30 Temmuz 2011

2014 Dünya Kupası Eleme Kuraları


Dünya Kupası'nı en çok kazanan ülkenin ev sahipliğinde yapılacak olan 2014 Dünya Kupası için eleme grupları an itibariyle belli oldu. Kuraların Avrupa tarafında D Grubu'nda yer alacağız. Rakiplerimiz Hollanda-Macaristan-Romanya-Estonya ve Andorra. Medyada yine lokum gibi kura yazıları çıkar mı bilmiyorum ama zor bir gruba düştük. Zira gideceğimiz her deplasman maçı bizi çok zorlayacak. Hollanda dışında Macaristan ve Romanya yakın zamanın futbol efsanelerinden. Estonya ile daha yakın zamanda bir mazimiz var. Buzlu bir sahada yanlış hatırlamıyorsam 1-1 berabere biten bir maç oynamıştık. O deplasmanda zor olacaktır. Andorra üzerine fazla muhabbet etmeye gerek yok. Son sınıf takımları içerisinde bazen süpriz sonuçlar çıkarmaya başladılar ama bizi etkileyeceğini sanmıyorum. Hakkımızda hayırlısı. 2014'e çok var. Önce şu 2012'ye gidelim de...

Diğer gruplardan kısaca bahsederseki, A Grubu , gruplar içerisinde en zor grup oldu diyebiliriz. 1. torbadan gelen Hırvatistan ile 5. torbadan gelen Makedonya arasında oynanacak maçta kesin Hırvtistan kazanır diyemeyiz. Maçları zevkli bir grup olur, kolay kopmalar yaşanmaz. B Grubu İtalya, Danimarka ve Çek Cumhuriyeti arasında geçer. C Grubu, çok düz bir grup oldu. Almanya alır başını gider İrlanda zorlarsa İsveç'i zorlar. Norveç nasıl olduda 1. torbada yer buldu diye kendi kendime düşünürken E Grubu'nda birbirine denk takımlar arasına düşmüş. Yine yarışın son ana kadar süreceği bir grup olur. Arnavutluk-Kıbrıs maçları gergin geçer, zevkli maçlar olur. F Grubu ise içinde olmayı istediğim bir grup oldu. Rahat ve kolay bir grup. Coğrafya olarak birbirine yakın ülkelerden ulaşan G Grubu'nda ise, Yunanistan, Slovakya ve Bosna Hersek yarışın içinde olur. İngiltere için deplasmanları zor olacak bir H Grubu ve İspanya ile Fransa'nın aynı grupta yer aldığı I Grubu izleyeceğiz elemelerde.

Bank Asya 1. Lig'in Hocaları

Bank Asya'da geçirdiğimiz sezonları göz önüne aldığımızda hoca faktörü bu lig için oldukça önemli. Kısaca anlatmak gerekirse takımdan ne kadar iyi olursa olsun hoca takımı vezir de eder rezilde. Bir hocanın bir sezonuyla bir sezonunun tutmadığını da biliyoruz mesela. Yücel İldiz'li ilk sezonumuzda onca ters giden şeye rağmen Play-Off'a kalıp Süper Lig'in kapısından dönerken, Bank Asya'daki 2. Yücel İldiz döneminde bizi vezir eden Yücel Hoca o dönem takımı rezil etmişti ve çok daha kaliteli bir kadromuz olmasına rağmen lig sonunda umduğumuzdan çok daha farklı bir noktada ligi tamamlamıştık.

Bank Asya'da geçirdiğimiz sezonlar ve hocaların takımlar üzerlerindeki etkilerini göz önüne aldığımız zaman sırf Hoca faktöründen dolayı bir adım önde gördüğüm veya lig başlamadan umutsuz olduğum takımlar var. Bank Asya'nın hocalarını nacizane ele alalım...

Uğur Tütüneker ( Kasımpaşa )
Sıcağı sıcağına bir Uğur Tütüneker analizi olucak belki ama geçtiğimiz sezonun sonunu getirememesine rağmen Uğur Hocayı çok yakından tanıdık ve analiz ettik. Geçtiğimiz sezona Uğur Hocayla değil de başka bir hocayla başlasaydık biz yine Süper Ligi kovalardık ve belkide ilk ikiden çıkardık. Uğur Hoca heyecanı ve hırsıyla bir yere kadar götürebilir ama o hırsını boşladığı anda takımı ve kendisi psikolojik olarak tepe taklak gider. Çalıştırdığı takımlarda bu sorunu hep yaşadı Uğur hoca. Lige fırtına gibi başladık ama takım teklemeye başladığı zaman maalesef olaya hakim olamadı ve birşeyler ters gitmeye başladıktan sonra ters giden şeyi hiçbir zaman tam anlamıyla düzeltemedi. Bir diğer handikapı ise futbolcu kayırması. Uğur Hocanın gözünde bir futbolcu oynaması gerekiyorsa, 5 hafta kepaze oynasa da formayı çok rahatlıkla giyer. Geçtiğimiz sezon zaman zaman sinir harbi geçirmemize neden olmuştu bu yüzden. Kadroda bulunan bütün futbolculara aynı mesafede yaklaşmayı başarabilen bir hoca hiçbir zaman olmadı. Bunun onun için bence bir handikap. Kasımpaşa Tsl'den düştü ve kadro yapısı olarak ligin önemli takımlarından biri olacaktır önümüzdeki sezon. Uğur Hoca dışardan bakıldığı zaman dezavantaj gibi görününe özelliklerinde diretirse Kasımpaşa beklemediği bir düşüş yaşarsa toparlayamaz. Ama yaşadıklarından ders alır ve yanlışlarını görürse Uğur Hoca Kasımpaşa lig sonuna kadar Süper Ligi kovalar. Takımı sendelediği zamanlarda ayağa kaldırmayı başarırsa başarılı olur. Fakat bizdeki gibi zor durumlarda havlu atarsa Kasımpaşa sezon sonunda hüsran yaşar.

Bahri Kaya ( Giresunspor )
Bahri Kaya hakkında bende hep bir ön yargı vardı aslında ama geçen sene Giresunspor'u kümede tutmayı başarması, Giresunspor'un geçtiğimiz sezonki durumunu ele aldığımız zaman onun adına başarılı bir durum. 2001-2002 sezonunda Adanaspor'u Süper Lig'e çıkardıktan sonra görev aldığı bütün takımlarda başarılı olamamış bir teknik adam ki 2 sezon önce aynı gaflete biz de düşüp takımın başına getirmiştik Bahri Kaya'yı. Giresunspor şuandaki içinde bulunduğu durum itibariyle zaten zor bir sezona hazırlanıyor ama başlarında Bahri hoca'nın olması zor geçecek sezonu bence daha da zorlaştıracak unsurlardan bir tanesi. Bahri Kaya'yı takımın başına getiren yönetimin de bence tek gayesi ligde tutunmaktır. Bu seneki kaos ortamında Giresunspor'u tekrardan ligde tutarsa Bahri Kaya gözümde başarılı olacaktır.

Levent Eriş ( Adanaspor )
Levent Eriş eminimki Bank Asya 1. Lig'in en çok kazanan hocalarından biridir. Kendisinin geçtiğimiz sezon bizimle ismi geçmişdi. Süper Lig hedefiyle sezona başlayan takımlar için dışarıdan bakıldığı zaman cazip bir hocadır Levent Eriş ama iş hedefi ortaya koymaya gelindiği zaman her zaman çekimser kalan bir hocadır. Standartların çok çok üzerinde para ister ama takımın başarısı için veya Süper Lig için söz istenildiği zaman dudak bürker. Boluspor'da da kendi istediği bütün imkanlar sağlanmasına rağmen sezon içindeki isteksiz ve bıkkın tavırları Bolusporlu arkadaşları deyim yerindeyse bayağı bir sinirlendirmişti. Gittiği yerde haliyle büyük beklentiler oluşturuyor ve aynı beklentiler Adanaspor cephesinde de oluştu. Adanaspor'un iyi sayılabilecek kadrosu geçtiğimiz sezon yanlış hoca seçimleri yüzünden başarılı olamadı. Bu sene de iyi bir takım kuruluyor ama Levent Eriş sezon sonuna kadar ciddi bir şekilde görevini sürdürür mü orasını kestirmek muamma.

Hüseyin Kalpar ( Çaykur RizeSpor )
Rizespor yıllardır iddialı kadrolar kurup, bol para harcayarak lige hazırlanmasına rağmen istediği başarıya ulaşamadı. Hoca seçiminin yanı sıra dıoymuş futbolculara yönelmenin acısını çokca yaşadılar. Bu seneye Samsunspor'u Süper Lige çıkaran Hüseyin Kalpar ile başlayacaklar. İlk bakışta Bank Asya'nın iyi hoca seçimlerinden gibi görünse de başarılı olması için Rize'de herkesin ona yardımcı olması lazım. Bu sene Samsun'da mutlu sona ulaştı ama en kötü zamanlarda bile Samsunspor taraftarı takımın elinden tuttu ve hedefe tekrardan odaklandırdı. Bir nevi takımın demorolize olmasına neden olmadılar. Hüseyin Hoca'dan çok memnun olmasalar bile dereyi geçene kadar anlayışını benimsediler. Rize'de her sene şampiyonluk paralosıyla yola çıkılmasına rağmen en önemli maçlarda bile o güzel, şirin stadın bol kaldığını düşünürsek Hüseyin Kalpar'ın Samsun'da bulduğu o ortamı Rize'de beklemesi hayal olur. Samsun'da yanlışlar görmezlikten gelindi ve kendi içlerinde halloldu ama bu Rize'de o şekilde olmaz. Takım zaten çoğu maçta boş tribünlere oynarken kötü gidişatta da direk olarak payını alacak olan taraf Hüseyin Kalpar olur. Ve ilk tökezlemede acabalar başlar. Kırılma noktalarından sağlam olarak çıkabilirse Hüseyin Hocanın takımı iş yapar diyeceğim ama işin Rize kısmı düşünceleri karıştırıyor.

Özcan Kızıltan ( Göztepe )
Göztepe akıllı bir iş yaparak takımı Bank Asyaya taşıyan Özcan Hoca ile devam etme kararı aldı. Özcan Hocanın Bank Asyasını Bucaspor'dan biliyoruz. Düşmeye aday gösterilen İzmir takımı aldı güle oynaya Süper Lige çıkardı. Ve gerçekten hak ederek, çatır çatır top oynayarak çıktı Bucaspor. Sonrasında ise Süper Ligde Bülent Uygun'un da içinde bulunduğu saçmalar sinsilesi ile oldukça fazla bir borç yükü ile Bank Asya'ya geri dönüş yaptı Bucaspor. O takım Süper Ligde de Özcan Hocaya teslim edilseydi Bucaspor şuan içinde bulunmuş olduğu durumdan farklı bir konumda olabilirdi. Göztepe'yi geçtiğimiz sezon takip edemedim ama 2.lig'den Bank Asyaya çıkmak da artık çok ama çok zorlaştı. Zor şartlarda Göztepe'yi Süper Lige çıkardıktan sonra şimdide Bank Asyada iddialı olmak istiyorlar ve bu yönde takım kuruyorlar. Takımın alt yapısının ve taraftarının takıma bakış açısını bildiğimiziçin Özcan Hoca'nın Buca ile yaşadığı tecrübeyi bir avantaj olarak görüyorum. İlk sezon için Süper Lig hedefi çok gerçekçi gibi görünmese de öncelikli hedefi ilk 6 olarak belirleyip ona göre sezona başlamalı Göztepe. İlk senesinde olmasa da Özcan Hocanın arkasında durarak 2. sezonunda Göztepe'yi uzun zamandır uzak kaldığı Süper Lige çıkartabilir.

Reha Kapsal ( Karşıyaka )
Bank Asya için favori hocalarımdan biridir Reha Kapsal. Karşıyaka'nın başına 2. defa geçiyor ama bu sefer ki geliş amacı ilk seferkinden çok daha güzel bir zamanda. Takımın 100. yılı ve hedef mutlak şampiyonluk. İlk gelişinde takımın tökezlediği zamanlarda yönetim arkasında durmamıştı Reha Hocanın ve yollar ayrılmıştı. O sezon arkasında durulsaydı Reha Hocanın bence şimdi Karşıyaka Süper Ligde olurdu. Hocalığının yanı sıra Karşıyaka taraftarının ona olan inancını ve sabrını da eklersek Karşıyaka'nın 100. yıl için takımın başına getirebileceği en iyi isimdi diyebiliriz. İlk sezonunda takım kötü durumda olmasına rağmen gönderilmesine Kafkaf taraftarları çok tepki göstermişdi. Onların Reha hocaya olan sevgisi de bu yeniden gelişin aslında nedenlerinden biridir. Manisa'da geçirdiği talihsiz sezona rağmen Reha Kapsal'ın Süper Lig yarışında yeterli bir hoca olduğunu düşünüyorum. Karşıyaka'nın yaptığı iddialı transferleri ve taraftarı da bu döngünün içerisine eklersek Karşıyaka bu sene Süper Lig'in en iddialı takımlarından biri diyebiliriz.

Besim Durmuş ( Kartalspor )
Besim Hoca geçtiğimiz sezonu İskenderun D.Ç. Spor'da geçirdi ve teknik direktör olarak görev yapdığı 2. takımda İskenderun. Uzun yıllar çeşitli takımlarda yardımcı antrenörlük görevi yaptıktan sonra 2 sezon önce Uğur Tütüneker'in kurduğu Kasımpaşa takımının başına geçmiş ve takımı Play Off'lardan Süper Lige çıkaran hoca olmuştu. Uğur Hocanın kaderi o sezon aynı bu sezonki gibiydi. İyi başladığı sezonun sonunu getirememiş ve nefesi yetmeyince finish'e çok az bir mesafa kala görevden ayrılmıştı. Besim Hoca ise o anki krizi iyi idare edip takımın Süper Lige çıkmasını sağlamıştı. Kartalspor'da futbolcu ve antrenör olarak daha önceden görev aldığını düşünürse Besim Hoca'nın Kartaspor'u yakından tanıdığını düşünürsek Kartalspor adına olumlu bir seçim diye düşünebiliriz. İşin diğer boyutu da tabiki Kartalspor'un sezona hangi niyetle başlayacak olması. Taraftar bu sene beklenti içinde ve Süper Ligi kovalayan bir takım kurulduğuna inanıyor. Ama yönetimin olaya bakış açısının ben bu kadar ciddi olduğunu düşünmüyorum. Amaç orta sıralar gibi görünüyor ve amaç ile hocayı kıyasladığımız zaman Kartalspor'u bilen Besim Hoca bu amaçlar çerçevesinde başarılı olur.

Osman Özdemir ( Konyaspor )
Metin Diyadin'in yardımcısı iken Metin Hoca'nın istifa etmesiyle yine finish'e kısa bir mesafa kala direksiyona geçip başarılı olan hocalardan biridir Osman Hoca. O sene Metin Diyadin'in kurduğu Gençlerbirliği Oftaş Süper Lige çıktı ama son anda direksiyona geçen Osman Özdemir takımın başında teknik direktör olarak devam etti. Sonrasında ise Hacettepe Süper Ligde tutunamayıp Bank Asya'ya doğru yol alırken görevden alındı. Bir sonraki sezona Orduspor'un başında başladı. 8 hafta sonunda bizimde isyan bayrağını çekmemiz üzerine istafa etmek zorunda kaldı. Osman Hocanın kurduğu o takım Orduspor'un Bank Asya'daki en berbat takımıydı. Devre arasında durumu toparlayamasaydık Osman Özdemir yüzünden o sezon 2. lige düşebilirdik. Geçtiğimiz sezon ise Adanaspor'un başına geldi ve yine aynı senaryoları yaşadıktan sonra orda da tutunamadı. Bu sezonki durumu göz önüne alacak olursak, Osman Özdemir bence Konyaspor'un çok yanlış bir seçim. Transfer yasakları ve diğer sorunları ele alınca ve birde Osman Özdemir'i ekleyince bu kargaşaya ortaya pek de iyi bir tablo çıkmıyor. Konyaspor'un bu sezonki durumuna pek de hoşgörü ile yaklaşamıyorum. Umarım yanıltır beni Osman Özdemir.

Coşkun Demirbakan ( Tavşanlı Linyit )
Coşkun hoca elindeki malzemeyi iyi kullanabilen ve Bank Asyaya yabancı olmayanbir hoca. Bank Asya için de çoğu takımın başında görmek istediği bir hocadır. Ama Tavşanlının şuanki kadro yapısına ve geçtiğimiz sezon takımın belkemiğini oluşturan futbolcuların gittiğini görünce Coşkun Hocanın işinin pek de kolay olduğunu söyleyemeyiz. Geçtiğimiz sezonki mütevazi kadro o kadronun mimarı Mustafa Hoca ile çok iyi işler yaptı ama bu sefer durumlar farklı. Geçtiğimiz sezon kendi kurduğu takım küme düştü ve bu sene başında olacağı takım da bence en önemli düşme adaylarından biri. Tavşanlının bu sezonki hedefi çok net olarak ligde kalmak. Malzeme iyi olunca hocalığını gösteren Çoşkun Hoca kıt imkanlarla neler yapacak merak konusu ama bu sezon Tavşanlıyı ligde tutarsa bence başarılı olmuş olur.

Fikret Yılmaz ( K. Erciyesspor )
Erciyesspor bir iki sezondur devam ettiği yanlışlığı sürdürdü ve takımın başına tecrübesiz bir isim daha getirildi. Geçtiğimiz sezon kadro çok iyi olmasına rağmen yanlış hoca seçimleri yüzünden başarılı olamadılar. Bu sezona Burak Yılmaz'ın babası Fikret Yılmaz ile başlayacaklar. Fikret Hocanın teknik direktör olarak ilk tecrübesi olacak. Uzun zamandır futbolun içinde olmasına rağmen kaleci antrenörü olarak görev yapmış bir isim. O yüzden bu sezonki Erciyesspor'u ve onun kuracağı kadroyu gerçekten çok merak ediyorum.

Şaban Yıldırım ( Sakaryaspor )
Bazı hocalar bazı takımlarla özzdeşleşir ya, Şaban Yıldırım'ınki de o durum. Sakaryaspor'un başına geçtiğimiz sezon 4. gelişiydi ve kıt şartlarda o takımı Bank Asya'ya çıkardı Şaban Yıldırım. Hocalığı muallaktır ama insanlık, adamlık denilince parmakla gösterilen nadir insanlardan biridir Şaban Yıldırım. Sakaryaspor'da 4. dönemi ve bu kulübün her döneminde adı olan bir isim. Takımın en kötü zamanlarında kimse yokken gönüllü olarak göreve gelmiş bir isim. Sakaryaspor geçtiğimiz sezon deyim yerindeyse o genç kadrosuyla bir mucize gerçekleştirdi ve kendinden çok çok daha üstün takımları geçerek Play Off'dan Bank Asya'ya çıkmasını bildi. Süper Ligden düşüşün ardından Bank Asya'dan da düştükten sonra mali olarak diplere vuran kulüp yeniden Bank Asyaya çıkmış olsa bile 3-4 yıl önceki enkazın etkileri hala sürüyor ve transfer konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. Bu sezon öncelikli hedef zaten ligde kalmak olacaktır. Şaban hoca da bu hedef için yarı yolda bırakıp gitmeyecek, takımı sahiplenecek hocalardan biri. Umarım Sakarya eski günlerine geri döner.

Erol Azgın ( Gaziantep Belediye Spor )
Bank Asya'da geçen sezon en iyi futbolu hangi takım oynuyor diye soracak olsak. Gaziantep Belediye lehine önemli bir çoğunluk olurdu. Değişik bir takımdı. Bank Asyadaki bütün sezonlarında değişik oldular aslında. Doğru hoca seçimleriyle hep korkulan, çekinilen bir takım oldular ki finalde çok zorlu bir karşılaşmanın ardından onları yenip Süper Lige çıktık. Ama herşeye rağmen hak ettik ve eğer Gbb çıksaydı gerçekten çok üzülürdüm. Olaya sadece futbol açısından bakmak istemiyorum ama o ligi herşeyiyle biz daha çok hak ediyoruz. Kentin Süper ligde oynayan ve Avrupa kupalarında mücadele eden takımına sahip çıkmadığını gördükçe daha da fazla hak veriyorum kendime bu konuda. Herneyse, hocaları değerlendiriyorum ama konu farklı yerlere gidecek. Dediğim gibi Gbb mütevazi kadrosuna rağmen ligin en iyi futbol oynayan takımlarından biriydi ve Erol hocayla devam etme kararı aldılar. Canı istediği zaman maç kazanan, istemediği zaman yatan bir takım. Sağı solu belli olmayan ama her sene ilk 6'nın kıyısından köşesinden tutan, kovalayan bir takım. Sezona Erol Hoca yönetiminde yine hedefsiz başlayıp, Süper Ligi kovalayan takımları yenip alakasız maçlarda puan kaybetmeye devam ederler. Küme düşme sıkıntısı gibi bir sıkıntıları olmaz. Hatta keyifleri yerinde olursa ve isterlerse Süper Lige bile çıkabilirler ama futbol olarak hak etseler bile farklı bir takımın çıkması beni mutlu eder.

Cihat Arslan ( Boluspor )
Cihat Hoca genç yaşına rağmen tecrübeli hocalardan biridir. Boluspor'un hedeflerini ortaya koyduğumuzdan bazı kesimler tarafından yanlış bir seçim olarak nitelendirebilir ama ben Cihat Hoca konusunda biraz ılımlıyım. Geçtiğimiz sezon görev alan hocaları gibi para odaklı çalışacak hocalar yerine Bank Asya'da idealleri olan ve kendini kanıtlamak isteyen hocalar her zaman daha başarılı oldular. Cihat Hoca bu manyelde bir hoca ve bence olumlu bir seçim. Boluspor zaten her sezon istese de istemese de yarışın içinde bir şekilde kendine yer edindi. Bu senede yukarıyı kovalayan takımlardan biri olacaklardır. Cihat hocanın da ortaya çıkaracağı takımı merak ediyorum.

Hamza Hamzaoğlu ( Akhisar Belediyespor )
Hamza hoca geçtiğimiz sezona Denizlispor'un başında başlamıştı. Lige takımı iyi başlamasına rağmen sonrasında durumu toparlayamayınca ayrılmak zorunda kalmıştı. Zaten sezon başından ayrıldığı döneme kadar Denizlispor'da hep eğreti bir konumda bulundu. Kadronun hakkını çoğu zaman veremedi. Sonrasında ise sezonun son anlarında Akhisar Belediyenin başına geçip Akhisar'ı ligde tuttu. Bir nevi kötü başladığı sezonu iyi bir yerde bitirdi. Çünkü Akhisar herkesin düşme adayı olarak gösterdiği bir takımda. Bu sezona da Hamza Hoca ile devam edecek Akhisar ve çok da iyi isimler katıyorlar kadrolarına. Hamza Hocanın bu tarz takımlarda kendini daha iyi ifade edebileceğini düşünüyorum. Geçen sene Tavşanlının yaptığı çıkışın benzerini bu sene Hamza Hamzaoğlu'nun Akhisarından bekliyorum...

Güvenç Kurtar ( Denizlispor )
Güvenç Hocanın kariyeri ortada ama son dönemlerde çalıştırdığı takımların istatistikleri pek de iyi değil. Süper Lige üç defa çalıştırdığı takımları yükseltmiş bir hoca ve bu sene bunun dörde çıkarmak isteyecektir. Geçen sene Hamza Hamzaoğlu değil de o kadronun başında Güvenç Hoca olsaydı çok daha farklı olurdu. Bu sezon ise yeniden bir takım kuruluyor. Hedef Süper Lig ama geçen sene Bank Asyayı küçümseyen Denizli'nin lig sonunda nerede olduğunu hepimiz gördük. Güvenç Hoca eski günlerindeki gibi mi performans gösterecek merak ediyorum doğrusu.

Osman Özköylü ( Elazığspor )
Göztepe gibi Elazığspor'da takımı Bank Asyaya çıkaran hocası ile devam etme kararı aldı. Genç bir hoca olmasına rağmen geçtiğimiz sezon Elazığspor ile yakaladığı başarı parmak ısırtan cinstendi. Bu sene Elazığspor'u ve Osman hocayı gerçekten merak ediyorum. 2. ligi takip edemediğim için onun hakkında iyidir veya kötüdür diyemeyeceğim ama takımın başında kalması Elazığspor adına gerçekten olumlu bir durum.

Sait Karafırtınalar ( Bucaspor )
Geçtiğimiz sezon Samet Aybabı görevi bıraktıktan sonra Sait Hoca takımın başına geçti. Ligden düşmesi kesinleşen Bucaspor'un başında iyi maçlar çıkardı ve Bucaspor yönetimi kendisiyle devam etme kararı alıp 3 yıllık sözleşme imzaladı. Sait Hocanın daha önce teknik direktör olarak görev yaptığı bir takım yok. Yardımcı antrenör olarak uzun yıllar çalıştıktan sonra ilk defa bir takımın başında olacak. Bucapor'un hedeflerini bilmiyorum ama Sait Hoca başarılı olur mu onu kestirmek gerçekten soru işareti.

Fahrettin Genç ( İstanbul Güngören Spor )
Fahrettin hoca geçtiğimiz sezon Güngörenspor'un A2 takımı hocası iken yeni sezonda takımın başında olacak. Takımı bilen, takımın içinden gelen biri. Ama Teknik kariyerine baktığımız zaman genellikle alt yapıda görev almış bir hoca. Güngörenspor'da nasıl bir yönde ilerleyecek hep beraber göreceğiz.

*****

Biraz uzun ve bir o kadar keşmekeş bir yazı oldu ama Bank Asya'nın hocalarını kendime göre yorumladım. Benim hoca bakımından bir adım önde gördüğüm takımlar. O takımlara Top 5 diyeyim. Hoca bakımından bir adım geriden geleceğini düşündüğüm takımlar da var onları yazının içinde belirttim zaten.

TOP 5

1. Reha Kapsal - Karşıyaka
2. Cihat Arslan - Boluspor
3. Erol Azgın - GBB
4. Güvenç Kurtar - Denizlispor
5. Uğur Tütüneker - Kasımpaşa

28 Temmuz 2011

Gaziantepspor 0-1 Legia


Futbolu özlemişiz. Ligler ertelendiğinden dolayı özlemeye de devam edeceğiz. Bu yaz günlerine heyecan katan Avrupa maçları başladı en azından. 2 günlükte olsa futbol konuşuldu ülkede. Trabzon ile üzüldük ilk gün. Çekebileceği en zor rakiplerden birini çekmişti kurada Trabzonspor. İlk maçta Portekiz'de uzun süre direnmesine rağmen yediği golden sonra demoralize olup 2.'yi de gördü kalesinde. Tarihinde Şampiyonlar Ligi gruplarına hiç kalamyan Trabzonspor, bu senede bu şansını zora soktu diyebiliriz. Olimpiyat Stadı'nda oynayacağı rövanş maçını merakla bekliyoruz. Bir süpriz çıkartabilir mi? Olamaz mı olabilir...

Bu akşam ise Avrupa Ligi akşamıydı. Bursaspor ve Gaziantepspor ile yaşadık futbol heyecanını. Ben yaşadığım yer dolayısıyla işin Gaziantepspor boyutunundan bahsedeceğim. Ama kısaca Bursaspor'a değineyim bu satırlardan. 1-0 geriye düştüğü maçı zorda olsa 2-1 almasını bilmiş Bursa. Maçın sadece özetini gördüm. Genel kanı Bursa'nın rahat tur atlayacağı yönündeydi ama olmamış. Sanırım onlarda daha hazır değiller lige ve Avrupa'ya. Antep maçı sırasında 1-0'ı görünce bi "hadi be" çekmedim değil. Neyseki zor olanı başarmadı Bursa ve 2-1 ile geçti rakibini. Rövanşı kestirmek zor. Tehlikeli bir skor sonuçta. Bursa'nın bugünkü oyununu görmediğim için rövanş içinde birşey diyemiyorum. Ama gri formaları gerçekten çok hoş...

Gaziantep hikayemle birlikte artık futbolda Avrupa'ya terfi etmenin heyecanını, sevincini yaşıyorum. Hayatımda gittiğim ilk yabancı takım maçı olmuştu 4-1 kazandıkları Minsk maçı. Aslında rivayete göre çocukluğumun İzmir hikayesinde milli takımımızın bir ihtimal İngiltere ile oynadığı maçınada gitmiştim. Hatırlamıyorum. Aslında hatırlıyorum birşeyler. Mesela hava daha kararmamıştı ama kararmak üzereydi. Atatürk Stadı'nın şaşalı ışıklandırması ilgimi çekmişti. Baktıkça gözümü alıyordu. Çocuk aklı işte, canlı olarak izlediği maçtada spiker arıyor. Hafızam bir abiyi hatırlatıyor bana. Birşeyler söylüyor yanımda, söyleniyor, kızgın ve gidişattan memnun değil. Dedikleri de aklımda değil. Ama spiker arıyor ya çocuk. Sanırım bu maçın spikeri bu abi diyor. Ama pek spiker gibide değil diyede içinden geçirmiyor değil. Spikerler bağırıp çağırmaz ki devamlı. Değişik bir spikermiş bu abide.

Neyse, Gaziantep ile girdiğim ilk yazıda (-ki buradan görebilirsiniz o yazıyı) Süper Lig'in havasından bahsetmeye çalışmıştım. Gerçi ne hava? Uzaktan güzel görünüyordu ama şimdi konuşulanlara bakın. Süper Lig, Süper Lig değilmiş ki zaten. Ordu'muzu da hep o ligde hayal etmiştim bahsettiiğim yazıda. 2 ay geçmiş aradan. Hayallerim gerçek olmuş, Ordu'm Süper Lig'e çıkmış. Şimdi de 2 maçtır yaşadığım Avrupa macerasında da Ordu'mu hayal ediyorum. Ordu'ya da gelsin Polonyalılar falan. Evet bugün Varşovalılar çok iyi gelmişlerdi Gaziantep'e. Birçok Türk takımının taraftarının yapamadığı işi yapmışlardı. Sadece gelmekle yetinmeyip seslerinide gayet güzel duyurdular, her ne kadar biz ne dediklerini anlamasakta.

Şehirde değişen birşey yok Avrupa maçı olmasına rağmen. Boş tribünler Anteplilerin de canını sıkıyordur. Şimdi daha iyi anladım bu ligi ne kadar haketiğimizi. Hayır, Gaziantepspor'dan ötürü değil, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'dan ötürü. Bu lige çıkmaları gerçketen çok saçma olacaktı. Şehirde yol üzerlerine bayraklar asıldı ama şehrin ilgisi yine aynı ilgi. Bir doymuşluk hakim. Tabi amaç Antep için kötü izlenim yaratmak değil. Şehir olarak bahsedeyim biraz. Çok güzel bir şehir. Bizim oralardan gelecekler için söylüyorum beklediğinizden daha yeşil bir Antep ile karşılacaksınız. İnsanları da bir o kadar cana yakın ve eğlenceli.

Maça gelelim. Antep, rakibine göre daha baskılıydı. Misal oturduğumuz tribün Gaziantep kalesine yakın taraftaydı ama önümüzde pek mücadele seyretmedik. İlk yarıda rakip Varşova'nın organize olarak geldiği tek bir pozisyon oldu. Oda sonuç getirmedi. Gaziantep ise duran toplarda tek bir heyecan yaratamadı. Varşovalılar neredeyse her topu çıkarmayı bildiler. Genelde kontra bir oyun sergileyen rakip, deplasmanda olması gerektiği gibi oynadı. Sosa çok yalnız kaldı ilerde. Kafkas ise uzun süre müdahale etmedi bu duruma. Cenk Tosun'un neden yedek bekletildiği hakkında fikrim yok. Fazla takip edemiyorum gündemi.
Legia demişken, kaç gündür bu maçı konuşuyrduk arkadaşlarla ama hiç aklıma gelmemişti. Stada girince skorbort da Legia'nın logosunu görünce aklıma direk Bruno geldi. Hey gidi Karaoğlan, nerelerdesin sen şimdi.
Bruno'yu da iliştirdikten sonra 2. yarıdayız. Antep golü bulmak için yüklenmeye devam ediyor ama hep ceza sahası içinde ölüyor top. Yakalandıkları bir kontrada da yiyorlar golü 0-1... Üzücü bir tablo. Bir Dany var Gaziantep'de her müdahalesinde tribünleri ayağa kaldırmayı başardı. Minsk maçında da gayet iyiydi defansta güven veriyor. Golü yiyen Antep oyunda süregetirdiği baskısını arttıramadı. Sanki 0-0'mış yada öndeymiş gibi bir oyun sergilediler. Kanatlara inen Vagner olsun Olcan olsun ortayı açıyor ama içerde tek bir Antepli olmuyordu. Baskılı ama biraz korkak oynayan Antep, golden sonra türlü türlü pozisyonlara girmeye çalışsada sonuç alamadı. Son 5 dakikada da pili bitincede tüm ümitler bitmişti Antep'de. Geçmiş olsun. Yine de rövanş için var bir ihtimal, ne dersin?

27 Temmuz 2011

Tobias Nickenig Orduspor'da


Haftalardır gizlilikle yürüttüğümüz bir transfer çalışması daha başarıyla sonuçlandı.

Almanya'nın Vfl Osnabrück takımından Tobias Nickenig ile 2 yıllık sözleşme imzaladık. 2 hafta önce ismi geçtiğinde detaylı araştırmaya başlamıştık. Bugün bitti yarın bitti transferi derken bugüne sarktı. Peşinde Bundesliga'nın ünlü klüpleri olan bu oyuncuyu ikna edip imzayı bugün attırabildik.

1,90 cm boyuna rağmen oldukça çabuk,hızlı ve savaşçı bir futbolcu Tobias. Orduspor'umuza hayırlı olsun.

Toplamda tüm liglerde 162 kez forma giyen Tobias'ın 9 da golü bulunuyor.


26 Temmuz 2011

Blogsal, Gündemsel vs...

Yazıya blogsal amaçlarla başlasam da bir yerden sonra yine gündeme ve transfere bağlayacağım yazıyı. Blog bu aralar biraz sessiz kaldı. Transfer haberleri gündeme geldikçe ve gelişmeler oldukça buradayız.

Malum yaz dönemlerinde bloglar genelde blog havasından çıkıp haber siteleri gibi olmaya başlıyor ki biz de bu sorunu yaşadık. Son zamanlarda blogdan öte sizleri haberdar eden bir spor sitesi görünümüne bürünmüş olsak da ligin başlamasıyla beraber biz de eski kimliğimize geri döneceğiz.

O yüzden haber vermeye devam edelim : )

Bu durumdan yakınırken bu yazı içinde transferler hakkında ufak bilgiler de olmayacak değil.

Bizi şuan için belkide en yakından ilgilendiren gündem, şike iddiaları dolayısıyla ligin 1 ay geç başlayacak olması. Ligler planladığı tarihte başlayasaydı gerçekten çok büyük sıkıntılar bizi bekliyordu ama bu haber gerçekten bizi gerçekten rahatlattı. Takımın lig başlayana kadar yeni transferler ile kaynaşması ve sezona hazırlanması için ekstradan 1 ay gibi bir zaman dilimi kazandık ve bu ekstra zaman ile birlikte hazırlık ile ilgili bir sıkıntımız kalmadı. Olay bundan sonra teknik ekipte.

Transfer durumlarına gelince ; 2 veya 3 yabancı futbolcu transferi daha söz konusu. Uzun zamandır yazılarımızda belirttiğimiz, şu gün gelecek imza atacak dediğimiz ismin transferi maalesef biraz zorlaştı... İsmini söylemediğimiz futbolcu zaten artık çoğu kişi tarafından biliniyor. Nijerya Milli takımının ve Belçika'nın Brugge takımının golcüsü Joseph Akpala. Akpala ile imza her konuda anlaştığımız anda Belay'da yaşadığımız sıkıntı başımıza geldi ve başka takımlar araya girdi. Belayı Bordeaux'a kaptırdık. Futbolcu kendi geleceği için uygun olan seçeneği seçti ve o transferi gerçekleştiremedik. Akpala transferinde ise araya dünyaca ünlü Mallorca, Sevilla, Shalkee, Racing Santarder gibi kulüplerin girmesi bu ismin transferininde artık bizim açımızdan bittiğinin bir göstergesi olsa gerek. Zaten Belçika basınına verdiği bir röportajda Türk takımlarının finansal açıdan zorluklar çıkardığından ve Türkiye'de oynamak istemediğinden bahsetmiş. Akpala'nın transferine o kadar yaklaşmıştık ki blogda yayınlayacağımız yazısı bile hazırdı ama nasip olmadı.

Diğer transfer gelişmelerine gelecek olursak; Akpala'nın gelme ihtimalinin kalmaması üzerine alternatiflere yöneldik. Kısa zamanda o mevki için bir veya 2 transfer yapmak zorundayız. Yabancı futbolcu gelse bile, Banahane, İbrahim Şahin ve gelecek olan forveti sayarsak 3 forvet ile bu ligi götürmek çok zor. En azından alternatif olacak yerli bir forvet oyuncusu daha kadroya kazandırılmalı diye düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda bunun sıkıntısını çok çekdik. İbrahim Şahin'in hazırlık kampında çok iyi olduğunu duyduk ama ne kadar güvenebiliriz ki ona ?

Diğer planlanan yabancı transferi defans mevkisi için. Bundesliga'dan Alman bir stoper demiştik ama öğrendiğimize göre anlaşmak üzere olduğumuz defans oyuncusu Almanya 2. liginde oynuyor. Uzun boylu, boyuna rağmen çok hızlı ve teknik bir defans oyuncusu. Metin Hoca bu futbolcuyu canlı izleme fırsatı yakalımış ve takıma kazandırmak için yğun bir uğraş veriliyor. Ama gerçekleşmeme ihtimaline karşın bu futbolcunun da alternatifleri hazır.

Transfer hakkında yazılacak çok şey var aslında. Yerli transferinin bittiği söylense de sürpriz imzalar gelebilir.

Kamptaki haberlere gelecek olursak ; son transferlerin de kampa katılmasıyla takımın neşesi yerine gelmiş. Özellikle Gosso sempatik tavırlarıyla kampın neşe kaynağı durumundaymış. Ali Çamdalı'nın yabancı futbolcular ile olan iletişimi çok iyiymiş ve bu konuda Metin Hoca'ya çok yardımcı oluyormuş. Yeni sezonda takım kaptanlarından biri yüksek ihtimalle Ali Çamdalı olabilir. Takım Hollanda kampını tamamladıktan sonra Bolu'da tekrardan kampa girecek ve liglerin başlangıcına kadar sanırım hazırlıklara orda devam edeceğiz.

Ek olarak Hollanda kampından sonra takımdan ayrılacak olan isimler var. Takımda olan isimlerin haricinde yeni yapılan transferlerden de takımdan ayrılacak olanlar var.

Önümüzde saatlerde ve günlerde transferde yine hareketli zamanlarımız olacak. Bu hafta transferi sonlandırabiliriz.

23 Temmuz 2011

Direkli Tribün..!


Gün geçtikçe şaheser daha da belirginleşiyor.
Kale arkaları yokken, Açık tribün derdik oraya. Bank Asyaya çıktıktan sonra Kale Arkaları yapıldı. Sonra adı değişti ve Maraton tribünü oldu.
Süper Lige çıktık.
Değişiklik yapmak gerek idi.
Üstünü kapatmaya niyetlendik. Üstünü kapatmak ile kalmayacağız sanırım.
Bambaşka bir yapı yapılıyor Ordu'da.
Son teknoloji...
Maraton dediğimiz tribünün adı değişecek yine.
Maraton tribünü bu sene direkli tribün olacak.

2011 yılının teknolojisinde, millet daha iyi futbol izleyebilmek için direği az olsada çatıları sökerken, biz öyle bir şaheser inşaa ediyoruz ki eşi benzeri yok.

Maraton tribün eski, güçsüz, taşımaz bilmem ne gibi mimari açıklamalar pek fazla bilimsel gerekçeler değil gerçekten...

Yıllarca üzeri kapatılsın diye beklediğimiz Maraton tribünün üzeri kapanıyor.
Bitmiş halini merakla bekliyoruz.

Rocha Ribeiro Orduspor'da...

Geç de olsa doğru hamleler yapmaya devam ediyoruz. 3 yabancı futbolcu daha alınacağından bahsetmiştik daha önceki yazılarımızda. Forvet, sol kanat ve stoper mevkine yapılacak olan transferlerden üç yerin de isimleri belli aslında ama isimler resmileşdikten sonra yazıya dökeceğiz. Perşembe günü forvetimizin imzalayacağını belirtmiştik aslında ama onun imzası biraz gecikti. Bir sıkıntı mı var yada farklı bir durum mu var bilmiyoruz ama umarız en kısa zamanda diğer isimler de imzalar ve kampa katılırlar.

Yapılan transferlerden sonra en göze batan mevkimiz sol tarafımızdı... Hedefteki ilk isim Braga'nın tecrübeli sol kanat oyuncusu Paulo Cesar idi. Bu futbolcunun takıma kazandırılması konusunda önemli görüşmeler yapıldı ve ilerleme sağlandı fakat sonradan Braga Cesar'ı satmaktan vazgeçince Cesar'ın alternatifi için görüşmeler hızlandırıldı. Guimares'in solmkanat oyuncusu Rocha Ribeiro'ya yöneldik. Rocha'nın geçtiğimiz sezon oynadığı istatistikler bu ismin transfer edilmek istenmesinde tabiki de rol oynadı ama en önemli kısım Guimares'in bizimle aynı bölgede kamp yapmış olması. Guimares'in hazırlık maçlarında da Metin Hoca Ribeiro'yu izlemiş ve sonrasında transfer sonlandırılmış.

Riberio 24 yaşında olmasına rağmen gayet tecrübeli bir isim. Futbola Porto alt yapısında başlayan 24 yaşındaki genç kanat oyuncusu, Porto'da profesyonel olduktan sonra Portekizin önemli takımlarından Naval ve Academica takımlarının formalarını giydi. 2010-2011 sezonunda transfer olduğu Guimares'de başarılı bir sezon geçiren Rocha Ribeiro, 32 maçta forma giyip 4 gol atma başarısı gösterdi. Portekiz ligini bu sezon 5. sırada bitiren Guimares'in başarısında önemli pay sahiplerinden biri olan Ribeiro için aynı zamanda Miguel Garcia da olumlu yönde görüş bildirmiş.

Rocha ile 1 yıllık kiralık sözleşme imzaladık ama satın alma opsiyonu bizde. Bu sene başarılı bir performans sergiler ise sözleşmesinde bulunan opsiyon bedelinin verilmesi durumunda Orduspor'un sözleşmeli futbolcusu olabilir.

Son olarak, yapılan yeni transferlerin ardından kadromuzu tekrardan güncelleyelim.

football formations

19 Temmuz 2011

Hakan Özmert Orduspor'da + Beklenen İmza Yarın !!!

3 gündür bu haberi bekliyorduk. Bugün açıklanan Yalçın Ayhan ardından da Hakan Özmert transferi resmen ballı kaymak gibi oldu. 2 isim de direk ilk 11'e yapılmış transferler. Türkiye içinde yerli transferi ile o bölgeye alınabilecek en iyi isimlerden birini aldık belkide.

Bu haber ile birlikte şunu da müjdeleyelim. 1 aydır peşinde koştuğumuz yabancı forvetimizin yarın Hollanda'da imzayı atacağını öğrendik. Fakat bu transferin ehemniyeti için imza anına kadar isim yazmıyoruz. Yarın imza atıldığı anda ilk olarak yine bu satırlardan sizleri bilgilendireceğiz.

Hakan Özmert hakkında daha önce çok kapsamlı bir yazı yazmıştık.

1985 doğumlu olan ve Fransa'da yetişen Hakan, Antalyaspor ve Karabükspor formaları altında 100'e yakın maçta forma giydi. Genç sayılacak yaşına rağmen önemli bir tecrübeye sahip. Klasik ön libero anlayışından çok daha ileri seviyede futbol oynayan bir isim.

10 gün önce Bursaspor'un kapısından dönen Hakan için bir iki gündür Ankaragücü'nün de yoğun bir baskısı vardı ama bu transferi bitirmesini bildik.

Orta sahamız yapılan transferler ile taş gibi oldu. Dediğim gibi büyük gün yarın. Yarın Hollanda kampında beklediğimiz isim imzayı atacak...

Yalçın Ayhan Orduspor'da

Yalçın uzun bir düşünme sürecinden sonra evet dedi ve anlaşma sağlandı. Resmi siteden 2 yıllık anlaştığımız haberi yayınlandı. Kürşat gönderilmesi, Sinan Osmanoğlu'nun kiralık olarak gönderilmesinin düşünülmesinin ardından stoperde elimizde sadece Numan kalmıştı. Yalçın Ayhan'ın gelişiyle o bölgeye ilk transferimizi yaptık.

Stoper mevkisi konusunda görüşme halinde olduğumuz 3 yabancı futbolcu ve bir de yerli futbolcu daha var. Yabancı futbolculardan biri seçilecek ve duruma göre yerli isim de takıma kazandırılacak. Yabancılar arasında Bundesliga'da oynayan genç isim diğerlerine göre biraz daha önde gibi duruyor.

Yalçın Ayhan'ın geçmişinden biraz bahsedelim. Gaziantepspor'dan transfer ettiğimiz Yalçın, geçtiğimiz sezon Gaziantepspor forması ile 34 maçta forma giydi ve Gaziantepspor'un geçen seneki başarısında önemli bir paya sahipti. Geçmişte Galatasaray, Sakaryaspor, Manisaspor, İstanbulspor gibi takımlarda forma giyen Yalçın bence kariyerinin en iyi dönemini Antalyaspor ve Gaziantepspor formasını giydiği geçtiğimiz 3 sezonda geçirdi. Galatasaray'daki döneminden sonra 2 sezonu sıkıntılı geçirmiş olmasına rağmen ondan geçtiğimiz 3 sezonda 100'e yakın maçta forma giyerek bir istikrar abidesi olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç olarak 3 4 sezondur Süper ligde düzenli olarak her sezon 30'un üzerinde maçta forma giyen 29 yaşında tecrübeli bir stoperi kadromuza kattık. Gelecek olan 2 stoper, Numan ve Garcia'nın stoper mevkisinde oynayabildiğini düşünürsek defans hattımızı Süper Lige hazırlamış oluyoruz.

Transferden bahsetmişken Hakan Özmert'in durumu hakkında ufak bir bilgilendirme yapalım. Normalde Hakan Cumartesi günü imza atacaktı fakat kendisi özel işlerini öne sürüp imzayı Pazartesi gününe ertelemişti. Bütün şartlarda anlaşıldı kendisiyle ve imza atması bekleniyor. Fakat Hakan için Ankaragücü'nün de devrede olduğu öğrendik. Son kararı kendisi verecek. Bütün şartlara evet diyip, imza sözü verip başka bir kulüple görüşüp, anlaşmış ise yapılabilecek bişey yok gibi görünüyor. Bütün bu senaryolara rağmen umarız geç de olsa Hakan imzayı atar ve yanılan bizler oluruz.

18 Temmuz 2011

Divane Aşık Gibi Tişörtleri

Blog ekibi olarak bize özel bir ürün yaptırmaya karar verdik. Başlarda sadece DAG ekibi ve eş dost için yaptırmayı düşündüğümüz tişörtü dileyen okurlarımızı da ulaştırmaya karar verdik.

Tişört için aşağıdaki tasarımda karar kıldık. Üründen isteyen okurlarımız bu yazının altına yorum yaparak ve iletişim için bir mail adresi bırakarak rezerve yaptırabilir.

Bu arada bu tişörtü herhangi bir kar amacı ile yaptırmıyoruz. Ürün bittikten sonra maliyeti ne ise o fiyattan okurlarımıza ulaştıracağız. Dileyen okurlarımıza yaptırdığımız yerden alacağımız bir fatura fotokopisini tişört ile birlikte gönderebiliriz. Ürün yapım aşaması için birkaç yer ile görüştük. Fiyatı 10 ile 15 lira arasında değişecek. Dediğimiz gibi maliyet fiyatına isteyen okurlarımıza ulaştıracağız.
FOTOĞRAFIN ÜZERİNE TIKLAYARAK, TASARIMIN BÜYÜK HALİNİ GÖREBİLİRSİNİZ
Bu arada dipnot olarak şunu belirtelim, tişörtten sınırlı sayıda yaptırttırılacaktır.

17 Temmuz 2011

Onur Tuncer Orduspor'da.. Sezer Badur'da Son Perde..



Alternatifi bol bir kadro olma yolunda emin adımlarla ilerleyen takımımıza son katılan isim Onur Tuncer oldu.. Onur defansif özellikleri ağır basan bir orta saha oyuncusu.. Çalışkanlığı ve enerjisiyle eski topçumuz Ali Sakal'ı andırıyor. Geçen sezon süper ligde Bucaspor formasıyla 22 maça çıkmış. Toplamda 48 maç Süper Lig,11 maç Türkiye Kupası ve 62 maç Bank Asya tecrübesi bulunuyor. 27 yaşındaki futbolcunun sözleşmesi 2 senelik.. İlk etapta kulübeye yapılmış bir transfer gibi gözükse de, forma savaşında sonuna kadar var olacaktır.. Transferinin takım içi rekabete olumlu katkı sağlayacağı kesin..

Öte yandan uzun süredir gündemimizden düşmeyen Sezer Badur transferinde mutlu sona yaklaştık.. Metin Hoca'nın bizzat ilgilendiği transferde, Trabzonspor kulübüyle anlaşıldığı, oyuncuyu ikna turlarının da son aşamaya geldiği, ufak pürüzlerin de giderilmesiyle, Sezer'in kendisini Mor Beyaz renklere bağlayan imzayı atacağı öğrenildi..


16 Temmuz 2011

1. Lig'de 6 Sene #4


Sanırım biraz yavaş kaldık serilerde. Ligler başlamadan bitmeyecek böyle giderse. O zaman biraz hızlandırmak lazım. 2005-2006 sezonunun sonlarına doğru yaklaşıyoruz. En son Elazığ'da oynanan erteleme maçında aldığımız 1 puanda kalmıştık. Ard arda gelen 3 maçta yaşanan puan kayıplarına rağmen hedeften çok uzaklaşmamıştık. Ama son haftalara girildiklçe yaşayacağımız her puan kaybı hedeften daha uzaklaşmak demek olacaktı.

Takım, ilk çıktığı senede yinede güzel işler yapmıştı. Bazen iyi bazen kötü giden bir sezonda rakiplerimizinde bizden bir farkı yoktu. İşte bu yüzden hedeften fazla kopmadık biz. Zaten 6 sene boyunca hep böyle değil miydi Bank Asya 1. Lig'i? Çok kaybedenler arasında en az kaybeden hep mutlu sona ulaşmıştı. Birçoğuda Süper Lig'de tutunamayıp tekrar geri bu lige hatta 2. Lig'e hatta 3. Lig'e düşmüşlerdi. Elazığ beraberliğinden sonra kendi sahamızda rahat geçmesini beklediğimiz Uşak maçını 2-1 gibi sıkıntılı bir sonuçla geçerken, play off yolundaki en önemli rakiplerimizden biri olan İsrtanbulspor deplasmanında Serkan Turhan'ın 66. dakikadaki golüyle 1-0'lık galibiyetle dönüyor ve önemli bir sonuca imza atıyorduk. Ligin son haftalarına doğru gelirken şanssız bi fikstüre giriyorduk. Zira önümüzde ilk 2'yi zorlayan bir Altay maçı ve deplasmanda lider Bursaspor ile oynayacağımız maçlar vardı. 2 maçı en az hasarla atlatmak önemliydi.

Altay'a karşı Ordu'da oynadığımız şanssız maçlar serisinin başıydı bu maç. Bu maçı izleyen 5 senede de hiç şansımız tutmadı Altay'a. 52. dakikada golü yedik, 73'de Murat ile beraberliği yakaldık. Ne iyi ne kötü bir sonuçla bu maçı atlattık. Bir sonraki haftada Bursa'da o süprizi yapamadık. Yanlış hatırlamıyorsam Lig Tv'nin yayınladığı maçta rakibimize 2-0'lık bir sonuçla boyun eğiyorduk.

31. hafta sonunda play off'un son bileti için bizle birlikte İstanbul B.B., Elazığspor ve Kocaelispor yarışın içerisindeydi. İstanbul Belediye ile aynı puana sahip olduğumuz haftada kalan maçlarımızı kazandığımız taktirde play off'a kalacakktık. Zira fikstürümüz rakiplerimize göre çok kolaydı. Büyük ihtimal ligden düşecek 2 takım ve ligde iddaasız konumda olan bir takımla maç yapıp sezonu bitirecektik. Ordu'da belkide çok zorlanacağımız maçta 9 kişi kalan Dardanelspor karşısında alınan 4-0'lık galibiyet, 33. haftada yine Ordu'da oynadığımız maçta Mardinspor karşısında alınan 2-0'lık galibiyet ve ligde kalması mucizeleri bağlı Mersin deplasanında 13. dakikada İlhan Var'ın attığı golle gelen 1-0'lık galibiyet sonrası takımımız ligdeki ilk senesinde play off'a kalmayı başarıyordu. Daha dün 2. Lig'de oynayan takımımız Süper Lig'e çok yaklaşmıştı. Şimdi ki genç nesilin gördüğü en büyük başarıydı o zamanda gelen play off...

Rakip Altay, ilk 2'yi son dakikaya kadar kovalamış ami Antalya'nın önüne geçememişti sezon boyunca. Şimdi o Altay'la Ankara'da karşılaşma zamanıydı. Önümüzde 2 maç daha vardı. Yukarda da bahsetmiştim, bir iyi bir kötü geçen sezon sonunda gelen mutlu sonu 2 maçla devam ettirirsek bir rüya, bir hayal yada bir imkansızı gerçekleştirecektik. Bursaspor ve Antalspor'un ardından 3. takım olabilmek için mücadele edecek 4 takım vardı geride. Eşleşmeler Sakarya-İstanbul ve Altay-Ordu şeklindeydi. Bizim maçın favorisi Altay'dı. Bizler ise geçen sene oynanan Eskişehir maçıyla birlikte takımımızın final maçlarının üstesinden gelebileceğine inanıyor, güveniyorduk. 20 Mayıs'da bir hafta içi maçında Lig Tv'den de izleme şansı bulduğumuz maça takımımız S. Tanrınıan, Ziya, Cumhur, G. Günay, Volkan, G. Kolomoç, İlhan, Selçuk, S. Turhan, Şenol ve Muzaffer 11'iyle başladı. Görünen oydu ki takımımız Süper Lig'e çıkma heyecanını kaldıramamış gibiydi. Kötü futbol, hatta aşırı kötü bir futbol sergiliyor Altay ataklarını savuşturuyor ama kesemiyorduk ilk dakikalarda. 21. dakikada şans güldü yüzümüze Yasin-Şenol mücadelesinde Altay Yasin'in direk kırmızısyıla 10 kişi kaldı. İşler şimdi tersine yani bizim lehimize dönecek diye düşünürken 10 kişi rakip karşısında da pek varlık gösteremedik üstünlük kuramadık. Dakika 45 Şenol Demirci kırmızı kart... 2 takımda 10 kişi. Elimizdeki avantajda eridi gitti. İlk yarı boyunca 25 dakika oyuncu üstünlüğümüz olmasına rağmen oynadığımız kötü futbola 0-0 iyi bir sonuçtu bile. 2. yarıda ilk yarıya göre biraz toparlanmış gibi gözüksekte 53. dakikada bir penaltı tüm hayallerimizi yııkıyor, Fazlı golü atıyordu 0-1. Tek tük geliştirdiğimiz atakların sonuç vermediği maçta son 10 dakikada 2 kırmızı kart daha çıkıyor 2 takımda maçı 9 kişi tamamlıyordu. Maçtan akılda kalan ilk olay çıkan 11 sarı ve 4 kırmızı kart oluyordu. Bu tabloda Altay önemli eksikler verdiği maç sonrası çıktığı final maçında Sakaryaspor'dan 4 gol yiyor ve Süper Lig hayalleri sona eriyordu, bizimle birlikte...

Defansa Yalçın Ayhan ve Yabancı bir Futbolcu Geliyor...


Son yapılan Dalmat transferinden sonra Hakan Özmert transferinin de son noktaya geldiğindne bahsetmiştik. Takımın hücum yönü oldukça iyi takviyelerle güçleniyor. Ayrıca kulübeyle ve kendisiyle anlaşma sağladığımız yabancı forvetimiz herhangi bir sorun çıkmaması durumunda yarın İstanbul'da olacak. Sol kanat için görüşmelerin sürdüğü bir diğer yabancı futbolcuyla ise görrüşmeler imza aşamasına gelmek üzere.

Takım hücum yönünde önemli takviyeler yapıldı ve önümüzde ki günlerde gelecek olan futbolcularla birlikte eksik kalacak tek bölgemiz defans bölgesi olacak. Galatasaray'dan transfer edilen Sinan Osmanoğlu dışında takviye yapılmadı defans hattımıza. Süper Ligde mücadele eden anadolu takımlarının belkide en önemli bölgesi olan stoper pozisyonuna 2 isim transfer edeceğiz.

Defans bölgesi için bir yerli ve bir yabancı stoper takıma kazandırılacak. Yerli isim Yalçın Ayhan. Kendisiyle geçtiğimiz günlerde her konuda anlaşıldı. Fakat kendisi kulübümüzden 3 4 günlük düşünme süresi istedi. Şartlarda anlaşıldığı için Yalçın birkaç gün içinde imzayı atabilir. Kendisi uzun yıllar Süper Ligde forma giymiş, 150'nin üzerinde maça çıkmış, geçtiğimizi sezon Gaziantepspor'da 34 maça çıkmış önemli ve tecrübeli bir savunmacı. O yüzden transferi gerçekleşirse bize sağlayacağı katkıdan şüphemiz yok.

Defans için diğer alternatifimiz ise Bundesliga'da forma giyen genç bir futbolcu. Uzun boylu ve genç bir isim olan futbolcunun kulübü ile anlaşma sağlandı ve bu transfer de yavaş yavaş imza aşamasına gelmek üzere. Bu futbolcuda sorun çıkması durumunda ise anlaşma sağlanan tecrübeli bir stoper adayı yedek olarak beklemede.

Takımın hücum yönüne yapılan ve yapılacak olan önemli takviyelerden sonra defans hattına Yalçın ve yabancı stoper'in gelişinden sonra transfere nokta koyulacak ve takım Hollanda kampında tam kadro çalışma fırsatı yakalayacak. Bu isimlerin gelişiyle de defans hattında önemli isimleri kadromuza katmış olacağız.

15 Temmuz 2011

Biz Sizlere Maratonu Kapatın Demedik ki !


Biz sizlere maratonun üstünü kapatın dedik sadece. Maratonu kümese çevirin demedik...

Bu kadar direk koymanın ne gibi bir açıklaması olabilir? Hadi düşünelim, kim bu maratona 600 lira verir? Burada maç izlenmez, maç izlenmeye çalışılır ancak. Direkler arasından maçı izleyeceğiz diye türlü türlü hallere girilir. Evet kapatın dedik sizlere ama bunu yaparken de maratondan maç izleme zevkimizi alın götürün dememiştik.

Yeni stad yapılacak olabilir. O yüzden elimizdeki stadın üstüne fazla düşülmüyorda olabilir. Ama o stad yapılırken en az 2 sene burada olacağımız unutulmuş...

Bu yazı fotoğrafın görüldüğü ilk anda bir hışımla yazılmıştır. Olaya daha sonra mantıklı bir açıklama getirilirse "kusura bakmayın" deriz yine buralardan.

Hakan Özmert Orduspor'a Çok Yakın...

Dalmat yazımızda 2tane yerli isim ile anlaşma noktasına gelindiğinden bahsetmiştik. Bu isimlerden ilki Karabükspor'un başarılı orta saha oyuncusu Hakan Özmert. Hakan Özmert ile bir ön görüşme yapıldı. Kendisiyle yapılacak olan son görüşmenin ardından yüksek olasılıkla Hakan'ı kadromuza katacağız.

Hakan benim şahsen takip ettiğim ve ve beğendiğim bir futbolcu. O yüzden bu transferin gerçekleşme olasılığı beni gerçekten sevindirdi. Umarız bir aksilik çıkmaz ve Hakan Özmert yarın yada Pazar günü resmi sözleşmeyi imzalar.

Hakan'dan biraz olsun bahsedelim...

1985 doğumlu olan ve Fransa'da yetişen Hakan, Antalyaspor ve Karabükspor formaları altında 100'e yakın maçta forma giydi. Genç sayılacak yaşına rağmen önemli bir tecrübeye sahip. Klasik ön libero anlayışından çok daha ileri seviyede futbol oynayan bir isim.

Rijkaard`li Guardiola`li Barcelona`dan sonra daha dogrusu bu isin ustadi Xavi`den sonra git gide daha fazla konusulmaya baslayan oyunu her iki yonuyle (savunma-hucum) oynayan oyuncu manasina gelen futbolun yeni terimlerinden. Son yillarin bir diger fenomeni defansin onunde 5. stoper gibi oynayan on-liberolara inat futbolun zevkini cikarmamiza yarayan benim gozumde futbolu tam anlamiyla icra etmeye calisan gercek futbolcular. Kimine gore herseyden biraz var ama hic bir seye yaramayan fakat teknik adamlarin vazgecilmezi olan pozisyonun acilimi box-to-box.

Orduspor olarak gecen sene basarili olmamizi en cok orta ikilimiz Ali Camdali ve Murat Akin`a ve basarili beklerimize baglayan birisiyim. Ozellikle Bank Asya icin bu anlamda gercekten bir ust kademede yer alan Ali ve Murat ikilisi beraber oynadigi her macta, hem takimin defans yukunu hem de pozisyon yaratma ve kale onunde tehlike olusturma isini fazlasiyla yaptilar. Fakat artik Super Lig`deyiz, ve Orduspor`umuz bir ust kademeye cikmali. Gecen senenin benim adima Orduspor`un yildizi Ali Camdali`yi hepimiz Orduspor`un ilk 11`ine gozumuz kapali yaziyoruz zaten... Bu ismin arkasina uzun sure Fransa futbolu ve guclu bir milli performansla gelen Gosso transferinden sonra bu bolgenin son transferi de bitmek uzere...

Daha bir hafta once Bursaspor`un kapisindan donen, dondukten sonra keske Orduspor alsa dedigim Hakan Ozmert artik Orduspor`a cok yakin... Bu ligin buyuk degerlerinden fakat bolgesi ve oynadigi futbol tarzi sebebiyle goze batmayan ender oyunculardan. Futbol altyapisini Murat Akin ve Ali Camdali gibi yurtdisindan alan Hakan, kisa sureli Antalyaspor macerasindan sonra asil cikisini ligin yeni ekibi Karabukspor`da yapti. Ligde 31 maca cikan Hakan yasadigi diz problemleri yuzunden duzenli olarak form saglayamadi fakat oynadigi sure icerisinde her zaman goze batti. Iddaa ediyorum, oynadigi mevkinin goze batmayisi, yasadigi sakatlik sorunu ve Karabukspor`un Emenike`den olusuyor imaji kendisini ikinci plana atti. Tipki Ali Camdali`nin Super Lig`de aradigi degeri bulamadigi gibi, Hakan`in da ligin kalburustu oyuncularindan oldugu fakat hak ettigi degeri bulamadigini dusunmekteyim.


Yonetim onumuzdeki sezona cok az kalsada nokta transferlere devam ediyor. 4-4-2, 4-2-3-1 veya 4-3-3 gibi her turlu taktikte verim saglayabilecek, rotasyonda veya as kadroda oynatabilecegimiz, yerli statusunde ve en onemlisi bence gunumuz futbolunun en onemli islevini ( oyunun iki yonlu oynanmasi) fazlasiyla yerine getirebilen bir ismi takima kazandirmak uzereyiz. Umarim kendisi gecen sene son 3-4 maca kadar konustugumuz Ali Camdali – Murat Akin ikilisinin yeni Murat`i olur ve Ali gibi kendisini Orduspor taraftarinin kalbine kaziyabilir. Hakan Ozmert`in Orduspor`umuza hayirli olmasini diler, kendisine sonuna kadar destek verecegimizi bilmesini isteriz.

Wilfried Dalmat Geliyor | İmzalar Devam Edecek...

Gosso'dan sonra yine sessizliğe bürünmüştük ama bugün itibariyle imzalar teker teker atılmaya başlanacak ve Hollanda kampına çok daha derli toplu biçimden gideceğiz. Gosso ve Garcia haricindeki isimlerin net transferler olmadığından bahsetmiştik ama önümüzdeki 3 günlük süreçte takımda direk ilk 11'in rotasyonunda yer alacak isimler teker teker imza atacak. Bugün İstanbul'a gelecek olan isim Wilfried Dalmat. Yaptığımız kadrolarda sağ kanadı hep transfer yazıp boş bırakmıştık ama artık sağ kanadımızda bir isim var. Dalmat takımızda sağ kanattaki eksikliği giderecek.

1982 doğumlu Fransız futbolcu daha önce Marsilya, Nantes, Lecce, Racing Santander, Standart Liege ve son olarak Club Brugge forması giydi. Oynadığı takımlarda genelde ilk 11'de devamlı oynayan Dalmat tecrübesi ile bize çok şey katacak. Fransa, İspanya, İtalya liglerinin üst düzey takımlarında 200'ün üzerinde maça çıkan Dalmat, 11'i şampiyonlar ligi olmak üzere 27 avrupa maçında da oynadığı takımlarda forma giymiş. Diğer bir özelliği ise orta saha oyuncusu olmasına rağmen 30'a yakın gol atmış olması ve golcü bir orta saha oyuncusu olması. Geçtiğimiz sezonu ise yine sürekli olarak forma giyerek geçirmiş istikrarlı bir isim. Geçtiğimiz sezon 7'si avrupa kupası maçı olmak üzere 35 maçta Clup Brugge forması giymiş Dalmat.

***
Transferdeki diğer gelişmeler hakkında isim vermeden ufak ufak bilgilendirmeler yapalım.
Öncelikle Pazar günü uzunca süredir peşinde olduğumuz bir ismi İstanbul'a getiriyoruz. Transferi için büyük uğraşlar verildi ve haftalar sonra da olsa o transfer son noktaya geldi. Karşılama olayını bugün yapamayacak olanlar kendini Pazar gününe saklasın.

Yerli transferinde ise iki üst düzey isimle anlaşma sağlandı. Bugün yarın o isimler de açıklanır. Orta sahada görev yapan bu isimler en az Ali ve Gosso kalitesinde takıma faydalı olabilecek isimler. Takımda rotasyonda ve kadro derinliğinde önemli rol oynayacaklarını düşünüyorum.

Yine birbaşka yabancı futbolcu ile imza aşamasına geldik sayılır. Bu oyuncunun mevkisi ile sol açık. Dalma ayarında ve belki ondan daha iyi sol tarafımızı taşıyacak bir isim.

Geç kaldık ama imzaya gelecek olan isimler resmi imzayı attıktan sonra geç de olsa takım olma hüviyetine kavuşacağız.

Son olarak Dalmat'ın gelişiyle kadromuzu güncelleyelim...

football formations

14 Temmuz 2011

D.A.G | Bu Ligin Neresi Süper ?

Bu seneki yazılarımızda kullandığımız bir deyim vardı hep. ''Adı Süper olan lig'' Evet, adı süper olan lige 26 yıl aradan sonra geri döndük ama şuanda içinde bulunulan durumun vahimiyeti içinde iyi mi yaptık demekten kendimi alamıyoruz.

Üst düzey kulüp yöneticilerinin, başkanların, futbolcuların, teknik direktörlerin içinde olduğu bir şike soruşturması ve şaibeli olduğu iddia edilen şikeli şampiyonluk, Türkiye Kupasının yanı sıra şikeli olduğu tespit edilen birçok maç var ortada.

Nasıl bir yerdeyizin şaşkınlığı var hala çoğumuzun üzerinde. Acabalar var. Önceden senaryasu yazılmış, alın terinin, emeğin parayla satıldığı bir ligde mi oynayacağız yoksa hak edenin hak ettiğini aldığı bir ligde mi oynayacağız bilmiyoruz. Olayları dışardan gözlemlerken nasıl tepki vereceğimizi de bilmiyoruz. İddiaların hepsi mahkeme aşamasında ve davanın muhataplarının çoğu hapiste mahkemeye çıkacakları günü bekliyor. Kamera kayıtları, iddialar, itiraflar, telefon dinlemelerinden oluşan deliller var polisin elinde. Şuan için mahkeme karşısına çıkmamış dahi olsalar ortada işlenmiş bir suçun olduğu ve şikeli maçların olduğu aşikar.

Tff'nin kararından sonra Kulüpler Birliği ortak hareket etme kararı aldı ve Kulüpler; Tff'nin tutumunun doğru olduğundan, kesinleşmeden kimsenin suçlu olmadığından vs bahseden açıklamaları ardı ardına yaptılar. Ne yazıkki bu furyaya bizde katıldık ve Orduspor kulübü başkanı da bu yönde açıklamalar yaptı.

Ortalık ateş yeri, tutuklamalar ardı ardına gerçekleşiyor. Futbola şike karıştırıldığı aşikar. Adı süper denilen ligin içinin pislik ile kaplandığı aşikar. Hergün delillerin daha da fazlalaştığı aşikar ama kulüplerimizin olaya yaklaşımı ney ? ''İŞALLAH AKLANIRLAR'' Anlamsız destek çıkmalar, anlamsız sahiplenmeler, suskun kalanlar, açıklama yapmaya söyleyecek sözü olmayanlar, ve hepsinden öte ''İŞALLAH AKLANIRLAR'' diyen bir kulüp topluluğu var. İnanması güç. Ortada çalınmış emekler, kirlenmiş alın teri var ama kimse bizim emeğimiz, alın terimiz çalındı diyemiyor. Bu lig kirlenmiş, senaryasu yazılı sonunun ne olacağı belli bir lig diyemiyor. Hak edenler cezasını çeksin yerine işallah aklanırlar cümleleri kuruluyor.

Herkes bu olaylara karşı kendi duruşunu ortaya koymaya başladı. Bu pislik ortamda neyin ne olduğunu, ne türlü dalavarelerin döndüğünü bilemeden, sessiz kalmamız gerekirken yada olaya kendi tavrımızı koymamız gerekirken Kulüpler Birliği'nin kararına katılmamız, işallah aklanırlar cümleleri kurmamız bizlere pek şirin gelmedi.

Biz bu sene mücadele edeceğimiz ligin adilliğinden, temizliğinden, dürüstlüğünden şüphe duyuyoruz. 6 yıldır alnımızın akıyla mücadele edip, hak ederek geldiğimiz Süper ligde önümüzdeki sezon sadece sahada mı mücadele vereceğiz yoksa dış güçlere karşıda mı koyacağız bilmiyoruz. Sahada verilen özveri ve emek başarılı olmak için yetecek mi onu da bilmiyoruz. Bunca belirsizliğin, kirliliğin ve emek hırsızlığının olduğu bir ligde nasıl ayakta duracağız onun endişesi içindeyiz. Biz taraftar olarak bu pislik deryasının içinde dimdik ayakta durabilecek bir Orduspor görmek istiyoruz. Çeşitli taraftar gruplarının bazı açıklamaları oldu ve en dikkat çeken çağrıyı Çarşı grubu yaptı. Bizim taraftar gruplarımız şimdilik sessiz olsa da biz Divane Aşık Gibi ekibi olarak Temizlik ve Temiz bir lig sloganına destek veriyoruz.

Bu sene mücadele vereceğimiz bir ligde rolü belli olan bir piyon olmak istemiyoruz. Orduspor takımının alnının akıyla, dış güçlerin etkin olmadığı bir ligde mücadele edeceğine emin olmak istiyoruz. Ve inanç itibariylede bu pisliğin biran önce temizlenmesi gerektiğini, bu pisliğin sorumluların Türk futbolundan uzaklaştırılmasını canı gönülden istiyoruz.

Orduspor taraftarlarının sesi olduğumuzu düşünüyoruz ve taraftar gruplarımızı da bizim gibi düşünmeye davet ediyoruz.

Son olarak Ali Okancı'nın geçtiğimiz günlerde bir demeci oldu. Taraftara ne gözle bakıldığını ortaya koyacak nitelikte bir açıklama. Aklımızda bulunsun ;

"Parasından ayırıp tv karşısına geçen, sezonluk kombine alan, günlük koşuşturmanın içinde en saf duygularla renklere gönül verip takımını desteklerken siz, şu dakikadan sonra şunu unutmamanız gerekiyor: herşeyden önce - taraftarlıktan da önce birer müşteri olarak kabul ediliyorsunuz - ediliyoruz, müşteri olduğunuzu unutmayın!"


TEMİZ FUTBOL, TEMİZ LİG İÇİN...

D.A.G

13 Temmuz 2011

Transfer Dosyamız | Youla Gitti, Banahane Geldi...

Transfer dosyasını uzunca zamandır güncellemiyorduk. Gelen giden pek fazla olmadı gerçi ama yinede gelenler hakkında birkaç kelam edip son durumu değerlendirelim.

İlk olarak Banahane transferinden başlayalım. Banahane'nin ismi bundan yaklaşık 10 gün öncesinde geçiyordu ama Youla'nın gönderilmesi gündeme geldikten sonra bu transfer hızlandırıldı ve cüzi bir bonservis bedeli ödenerek imza aşamasına geldi. Yarın İstanbul'a gelip imza tacağı ordan Slovenya kampına katılacağını biliyoruz. Tabi Youla ile yollar ayrılmasaydı Banahane transferi gerçekleşmeyecekti. Youla'nın gidişinden bahsedecek olursak, sakatlık sebebiyle yolların ayrıldığı açıklansa da işin içinde Metin Diyadin'in Youla'ya karşı soğukluğuda var. Sonuç olarak Metin Diyadin Youla'ya karşı gönülsüzdü ve bir bakıma bu ayrılık da sakatlık bahane unsuru gibi oldu. Keşke en başından Youla'yı istemiyorum deseydi de Banahane veya bir başka isim takıma daha önceden katılsaydı ( ! )

Banahane'nin geçmişinden ve Orduspor'un ondna beklentilerinden bahsedecek olursak, öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Banahane hedefteki isim değildi. Plase bir isimdi ve Youla'nın yerine transfer edildi. Hala bir forvet ile sürdürülen görüşmeler var. O isim alınacak olursa Banahane sisteme göre ya 2. forvet gibi oynar ya da gelecek olan yabancının iyi bir alternatifi olur. Hızı, sert şutları , genç yaşı ve Ganalı olması bizleri cezbeden şeyler. Videolardaki şutları atan, topla beraber önündeki kişileri çalımlayıp tur bindirebilen siyahi bir futbolcu bizde iş görür diyelim. Zijler'in iyi çıkmasını umut ediyoruz, işallah diyoruz ama Banahane'de bu durum biraz daha farklı. Sürekli oynayan ve potansiyeli olan bir futbolcu ve bu yüzden beklentiler Zijler'den daha fazla.

Banahane 23 yaşında, 1.88 boyunda ve 75 kilo. Forbet olmasının yanında sol açık ve ofansif orta saha olarak oynayabiliyor. Oynadığı takımlar, attığı goller vs ile istatistik manyağı yapmaya gerek yok. Youla'dan alacağımız verimin daha fazlasını verebilir.

***

GELENLER:
Miguel Garcia, Saso Fornezzi, Jean Jacques Gosso, Sinan Osmanoğlu, Emauel Banahane, Volkan Altın, Sergio Zijler, Daniel Georgiev

GİDENLER :
Mehmet Ayaz, Bilal Türkgüler, Emrullah Kokoç, Abdullah Çetin, Ahmet Kuru, Jerry Akaminko ve kiralık olan Murat Akın ile yollarımız ayrıldı.

KALANLAR:
Sözleşmesi sona eren Fevzi ve Ali ile yeni sözleşme yapıldı. Numan, Kürşat, Selçuk, İbrahim Şahin, Sinan Turan, Müslüm Yelken, İrfan Başaran, Emre Özkan, Onur Bilgin takımda kalıyor. Kostovski konusunda ise belirsizlik var. Kendisiyle yolların ayrılacağı açıklansada sezon başı kampına götürülücek. Takımda kalacağını düşüyorum ama düşük bir ihtimal kiralık olarak başka bir takıma gönderilebilir.

KİRALIK GÖNDERİLECEK OLANLAR:
Ahmet Güven, Muarem Muarem, Caner osmanpaşa ve diğer takımlarda kiralık olan Hüsamettin gibi isimler tekrardan kiralanacaklar.

Şuandaki kadro yapımız ;

KALECİLER : Saso Fornezzi, Fevzi Elmas, Onur Bilgin
DEFANS : Kürşat, Numan Çürüksu, Miguel Garcia, Selçuk Şahin, Emre Özkan, Sinan Osmanoğlu
ORTA SAHA : Ali Çamdalı, Müslüm Yelken, İrfan Başaran, Sinan Turan, Sergio Zijler, Daniel Georgiev, Gosso
FORVET : İbrahim Şahin, Kostovski, Emanuel Banahane

Yapılacak Transferler ile oluşucak kadro yapımız.

football formations

Mevcut Durum

football formations

Mevcut Gündem ve Kıyısından Kenarından Orduspor

Türkiye'de futbol gündemi yoğun bizde ise durgun. Şike iddiaları, içeri girenler, serbest bırakılanlar, Tff'nin kararı, Kulüpler birliği falan filan derken satır arasındaki ufak bir ayrıntı bizimkilerin kulağına küpe olsun. ''Lig planlandığı gibi 5 Ağustos'da başlayacak.'' Transfer çalışmaları devam ediyor. Sabrediyoruz, güveniyoruz diyoruz ama pembe gözlük, pembe gözlük nereye kadar ? Transfer politikası doğru veya yanlış onu şimdiden değerlendirmek saçma olur ama geç kalıyoruz, evet çok geç kalıyoruz. Bugün 13 Temmuz ve takımın hala stoperi, forveti, sağ ve sol kanadı piyasada yok. Bu akşam transfer bitse yarın kampa katılsa bütün futbolcular yine geç kaldık ama Ağustos'a kadar sürecek transfer.

Diğer bir taraftan,
Bizim transfer gündemimizden çok daha öte bir konu var ortada. ''Şike soruşturması.'' Blog olarak konuya hiç değinmedik. Şahsen ben olayların, iddiaların içeriğini bilmediğim için bir yazı yazma gereksinimi duymadım ama ekipten arkadaşlarımız durumu değerlendirecektir. Şike soruşturması kaapsamında benim söyleyebileceğim tek şey daha önce defalarca yakındığımız konu olan Nedim Türkmen'in açıklamaları kısmı. Öyle hassas konularki bu konular biz Orduspor taraftarları olarak böyle bir PİSLİK deryasının içinde kulübümüzün adının geçmesini, kulübün adının geçmesinin ötesinde Orduspor kulübü adına destek veriyoruz tarzı açıklamaları saçmalığın ötesinde buluyoruz. Evet bir soruşturma var ve verilmiş bir karar, ispatlanmış bir suç yok ama böyle bir açıklama yapmanın nedenini hakkaten merak ediyoruz ve şaşkınız. Diğer kulüplerden gelen destek açıklamaları bizleri zerre kadar ilgilendirmiyor. Bu gibi durumlarda izlenebilecek en güzel politika bir köşeye çekilip olan biteni sessizce takip etmek ve olaya müdahil olmamaktır. Ama nedense bu duruşu sergileyemiyoruz. Her olan bitene Orduspor kulübü adına Nedim Türkmen'den açıklamalar geliyor.

Süper Ligde yeni bir kulübüz ve şuan içinde bulunulan kaos ortamında Orduspor adının öyle veya böyle geçmesini istemiyoruz. Kendi içimizde halletmemiz gereken onca şey varken, hala Süper Ligde tutunabilecek kadar takviyeler yapmamışken bu tür mevzularla uğraşmanın bize bir fayda sağlayacağını düşünmüyoruz. O yüzden Nedim Türkmen'den bütün motivasyonunu Orduspor'a vermesini rica ediyoruz.

Transfer hakkında söyleyeceğimiz son şey ise, çok iyi isimlerle görüşülüyor. Geç kaldık ve çok bekledik. Bu kadar bekledikten sonra hedefteki isimler takıma kazandırılmalı. Şimdiye kadar yapılan transferler içinde sadece Garcia ve Gosso için net isimler diyebiliriz. Bundan sonraki transferlerin de net isimler olması lazım. Süpriz hakkımızı Zijler ve Georgiev'de kullandık. Daha fazla süprize gerek yok.

10 Temmuz 2011

Umbro ile Yola Devam


Bir süre önce Orduspor'un Süper Lig'de İtalyan Macron marka formalar giyeceğini duymuştuk.

Yalnız son gelen bilgilere göre Orduspor bu yıl yine Umbro ile devam etme kararı almış. Sayın Uğurcan Ataoğlu'da konuyu teyit etti.

Bu yıl da Umbro ile devam ediyoruz.

Takımımıza hayırlı olsun.

9 Temmuz 2011

1. Lig'de 6 Sene #3




http://divaneasikgibi.blogspot.com/2011/06/1-ligde-6-sene-1.html
http://divaneasikgibi.blogspot.com/2011/07/1-ligde-6-sene-2.html

Ligde devre arasına girildiğinde Bursaspor bu işi bitirmiş gibiydi. En yakın rakibi Antalyaspor'un 9 puan önünde devreye giren Bursa, 17 maçtaki tek mağlubiyetini bizden almıştı. Biz ise özellikle Bursa maçıyla başladığımız seri sayesinde düşme hattına yaklaşmadan yukarılara tırmanmayı başarmış ve play off'un tam alt basamağında bitirmiştik devreyi. Devre arasında bu lige çıkmamızda önemli pay sahibi olan Muzaffer Taşkın'ı sene başında sattığımız Samsun'dan geri almıştık. 2. Lig'den bir anda kendini Süper Lig'de bulan Muzaffer bu ligde tutunamayıp takımımızın 18. haftada oynadığı Akçaabat Sebatspor maçına ilk 11 çıkmıştı...

İlk devrenin son zamanlarında başlayan çıkışımız Süper Lig'den düştüğü sezon kendini 1. Lig'de de düşme potasında bulan Akçaabat Sebatspor maçında da devam etti. Ordu'da 2. devrenin ilk maçında rakibimze karşı ilk maçtaki tarifeyi uyguladık ve 2-1'lik galibiyetle sahadan ayrıldık. O maçta bize gol atan Serdar Özkan daha sonra Beşiktaş ve Galatasaray gibi takımlarda boy gösterdi. 19. haftada fikstürde Elazığ deplasmanı vardı. Şubat ayının başına gelen o haftada oynanacak tüm lig maçları kötü hava koşulları nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti. Bu yüzden 2 hafta üst üste Ordu'da maç oynayan takımımız 20. haftada mutlak favori çıktığı maçta şok puan kaybını yaşadı. Bu maça kadar deplasmanda sadece düşme hattındaki rakipleri Dardanel ve Mersin İdman Yurdu'ndan beraberlik çıkartabilen, ligin son sırasında ki Yimpaş Yozgatspor Ordu'dan 1 puanla dönmeyi başarıyordu. 75. dakikaya kadar 1-0 önde götürdüğümüz maçta, ilk devrenin ilk maçında Akçaabat Sebatspor formasıylada bize gol atan ve daha sonra Orduspor'da da oynayan Emre Aygün'ün golüyle Yozgat beraberliği yakalıyor, son 15 dakikadaki çabamız ise yetmiyordu. Bu maçla birlikte son maçlarda beliren ilk 2 umudu ise büyük oranda son buluyordu.

Yozgat maçıyla başlayan beraberlik serimiz malesef 4 maç boyunca devam etti. 5 hafta üstüste berabere kaldığımız seride (Yozgat-İstanbul B.B.-Karşıyaka-Antalya-Sakarya) 23. haftada Bursa'nın en yakın rakibi Antalya deplasmanında genellikle rakibin baskısı altında geçen maçta 54. dakikada Selçuk ile 1-0 öne geçiyorduk. Bu dakikadan sonra gelişen Antalya ataklarını savuruyoruz ama 90. dakikada en son yapılacak hatayı yapıyor, bir korner sonrası takım ilerde kalıyor kontraya yakalanıyor ve 2'ye 1 pozisyonda Ümit Aydın'ın golüne engel olamıyorduk. Bu maça kadar evinde 2 mağlubiyet alan Antalya ilk beraberliğini ise bizden alıyordu. Bu maçtan 1 hafta sonra oynadığımız maç ise Antalya maçından daha dramatik bir hal almıştı bizler için. Ordu'da ligin bir diğer ilk 2 adayı Sakaryaspor'u ağırladığımız maçta 48. dakikada Serkan ve 68. dakikada Kasım ile 2-0 öne geçiyor ve son 20 dakikaya rahat giriyorduk. Ama dakikalar 79'u gösterdiğinde durum tersine dönüyor bir penaltı golüyle Sakarya farkı 1'e indiriyordu. Bu golle birlikte skoru korumaya çalışan takımımız geri çekiliyor defans sayısını arttırıyordu. Dakikalar 89'u gösterdiğinde tüm Ordu sessizliğe bürünüyor ilk golün sahibi taner Demirbaş sahneye çıkıyor ve maç 2-2 bitiyordu. 90. dakikalarda attığımız gollerle 1. Lig'e çıkan Orduspor'umuz bir üst ligde 2 hafta üst üste son dakikada yediği golle play off potasındanda çıkıyordu. Artık yerimizde Elazığspor vardı.

5 haftalık beraberlik serisi sonrası Ankara'da Türk Telekom deplasmanına çıktık. Ligin iddaasız ekiplerinden olan Türk Telekom karşısında çok zorlandığımız maçta 0 yenik duruma düşüp 2-1 öne geçtik ama 67. dakikada İsa'nın golüne engel olamadık. 2-2 giden maçta Türk Telekom'un son 10 dakikayı çıkan kırmızı kart nedeniyle 10 kişi oynaması ekmeğimize yağ sürüyor ve son 2 haftada son dakikalarda yıkılan Orduspor'umuz bu hafta 89. dakikada 3-2 öne geçiyor ve beraberlik serisinin 6'ya çıkmasını önlüyordu. Bu arada 25. hafta bittiğinde geçen seneden alışkın lduğumuz yenilmemezlik tablosunu tekrar yakalıyorduk. Yenilmeme serisini 11 maça çıkartıyorduk. Ta ki 26. haftada Ordu'da ki Kocaeli maçına kadar. Türk Telekom'dan sonra ligin bir diğer iddaasız takımı Kocaeli'ye karşı 1-0 öne geçtiğimiz maçı 3-1 kaybediyor buda yetmiyor Gaziantep'den de 3-0 gibi farklı bir mağlubiyetle ayrılıyoruz. 2 haftada 6 gol birden kalesinde gören Orduspor'umuz erteleme maçında play off rakiplerinden Elazığ deplasmanından 1 puanla dönüyordu.

8 Temmuz 2011

Volkan Altın v Jean Jacques Gosso Orduspor'da




Pek sessiz bıraktık buraları. Hızlı akan zamana kaptırmışız kendimizi, hepimizde farklı farklı hikayeler, yaşamaya çalışıyoruz işte.

Transfer haberleri geldi takımımızda bu hafta içinde. 2 yeni isim kattık kadroya. Transfer konusunda bir sıkıntı olduğu aşikar. Kolay değil bu işler. Football Manager serilerinin hepsinde ben yaşadım bu sorunları. Oysa oyun işte. Ama sırf o oyunda yaşadığım sorunlardan dolayı bile anlayabiliyorum yönetimin yaşadığı sıkıntıları. Takımı Süper Lig'e çıkartırdım o oyunda, 30 oyuncuya birden transfer teklifinde bulunurdum, hiçbiri de gelmezdi. Ya teklifi beğenmezlerdi ya Ordu'yu küçümserlerdi. Hayal ettiğim kadroyu kuramazdım hiçbir zaman bedava topculara yönelir ve ilk seneyi bi şekilde atlatırdım. Bu sene bu oyunun gerçeğinide yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. 4 Temmuz'a kadar bitecek demişti başkan transferler için. Durum budur evdeki hesap hiçbir zaman çarşıya uymuyor.

Volkan Altın diye bir isim aldık Antalyaspor'dan. Süper Lig'i yakından takip eden insanların bile pek duymadığı bir isim. Antalya'da kendine genelde A2 takımında yer buldu bu sene. Tabi ki biz hiç izlemediğimiz biri hakkında atıp tutmayacağız. Orduspor'umuzun formasını giyecektir, hoşgelmiştir. Kendisini Metin Diyadin'in istediğinide belirtelim. Volkan Altın dedik. Biraz işleyelim kendisini, Türkiye kariyerini... 2008 yılında başladı Türkiye kariyeri Volkan'ın. O sezon Antalyaspor'un St. Pauli'den transfer ettiği bir diğer gurbetçisi Ahmet Kuru ile aynı gün başladı Türkiye hikayesi. Ve Ahmet Kuru ile birlikte 2011'de devam edebilirdi hikayesi ama Ahmet Kuru takımdan ayrılarak bu olaya izin vermedi.

Hertha Berlin II, Kickers Endem ve Sandhausen'de oynadıktan sonra kendini Antalya'da bulan Altın, ilk sezonunda 7'si Süper Lig 2'si Türkiye Kupası'sı maçı olmak üzere 9 maçta forma giydi. Ama Süper Lig'de forma giydiği 7 maçta aldığı süreleri toplasak 90'yı ya bulur yada bir kaç dakika aşar. Takımla ilk 11'de çıktığı tek maç kupada oynadıkları ve 3:3 biten Trabzonspor maçı oldu. O maçta 90 dakika forma giymeyi başaran Volkan Altın 2008-2009 sezonunda sadece o maçta 90 dakika sahada kaldı.

Orta sahada sağ kanatta ve önliberoda oynadığını bildiğimiz Volkan Altın hakkında pek fazla bir bilgi yok. Antalyasporlular da kendisi hakkında pek fazla yorum yapamıyorlar. Transfermarkt'e göre iki ayağınıda kullanabilen bir isim. 24 yaşında ve 1.73 boya sahip.Almanya U-16 ve U-19 milli takımlarında 4 kez forma giymişliği var kendisinin. Antalya'da son sezon 22 numaralı formayı giyen Volkan Altın geçen sezon sadece 1 maçta (Denizlispor kupa maçı) forma giydi. O maçtada 1 sarı kart gördü. Kendini genellikle A2 maçlarında buldu. Süper Lig kariyerinin toplamında ise 3 sezonda 10 maçta forma giydi hepsi sonradan girdiği maçlar olmak üzere. Attığı gol ise bulunmamakta. Benim bu transferle ilgili tek merak ettiğim Volkan Altın'ın hangi maçını izledi Metin Diyadin'de beğenip aldı. Bakalım zaman onun bu tercihini doğru çıkartır inşallah. Tekrar hoşgeldin Ordu'ya Volkan...

Bu akşam üzeri eve geldiğimde ise Jean Jacques Gosso transferini öğrendim. Bizim blog yazarlarının bu transferin olacağından dün gece haberleri varmış ama ben yeni öğrendim ve isim süpriz oldu benim için. İlk bakışta çok karizmatik bir ismi var Gosso'nun. Onun dışında Ali'nin yanında güzel bir ikili olacaklarına inanmak istiyoruz. Monaco'dan transfer ettiğimiz "Gosso Gosso" lakaplı Jean Jacques Gosso, sağ ayağını kullanıyor. Önlibero mevkinde oynayacak olan bu isim Monaco'da 19 numaralı formayı giyiyordu. Fizik gücü yüksek. Bu o bölgede önemli bir avantaj rakiplerine karşı. Top kesme ve takımı atağa kaldırma rolünde önemli iş düşecek kendisine. Bir Teo Weeks'e yada Trabzon'un bu sezon kadrosuna kattığı Zokora'ya benzetebiliriz kendisini. Şahsi görüşüm ihtiyacımız olan bölgeye önemli bir transfer yaptık. Geçen sezon Fransa Ligi'nde 22 maçta oynayan Gosso, bu maçlarda 1 gol atıp 1 golünde asistini yaptı. Attığı o gol Gosso'nun Fransa Ligi'nde oynadığı sezonlarda ise attığı ilk ve tek gol oldu. Bu golü 3-2 kaybettikleri Nizza maçında kaydetti. Fildişili olan Gosso milli takımının Afrika Kupası kadrosunda da yer aldı ve 6-2 kazandıkları Benin maçında ilk 11 başladı...

DAG olarak bu iki isme Orduspor kariyerinde başarılar diliyor ve hoşgeldiniz diyoruz. Transferlerinde devam edeceğini hatırlatıyoruz...

Goal.com'un Jean Jacques Gosso puanlaması

3 Temmuz 2011

Sportif Direktörümüz Volkan Ballı ile Röportajımız



D.A.G : Öncelikle Orduspor’a geliş sürecinizden bahsedelim. Sizin adınızı ilk duyduğumuzda taraftar olarak çok mutlu olduk. Sanırım Metin Hoca özellikle sizinle çalışmak istemiş ve sizde kendisinin ricasını kıramayıp bu görevi üstlendiniz. Orduspor’a geliş sürecinizden bahseder misiniz biraz.

Volkan Ballı : Geçtiğimiz sezon Bursaspor’dan teklif almıştım. Şampiyonlar Liginde oynayacakları için benimle çalışmak istediklerini belirttiler. Daha önce Fenerbahçe ile 4 kez Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşadığım için tecrübelerimden faydalanmak istediler. Fakat o sıralarda çalışmak istemedim ve olmadı. Daha sonra Orduspor’un süper lige çıkmasından sonra Metin hoca aradı ve çalışmayı düşünüp düşünmediğimi sordu. Metin hocadan ve Nedim Türkmen’den düşünmek için 3 günlük bir süre istedim. Üç günlük süre sonrasında Ordu’ya duyduğum sempati, şehrin bana şirin gelmesinden dolayı teklifi kabul ettim. Ordu yıllardır bana şirin ve sıcak gelen bir şehirdi ve Orduspor’a sempati duyduğumdan dolayı çalışmaya karar verdim. Nedim Başkan’ın idealist ve hedefleri olan bir başkan olması da karar vermemi kolaylaştırdı.

D.A.G : Orduspor'da göreve başlamadan önce Orduspor, Ordu halkı ve Ordu şehri hakkındaki düşünceleriniz ve bilgileriniz neydi ?

Volkan Ballı : Bu göreve geldim diye kesinlikle söylemiyorum ama Ordu ama bana hep sempatik gelmiştir. Aynı şekilde Orduspor da o şekilde. Herhangi bir antipatik yaklaşımım yoktu. Karadeniz çok güzel bir yer. Ordu da bulunduğu konumu, deniz kıyısında bir il olması, temiz havası ile ünlü bir şehirimiz. Bu tarz bilgilere sahiptim. Ayrıca çok fazla Ordulu dostum olduğu için Ordu halkı konusunda da yeterli bilgilerim vardı.

D.A.G :
Fernerbahçe’de görev yaptığınız süre içerisinde Fenerbahçe taraftarı tarafından çok sevildiğinizi biliyoruz. Orduspor’a geliş sürecinizden sonra bazı forumlarda sizden övgüyle bahsetmeleri bizleri mutlu etti. Orduspor’da görev yaptığınız sürece Orduspor taraftarı ile olan ilişkileriniz aynı düzeyde devam edecek mi ?

Volkan Ballı : Fenerbahçe taraftarı ile aramda güzel bir bağ var ama benim Galatasaray taraftarlarıyla da, Beşiktaş taraftarlarıyla da hep iyi ilişkilerim olmuştur. Orduspor'da göreve başlamamın ardından yoğun bir şekilde bana olan desteklerini ilettiler ve bu beni çok mutlu etti. Aynı şekilde Orduspor taraftarından gelen güzel tepkiler de beni onure etti. Ben tribünden gelen bir kişiyim. Taraftarın yaptığı organizyonlara da elimden geldiği sürece hep katılmaya, onlara destek olmaya çalışmışımdır. Orduspor taraftarı ile de güzel bir bağımız olacaktır. Ortada Orduspor'dan ileri gelen bir gönül bağı var ve hepimizin isteği bu değeri layık olduğu yerlere getirmek.

D.A.G : Görevinizin tam olarak tanımını yapacak olursak, Orduspor’da tam olarak göreviniz nedir. Yönetim ve Metin hoca arasında köprü görevi yapacağınızı biliyoruz. Futbolcuların sorunlarıyla da birebir ilgilenecek misiniz ?

Volkan Ballı : Sportif direktörlük makamı aslında çok özel bir makam. Aslında sportif direktör denildiği zaman bütün sorumluluğu alan kişi olarak nitelendirebilirsiniz. Ama Türkiye’de bu sistem bu şekilde değil. Türkiyede sportif direktörlük başkan yardımcılığı gibi. Türkiye'deki sistemde sportif direktör başkandır bizde başkanı ve hocayı destekleyen, onu yönlendiren kişileriz. Bu eleştiri olarak algılanmasın ama sistem bu şekildedir. İlerleyen yıllarda bu sistem daha iyi bir düzleme oturacaktır. Avrupadaki sistemde sportik direktör her şeyden sorumludur. Hocayı seçer, transferi yapar ve bütün başarı ve başarısızlıklarda direk sorumluluk sahibidir. Ama ben Nedim Türkmen’i tebrik ederim. En azından bu sistem için bir adım atmıştır. Bugün ben olurum yarın birbaşkası olur. Bu işin tecrübeli ve profesyonel insanlar tarafından yönetilmesi, Türkiye’de sporun ve futbolun geleceği açısından çok önemli. Futbolcuların sorunlarıyla da birebir ilgileniyorum tabikide. Şuanda kamp yapılacak yerden tutun kullanılacak malzemelere kadar birçok şeyi organize etme durumundayım.



D.A.G : Transferlerde yetkinizin boyutları nedir ?

Volkan Ballı : Bir kere transferi benim yaptığım gibi bir bakış açısı oluşmasın. Ben sadece önermelerde bulunabilirim. İzlediğim, takip ettiğim ve takip ettirdiğim futbolcuları hocamıza ve Nedim Türkmen'e öneririm. İsimler konusunda son kararı verecek olan Başkan ve Metin Hocadır.

D.A.G : Başkanımızın kurumsallaşma ile ilgili önemli projeleri var. Kendisinin başkan olduğu 2 yıllık süreçte önemli adımlar atıldı. Kurumsallaşma yolunda Orduspor'u nasıl buluyorsunuz.

Volkan Ballı : Bank Asya 1. ligdeyken birçok yenilik yapılmış ve gerçekten önemli yenilikler. Ama bütün bunlara rağmen takım uzun yıllardır Süper Ligden uzak kaldığı için belli başlı eksiklikler mevcut. Ama Nedim Türkmen bu tür yeniliklere açık bir yönetici ve zaman içinde Orduspor'un kurumsallaşma adına çok daha iyi bir süreç geçireceğini düşnüüyorum. Sonuçta benim burda bulunmam bile Nedim Türkmen'in kurumsallaşma bakımından düşüncelerinin bir yansımasıdır. Kulübün eksikliği olan bazı teknolojik alt yapıları da kulübe kazandırmaya başladık. Ordu'daki tesislerde önemli bir veri tabanı oluşturuyoruz. Takımdaki futbolcuların bütün istatistiklerinin, rakip takımların videolarının ve diğer istatistiklerinin yer aldığı bu veri tabanı kulübün çok işine yarayacak. Bugün biz varız ama yarın bir başka yönetici, teknik adam veya başkan geldiği o zaman o veri tabanı ile çok rahat kulübün sahip olduğu futbolcular ve rakipler hakkında bilgi edinebilecek.


D.A.G : Nedim Türkmen Orduspor’u 3 yıl içerisinde Avrupa’ya, 5 yıl içerisinde ise Süper Lig Şampiyonluğuna taşımayı hedeflediğini belirten açıklamalar yaptı. Sizce bu hedefler gerçekçi hedefler midir ? Bu hedeflere ulaşabilmek için kısa veya uzun vadede neler yapılması gerekir?

Volkan Ballı :
Başkanın hedeflerini kimi gerçekçi bulur kimi bulmaz. Kendisiyle yeni tanışmama rağmen, konuşmaları, uzun vadede planlayıp programlayarak hareket etmesi ve Orduspor’u Bank Asya’dan çıkaracağı sözünü verdiği 2. Sezonda çıkarması ve idealist olması olumlu özelliklerdir. Kısa sürede benim edindiğim itibar olumlu. Önemli olan bundan sonraki süreci Başkan’ın iyi değerledirmesidir. Programlı ve planlı bir şekilde futbolu bilen, profesyonel yöneticilerle çalışarak daha büyük hedeflere ulaşmak imkansız değil.



D.A.G : Transfer politikamızı değerlendirir misiniz ? Sizce şuana kadar izlenen politika doğru muydu ?

Volkan Ballı : Herşeyden önce Orduspor geçtiğimiz sezon iddialı bir şekilde lige başlamış olsa da Süper Lige çıkış serüveni biraz ani oldu. Normalde transfere en geç Ocak veya Şubat ayında başlanması, alınacak oyuncuların tespit edilmesi lazım. Kulübün tamamen Süper Lige çıkmaya odaklanmasından dolayı transfer çok kısıtlı bir zaman dilimi içerisine sıkıştı. Hata yapmaktan çekindiğimiz için transfer konusunda biraz yavaş kaldık. Ancak mümkün olan en kısa sürede çalışmalarımızı tamamlayıp, süper lige hazır bir takım olarak gireceğimize inanıyorum.

D.A.G :
Son 5 sezona baktığımızda Bank Asya 1.Lig’den Süper Lige yükselen takımlardan Bursaspor, İstanbul BŞB.Spor, Eskişehir, Manisaspor ve K.Karabükspor dışında ki diğer takımların ya ilk sezonlarında yada 2.sezonlarında küme düştüklerini görüyoruz. Son olarak geçen sezon Süper Lige yükselen Konyaspor ve Bucaspor bir sezon kaldıktan sonra Bank Asya’ya geri döndü. Bununla ilgili düşünceleriniz ve Orduspor’un bu durumla karşı karşıya kalmaması için alacağınız önlemler nelerdir ?

Volkan Ballı : Birkere her şeyden önce 18 takımdan 15 tanesinin oturmuş bir kadrosu var. Genelde yeni çıkan takımlar düşüyor ama bunu kırmamız lazım. Bunu kırmak için çok çalışmamız lazım. Doğru kararlar alıp, doğru transferlerler yapmamız lazım. Takımın Ordu’da halkLa, taraftarla bütünleşmesini sağlamamız lazım. Ordulular bu takımın başarılı olmasını istiyorsa takımını kucaklaması lazım. Bu ligin Bank Asya ile uzaktan yakından alakası yok. Çok zor bir ligde oynayacağız. Başarısız sonuçlar olabilir. Sakın olaki 3 5 başarısız sonuçtan sonra takımı yıpratmayalım. Takımımıza sahip çıkalım. Hep destek tam destek felsefesini bu sene uygulamamız lazım. Bu her takım için geçerli ama bu sene bu konuda biz daha naifiz. İyi bir takım olmak için taraftarın da desteğine ihtiyacımız var. Şehrin bütünleşmesi, gelen futbolcuların başarıya inanması çok önemli. Ligin bazı takımları ve yeni çıkan takımlar bazı futbolcular getirdi ama 3 maç oynayıp 5 maç oynamayan isimler lazım değil bize. Bize aç oyuncu lazım. Yeteneği kısıtlı olabilir ama yüreğiyle oynayan futbolculara ihtiyacımız var. Bu şartları, dengeyi ve uyumu sağlayabilirsek ligde kalma yolunda önemli adımlar atarız. Herkes çok zor bir sezon geçireceğimizi bilmeli.



D.A.G : Belay konusunda hem Fransa’nın Bordo takımın devreye girmesi hemde futbolcunun Ordu’ya gelmemesinden dolayı sıkıntılar yaşandı. Aynı sıkıntıyı sanırım Strasser transferinde de yaşadık. Ordu küçük bir şehir, yabancı oyuncuların Ordu'ya adaptasyonunda sorunlar çıkması muhtemel. Bunun için ne yapmayı planlıyorsunuz ?

Volkan Ballı : Türkiye'de çok büyük bir gelişme var. Yurt dışındaki şartlarla Türkiyedeki şartlar arasında eskiden çok fazla fark vardı. Avrupa çok daha ilerideydi eskiden ama şimdi artık öyle değil. En küçük şehre gittiğiniz zaman bile her şeyi bulabiliyorsunuz ve her türlü imkan var. Bu bir avantaj. Diğer bir bakımdan bakacak olursak, yabancı oyuncunun gelmesine sadece şehrin güzelliği açısından bakmamak lazım. İşler gerçekten çok zor. Bazıları evli bazılarının çocukları var. Ordu’da yabancı dilde eğitim yapan bir okul yok. Çocuklarının eğitimi için okul talebinde bulunuyorlar. Bu imkanlar Trabzon'da da yok mesela. O yüzden çoğu zaman çocuklarının eğitim görebileceği yerleri seçiyorlar. Bizim futbolcuları ikna ederken söylemlerimizde öncelik olarak Ordu’nun sosyal yapısı ve doğasından bahsediyoruz. Öncelikle Ordu deniz kenarında bir şehir, buna vurgu yapıyoruz. Ordu belkide dünyada havası en temiz şehirlerden birtanesi. Gelişen bir şehir ve insanları gayet medeni ve çağdaş. Kültür düzeyi yüksek bir yer ve sosyal yaşam çok cazip edici olmasa bile rahatlıkla yaşayabileceği bir yer yabancıların. Şehrin futbola sevgisi üst düzeyde, futbolla yatıp futbolla kalkan bir şehir ama körü körüne insanların yaşamını etkileyecek kadar körü körüne bir bağlılık yok. Bu gibi güzel şartları, halkın sosyal ve kültürel düzeyini ilgilendiğimiz futbolculara en iyi şekilde anlatıyoruz.

D.A.G : Galatasaray ve Beşiktaş’tan maliyeti yüksek yabancı futbolcuların kiralık olarak takıma kazandırılması gündeme geldi. Sivok, Fink, Stancu, Pino isimlerini duyduk daha önce. Yabancıların kiralık olarak gittikleri takımlarda ciddiyet problemleri yaşadıklarını biliyoruz. Hala bu takımlardan yabancı transferi yapılması düşünülüyor mu. Evetse sizce bize maksimum katkı sağlarlar mı ?

Volkan Ballı : Büyük kulüplerden küçük kulüplere gittikleri zaman futbolcular bazen işlerini ciddiye almıyorlar. Mesela Tello Eskişehirspor’a gittiği zaman ordaki performansı ve ciddiyeti çok daha farklıydı. Ben daha genç daha aç oyunculardan yanayım. Onların adaptasyonuda daha kolay oluyor. Ordaki tek endişe ligi kaldırıp kaldıramayacaklarıdır. Herşey pahalı oyuncuda değil. Oyuncu geldiği zaman buraya salt para kazanmak için gelip yüreğini ortaya koymayacaksa hiç gelmesin daha iyi. Ama tabi ilk senemiz olmasından dolayı, iyi yerlerde yer almak istediğimiz için kaliteli lig deneyimi olan oyunculara ihtiyacımız var. Adı geçen isimlerin kulüplerinden aldığı paraları vermemiz mümkün değil. En kötü ihtimal Fink'i ele alacak olursak; iş ahlakı olan, bize faydalı olabilecek bir isim. Yüreğinide ortaya koyar ama 1.5 milyon euro aldğını düşünürsek o paraları verecek güçte değiliz. Şartlar bizim bütçemize uyacak şekilde olursa kadromuza katarız ama işin maddi boyutu bizi zorlayacak şekilde olmamalı.


D.A.G : Taraftar Grublarına bakış açınız nedir ?

Volkan Ballı : İşini ranta dönüştürüyorsa, gelirini temin etmek için bu işi yapıyorsa öyle bir topluluğa ben taraftar grubu demem. Ama bu unsurları içermiyorsa benim için tüm taraftar grupları değerlidir. Hepsinin amacının, niyetinin Orduspor'un başarılı olması olduğuna canı gönülden inanıyorum. Desteklerini esirgemeyeceklerini ve Ordu'daki maçlarda itici bir güç olacaklarını düşünüyorum. Tv'den Rizespor maçını izledim ve o maçtaki çoşku ve ortam beni çok şaşırttı. Sezon boyunca 19 Eylül'de aynı baskıyı ve çoşkuyu oluşturmamız lazım. İşi başka noktalara getiren taraftar gruplarının zaten hiçbir stadyumda yeri yoktur. Zaten yeni çıkan spor yasası bu tür olayların önüne geçecektir. Fakat başka bir açıdan bakacak olursak, bu yasa uygulanırken çok dikkat edilmelidir. Yasada birçok ilginç madde var. Çoluğu ve çocuğu ile maça gelen aileler var. Hata yapanlar dinlenmeli en azından bir savunma hakkı verilmelidir. Taraftara potansiyel suçlu gözüyle bakılmamalıdır. Kulüp olarak ise bizim de sorumluluklarımız var. Taraftar deplasmanlarda zor şartlar altında polis kordonu içinde saatlerce şehir dışında bekletiliyor ve bir sürü eziyet çekiyorlar. Bu insanlar karşılıksız bir şekilde sevdalarının peşinden koşuyorlar. Kulübümüz onlara değerli olduğunu hissettirmelidir ama aradaki mesafeyi korumalıdır. Herkesin 9.15'lik mesafeyi koyması lazım. Taraftar değerlidir, her şeyin en iyisine layıktır ama herkesin ölçüyü bilmesi ve isteklerde mesafeyi koruması gerekir.




D.A.G : Profil olarak 4,5 parçaya ayrılmış taraftar gruplarımız var, bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Volkan Ballı : Demokratif ortamlarda bölünmede olsa çok fazla taraftar grupları da olsa saygıyla karşılamak lazım. Tabikide tek bir çatı altında olunsa daha iyi olur ama yeter ki birbirlerine husumetleri olmasın. Birbirlerine saygıları olsun. Bazı durumlarda bir araya gelip ortak bir paydada buluşabildikleri sürece farklı grupların olması önemli değil. Ama aynı takımı destekleyen, aynı sevdanın peşinden koşanlar arasında husumet varsa o zaman sorunlar farklı bir boyutta olur. Bu hususda bu sezon çok daha dikkatli olacaklarını düşünüyorum. Çünkü onların arasında ayrı gayrı olursa tribünün seyirci kısmının takıma sahip çıkması konusunda sıkıntılar yaşarız. Daha önce de dediğimiz gibi zor bir sezon geçireceğiz ve her bakımdan birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım.

D.A.G : Volkan abi çok teşekkür ederiz ilgin ve alakan için. İnşallah bu sene hedeflediğimiz yerde bitiririz ligi. Son olarak taraftara, Ordu halkına neler söylemek istersiniz.

Volkan Ballı : Konuşmamızda da söylediğim gibi çok zor bir zezon geçireceğiz. Bütün takımların kemikleşmiş bir kadrosu var. Biz ise Bank Asya'dan geldik ve şuandaki kadro durumumuz yetersiz. Transferde her ne kadar biraz geç kalmış olsak da ligin çoğu takımı bizimle aynı durumda. Görüştüğümüz, temasda olduğumuz isimleri takıma kattıktan sonra lige hazırlığa hız vereceğiz. Orduspor taraftarından takım olarak, teknik heyet olarak bu sene sağ duyu olmalarını bekliyoruz. Zaman zaman zor geçişler olabilir. O geçişlerde Ordu halkı ve Ordu taraftarı takımın arkasında olursa ve kenetlenirsek çok az zarar görürüz. Ama takımın sendelediği zamanlarda taraftar da sendelerse çok zor zamanlar geçiririz. Ordu halkı futbolu bilen ve her Anadolu taraftarı gibi sabırsız bir portreye sahip. Bu sene Bank Asya'da bile zaman zaman maçlarda tepkiler olduğunu duydum. Bir kere buna son vermeli ve ne olursa olsun takımın arkasında durmalı Ordu halkı. Ben Rize maçını televizyondan izledim ve hayretler içinde kaldım. 19 Eylül'de o ortamı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş maçları dahil bütün maçlarda yaratmalıyız. Ordu'ya gelen rakip takım futbolcusunun o sahaya çıktığı zaman ayakları titremeli. Bu ortamı bu sahiplenmeyi yaratabilirsek bu sene ligde tutunmamız çok daha kolay olur. O yüzden şimdiden Ordu'da bu bilinci oturtmalıyız. Bu hususda taraftar gruplarına çok büyük rol düşüyor. Onlar bu sağ duyuyu sağlarsa, seyirci olarak gelenleri eğitirse çok daha güzel bir ortam yaratabiliriz. İnşallah bu sezon herşey arzu ettiğimiz gibi olacak.

*************************************************************************************

Bu röportajın izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır... D.A.G

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...