10 Mayıs 2011

Dizgin Yok! Yol Var..Önce Denizli'ye..

Lideriz, süper lige gidiyoruz,,. 8.ciyiz gidemiyoruz.. Avucumuzun içindeymiş gibi Süper Lig,,Sonra kayıp gidiyormuş gibi ellerimizden.. Ve derken bir şekilde tuttuk bir ucundan, attık kendimizi son haftaya.. 1 puanın yeterli olacağı bir noktaya getirdik.. Aklımız fikrimiz her şeyimizle artık playoffu bekliyoruz, istiyoruz.. Süper ligden gayrısını düşünmüyoruz..

Karşıyaka maçı 3 puanın hayati önem taşıdığı bir maç olmasının yanında, oynanacak oyun da bize playoffla alakalı ipuçları verecekti. Savunma anlamında yüreğimize su serpildi, hücum endişe verdi.


Maça görünen ilk 11 ve dizilişle başladık. Alışık olmadığımız bir kadro vardı sahada. Çift forvet çıktık sahaya ancak Ahmet Güven sol kanada yakın oynadı. Kapanan Karşıyaka savunması karşısında uzun bir Ahmet Güven ve Ahmet Kuru tercihi ile maçı rakip alana yıkma amacı gütmüş olabilir Metin hoca. Bunun yanında Karşıyaka’nın gerçekleştirmeye çalıştığı kontra ataklar da, üçlü orta saha göbeği karşısında başlamadan bitti. Top rakibe geçtiğinde İrfan sola yakın oynadı ve rakibin Ahmet Güven’in yakın oynadığı sol kanadı zorlamasına engel olmaya gayret etti. Buraya kadar her şey umduğumuz gibi gelişti, ancak hücum hattında üretken olamamanın verdiği sıkıntı sağolsun, topu rakip alanda oynadık ancak duran toplar dışında pozisyon bulamadık. İkinci yarıya Abdullah- Numan, İbrahim-Ahmet Güven değişikliğiyle başladık. Jerry stopere geçti. Apo, özlediğimiz Apo’dan kesitler sundu. Onun bindirmeleriyle hücumda hareketlendik. Ancak final paslarında zorlanınca, Karşıyaka duvarını yine aşamadık.

Dakikalar ilerledikçe Metin hocanın, Reha hocaya doğru haykırışlarını izledik. İçeriği hakkında maç sonunda aldığımız bilgi gülümsetti. “Rehaa, Rehaa! 0-0 şampiyon mu yapcak seni! Çıksana! Çıksana!” :) Bu haykırış Karşıyaka’yı sahasından çıkarmadı haliyle. Düşünceleri doğal olarak, kontra ataktı. 72.dakika da Metin hoca son kozunu oynadı. Müslüm çıktı, Kostovski girdi. Artık ileride üç uzun forveti olan bir Barcelonaydık biz. :) Düşünce belliydi, tek çare duran toptan bulunabilecek bir goldü. Durum onu gösteriyordu. Nitekim sağ taraftan kazanılan bir duran topta, Kostovski topla ilk buluşmasında 73 dakika süren ızdırabı bitirdi. Bozulan sinirler, zihnimizde defalarca kurduğumuz ve kırdığımız hayaller, bütün bu gelgitler sonrasında , golün ardından herkes sarılacağı ve sakinleşeceği birini aradı, buldu çevresinde. Sarıldık ve hayal kurmaya devam ettik , hayallerimize daha sıkı sarıldık.



Metin hocanın daha önce kulağıma ilişen bir lafı vardı. “Maç, maç günü kazanılmaz.” Antrenman performansını çok çok önemseyen bir hoca. Hafta içi antrenmanlardan aldığımız haberler ile ortaya çıkan ilk 11 ve ilk 18 arasında tutarlılık söz konusu. “Mehmet Ayaz çok isteksiz..!” Mehmet tribünde.. “Muharrem topa ayağını sokmaya yeltenmiyor..” Muharrem tribünde.. “Apo çok istekli,ilk kez bir antrenmanda bu derece kendini yırttığını gördüm..” Apo ilk 18’de,ikinci yarı oyunda ve döktürüyor.. Bu çoğu takımın arayıp da bulamadığı bir durum aslında.. Ben Metin hocanın bu adaletli duruşunun bizi hayallerimize taşıyacağına inanıyorum..

Bu saatten sonra kimse bizden hayallerimizi dizginlememizi beklemesin.. Sabırlı olmamızı beklemesin.. Ok yaydan çıktı artık! Dizgin Yok! Yol var.. Önce Denizli’ye..

Alnımızda yanar Morbeyazın tacı,,
Yorgunluğun anasını satarız..
Elimizde hayallerin kırbacı,,
Ufukları önümüze katarız..

(Nazım Hikmet’in Yol Türküsü şiirinden alıntıdır..Şiirin tamamı tam tribünlük.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Yorumlarınız bizim için önemli...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...