2 Aralık 2012

Galibiyeti Unutmak | Orduspor 1:2 Beşiktaş

Fenerbahçe maçıyla başlayan "Tehlikeli Virajlar"da tepetaklak uçuruma yuvarlanıyoruz. Her geçen gün daha kötüye giderek. Geçen senenin kopyası bir sene daha yaşıyoruz. 2 senedir bir noktadan sonra kopuyor takım. Aslında bunun sinyallerini lig başından beri veriyorduk. Her ne kadar yediremesekte takım 14 maçın 8inde 9unda top oynamayarak geldi buralara. Çok mu acımasız oldu ne? Kötü oynayan takımımız biraz kırmızı şansı biraz ligin yeni başlaması çok büyük faktörlede ev sahibi avantajını öyle yada böyle iyi kullanmamız 14 haftada 18 puanı getirdi bize. 3 maç kaldı geriye ve 3 maçta ne yapacağımız muamma. Bu 3 maçta her türlü sonuca açık diyebiliriz.

Maça girilirken Beşiktaş'ta tek konu Fernandes idi. Medya Fernandes ile yattı Fernandes ile kalktı. Maç başladı Fernandes maç bitti Fernandes. Bunun yanında bizim Nizamettin, Garcia yada Barral'ın olmayışından bahseden yok. İlk zamanlar çok alınıyordum böyle durumlara ama alıştık artık. Yancı medya...

Belirteyim stadyumun içerisinde ve soyunma odalarında Fanatik Gazetesinin reklamını görmek içimizi acıtıyor. Unutmayız...

Beşiktaş'ta Fernandes'in olmayışının yanında, bizde de Garcia'ların ve son anda Nizamettin'in yokluğu tüm planları altüst etti diyebilirim. Yedek kulübesinde Barral'ın da olmayışını ekleyelim. Çok farklı bir defans kurgusuyla çıktık maça. Atila-Roversio-Kaş-Ferhat dörtlüsü ilk defa yanyana maça çıkıyorlardı. Bu şartlarda defansta hatalar gayet olağan karşılanabilirdi. Ama yancı medya bundan da bahsetmez. Fernandes'siz Beşiktaş kazandı. Süper Beşiktaş. Nazar değmesin Beşiktaş...

Kendi sahamızda neden rakibe bu kadar top oynama şansı verdik anlayamıyorum. Beşiktaş maç boyunca hep bizim yeralanımız içerisindeydi. Topla daha çok oynayan taraf, üzerimize gelmeye çalışan taraf onlardı. Galatasaray maçında yapmaya çalıştığımızı Beşiktaş'a denedik, rakibi üzerimize çekip kontralar deneyecektik ama tutmadı. Çok ekstra goller yedik.

Golleri yemeden önce öne geçtik ama. Stancu maç seçiyor. Bu maçta oynadığı futbol ona verilen paraya helal olsun dedirtti ama her maç aynı kaliteyi göremiyoruz. Bir futbolcudan tabi ki her maç aynı performansı beklememiz acımasızlık olur ama söylemek istediğimi anlatabildiğimi umuyorum. Stancu için "maç seçiyor" cümlesini kaç kere kullandım bu zamana kadar sayamıyorum bile artık. Hasan Kabze'ye yaptığı asist senenin en güzel asistlerinden biri olabilir. Hasan Kabze ise attığı bu golün yanında daha en yakın da Kasımpaşa maçında kaçırdığı golleri sorgulatıyordu bize.

Beşiktaş'ta doğru olan ne? Bizle kıyaslayacağım. Hilbert, Almeida, Fernandes, Holosko gibi bu ligin üzerinde bir yabancı kontenjanına sahiplerken, bu sene başında takıma dahil ettikleri genç isimlerin çoğu takıma beklenenden daha çok verim sağladılar. Bu da umutsuz geçecek bir seneyi onlar adına "acaba şampiyonluk?" ışığını yaktı. Takımın herşeyi olduğu düşünülen Fernandes olmadan gelince galibiyet bu ışık onlar adına daha bir umutla yanmaya başladı. Bizdeki sorun ise yerlilerimiz. Maç sonrası arkadaşlarımız arasında hep ortak noktamız, vasatın altındaki yerli oyuncularımız. Yabancılarımıza ayak uyduracak yerlilerimiz mevcut değil. Bu takım devre arasında direk ilk 11 oynayacak 4 yada 5 yerli oyuncu dahil etmeli. Yoksa 2. yarıda sıkıntı yaşarız. Sıkıntı yaşarız derken düşmek gibi bir sıkıntı yaşamayız ama Beşiktaş "acaba şampiyonluk?" diye soruyorsa bizde "acaba düşüyor muyuz?" diye sorarız. Ama düşmeyiz. Benim istememle olmayacak biliyorum ama ben bu takımda Şamil'i ben bu takımda Yiğit'i ben bu takımda Ferhat'ı görmek istemiyorum. Uyutmuyor bu takım bizi geceleri, kızgınım. 

Geçen sene Metin Diyadin için yazmadığımız kelime kalmamıştı burada. Bu zamanlarda da göndermiştik zaten. Çünkü Metin Diyadin'in inatı ve takıntıları takıma olumsuz yansıyordu. Şimdi, geçen seneden bir farkımız yokken hangimiz Cuper için olumsuz bir kelime kullanıyor? Ben dün Cuper'i ilk defa bu kadar kızgın gördüm 2. golü yedikten sonra. Biz deyip genellemiyorum, kendi adıma konuşuyorum. Cuper'in bu takım için bişeyler yapmaya çalıştığını ve hala ilk günkü gibi heyecanlı olduğunu anlayabiliyorum yüz ifadelerinden ve hareketlerinden. Cuper'in elinde malzeme olsaydı biz bugün ilk 5'de çok rahat olurduk. Ama takım artık kafasında ilk yarıyı bitirmiş durumda. Kalan 3 maçta ne alsak kar gözüyle, 2. yarıya daha sağlam isimlerle hedefi ilk 10 olarak tutacağız, ligde kalma değil.

Berabere kitlenecek bir maçtı bu maç. İki takımda pozisyona girmekte sıkıntı yaşadı. Beşiktaş bize göre daha çok pozisyon yakalasada, bizim tek pozisyonumuz gol ile sonuçlansada ortada galip gelecek kadar güzel oynayan bir taraf yoktu. Şanssız takımız aslında takımlarında ilk golü atan oyuncular hep bizi buluyor bu sene. İbrahim Toraman'ın bu sezon ki ilk golü, ofsayt tartışmalarıyla 1:1 yaparken skoru, Oğuzhan'ın ceza sahası dışında attığı çok ekstra gol takımına galibiyeti getirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...