6 Ocak 2013

Orduspor 2012-2013 Sezonu İlk Yarı Değerlendirmesi

 
2012-2013 sezonunun ilk yarısı, 2011-2012 sezonunun ilk yarısı gibi geçti aslında. Bu sene de lige çok iyi başladık ama sonu yine istediğimiz gibi bitmedi. Diğer takımların maçlar geçtikçe form tutması, alınan başarılı sonuçlardan sonra takımda rehavet olması, yaratıcı oyuncu eksikliği vb.  bunun sebepleri olabilir. Ancak bu seneki hedef biraz daha yukarılara tırmanmaktı çünkü sezona Hector Cuper ile başlıyorduk ve Cuper’in istediği tüm transferler yapılmış, Cuper’in istemediği futbolcular ile yollar ayrılmıştı..

Kendi sahamızda oynadığımız Galatasaray maçına kadar her şey istediğimiz gibi gidiyordu. Puan anlamında yapılan olumlu başlangıçtan dolayı bazı maçlarda sahaya yansıttığımız olumsuz futbolu çok da fazla önemsemedik. Cuper'in sisteminin bir parçası olduğunu kabullendik ama işler tersine dönünce durum değişti... Galatasaray maçından sonra sadece Sivasspor maçında galibiyet alabildik ve ilk yarıyı 20 puanla bitirdik. Geçen seneye göre değerlendirdiğimizde ilk yarıyı 3 puan alarak kapattık ama son haftalarda oynadığımız maçların büyük çoğunluğunda oynanan kötü futbol bizleri hayal kırıklığına uğrattı ve karamsarlığa itti.

Oynadığımız taktiği ele alacak olursak Galatasaray ile birlikte 4-4-2 sisteminde oynayan birkaç takımdan biriyiz. Hücum organizasyonlarımızı kanatları kullanarak yapıyoruz. Orta sahanın ortasında oynayan oyuncular hücuma pek katılmıyor. Top rakip takımda iken de sistem 4-5-1 e dönüyor. Bu sistemi uygularken defansif olarak pek bir sıkıntı çekmiyoruz. Ama ofansif anlamda pek verim aldığımız söylenemez. Dikkat çekmek istediğim diğer bir konu ise duran toplardan kazandığımız gol sayısının bu sene daha az olması. Geçen sene Yalçın, Sedat ve Garcia ile rakip kalede gol bulabiliyorduk. Ancak bu sene defans oyuncularımızdan Roversio dışında kimse gol atamadı. Cuper’in bu kamp döneminde duran top organizasyonu sorununu çözmesini bekliyorum. Ama stoperlerimiz çoğu maçta üzerlerine düşen görevi yaptı. Zaten 17 maçta yediğimiz 19 gol de bunun göstergesi. Ligin en az gol yiyen 2. takımıyız. Tabi bunda Fornezzi’nin muhteşem kurtarışlarının da katkısı büyük. Beklerimiz ise bazı maçlarda ofansa destek vermedi. Atila bu işi iyi yapıyordu ama o da son dönemlerde formu düşen oyuncuların başında geliyordu. Ferhat ise Atila’nın tam tersi ofansa pek destek verdiğini görmedik. Garcia ise diğerlerine nazaran ofansa katkı manasında daha dengeli bir profil gösterdi.


Asıl sorunumuzun olduğunu düşündüğüm orta sahaya gelecek olursak; kanatlarımız çalışmadığında uygulayabileceğimiz 2. bir taktik yok. Bunun temel sebeplerinden birisi orta sahanın ortasında oynayan oyuncularımızın yaratıcı özelliğinin olmaması. Sezon başında Cuper sisteminde 10 numara yok demişti. 4-4-2 oynayan takımlar için bu cümleyi kurması gayet normal ama orta alanda oynayan futbolcularımız ofans anlamında fark yaratan isimler olmadığı için ilk yarının çou bölümünde geriden uzun toplar ve kanatlar haricinde hücum organizasyonu almayan bir takım imajı ortaya koyduk. Monje'nin ilk 6 hafta çok iyi olan form grafiği sakatlık ve malum olaydan sonra dibe vurunca ondan verim alamadık. Umbides de hatırladığımız birkaç maç haricinde bizim için hayal kırıklığıydı. Bu isimlerden verim alamayınca ve yetersiz kulübeden de katkı gelmeyince hücumda ne yaptığı belli olamayan topu ileri taşıyamayan bir takım hüviyetiyle ilk yarıyı bitirdik. Topu ayağında tutacak futboluya da sahip olmadığımız için maçların çoğunda rakiplerimize esir olduk. İkinci yarı aynı sistem ile devam edeceğimizi düşünürsek kanatlarda direk oynayabilecek en az iki isim ve orta alanın ortasında toplu oyunca fark yaratacak ve takımı ileriye taşıyacak bir futbolcuya ihtiyacımız var.

Forvet oyuncularımız’dan Stancu dışında dengesiz bir performans gösterdiler. Ama bunun en büyük sebeplerinden bir tanesinin orta sahamız olduğunu düşünüyorum.Gerek kanatlarımızın çalışmaması gerek orta sahadan yardıma gelmeyen oyunculardan dolayı bu problemin ortaya çıkmasına sebep oldu.Dolaysıyla forvet oyuncularımız skora yeteri kadar katkı sağlayamadılar.

Oyuncuları Tek Tek değerlendirecek olursak; 

Fornezzi: İlk yarının tartışmasız yıldızıydı. Geride olduğumuz maçlarda yaptığı kurtarışlarla oyunda kalmamızı, önde olduğumuz maçlarda yaptığı kurtarışlarla rakip takımın oyuna ortak olmasını engelledi. Geçtiğimiz sezondan sonra bu sezon da performansıyla, mütevaziliğiyle, profesyonelliğiyle gönlümüzdeki yerini perçinledi.

Fevzi: Kupa maçları dışında oynamadı ama sadece karakteri bile takımda kalması için bir neden. Oynadığı maçlarda da üzerine düşeni yaptı. Yedek kulübesindeki heyecanlı halleri, yüzünün sürekli gülmesi bile takım için ayrı bir motivasyon.

Garcia: Geçtiğimiz sezondan daha iyi olduğunu söyleyemeyiz. Her ne kadar geçtiğimiz sezonki performanının uzağında olsa da Garcia bizim için önemli. Etliye sütlüye dokunmaz bir görüntü verdi ama ikinci yarı daha iyi olacağını umuyorum.

İbrahim Kaş: Beklediğimizden daha iyi bir performans gösterdi. Ama gereksiz olarak yaptığı müdahaleler de oldu. İhtiyacımıza yanıt verecek yine ama sadece İbrahim'e bel bağlarsak sıkıntı çekeriz.

Agus: Üzerine düşeni yaptı Agus ama çok da anlayamadık iyi mi kötü mü. Birebirlerde geri kaçan, gölge markaj yapan bir stoper. Topunu oyuna sokma konusunda kötü olduğunu söyleyemeyiz ama kademe açısından sıkıntılı olduğu zamanlar oldu. Fakat herşeye rağmen takımda kalması gereken bir futbolcu. Cuper mi onu göndermek istiyor o mu gitmek istiyor ama takımdan ayrılması söz konusu olan ilk futbolculardan biri. Bu ayrılık gerçekleşirse çok da mantıklı bir durum olmayacak gibi...

Roversio: Cuper'in tercihini genellikle Agus'dan yana kullanmasından dolayı çok fazla şans bulamadı. Tam şans bulmuş ve kendini göstermişken sakatlanması onun adına ve bizim adımıza iyi olmadı.

Ferhat: Ferhat'tan beklentilerimiz ney bilmiyorum ama Süper Ligde üst sıraları hedefleyen bir takımın futbolcusu olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Atila: O da iyi başlayıp sonunu getiremeyenlerden. Atila henüz 92 doğumlu ve inkar edilemeyecek bir potansiyele sahip. Ligimizde biraz eli ayağı düzgün stoperlerin milyon dolarlar ettiği bir ortamda bazı maçlarındaki dengesiz performansından dolayı Atila'ya tü kaka muamelesi yaparsak kaybeden biz oluruz. Hücuma katkı anlamında özel bir bek oyuncusu. Defansif anlamda eksikleri var ama o eksikleri asgariye indirmek hem kendisinin hem Cuper'in elinde. Atila'dan faydalanmak yerine son 3 sezon 15 maç anca yapmış Ferhat Öztorun'u transfer edersek hata yaparız (!)

Abdulkadir: 1.5 sezondur Orduspor'da. Yeterince şans bulduğunu düşünüyorum. Bir maç dahi ışık göremediğimize göre ısrar etmek anlamsız. Gereksiz kadro şişkinliği yaratan futbolcularımızdan biri.


Ali Çamdalı: Gerek defansta gerek orta sahada ne görev verildiyse onu yaptı. İlk yarının iyilerindendi ama orta alanda oynadığı zamanlarda oyunun hücum yönünü daha etkin oynayabilmeli. Çok fazla o toplara girmiyor ama biraz daha bu hücum yönünü geliştirmeli.

Şamil Cinaz: Cuper'in sevdiği tarzda bir futbolcu ama bizim oyun sistemimize ne kadar uygun orası muamma. Geçtiğimiz sezon Şamil'in yerinde Gosso oynuyordu. Gosso da Şamil gibi hücum özellikleri çok fazla iyi olmayan bir isimdi ama fiziksel olarak o bölgeyi doldurabiliyordu ve rakip orta sahaya kendi üstünlüğünü kabul ettiriyordu. Fakat Şamil'in bu özelliğe sahip olduğunu söyleyemeyiz. Hücum anlamında çok iyi oynadığı bir Antalyaspor maçı var Şamil'in. O maç iyi bir performans ortaya koyan Şamil'in diğer 17 maç neden vasatın altında kaldığı da ayrı bir soru işareti.

Nizamettin: Elimizdeki hücuma dönük tek orta saha oyuncumuz. Sahaya ağırlığını koyduğu zaman takıma kazandırdıkları belli ama sahaya ağırlığını genellikle koyamadı. Bir maç iyiyken üç maç kötü oynayarak belli bir istikrar sağlayamadı. Kısacası beklentilerimizin altında kaldı.

Umbides: Sezon başlamadan önce beklentilerimizin en fazla olduğu futbolculardan biriydi ama o da beklentileri karşılayamayanlardan. Duran topları etkili kullanıyor, yaptığı ortalar tehlike yaratıyor ama özellikleri bu söylediklerimden fazla değil.

Monje: Sezona iyi başladı ama gerek yaşadığı sakatlıklar gerek malum olaydan sonra kendisini toparlayamadı. 

Yiğit:  Kamp döneminde takımda değildi. Sonradan geldi ama en fazla iki yada üç haftada kendisine gelmesi gerekirdi. Monje ve Umbides'in aksadığı dönemlerde ve Türkiye Kupasında yeterince şans buldu ama takıma katkısı ilk yarı itibariyle sıfırdı.

Müslüm: Yeteneksiz demek yanlış olur ama o yetenekleri ne kadar kullanabiliyor soru işareti. O da eline geçen fırsatları değerlendiremedi.

Hasan Kabze: İlk maçlarda kötüydü sonra toparladı ama tekrar performans düşüklüğü yaşadı. Performans düşüklüğünün sebebi olarak orta alandan hücuma katkının yeterince iyi olmadığını da söyleyebiliriz.

Barral: Sezona iyi başladı ama  o da sürekliliği sağlayamadı. Bir türlü istediği havaya giremedi. Bunda Cuper'in de hatasının olduğunu düşünüyorum. Barral'ın sonradan oyuna girdiği maçlarda gösterdiği üstün performanslardan sonra bile yedek kalmasının dolayı biraz şevkinin kırıldığını düşünüyorum. Sonrasında yaşadığı sakatlık da bu durumun tuzu biberi oldu.

Stancu: Fornezzi ve Ali Çamdalı ile birlikte en iyi 3 oyuncumuzdan birisiydi. Geçtğimiz sezonki gibi gollerine devam etti ama goller haricinde her bakımdan kendini geliştirdiğini söyleyebiliriz. Orta alandan yeterli desteği alamamasına rağmen öndeki oyunuyla çoğu zaman takımı rahatlatan isim oldu.
Murat Torun:  Murat Torun’u pek izleme şansımız olmadı ama Hüsamettin’e yapılan linç kampanyasının Murat’a yapılmasına izin vermememiz gerekiyor!

Malum devre arasındayız ve her takımda olduğu gibi bizde de gelenler-gidenler olacak.Eksikleri tekrar tekrar dile getirmenin anlamı yok. Sezon başında dile getirdiğimiz eksiklerimizi tamamlayalım yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...