapmış olduğu bu talebin arkasında ne var ? Takımımızın üzerinde oyunlar mı oynanıyor? Bu soruların cevabını merak ediyoruz. Yönetimimizin de bu konuda tedbir alması ve dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz. ’ dedi.

Yönetim kanadından ise ;

Her iki takımında şampiyonluğa oynadığını ve böylesi bir maçın yayına alınıp ardından kaldırılmasını birilerinin çıkıp izah etmesi gerektiğini ifade eden Mehmet Işık, "Bu karar çok düşündürücü. Bu maçın yayınlanmasını istemeyen kesimleri mi var ? Neden hemen hemen her gün karar değiştiriliyor. Biz bu olanlara anlam veremiyoruz. Orduspor karşılaşmasının dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Burada Federasyon temsilcilerine sesleniyorum. Bu maça gönderilecek gözlemci takibini iyi yapmalıdır" dedi.

***

Evet ardı ardına yapılan yakışıkşız açıklamalar bunlar. Direk olarak Orduspor kulübü bilerek isteyerek yayın akışından çıkarılmasını istemiş. Akıllarınca yapılacak olan şikenin üzerini kapatmak istemişiz. Kulüp yayın gelirinden bile vazgeçmiş yayınlanmasın diye başvuruda bulunmuş. Bir çuval safsata... Terbiyesizlik, saygısızlık... Hem yönetim kanadından hem de taraftar derneğinden yapılan açıklamanın saçmalığı göz dolduruyor. Hakemlerden en çok dili yanan Orduspor takımına itham edilen şeyin komikliğine bak hele...

Mersin İdman Yurdu yönetimi ve Şeytanlar sanırım hala D Spor'lu, maçlara kamera gönderilmesinin unutulduğu dönemlerde olduğumuzu sanıyor. Maç canlı yayınlanmasa dahi 90 dk kayıt altına alınıyor zaten. Nedir bu ağlamaklı durum ? Nedir bu terbiyesizce ithamlar. Bu tür açıklamaları yapabilmek bu kadar kolay mı yani ? Bir takıma şike ithamı yapabilmek bu kadar basit mi ?

Resmen maç öncesi bir baskı oluşturma durumu var ortada. Hem Tff hem de hakemler maç öncesi baskı altına alınıyor. Bu açıklamaların neden yapıldığı ap açık belli. Ne olduğunu anlayabilmek için dahi olmaya gerek yok. O yüzden bizim yönetim de durum hakkında bir açıklama yapmalı bu saçmalığa karşı. Bu tarz bir ithama karşı sessiz kalınmamalı.

Burdan bizlerde seslenelim o zaman. Mersin İdman Yurdu başkanı Akp'den milletvekilli adaylığını açıklamış. Tam yeri ve zamanı olmuş gerçekten. Mersin İdman Yurdu Süper Lig yolunda ilerlerken bu durum ilginç bir katkı yapar mı acaba ? Bize şike ithamında bulunanlara bizde bu durumdan bahsedelim. Hakemden tırsması gereken onlar yerine biz olmalıyız ama bu tür ağlamaklı açıklamaları ligin bundan sonraki kısmında bayağ bi duyacağız gibi...

***

Kendi şahsım adına maçın yayınlanmayacak olmasından dolayı mutlu olduğumu söyleyebilirim. Sebebi tamamen kişisel. Tv2nin verdiği maçlarda hep saçma sapan puanlar kaybettik. Bir nevi totem diyebiliriz duruma. Ayrıca Tv maçı verse de vermese de 19 Eylül'ün dolmaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu duruma bundan dolayı sevinmenin de anlamı yok. Hava veya diğer etmenler bizi bu noktadan sonra etkilemez. 19 Eylül her halükarda dolar!

8 Mart 2011

Muhammer - Adnan - Koskovski - Nurullah


Dün oynadığımız maçta hangimiz bu isimleri duyup kafayı yemedik? Maçı anlatan spiker Murat Ünlü'ye göre takımımızda bizim bilmediğimiz bu isimde oyuncular vardı...

Yılların deneyimidir Murat Ünlü. Öncelikle saygımız var. Çok emeği geçmiştir TRT'ye. Anlattığı maçlarla Türk futboluna da tabi... Ama artık bu işi gençlere bırakma zamanı gelmedi mi sayın Ünlü? Bu sene anlatığınız her maçta evet istisnasız her maçta televizyon başında maçını izleyen milyonlarca taraftarı çileden çıkartıyorsunuz artık. Hani sizin maç anlatmanızı bilmesek maçları sarhoş kafayla anlatıyor sanırız. Misal, Muarrem'e maç boyunca Muhammer demeniz... Deli oldum arkadaş. Bi ara formasının arkasını okuyup isminin Muarrem olduğunu gördünüz ve düzelttiniz ama 5 dakika sonra tekrar Muhammer'e döndünüz. İnanın ben bile Muarrem'in ismini Muhammer olarak benimsedim ve her Muharmmer demenizde hangisi doğruydu ki diye düşündüm maç heyecanıyla. (Evet şu an bu yazıyı yazarkende aynı hataya düştüm Muarrem'i Muhammer olarak yazdım, düzelttim baştan :) )
2. yarıda sizin deyiminizle Muhammer oyundan çıktı ama nasıl şartladıysa sayın Ünlü kendini, çıktıktan sonra da Muarrem'in adını kullandı bir pozisyonda. Emrullah'a Nurullah dediği bir an var ki onu doğal karşılarım anlık bir hatadır derim ama güldüm arkadaş ne yalan söyleyeyim. Peki ya Kostovski'nin oyuna gireceği an? "Evet sayın seyirciler Orduspor'da birazdan Adnan oyuna girecek." Evde babamla tuhaf bi bakış attık birbirimize sahi Adnan kim ola ki? Evet sayın Ünlü, Kostovski'nin Jovan kısmını Adnan olarak okumuştu. Bunu anlamak pek uzun sürmedi Kostovski'yi gösterince kameralar. Ve tabi Kostovski'nin oyunda olduğu dakikalar. Her top ayağına geldiğinde sayın Ünlü'nin Kostovski diyemeyişi daha doğrusu dilinin dönmemesi. Koskokosti yada Koskoski demesi, bizim için güzel biten bir maçı tam anlamıyla ızdıraba çevirmeye yetti...

Şunu demek istiyorum aslında. Bu kadar yazdık bunlar görünürdeki hatalardı. Tabi maç içinde birçok hatası oldu sayın Ünlü'nün... Futbol ciddi bir iştir. TRT ise bu işi benim gözümde gayet iyi götürüyor. (Birde şu Ordu'da oynanan maçlarda 4. dakikadan sonra belirgin bi şekilde tribünün sesini kısmaları olmasa) Ama Murat Ünlü'yle bu iş artık gitmiyor. Bu kadar basit olmamalı yani bu iş. Pek anlamam bu işlerden ama Murat Ünlü TRT'de artık daha değişik daha rahat mevkilerde çalışabilir ama spikerlik olarak değil, olmamalı. Kendimizce bi çağrı sesimiz buralardan duyulur yada duyulmaz ama TRT'den ricamız lütfen Murat Ünlü'ye maç vermeyin artık, lütfen !

Orduspor'lu Olmak...!


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde Orduspor sevdalısı bir bayan blogger'ın bu yazısını bloğumuzda paylaşmak istedik. Kendisine duygularımıza tercüman olduğu ve bu güzel yazıyı yazdığı için Divane Aşık Gibi ekibi olarak çok çok teşekkür ediyoruz. Bütün bayan renkdaşlarımızın bu güzel günü tekrardan kutlu olsun.


Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bir bayanın gözünden Orduspor...

***

http://bengunluk.blogspot.com'dan Bengü arkadaşımızın güzel yazısı...


ORDUSPOR'LU OLMAK


Hepimizin de bileceği gibi Ordu'da yaşayan insanların çoğu bu takımın iyi bir performans sergilemesini, süper lige çıkmasını ve şehrimizin adını daha fazla duyurmasını istiyor. Bunda hem fikiriz. Fakat bu, o insanların gerçekten Orduspor'lu olduğunu gösterir mi işte benim bu yazımda anlatmak istediğim bu.


Gerçek bir sevda bu. Kiminin sevgilisinden vazgeçtiği, kiminin parasından, kimininse zamanından... Ortak olan şey ise bu sevda hep kendimizden bir şeyler katarak büyüttüğümüz bir şeydir ve bu sevdada asla kendine yer bulamayacak tek bir ifade vardır. O da: "Süper Lig'te TS /FB /.. 'liyim ama, bu ligte de kalbimiz Ordu'dan yana, inşallah yener."dir. İddia ediyorum ki bu cümleyi kurabilen bir insan Ordusporlu değildir. O-la-mazz. Biz süper lige çıksın diye tribünlerde boğaz patlatırken, her şeyden önce süper ligde Anadolu Takımları olmalı 3 büyütülmüşler değil derken, birinin çıkıp 2.takım olarak Ordu'yu tutması vallaha bana ters kardeşimm.



Bu takımı seviyor musun? O zaman adam gibi seveceksin, sevdiğini ne şartla olursa olsun aldatmayacaksın. Sevdiğin bu takım mı, o zaman onu da aldatmayacaksın. Yok efendim 3 büyüklermiş, yok efendim süper ligte bu takım bank asyada şu takımmış. Geçin o işleri yaa. Bu zihniyetler yüzünden hala Bank Asya'da top koşturuyoruz. Ordusporluysan sadece Ordusporlusundur. 1. , 2. takımı yoktur o işin. Sadece Mor ile Beyaz'ı gördüğünde için titrer. Ordu yenildiğinde üzülür, yendiğinde eşsiz bir sevinç yaşarsın. İmkanın el verdiğince deplasmanlarına gider, 19 Eylül Cehennemi'ni sevdana şahit edersin. Bu takım süper lige çıksın diye her daim dua edersin. Ha çıkamadı mı, o zaman dahi SADECE bu takımı tutmaya devam edersin...




Ordusporluysan kimi zaman kilometrelerce yolu tek bir 90dk için düşünmeden gelirsin kimi zamansa bambaşka bir şehirde herkese inat boynunda Orduspor atkın dilinde Ordu besteleriyle yürürsün; Ordusporluysan kimi zaman elindekini avucundakini satıp sevdiğini de ardında bırakıp deplasman otobüsüne binersin kimi zamansa tek başına dahi atlar otobüse gidersin... Ve ancak gerçekten Ordusporluysan bu dediklerimi hissedebilirsin, beni anlayabilirsin.



Kısacası arkadaşım ya Orduspor’lusundur ya da başka takımlı. İkisinin ortası yoktur.


Zaten mor'la beyaz'ın olduğu yerde de başka sevdalara yer yoktur...

BENGÜNLÜK

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...