1 Eylül 2012

Ankara'nın Bağları... Gençlerbirliği 1 - 1 Orduspor


Dün akşam benim açımdan çok farklıydı... 4 senedir okul sebebiyle yurt dışında olmam sebebiyle sevdamızı ya tv başından ya da bilgisayardan takip ettim. 4 senelik bir aranın ardından dün tribünde, Orduspor'umuzun yanındaydım.

İlk 2 haftada sahaya çıkan onbirimiz Hasan Kabzenin sakatlığı sebebiyle zorunlu değişikliğe uğradı. Hasan Kabze'nin yokluğunda Stancu, David Barral'ın partneri olarak ilk 11'de yer aldı ve yabancı kontenjanından dolayı Umbides kulübüye çekildi. Umbides'in yerine sağ kanatta Müslüm ilk 11'de sahaya çıktı. Bu iki değişiklik haricinde orta ikili yine Şamil ve Nizamettin'den, defans hattımız ise ilk iki haftada olduğu gibi Ferhat, Agus, Ali, Garcia 4'lüsünden oluştu.

Maçın başlaması ile golü bulmamız bir oldu. Barral'ın ilk 2 haftada belkide en iyi yaptığı şey uzun atılan toplarla defansın arkasına sarkması, topla çok hızlı gitmesi ve kaleciyle karşı karşıya kalması idi... Mersin İdman Yurdu maçında kaleciyle iki defa karşı karşıya kalmış fakat bu pozisyonlardan yararlanamamıştı. Dün yine defansın arkasına çok iyi sarktı, topla kaleye çok iyi gitti fakat bitirişi yine Mersin İdman Yurdu maçında olduğu gibi iyi yapamasına rağmen şans yanımızdaydı. Stancu'ya çıkarmak istediği top Mehmet Sedef'e çarptı ve maça gol ile başladık. Gole kadar olan süreçte soldan Monje ile oldukça etkiliydik fakat golden sonra Monje'nin sakatlanması ile oyuna Umbides dahil oldu. Monje'nin oyundan çıkmasından sonra ön tarafa top taşımakta zorluk çektik ve daha çok defanstan ve orta alandan atılan uzun toplarla Barral ve Stancu'yu pozisyona sokmaya çalıştık. Atılan golün de etkisiyle psikolojik olarak geriye yaslandığımız için oyun genel olarak Gençlerbirliğinin hakimiyetinde geçti.



İkinci yarıya Gençlerbirliği Ekigho - Lekiç değişikliği ile başladı. Bizim defansif futbolumuzdan da cesaret alan Gençlerbirliği fizik olarak da etkili olan Lekiç'in de oyuna girmesiyle ikinci yarı oyunu bizim yarı alanımıza yıktı. Rakip kendi evinde 2 puan kaybı yaşamamak için erken hamle yapmıştı ve bu da ikinci yarının başında meyvelerini verdi. Ali ve Agus oldukça uyumlu olmasına rağmen Garcia ve Ferhat'ın acemi hareketlerinden dolayı pozisyonlar verdik. Garcia ters ayak solbek'de oynadığından olsa gerek solbekte yerini yadırgıyor. Yediğimiz golden dolayı çok fazla eleştiremeyiz ama seken topta orda olması gereken Garcia'ydı.

Takımın kötülerine gelecek olursak Müslüm ve Stancu'nun dün sahanın en kötüleri olduğunu söyleyebiliriz. Müslüm belkide bu kadar şans bulacağını sezon öncesi düşünmüyordu ama 3 ilk 2 hafta sonradan, bu hafta ise direk ilk 11'de forma şansı buldu. Biraz sakin olsa, ayakları yere bassa daha iyisini yapacak ama sürekli bir telaş halinde olduğu için zaman zaman iki metre ötesinde olan arkadaşına bile pas atamadı. Stancu da oyunda kaldığı süre içerisinde faydalı olamadı. Orta ikilimiz Şamil ve Nizamettin yine ilk iki maçta olduğu gibi defansif olarak sahadaydılar. 4-4-2 diyoruz ama 4-4-2 den çok sahada çoğu zaman 6-2-2 gibi oynuyoruz diyebilirim. Nizamettin'in biraz daha ofansa yakın oynamasını bekliyorduk ama geride kalan 3 haftaya baktığımız zaman Şamil'in yaptığından daha fazlasını yaptığını söyleyemeyiz. Pas alışverişinde biraz daha ön planda ama genel olarak beklediğimiz gibi değil. Lig başlamadan önce alternatif olarak düşündüğümüz Monje'nin ise dün sakatlandıktan sonra takım için ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi anladık. Monje deyim yerindeyse takımı ileri taşıyan tek adamımız.

Geriye dönüp baktığımızda iki deplasman 1 iç saha maçında 2 beraberlik 1 galibiyet = 5 puan ile lige başladık. Son transferlerimiz Atila Turan ve olası Yigit Gökoğlan transferinin gerçekleşmesinden sonra takımın daha alternatifli olacağını düşündüğümüzde milli takım arasından sonra daha iyi bir Orduspor umut edebiliriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...